.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

18 Kasım 2013 Pazartesi

Estetik cerrahi yöntemleri: Mezoterapi (Orta deri tedavisi).

Mezoterapi nedir? Estetik operasyonlar. Estetik ameliyatları. Estetik uygulamaları. Yağ azaltma. Saç çıkarma. Saç dökülmesinin azaltılması.
Mezoterapi; orta deri tedavisi demektir. Bu tedavi yönteminde; tedavi edilmek istenen yerde, derinin altına 4-6 mm derinliğe ince uçlu iğnelerle tedavi edici ilaçlar enjekte edilmektedir. Yağ fazlalığı ve selüloit gibi problemlerde uygulanan bir estetik tedavi yöntemidir.
İlk defa Fransa’da, 1952 yılında uygulanan bu tedavi şekli geleneksel tıbbın bir uygulaması olarak kabul edilmektedir. Halen en fazla uygulamanın olduğu ülkelerin başında Fransa gelmektedir. Günde 60.000 gibi bir uygulamadan söz edilmektedir.
Bu tedavi yönteminde tedavi edici ilaçlar ve rahatsızlığa göre hazırlanmış karışımlar deri altına kısa bir süre içinde (5-10 dakikada) enjekte edilmekte cerrahi bir operasyon yapılmamaktadır. Tedavi öncesinde ilgili bölgeye lokal anestezi uygulanır.
Tedavi; enjekte edilen karışımın zerk edilen bölgedeki dokular ve yağlarla etkileşime geçmesiyle doğal yollarla gerçekleşmektedir. Karışımların sorunun olduğu bölgeye doğrudan verilmesi sebebiyle ilaçlar tedavi edilecek bölgeye hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmış olur. Bu şekilde ilaçların etkisi artırılmış olur. Bu karışımlar genel olarak; vitamin, aminoasit, mineral, enzim ve bazı ilaçların karışımdan oluşurlar.
Temelde estetik tedavi kapsamındaki uygulamalarda kullanılmaktadır. Bu uygulamalar genel olarak şu başlıklar altında toplanabilir: Selüloit, saç dökülmesi, ergenlik ve hamilelikte oluşan çatlaklar, yüz gençleştirme ve yara izleri tedavisi.
Selüloitli bölgeye ince uçlu şırıngalarla zerk edilen ilaç karışımı, bu bölgede kan ve lenf akımını hızlandırır. Verilen ilaç karışımı zamanda orta derinin üzerinde toplanmış ve vücudun kullanamadığı ama bünyeden de atamadığı yağ hücrelerinin serbest kalmasını ve dolaşım sistemine karışmasını sağlar. Bu ilaç karışımı, aynı zamanda, deriye portakal kabuğuna benzer görüntüyü veren sert bağlarının kopmasını da sağlar ve bu görüntüyü yok eder.
Saç dökülmesi için uygulamada; saç için gerekli olan vitamin, mineral ve benzeri diğer maddeler özel bir karışım haline getirilerek özel ince uçlu iğnelerle saçlı bölgenin bulunduğu bölgelerdeki derinin altına enjekte edilir. Bu karışım enjekte edilen bölgedeki kılcal damarlar sayesinde tüm deriye ve saç köklerine ulaşarak etkili olur. Saç dökülmesi tedavisinde ortaderi tedavisi uygulamasında amaç; saç dökülmesinin durdurulması, saç kalitesinin artırılması ve yeni saç çıkışının aktif hale getirilmesidir.
Estetik alanın dışında da bazı ortaderi tedavisi uygulamaları vardır. Romatizma, dolaşım sorunları, varis, varis ülseri, migren, spor hekimliği ve benzeri alanlar bu estetik dışı uygulamaların başında gelmektedir. Mezoterapi; başta arterit ve benzere eklem hastalıklarında olmak üzere, spor rahatsızlıklarında, fıtık rahatsızlıklarında (bel ve boyun),migren ağrılarında, aybaşı ağrılarında, varis rahatsızlıklarında, selüloit rahatsızlıklarında, cilt lekelerinde, cilt yaşlanması rahatsızlıklarında, saç dökülmesi rahatsızlıklarında ve benzeri birçok rahatsızlıkta yaygın bir şekilde uygulanmakta ve başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Bu tedavi doktorun takip ve değerlendirmesine göre bir veya birden fazla seanslar halinde yapılmaktadır. Seanslar arasında en az bir hafta bırakılmakta ve her seansta 10 cc ’den fazla ilaç zerk edilmemektedir.
Bu basit kurallara uyulduğunda genellikle tedavi sırasında ve sonrasında herhangi bir istenmeyen durum görülmemekte, ilaçlardan dolayı bir yan etki de nadiren görülmektedir. Yan etkilerinin diğer tedavi yöntemlerine göre oldukça az olması da bu yaygınlaşmada önemli bir faktördür. Ancak yine de bu tedavinin uygulanmasının kısmen de olsa sakınca yaratabileceği durumlar vardır.
Mezoterapi tedavisi şu durumlarda uygulanmamalıdır: Eğer hastada kalp yetmezliği varsa, şeker hastalığı (diyabet) varsa, böbrek rahatsızlığı varsa veya antikuagülan tedavisi görüyorsa bu tedavi uygulanmamalıdır. Bu durumlar dışında her hastada rahatça uygulanabilir.
Bu tedavi yöntemi kısa sürede sonuç alınan bir tedavi şekli değildir. Sonuç için uzun bir uygulama süresi gerekebilir. Bu konuda da hasta aydınlatılarak sonuçlar hakkında yanlış beklentiler içine girmesi önlenmelidir.

Mezoterapi uygulamasından önce en önemli husus hastanın beslenmesine dikkat etmesi gereğidir. Örneğin; hastaların, tedavi öncesinde protein açısından zengin gıdalardan, kafein içeren her türlü içecek ve yiyeceklerden uzak durmaları gerekir. Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ta içilen ilaçlardır. Mesela; uygulama öncesinde soğuk algınlığı için kullanılan ilaçların hiç biri kesinlikle içilmemelidir. Çünkü bu ilaçların çoğunda etkin madde olarak kahvede de bulunan kafein kullanılmaktadır.


Blog veya sitesi olanlar için başarı klavuzu: Bir medya stratejisi oluşturmak için yapılması gereken şeyler.


İnternette bu konuyu araştırıyordum. Genelde yabancı sitelerde yazanları tarayarak bunların bir özetini çıkardım. Ben faydalanmaya çalışacağım. Umarım size de faydası olur.


Bir medya stratejisi oluşturmak için yapılması gereken şeyler.

1. Bir plan yapın. İşi hafife almadan bu planını sürekli geliştirin.
2. Eğer mümkünse bu işlerle ilgili olarak bir kişiyi görevlendirin veya siz sürekli ilgilenin.
3. Bir facebook hesabı açın.
4. Bir Twitter hesabı açın.
5. Bir websitesi veya blog kurun.
6. Bir linkedin hesabı oluştur.
7. Bunların içeriklerini geliştir.
8. Bu hesapları birbirlerinde paylaşın.
9. Düzenli olarak yazılar yayınlayın.
10. İlgi çekici tartışma konuları açın.
11. Takipçilerinizle iletişim kurun.
12. Bulaşıcı bir ruh yarat. Komik konular işlemek gibi.
13. Eleştirileri kabul edin. Sitenizi bir tartışma platformuna dönüştürün.
14. Makaleler yazın. Bunları diğer hesaplarına da ileterek insanları bunları okumaya davet edin.
15. İmajlarla düşünün ve konuşun. İnsanlar resimleri ve karikatürleri severler.
16. Mümkünse sitenin reklamını yaptırtın. Gerekirse bunun için ücret ödemeye hazır olun.
17. Takipçi sayınız çok artınca bir halkla ilişkiler uzmanı tutun.
18. Ara sıra, sıradan bir vatandaş gibi sitenize girerek ulaşılabilirlik ve içeriğin yeterliliği konusunda fikir yürütün.
19. Videolar yükleyin. Bunların bağlantılarını diğer sosyal ağlarda da paylaşın.

20. Sonuçları sürekli olarak değerlendirerek yeni tedbirler uygulayın.

17 Kasım 2013 Pazar

Propaganda ve Kamuoyu Oluşturma

Propaganda ve Kamuoyu Oluşturma

Eski defterlerimi karıştırırken çok eskiden okuduğum bir kitaptan çıkardığım notlara rastladım. Kitap Dr.Osman ÖZSOY'a ait ve adı da ''Propaganda ve Kamuoyu Oluşturma''. Defterime aldığım notları burada paylaşıyorum. Umarım okuyanların işine yarar.

-Propaganda gücünü telkinden alır.
-Propaganda, ne kadar yalın olursa ve toplumun duygularına ne kadar hitap ederse o kadar etkili olur.
-Toplum her sözün gerçek olduğuna inanmaya temayüllüdür.
-Bir efsanenin mutlaka gerçek olması gerekmez.
-Yurt içi propagandada en etkili faktörlerin başında basın gelir.
-Şayialar, askeri strateji açısından önemlidir. Orduların keşif kolları gibi önden giderler ve benzer işlevi görürler.
-Misyonerler, güvercin kadar masum görünseler de aslında yılan kadar zehirlidirler.
-Eğitim (nerede eğitim gördüğünüz dahil) çok önemli etkiler yaratır. Sivas kongresinde ABD mandasını isteyenler, ABD kollejlerinden mezun olanlardı.
-Kabile ve arazi ihtilafları karışıklık çıkarmak için kullanılabilir.
-Propagandaya başlamadan önce muhatabınızı mutlaka tanıyınız.
-Propaganda yaptığın kitle ile ortak noktalar bul ve bu ortak noktalara heyecan katarak onları güçlendir.
-Çabukluk önemlidir. Gelişen her duruma uygun olarak art arda yeni açıklamalar ve yeni kanıtlar öne sür.
-Toplumu tenkit etme. Öv ve duygularını okşa.
-Çok fazla konudan bahsetme. Birkaç önemli mesaj seç ve bunları sürekli olarak tekrarla (Mesela: Halk için, halka dönük ve halktan yana gibi.).
-Sözlü propaganda daha önemlidir. Çünkü toplumun ancak küçük bir kısmında okuma alışkanlığı vardır.
-Propaganda konuşmaları için akşam saatleri daha uygundur.
-Disiplinli bir kişi ve örgüt görüntüsü ver. Zaman zaman güç gösterisinde bulun.
-Kitlelere hitab et. Kişilere değil.
-Bir ideal ortaya sür.
-Toplumun dikkatini çek.
-Toplumun güvenini kazan.
-Umut ve beklentileri karşılayacak alternatif öneriler sun.
-Umutlarını yitirmiş insanları hedef seç ve onlara umut aşıla.
-Muhteşem ve kutsal bir görev icra ediyor inancı oluştur.
-İlgi ve dikkati geleceğe yönelt.
-Nefret edilecek ortak bir düçman seç.
-Düşman mümkünse yabancı olsun.
-Propaganda arkasında bir güç varsa daha etkili olur.
-Yürüyen bir dangalak, oturan bir entelden daha etkilidir. Harekete geç.
-İnanç insan ruhunu güçlendirir. Amacınıza uygun bir inanç oluşturun.
-Hedef kitlenin dikkatini eski mutlu günlere çek. Düşmanlarına; yaşamın güzelliğini ve ölümün yersizliğini vurgula.
-Anlattığın konuları sadeleştir. Mümkünse bir defada konuşacağın konu sayısını teke indir.
-Semboller kullan.
-Dikkat çekici renkler kullan.
-İfadelerini basitleştir.
-Toplumlar kadın gibidir. Ona göre davran.
-Amcına uygun olarak bazı olayları seç ve onları büyüt, hatta şişir.
-Mesajını sürekli tekrarla.
-Kitle ile aynı düşünce noktalarını yakala ve propagandaya buralardan başla.
-Söylediklerinde ve yaptıklarında ısrarcı ol.
-Kimse ile teke tek tartışma. Sürekli olarak cesur iddialar ileri sür.
-Düşmanına veya rakibine olumsuz imaj yaratacak bir lakap tak.
-Kalıplaşmış imajlara saldırma, aksine onlara saygı göster ve onları kullan. Mesela; camiye git, ulu ağaçlara ve yatırlara saygı göster.
-Sana en iyi hizmet edebilecek bir gerçeği seç ve sürekli bunu işle.
-Yalan söyleme, söylemen gerekiyorsa çok dikkatli ol.
-Uygun zamanda uygun mesajlar seç ve kullan.
-İddialarında ve söylemlerinde bir bütünlük ve süreklilik olsun. Devamlılık önemlidir.
-Mutlaka bir plan yap ve buna uygun hareket et.
-İkna edici şekilde konuş.
-Toplumun genel inançlarına saygı göster.
-Öncelikli hedef kitlen; fakirler, uyumsuzlar, umutsuzlar, benciller, azınlıklar, can sıkıntısı çekenler. kadınlar ve suçlular olsun.
-Rkibini karikatürize et.
-Buröşürleri bol bol kullan.
-Sansasyonel olayları amacın için kullan.
-Parayı etkili şekilde kullan.
-İhtiyaç maddelerini kullan. Bunları insanlara temin et. Kibrit kutusunu bile üzerine mesaj yazarak dağıt.
-Toplumda önemsenen kişileri yanına çek.
-Anıtlar ve simgesel esrlar yap. Mevcut olanların önünde törenler düzenle.
-Spor aktivitelerini kullan.
-Gücünü abart.
-Sinema ve televizyon gibi iletişim araçlarını etkili şekilde kullan.


Saygılar sunarım.



Propagandanın Sosyo Psikolojik Temelleri

Yine çok eskiden okuduğum bir kitaptan o zaman çıkardığım notları paylaşıyorum.

-Hedef kitleyi ve geçmişini iyi tanıyın.
-İnsanların bilinç altına ve duygularına hitap edin.
-Toplumda ortaya çıkan ihtiyaçları tespit edin ve propagandayı bu ihtiyaçlar üzerine kurun.
-Zayıf ve dirayetsiz durmayın. Toplum zayıfların değil güçlü olanların arkasından gider.
-Modern teknik ve araçlardan mutlaka yararlanın.
-Sembol ve simgeler kullanın.
-Mesajınızı sürekli tekrarlayın.
-Topluma bir bütün olarak hitabederken bunu insanların en yorgun olduğu akşam saatlerinde yapın. Konuşmanız telkin şeklinde olsun.
-Kitleleri bir araya getirin.
-Toplumun dikkatini çekin. Güvenini kazanın. Onlara ümit verin. Yeni bir alternatif sunun. Kitleleri harekete geçirin.
-Konuşmalarınızı; zeka seviyesi en düşük insanın rahatça anlayabileceği şekilde açık, basit ve anlaşılır olarak yapın.
-İddialı olun. İddialarınız açık ve sade olsun.
-Politikada ahlak yoktur. Hesaba katılan tek şey sonuç almaktır.

Saygılar sunarım.

Propaganda ve adam kazanma yöntemleri: Kitle hareketlerinin motivasyonları.

Yıllar önce alıp okuduğum ve çok beğendiğim bir kitap olduğundan, ''Erick Hofner''in ''Kesin İnançlılar'' isimli kitabının önemli noktalarını defterime not etmiştim. Bu şahıs; esas olarak 19'ncu Y.Y. sonunda ABD'de ortaya çıkan işçi örgütleri ile radikal bazı örgütleri (Ku Klux Klan gibi) inceleyerek bunları yönlendiren temel esasları belirlemeye çalışmış. Ayrıca, dünya çapında yaygın; Komünist, milliyetçi ve dini hareketleri de incelemiş ve bu kitle hareketlerinde insanları içine çeken ve harekete sürükleyen motivasyonları tespit etmeye çalışmış. Bu kitabı da bu incelemeler sonucunda yazmış.
Ben bu kitapta; propaganda ve örgüte adam kazanma konusunda önemli gördüğüm hususları not etmişim. Şimdi bu bilgileri sizinle paylaşacağım.

-Hayal kırıklığına uğramış kişiler, psikolojik olarak etkilenmeye çok müsaittirler.
-Milliyetçi heyecan eğer kontrollü değilse ve önü alınmazsa çok çabuk alevlenir.
-Propaganda yaparken pratik amaçları kutsal amaçlar gibi göstermek etkili sonuçlar verir.
-Her kitle hareketinin büyümek için topluma herkesin benimseyebileceği ortak bir düşman sunması gerekir. Uygun bir ortak düşman yoksa bu düşman hayali bile olsa yaratılmalıdır.
-Derdi ve problemleri olan insanlar kitle hareketleri için çok uygundur. Bunları harekete çok kolay geçirilebilirler.
-Toplumda mevcut hoşnutsuzlukları amacınız için kullanabilirsiniz.
-Toplum için, geleceğe ait bir hedef koyun ve insanları bu hedefe ulaşılacağına inandırın.
-Nefret duyguları en kolay kullanılabilen duygulardır.
-Hayat tecrübesi az olan (özellikle gençler vb) insanlar üzerinde yoğunlaşın.
-Kendine güveni zayıf insanlara güven duygusu vererek kitlenin içine çekebilirsiniz.
-İşinden ve hayatından memnun olmayanlara kanca atın.
-Geleceğe ait ümit verin. Aydınlık bir gelecek vaat edin.
-İşsiz güçsüz, amaçsız insanlara ümit ve gerçekleştirilecek bir amaç sunun.
-Dini duyguları istismar edenler kitleleri daha çabuk yanlarına çekerler.
-Rakiplerinizin en ateşli taraftarlarına kanca atın.
-Bir kitle hareketi ancak rakip bir kitle hareketi ile dengelenebilir. Tehlikeli bir kitle hareketi varsa onlara rakip başka kitle hareketlerini destekleyin.
-Göç ve göçmenler çok önemli sonuçlar yaratabilir. Göçmenler kitle hareketleri için de uygun kitlelerdir.
-Toplumun en alt kesimlerine el atın. Onları yanınıza çekin.
-Kitle hareketleri en çok şu gruplar üzerinde durur:
  *Yoksullar,
  *Başı boş gezen insanlar,
  *Azınlıklar,
  *Gençler,
  *Muhterisler (ihtiraslı kişiler),
  *Bir kusur veya sabit fikri olanlar,
  *Sakatlar ve yaşlılar,
  *Aşırı bencil kişiler,
  *Bunalımlı tipler,
  *Suçlular.
-Birbiriyle rekabet eden ve birbirine şüpheyle bakan kapalı topluluklar (mesela tarikatlar) birbirlerine karşı denge unsuru olarak kullanılabildiği gibi kitle hareketlerince de istismar edilebilir.
-Kapalı toplulukların düzenini dağıtmayın. Fikirlerinizi bu toplulukların liderlerine veya topluluğa toptan enjekte edin.
-Örgütünüzü; insanların zorluklardan kaçıp kendilerini güvende hissettikleri bir sığınak olarak sunun.
-Zaaf ve zayıflık göstermeyin. Ortaçağ sonunda halk kiliselerin kudretine değil zaaf içinde olmasına isyan etmiştir.
-Askerden yeni dönen gençler gibi geleceğini belirleme aşamasında olan gençlere hitap edin.
-Toplumda (eğer varsa) uzun süredir devam eden çekişmelerden oluşan bıkkınlık duygusunu vurgulayın. Buna çare olarak kendinizi gösterin.
-En başarısız ve en başarılı insanlara el atın. Bunlara bulunduklara yere uygun hedefler sunun.
-Evde kalmış kızlar gibi çözümü zor problemi olan kişilere hitap eden vaatlerde bulunun.,
-Sık sık büyük tören ve mitingler düzenleyin.
-Geçmişteki iyi dönemleri şimdi yaşanan olumsuz şeyleri karalamak için örnek gösterin ve mukayeseler yapın.
-İnsanlara, uğruna savaşmaya değecek amaçlar sunun.
-İnsanlar para için değil ama bir bayrak, bir rozet, bir namus ve hatta bir efsane için ölürler. Bu duyguyu kullanacak araçlarınız olsun.
-Kesin zafer vaat edin.
-Bütün nefreti tek bir düşman üzerine toplayın ve her şeyin suçunu ona yükleyin (Mesela Hitler her şeyin suçunu Yahudilere, Lenin burjuva sınıfına yükleyerek bunu sağlamışlardır.).
-İdeal bir düşman yabancı olmalıdır. Yabancı düşmanın, illaki ülke dışından olması gerekmez. Toplumun çoğuna herhangi bir konuda (ideoloji, din, ırk, dil vb. farklılıklar da olabilir.) topluma göre farklılık arz etmesi yeterlidir.
-Aşağılık duygusu olanların bu duygularını kullanın.
-Toplumda zaten var olan ve su yüzüne çıkmış rahatsızlıkları sık sık işleyin.
-Propaganda zorlama ile birlikte yürütülürse daha etkili olur.
-Elinizdeki gücü merhamet etmeden ve ısrarla kullanın.
-Meşguliyet insanları birleştirir. Taraftarlarınızı ve toplumu sürekli bir şeylerle meşgul edin.
-Yürüyüş insanları olumsuz düşüncelerden uzaklaştırır. İnsanları harekete geçirin, yürüyüşler düzenleyin.
-Toplumda var olan şüphelerden yararlanın. İstismar edeceğiniz konularda da insanların kafasında o konuda şüphe yaratın.
-Toplumu fikir ve konuşmaları ile etkileyen insanları yanınıza çekin.

Gördüğünüz gibi bunların içinde çoğu insana çok dürüstçe, insancıl ve demokratik olmayan maddeler de bulunmaktadır. Bu normal bir şeydir. Çünkü radikal hareketler dahil kitle hareketleri ve onların liderlerinin uyguladığı yöntemlerdir.
Burada tuhaf olan tek şey; bu maddelere dikkatlice bakarsanız görebileceğiniz gibi bu gün bunların  Türkiye'de uygulananlara çok benzerlik göstermesidir.
Daha demokratik hale geldiğimiz iddia edilirken bu tür hareketlere daha fazla benzememiz ironik bir durumdur.
Ban öyle geliyor ki, sanki birisi bu kitabı almış, okumuş ve benim gibi özet çıkarmış, şimdi de bunları uyguluyor.

Saygılar sunarım.

15 Kasım 2013 Cuma

Çin tek çocuk uygulamasına son mu veriyor?

Daha önce Çin'in nüfus politikalarından bahseden yazılar yazmıştım. Orada da bahsettiğim gibi Çin aşırı yoğun nüfusuna uzun süredir bir çözüm arıyor. Bu kapsamda 1980 yılında tek çocuk uygulaması getirmişti. Bu uygulama gereği Çinli aileler sadece bir çocuk sahibi olabiliyorlardı. Ancak bu uygulama nüfus artışını yavaşlatmakla beraber çok farklı sorunların ortaya çıkmasına sebep oldu. 

Tek çocuk politikası nüfusun hızlı artışını önlerken, uzun vadede başka ciddi problemler ortaya çıkmaya başladı. Özellikle kırsal kesimde erkek çocuk patlaması yaşanınca bu durum sosyal sorunları da beraberinde getirdi. Erkekler artık evlenecek kız bulamamaya başladı. Uygur bölgesindeki çatışmaların bile bu erkek nüfusundaki fazlalıktan dolayı  Müslüman  kızlara sataşan Çinli delikanlılar yüzünden başladığı iddia edilmektedir.


 Ayrıca toplumda yaş oranlarına göre dengesiz bir nüfus dağılımı ortaya çıkmaya başladı. Çin'de; 60 yaşın üzerindeki insan sayısının 2050 yılında nüfusun yüzde 31.1’ine ulaşacağı tahmin ediliyor.

Çin içerisinde bu yasaya karşı yoğun bir tepki de oluşmuştu. Yasanın kalkması veya gevşetilmesi için uzun süredir mücadele eden bir çok grup vardı.

Bu mücadele, tek çocuk uygulamasından ortaya çıkan olumsuz etkilerle de birleşince Çin yönetimi üzerinde etkisini göstermeye başlamış görünüyor. Nitekim Çin Komünist Partisi 373 kişilik merkez örgütü ile yaptığı toplantıdan sonra bu konuda reform yapılacağını duyurdu.

Açıklanan reform kararlarına göre, tek çocuk politikasında değişikliğe gidiliyor. Artık, çiftlerden birinin kardeşinin bulunmaması durumunda ikinci çocuğu yapma hakları olacak. 
Görüldüğü gibi bu reform tam bir serbestlik getirmiyor. Sadece belirli şartlarda ikinci çocuğa izin veriyor. 
Çin yönetimi bir nüfus patlamasına sebep olmamak için kademeli bir serbestlik düşünüyor olabilir. Eğer öyleyse bu atılan ilk adım olduğundan benzer adımları da gelecekte bekleyebiliriz. 
Ancak sanırım bu adımı daha çok; toplumsal tepkileri azaltmak için atmış olabilirler. Çünkü Çin, zaten mevcut nüfusunu ne yapacağını bilemezken artan hızlı bir nüfus çok daha büyük ve çözümü neredeyse imkansız sorunlar yaratacaktır. Yani Çin nüfus kontrolü yapmaya mecburdur.


Saygılar sunarım.


Seçim hazırlıkları ve propaganda (SEÇİM STRATEJİLERİ) teknikleri için bazı yöntemler.

Seçimler yaklaşıyor. Her parti ve bu partilerden her aday şimdiden propaganda faaliyetine başlamış durumda. Her yerde tanıtım afişleri asılmaya başlandı. İnternet siteleri kullananlar da var.
Propaganda için bir çok araç var ancak yöntem konusunda herkes bilgili değil. İsteyen faydalansın diye çok önceleri okuduğum ve önemli yerlerini not ettiğin bir kitabın anlattığı temel esasları burada yazıyorum. Belki işine yarayan birileri olabilir.

Propaganda faaliyetlerinde yyulması veya yapılması tavsiye edilen hususlar.
-Gençleri hedef alın.
-Tartışmaya mümkün olduğu kadar girmeyin.
-Hedef kitlenizi belirleyin ve bunların dikkatini çekecek bir şeyler yapın.
-Modern yöntemler yanında; afişler, duvar yazıları ve bire bir görüşme yöntemlerini ihmal etmeyin.
-Hedef kitlenin heyecanları ve duygularını tespit edip bunlara hitap edin.
-Söylemlerinizde rakiplerinizi tarif ederken belirli ve itici tipler yaratın (Terörist, soyguncu, diktatör, beceriksiz vb. Bunları rakibinize uygun olanlardan belirleyin ve daima vurgulayın.).
-İsimleri değiştirin. Mesela Demirel, Özal veya Cumhurbaşkanı demez bunun yerine Çankayanın başı veya Çankayadaki adam derdi.
-Kamuoyunca bilinen gerçeklerden sizin amacınıza hizmet edecek olanları seçerek sürekli bunları vurgulayın.
-Basit ve anlaşılır sloganlar seçin. Bunların sayısı çok olmasın. Daima bunları tekrar edin.
-Tartışmadan kaçının fakat cüretkar iddialarda bulunun. Mesela 100 günde ülkeyi düze çıkarırım gibi.
-Bir ortak düşman yaratın. Dikkatleri bu düşmana çekin ve bu düşmanla bir tek sizin mücadele edebileceğinizi söyleyin.
-Dini ve toplumsal grup liderlerini yanınıza çekin.
-Toplumun alışık olduğu mevcut inanç, fikir ve davranışlara paralel söylemlerle amacınızı anlatın.
-Kitle haberleşme araçlarını mümkün olduğu kadar çok kullanın. Sosyal medyada hesap açın ve buradan mesajlarınızı sürekli olarak gönderin. Gerekirse bu işler için sürekli birkaç kişi görevlendirin.
-Toplumun rahatsız olduğu tüm konuları belirleyip bunların sorumluluğunu rakibinize yükleyin.
-Hitab ettiğiniz topluma toplumun kafasındaki baba figürü gibi davranın.
-Topluma sürekli bilgi aktarın. Bilgi çok ve sürekli olduktan sonra açık veya kaynağı belli olmayacak şekilde bu bilgileri her türlü vasıtayla bombardıman şeklinde yayın. Ancak bu bilgiler sizin siyasi görüşünüz ve bakış açınıza uygun olarak seçilmelidir.Yani bu bilgileri internette kimin olmadığı belli olmayan bir siteden de duysa kişiler bu bilgilere alışacaktır. Sizin partinizin de bu fikirleri savunduğunu öğrendiği an size temayül edecektir.
-Söylemlerinizde olumsuz cümleler kurmayın. Daima olumlu cümleler kurarak mesajlarınızı iletin. Mesela; bizim iktidarımızda yolsuzluk yapılmayacaktır yerine biz şeffa, açık ve dürüst bir yönetim vadediyoruz demek gibi.
-Söylemlerinizi kendinizi savunma üzerine kurmayın. Savunan her zaman suçluymuş imajını verir. Siz saldırın rakipleriniz kendilerini savunmakla uğraşsınlar.
-Propagandanızı hedef kitle içindeki kişiler tarafından da vermeye gayret edin. İnsanlar kendilerinden birinin söylediğine daha çok inanırlar.
-Seni dinlemeye istekli olanlara hitap edin. Onun için insanların seni dinlemesi için istek uyandır.
-Hüsrana uğramış kişilere seslenin. Problemlerinizin çözümünün sizde olduğunu söyleyin. Bunlar her söylenene daha kolay inanırlar. Aslında aldatılmaktan da biraz hoşlanırlar.Çiller meydanlarda iki anahtar göstererek başbakan olmuştu.Unutmayın.
-Rakiplerine onlara olumsuz bir imaj yaratacak lakaplar takın.
-Rakiplerine karşı olanlarla ortak hareket noktaları bulun.
-Zeka ve kültür olarak en alt seviyedekiler seni rahatça anlasınlar. Bunların anlayacağı şekilde sade ve basit bir söylem kullanın. Diğerleri de seni rahatça anlayacaktır.
-Zenginlik, refah, güvenlik gibi olumlu vaatlerde bulun. Fakir edebiyatı yapmayın. İnsanlar fakirlik değil zenginlik isterler.İnsanlara ümit verin.
-Propaganda birbirini destekleyecek şekilde ve sürekli olmalıdır. Kopukluk ve söylemlerde değişiklik, yön değiştirme gibi şeyler inandırıcılığı sarsar.
-Geçmiş ve gelecek hakkında sadece olumlu şeyler üzerinde durun.
-Televizyon vb. yerlerde konuşacaksanız insanların yorgun olduğu ve sizi sorgulayamayacağı akşam saatlerini seçin.
-Tekrar propagandanın ve öğrenmenin temelidir. Sürekli tekrarlayın. Ta ki insanlar sizin ne söylediğinizi ezberleyip kendi fikriymiş gibi algılayana kadar.
-Propagandanızı kendi söylemlerinizin üzerine kurun ancak rakibin hatalarını küçük düşürücü ve bezdirici şekilde kullanın. Rakibinizin inanılırlığı ve güvenilirliğini sarsın.
-Konuşmalarınızı kişilerden çok kitlelere yapın.

Saygılar sunarım.

*Yararlanılan kaynak: J.A.C Brown, Beyin Yıkama.

11 Kasım 2013 Pazartesi

İspanya mutlaka parçalanacaktır.

İspanya yıkılıyor!...
İspanya denince çoğumuzun aklına hemen Real Madrid ve Barselona takımları gelir.Messi'yi, Ronaldo'yu neredeyse bilmeyen yoktur. Son zamanlarda Arda'dan dolayı Atletiko Madrid ismi de oldukça bilinir olmuştur.
Ancak 80'li yıllarda İspanya daha çok bombalı saldırılar ve Bask bölgesinin bağımsızlığı için mücadele eden ETA örgütü ile tanınırdı. İspanya hükumeti bu saldırılarla başa çıkamayıp bu örgütle masaya oturunca eylemler oldukça azalsa da hiç bir zaman tamamen durmadı.
Son yıllarda İspanya ve ETA, PKK sorunu ile ilgili tartışmalarda da sık sık gündeme gelmiş ve bazıları tarafından Türkiye için örnek çözüm şekli olarak kamuoyuna sunulmuştur.
Ancak gördüğüm kadarıyla bu fikirleri ortaya atanlar İspanya'nın durumunu tam olarak yansıtmaktan özellikle kaçınmaktadır. Aslında ben de İspanya'ya gidip ülkenin her bölgesini ve bu arada tüm büyük şehirlerini gezip bu ülkede bir aya yakın bir süre geçirene kadar ülkenin durumu hakkında tam bir fikir sahibi değildim.
İlk şoku Barselona'ya gitmek için Fransa'dan arabamla İspanya sınırına yaklaşınca yaşadım. Ben İspanya'ya girdiğimi düşünürken aslında durumun çok farklı olduğunu gördüm. Sınırda ve sınırdan sonra her yerde tüm tabelalarda Katalonya'ya hoş geldiniz yazıyordu. Barselona merkez olarak tüm katolanya bölgesinde de durum aynı idi. Katalonya'da İspanya ve İspanyol adı neredeyse tamamen ortadan kalkmış durumda. O zamanlar yeni öğrenmiştim ama sonraki gelişmeleri de takip ettiğimden şunu söyleyebilirim; Katalonya İspanya'dan ayrılmak için tüm şartlara sahip ve bu yolda hızla ilerliyor.
Daha sonra Madrid'te birkaç gün kalıp Endülüs bölgesine geçtim. Kordoba, Granada ve Sevilla'da gördüğüm şeyler ise en az Barselona'daki kadar ilginç idi. Tüm tabelalarda yazılar İspanyol (Latin) alfabesinin yanında Arap alfabesi ile de yazılmıştı. Tanıştığım Sevilla'lı Katolik bir kadın ile konuşunca hayretim daha da büyüdü. Kadın kendini İspanyol değil Endülüs olarak tanımlıyordu. Hristiyan olduğunu hatırlattığımda; Endülüslülerin çok dinli ve çok meshepli bir halk olduğunu, Endülüs devleti zamanında hoşgörü içinde yaşarlarken barbar İspanyollarca işgale uğradıklarını, İspanyolların katı baskı, şiddet ve katliamlar uygulayarak bu yapıyı tahrip ettiklerini söyledi. Çok daha ilginç olanı; Kordoba'da camiden kiliseye çevrilen binaları sorduğumda İspanyollara ağız dolusu küfür etmesiydi. İspanyolların hristiyanlık adına Müslüman ve Yahudilere toplu katliam uyguladıklarını, öldürmediklerini de ya din değiştirdiklerini veya dış ülkelere sürdüklerini anlattı.
Bask bölgesine gidince ise önce biraz tedirgin oldum. Ama durum oldukça sakin idi. Burada da tabelaların tamamı hem İspanyolca ve hem de Bask dilinde yazılmıştı.
İspanya'dan Fransa üzerinden gittiğim Londra'da rastladığım değişik etnik kökenlerden İspanya vatandaşları ile konuştuğumda şaşkınlığım daha da büyüdü. Tüm etnik ve kültürel gruplar genellikle kendilerini İspanyol kabul etmiyor ve İspanyollardan nefretle bahsediyorlardı.
Görünen o ki; İspanya, duygu ve düşünce olarak dörde bölünmüş durumda. Bu bölünmenin siyasi boyutta en hızlı gelişen kısmı ise sanılanın aksine Bask bölgesi değil Katalonya. Gelecekte İspanya'nın dörde bölünmesi bence kuvvetle muhtemel. Ama ilk bölünen muhtemelen Katalonya olacak.
Peki bunları neden anlatıyorum?
Hani bize örnek uygulama olarak zaman zaman İspanya'yı gösteriyorlar ya.
Gösterdikleri örnek işte böyle bir ülke.
Birbirinden nefret eden gruplara ayrılmış ve bölünmenin eşiğinde olan bir ülke.
Örnek alacak varsa buyursun alsın.

Not: Bu gezi esnasında öğrendiğime göre; Bask'lar Çerkezce'ye yakın bir dil konuşuyorlarmış. Katalanlar ise Türk oldukları da iddia edilen, bir dönemler Avrupayı allak bullak eden Alanların kalıntılarıymış.

Saygılar sunarım.

Çin ekonomisi nereye gidiyor?

2013’ün ikinci yarısının başlangıcında beri açıklanan raporlara göre Çin ekonomisinin sene başında tahmin edildiği gibi hızla büyümediği ortaya çıktı. Hem Uluslararası Para Fonu ve hemde Dünya Bankası Çin ekonomisine dair açıklamış oldukları belkentilerini düşürdüler. Bu yeni değerlendirmelerin, esas olarak Çin hazine bakanlığının yeni açıklamalarına dayandırıldığı söyleniyor. Bu açıklamalar, ekonomi çevrelerinde Çin’in yıl sonuna kadar, hedeflediği %8’lik büyüme oranına ulaşamayacağı yönünde şüphelerin oluşmasına sebep olmuş görünüyor.
Herkes Çin’in performans düşüklüğü için bir şeyler söylerken bir başka yorum da Çin hükümet yetkililerinden gedi. Hükümet sözcüsü olan Zeng Yusheng’e göre Çin; 2008 ekonomik krizinin devam eden etkileri sebebiyle ABD ve Avrupa’da talepte ortaya çıkan daralmanın sıkıntılarını çekmektedir. Bu şekilde azalan talep Çin ihracatında %3,1’lik biz azalmaya sebep olmuştur. Buna ek olarak alınan tüm tedbirlere rağmen iç tüketim artırmayınca ithalatta da % 0,7’lik bir azalma ortaya çıkmıştır. Bu sebeplerden dolayı Çin’in yıllık dış ticaret fazlası şimdiye kadar %14 azalarak 21,7 milyar dolara kadar düşmüştür.
Tüm bu anlatılanlardan Çin ekonomisinin bir duraksama yaşadığı sonucunu çıkaranlar olabilir.
Başkan Xi Jinping ve Çin yönetici elitinin Çin ekonomisinin aşırı büyümesini engellemek için dizginleri çektiği şeklinde bir değerlendirme de yapılabilir.  Böylece Çinli liderler; ülke ekonomisini, ihracat ağırlıklı büyümeden, iç tüketimi artırarak dengeli bir büyümeye doğru iterek ülkenin gelişim yörüngesini değiştirmeye çalışıyor olabilirler. Bu karar, ekonomiye ekstra likidite enjekte dtmekten kaçınan Çin Merkez Bankası’nın bu tavrı ile de desteklenmiş olabilir. Çin Merkez Bankası son zamanlarda; likidite artırımına karşı çıkmasına ilave olarak riskli ve disipline edilmemiş bankalar için de daha sıkı kurallar getirilmesi yönünde de adımlar atmıştı.

Başkan Xi Jinping ve yardımcılarının Çin ekonomisini dönüştürrüp dönüştüremeyeceklerini söyleyebilmek için henüz biraz erken. Ama Çin ekonomisinde köklü bir değişim olacağı yine de kaçınılmaz gibi görünüyor.

Saygılar sunarım.

10 Kasım 2013 Pazar

Suriye'de ne olacağı artık ortaya çıktı: Esad gitmeyecek!


‘DOĞRUSU, ESAD GİTMEYECEK’

Suriyeli muhalifler, Cenevre ikinci müzakerelerine katılma kararını dün İstanbul’da tartışmışlar. 

Muhaliflerin uluslararası baskıya rağmen Cenevre’ye gitmeme eğilimi sürüyormuş. 

Yani Suriye çözümü için henüz hiçbir ümit yok....

Bu arada ilginç gelişmeler de olmaya başladı. 

ABD'de, New York Times gazetesinde yapılmaya başlayan yeni yorumlara göre; “Esad gidecek” ısrarı, “modası geçmiş bir düşünce ve sahadaki durumu yansıtmıyor.” 

ABD’nin eski Şam büyükelçisi Ryan C. Crocker da bu yönde bir açıklama yapmış:“Doğrusu, Esad gitmeyecek.” demiş.

Hadi bakalım kolay gelsin!

Anlaşılan o ki tek başımıza bu sorunu çözemiyoruz.

O anlatıldığı kadar da güçlü değiliz yani...

Ümit bağladığımız müttefiklerimiz de bizi yarı yola bile gelmeden ortada bırakıp terk etmiş görünüyor.

Kaldık mı sap gibi ortada!

Suriye konusuna bu kadar angaje olduktan sonra bu sorunun içinden nasıl sıyrılacağız?

Merakla bekliyoruz...

Hadi bakalım.

Görelim dünya liderini...


Saygılar sunarım.