Gazze savaşını başlatan saldırıyı düzenleyen Kassam Tugayları lideri Ebu Ubeyde bu gün bir konuşma yapmış.
Biraz dinledim konuşmasını.
Ateşkese bağlıyız diyor.
Dostlarımızla asla savaşmayacağız diyor.
Rehineler karşılığında çok sayıda Filistinli tutsağı kurtardıklarını söylüyor.
Siyonist saldırılara karşı savaşmaya her zaman hazır olmalıyız diyor.
Lafı dolandırıp duruyor.
Ama zafer kazandıklarını ima etmeyi ihmal etmiyor.
Hangi zaferi kazandıklarını anlayamadım.
Tek başarıları, hayatta kalmak.
Ne yalan söyleyeyim, İsrail'in gücü ile karşılaştırılınca azımsanacak bir başarı değil bu.
Ama mutlak bir zafer filan da kazanamadılar.
1000 küsur kişiyi kurtardılar ama 40-50 bin kişi öldü çatışmalarda.
Bunların tamamına yakını da sivildi.
Önemli bir miktarı da çocuk ve bebekti.
1000 mahkumu kurtarmak için 40-50 bin ölü verdiler.
Yaralıları saymıyorum bile.
Bence yine de ateşkes yapmak bir başarı sayılır.
Daha doğrusu ateşkes için İsrail'i masaya oturmak zorunda bırakmak başarı.
İsrail'in o kadar güçlü olmadığı da dünyaya gösterildi.
Tüm gücü ile saldıran İsrail, başlangıçtaki hedeflerinin hiçbirine ulaşamadı.
HAMAS'ı yok edeceğiz dediler, edemediler.
GAZZE'yi Yahudi yerleşimine açacağız dediler, anlaşılan bu da olmayacak.
Tünelleri yok edeceğiz dediler, aksine tüneller daha da arttı.
Üstelik milyarlarca dolar masraf ettiler.
Yetmedi, çok sayıda tank, zırhlı araç, diğer araçlar, silah ve malzeme kaybettiler.
Muhtemelen çok sayıda asker de kaybettiler.
Yani İsrail de bir zafer kazanamadı.
Peki bu kadar insan boşuna mı öldü?
Elbette hayır.
Bu katliam tüm dünyada yankı uyandırdı.
Hitler tarafından soykırıma uğramış mazlum yahudi imajı yıkıldı dünya kamuoyunda.
Onun yerine zalim ve soykırımcı İsrail imajı yerleşti.
Bununla da kalmadı.
Uluslararası mahkemelerde yargılandı İsrail.
Soykırım uygulamakla suçlandı.
Hatta mahkum oldu.
İsrail hükümet görevlilerinin bir kısmı için de tutuklama kararı çıkarıldı.
Bu az bir şey değil.
Ama yine de, toplam kar ve zarar hesabı yapılınca, kim ne kazandı emin değilim.