Şüphesiz şekilsiz en büyük kazancı Suriye halkı sağlamıştır.
Bizzat şahit olduğum Ortadoğu'nun en zalim rejimi çökmüş ve halk zincirlerini kırmıştır.
İkinci sırada kazanç sağlayan muhtemel Ortadoğu'daki devletlerin vatandaşları olacaktır.
Eğer Suriye, yeni bir iç savaş yaşamadan demokratik bir rejime geçer ve bu rejim oturursa, Ortadoğu'da demokratik bir sistemin kurulacağı ortaya çıkacaktır.
Bu da diğer ülkelerde demokrasi isteyenleri cesaretlendirecektir.
Hal böyle olunca, bu sonuçtan en büyük zararı Ortadoğu ve hatta Kuzey Afrika'nın kralları ve dikta rejimleri görecektir.
Bölge dışındaki devletlere bakınca, görünüşte en büyük kazancı Türkiye görmüş gibi görünmektedir.
Suriye iç savaşından beri Suriye muhalefetini kesintisiz destekleyen tek ülke Türkiye olmuştur.
Herhalde bunun sonuçları olacaktır.
Nitekim bunun işaretleri şimdiden görülmektedir.
Türkiye hariç hiçbir ülkenin dış işleri bakanı ve istihbarat teşkilatı başkanı Şam'a gidememiştir.
Türkiye, büyükelçiliğini ilk açan ülke de olmuştur.
Öte yandan, yakın zamana kadar Suriye'nin bir bölgesinde egemenlik iddiasında bulunan düşman PYD/PKK'nın da hesapları bozulmuştur.
Amerika ve Rusya sayesinde Fırat batısında tutunan OYD/PKK, tamamen nehrin doğusuna çekilmiştir.
SDG'deki Araplar ayrılmaya başlamış ve SGD parçalanmak üzeredir.
Trump iktidara gelince, söylediği gibi askerlerini çekerse, SDG ve OYD'nin vardılığı sürdürmesi imkansız hale gelecektir.
İkinci kazanan ülke İsrail'dir.
İsrail kurulduğu günden beri sadece Hizbullah'a yenilmiştir.
Yani Hizbullah, İsrail'in bölgedeki başının belasıdır.
Hizbullah bu başarısını, İran desteğine borçludur.
İran ise bu desteği Suriye üzerinden yapmaktaydı.
Şimdi rejim değişince, İran bu imkanını kaybetmiştir.
Yardım ve destekten mahrum kalan Hizbullah, zamanla zayıflayacaktır.
Bu durum, İsrail'i rahatlatacaktır.
Böylece, İsrail kazançlı çıkarken Şii hilali parçalanan İran, kaybedenler kulübüne katılacaktır.
Diğer bir kaybeden, Rusya'dır.
Rusya'nın Doğu Akdeniz'deki üsleri Suriye'nin Tartus ve Lazkiye şehirlerinde bulunmaktadır.
Tartus üssü eskiden beri varken Lazkiye'de geniş bir üs ve havaalanı iç savaş sırasında Esat tarafından verilmiştir.
Esat gidince Rusya, üslerindeki bazı birlikleri, gemileri ve uçakları çekmeye başlamıştır.
Eğer yeni rejimle bu yönde bir anlaşmaya varamazsa Rusya, soğuk savaş döneminde yerleşip bu güne kadar kaldığı Suriye'den ayrılmak zorunda kalacaktır.
Tek alternatifi Libya'da Hafter bölgesinde yeni üsler kurmak olan Rusya, ne olacağı belli olmayan Libya'da kuracağı üslerin geleceği konusunda emin olamayacaktır.
Öte yandan, ABD de kaybedenler arasında sayılabilir.
Esir konumundaki binlerce IŞİD militanının muhafızlığını yaptırdığı Suriye'deki tek müttefiki olan PYD güç kaybederse, ABD Suriye'den çekilmek zorunda kalacaktır.
Afganistan'dan yapılan yüz kızartıcı çekilmenin ardından Suriye'den de benzer şekilde çekilirse, ABD'nin güvenilirliği büyük bir darbe alacaktır.
Böylece, bundan sonra kullanmaya uygun terör örgütü bulamayacaktır.
Devletlerden bahsederken unuttuk...
En kazançlı çıkan diğer bir grup da yurt dışına kaçarak sığınmacı pozisyonunda yıllardır yaşayan Suriyelilerdir.
Bu insanlar, Türkiye ve Avrupa ülkelerinde demokratik bir ortamda yıllarca yaşamışlardır.
Daha önce hiç bilmedikleri ve görünce içselleştirdikleri demokrasi fikri bu kitleye az çok yerleşmiştir.
Bu kitle gittikleri ülkelerde eğitim alabildikleri ve çalışıp iş dünyasını tanıyabildikleri için yakın gelecekte Suriye'nin siyasi ve ekonomik elitlerini oluşturacaklardır.
Elbette bu işten en büyük faydayı sağlayan diğer grup da Suriyeli sığınmacıları şimdiye kadar barındıran başta Türkiye olmak üzere diğer tüm ülkeler olacaktır.
Rejimin dağılması ile sığınmacıların bir kısmı şimdiden ülkelerine dönmeye başlamıştır.
Yeni rejim sebebiyle, ev sahibi ülkeler geri dönmek istemeyenleri de gönderebileceklerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder