.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}
Bireysel gelişim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bireysel gelişim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ocak 2025 Salı

Bilgisayardan (yansıdan) yapılan takdimlerde dikkat edilmesi gereken hususlar. (21 Ocak 2025)

Meslek gereği yıllardır bilgisayardan (yansıdan) takdim yapar veya ders anlatırım.

Bu konuda önemli gördüğüm hususları not alıyordum.

Bunların bir kısmına defterimde rastladım.

Burada yayınlıyorum.

"Takdimi uzatma.

Rakamlara boğma.

Bilimsel esasları tekrarlayıp durma.

Çok fazla slayt kullanma.

Slaytlar yazılardan oluşmasın.

Toplulukla temas ve irtibat kur.

İlgi azaldığında ara ver, ilgi uyandıracak bir sohbet aç veya konuşmanı bitir.

Diğer konuşmacıların zamanını çalma.

Ses tonunu iyi kullan.

Kürsünün arkasına saklanma.

Kâğıttan veya yansıdan okuma."

20 Ocak 2025 Pazartesi

Mutsuz musunuz? İşte mutlu olmanın çok basit bir yolu....

 Biraz önce, üyesi olduğum bir WhatsApp grubunda bir paylaşım gördüm.

Çok hoşuma gitti.

Çoğu insanın yaptığı hataları ve aslında ne yapması gerektiğini gösteren bir hikaye.

Hikayeyi aşağıda paylaşıyorum.

"Adamın biri, ormanda dolaşırken, çalıların arasında bir tilki görmüş.

Tilkinin dört ayağı da sakatmış.

Adam, bu tilki böyle nasıl yaşıyor, merak etmiş. 

Bir kenara saklanıp izlemeye başlamış.

Biraz sonra çalıların arasından ağzında bir tavukla bir aslan çıkmış.

Aslan tavuğun yarısını tilkiye vermiş, diğer yarısını da kendi yemiş.

Sonra da geldiği gibi çekip gitmiş.

Adam bu mucize karşısında donakalmış.

'Allah’ım!' demiş.

'Sen kullarını işte böyle koruyup kolluyorsun. 

Ben de sana teslim oluyor ve kendimi sana bırakıyorum.'

Bunu söyledikten sonra gidip bir ağacın altına oturmuş ve rızkını beklemeye başlamış.

Bir gün geçmiş, iki gün geçmiş fakat hiçbir şey olmamış. 

Adam açlıktan ölecek. 

Ellerini açmış, göğe seslenmiş:

'Allahım beni görmüyor musun?

Neden bana rızkımı göndermiyorsun?'

Gökten bir ses gelmiş: 

'Görüyorum ve sana şaşırıyorum. Sapasağlam adamsın. Neden sakat tilkinin yaptığını yapıyorsun da o yiğit aslanın yaptığını yapmıyorsun?'"

Hikaye bundan ibaret.

Çoğu insan aslanı değil tilkiyi taklit ediyor.

Başarısızlığının da mutsuzluğunun da sebebi bu.

Sık sık kendinize bakın.

Kimi oynuyorsunuz, tilkiyi mi, aslanı mı?

Ne zaman birilerinden bir şeyler bekliyorsanız bilin ki siz topal tilkisiniz.

Harekete geçin.

İsteyen, bekleyen değil, kendi kazanan ve istenen olun.

Bloglar için bir medya stratejisi oluşturmanın yolları nelerdir?

 Plan:

1. Maksat, etkili ve çok okunan bir blog oluşturmak.

2. Vazife, blog okunma oranını her gün artırarak en çok okunan bloglar listesine sokmak.

 

Yapılması gerekenler:

1. Her gün mutlaka en az iki yazı yaz.

2. Yazı konuları güncel olsun. Bunun için yanında gördüğün şeyleri not alabileceğin bir defter taşı veya telefonuna kaydet.

3. Facebook adresi aç.

4. Twitter adresi aç.

5. Linkediln hesabı aç.

6. İnstagram hesabı aç.

7. Tiktok hesabı aç.

8. Youtube hesabı aç.

9. Videolar çek.

10. Yazılarını ve videolarını buralarda paylaş.

11. Videolarla yazıları birbirine bağla.

12. Blogun reklamını yaptır.

13. İmajlarla düşün. Resim ve karikatürleri kullan.

14. Yazdığınız makaleleri okumaları için insanları davet edin.

15. İlgi çekici tartışma konuları açın.

16. Takipçilerini artır.

17. Takipçilerinle iletişim kur.

18. Bulaşıcı bir ruh oluştur.

19. Bir tarzın olsun.

20. Blogu bir tartışma platformuna dönüştür.

21. Sonuçları sürekli olarak değerlendir ve geri besleme yap.

 

 

 

 

 

 

Siyasi Partiler, İktidara Gelmek İçin Nasıl Bir Propaganda Yapmalıdır? (20.01.2025)

 Siyasi Partiler, İktidara Gelmek İçin Nasıl Bir Propaganda Yapmalıdır?

Okul yıllarında istihbarat dersinde propaganda konuları da anlatılıyordu. Daha sonra meslek hayatımda da bu konu ile ilgili görevlerde çalıştım. Sınıfımı da değiştirip istihbarat sınıfına geçtim. Bu süreçte istihbarat ve propaganda konusunda çok sayıda kaynak okudum. Bunların büyük bir kısmı, piyasada yayınlanmış kitaplardan oluşuyordu.

Genel olarak bir kitap okurken önemli yerlerin altını çizer, fikirlerimi de kısa notlar halinde yanına yazardım. Şimdi her şey için bilgisayarda bir dosya açıp not etmek istediğim şeyleri içine atıyorum ama benim gençliğimde bilgisayar yaygın değildi. Çoğu insan adını duysa da nasıl bir şey olduğunu ve ne için kullanılabileceğini bilmezdi. Bu sebeple eskiden, çok önemli olduğunu düşündüğüm şeyleri defterime not ederdim.

Şimdi vakit buldukça bu eski defterlere göz atıp işe yarar bir şey varsa düzenleyip bilgisayara kaydediyorum. Bir süre önce yine notlarıma bakarken propaganda konusunda bazı notlara rastlamış ve bunları düzenlemiştir. Bu notları düzenleyerek aşağıda sunuyorum.

Propaganda Nedir?

Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre propaganda, İtalyanca kökenli bir kelimedir ve “Bir öğreti, düşünce veya inancı başkalarına tanıtmak, benimsetmek ve yaymak amacıyla söz, yazı vb. yollarla gerçekleştirilen çalışmalar” anlamına gelmektedir.

Propagandaya Başlamadan Önce Ne Yapılmalıdır?

Her işe başlarken olduğu gibi propaganda için de öncelikle bir plan yapılmalıdır.  

Plan hazırlanırken şu hususlara dikkat edilmelidir.

-Rakiplerinizi iyi tanıyın.

-Hedef kitleyi ve geçmişini iyi tanıyın.

-Toplumda ortaya çıkan ihtiyaçları tespit edin ve propagandayı bu ihtiyaçlar üzerine kurun.

-Elde ettiğiniz tüm verileri dikkate alarak hedefinizi belirleyin.

-Hedefe ulaşmak için en uygun teknik, taktik ve stratejileri tespit edin.

-Bundan sonra planınızı hazırlayın ve bu plana göre hareket edin.

Plan Hazırlandıktan Sonra Ne Yapılmalıdır?

-İlk olarak, toplumun dikkatini çekin ve dikkati sürdürün.

-Toplumun güvenini kazanın.

-Çabukluk önemlidir. Gelişen her duruma uygun olarak art arda yeni açıklamalar ve yeni kanıtlar öne sürün. Bu sebeple, propaganda işinden sorumlu ve size uygun verileri hazırlayacak bir ekip kurmanız gerekir.

-Rakipleriniz arasındaki itilafları, karışıklık çıkarmak için kullanın.

-Şayialar, önemlidir. Orduların keşif kolları gibi önden giderler ve benzer işlevi görürler. Uygun aralıklarla şayialar yayın. Ama kaynağın siz olduğu belli olmasın.

-Toplum her sözün gerçek olduğuna inanmaya temayüllüdür. Konuşmaktan çekinmeyin. Ama kendinizden emin ve söylediğinize en başta kendinizin inandığını gösterecek şekilde konuşun.

-Konuşacağınız şeyleri ve ortaya atacağınız iddiaları iyi araştırın. Söyledikleriniz doğru olsun.

Olur da söylediğiniz bir şey yanlış çıktı ve rakipleriniz bunu dile getirip sizi alaya almaya çalışıyor, sakın onlara cevap vermekle uğraşmayın. Savunmaya filan geçmeyin. Yeni ve daha büyük bir iddia ortaya atın. Rakipleriniz sürekli savunmaya geçmek ve sizin söylediklerinizi araştırmak zorunda kalsın.

-Böylece, gündemi siz belirlemiş olursunuz. Gündemi rakiplerinizin belirlemesine izin vermeyin.

-Propaganda yaptığınız kitle ile ortak noktalar bulun ve bu ortak noktalara heyecan katarak onları güçlendirin.

-Umut ve beklentileri karşılayacak alternatif öneriler sunun.

-Muhteşem ve kutsal bir görev icra ediyor (mesela mevcut sorunları çözecek tek kurtarıcı olduğunuzu savunun) inancı oluşturun.

-İlgi ve dikkati geleceğe yöneltin.

-Nefret edilecek ve herkes için ortak olabilecek bir düşman seçin.

-Düşman mümkünse yabancı olsun. Ama içeride halkın çoğunun nefret ettiği veya en azından şüpheyle baktığı bir düşman da seçebilirsiniz.

-İnanç insan ruhunu güçlendirir. Amacınıza uygun bir inanç oluşturun.

-Semboller kullanın.

-Dikkat çekici renkler kullanın. Mesela Ecevit, daima mavi gömlek, Genç Parti başkanı ise beyaz gömlek giyerdi. Komünist ve sosyalist partiler ise kırmızı rengi kullanırlar.

-Düşmanına veya rakibine olumsuz imaj yaratacak bir lakap takın.

-Toplumun genel inançlarına saygı gösterin. Toplumu asla suçlamayın. Mağdur ve masum gösterin. Onlar aldatılmışlardır

 -Kalıplaşmış imajlara saldırmayın. Aksine onlara saygı gösterin ve onları kullanın. Mesela; camiye gidin, ulu ağaçlara ve yatırlara saygı gösterin vb.

-Gücünüzü abartın. Sık sık oy oranınızın çok yükseldiğini gösteren anketler yaptırın ve yayınlayın.

-İhtiyaç maddelerini kullanın. Bunları insanlara temin edin. Ama bunların üzerinde sizin tarafınızdan dağıtıldığını gösteren bir yazı veya işaret olsun. Kibrit kutusunu bile üzerine mesaj yazarak dağıtın.

-Anıtlar ve simgesel eserler önünde törenler düzenleyin.

-Spor aktivitelerini kullanın. Maçlara gidin ama bir takımı desteklediğinizi söylemeyin.

-Rakibini karikatürize edin.

-Sansasyonel olayları amacının için kullanın.

-Toplumun dikkatini çekin. Güvenini kazanın. Onlara ümit verin. Yeni bir alternatif sunun.

-Kitleleri harekete geçirin. Sık sık gösteri, protesto ve yürüyüşler yapın.

-Yürüyen bir dangalak, oturan bir entelden daha etkilidir. Harekete geçin.

-Parayı etkili şekilde kullanın.

-Toplumda önemsenen kişileri yanınıza çekin.

-Hedef kitlenin dikkatini eski mutlu günlere çekin.

-Bir efsanenin mutlaka gerçek olması gerekmez. Efsaneler yaratın.

-Propagandada en etkili faktörlerin başında basın gelir. Basında haber olmaya çalışın veya basın organlarında söyleşi, röportaj vb. faaliyetlere katılın. Eğer mümkünse sizi destekleyen basın organları kurdurun. Bunları destekleyin.

-Sosyal medyayı etkin olarak kullanın. Partinizin bir sosyal medya uzmanı ve bu uzmana bağlı olarak çalışan bir grubu olsun.

-Eğitim (nerede eğitim gördüğünüz dâhil) çok önemli etkiler yaratır. Sivas kongresinde ABD mandasını isteyenler, ABD kollejlerinden mezun olanlardı.

-Başta taraftarlarınız ve sempatizanlarınız olmak üzere toplumu eğitin, bilgilendirin.

-Eğitim kurumlarına önem verin. Parti içinde bir siyaset okulu kurun.

-Sözlü propaganda daha önemlidir. Çünkü toplumun ancak küçük bir kısmında okuma alışkanlığı var. Bu sebeple televizyonlarda sık sık konuşun veya youtube vb. sosyal medya platformlarında videolar yayınlayın.

-Disiplinli bir kişi ve örgüt görüntüsü verin.

-Zaman zaman güç gösterisinde bulunun.

Ne Zaman Konuşmalısınız?

-Topluma bir bütün olarak hitap ederken bunu insanların en yorgun olduğu akşam saatlerinde yapın.

-Veya dinleyicilerin size itiraz edemeyeceği ve telkinlere açık olacağı kadar yorgun olduğu zamanları seçin.

Kimlere Konuşmalısınız?

-Öncelikli hedef kitleniz; fakirler, dar gelirliler, geçim sıkıntısı çekenler, uyumsuzlar, umutsuzlar, can sıkıntısı çekenler ve kadınlar olsun.

-Umutlarını yitirmiş insanları hedef seçin ve onlara umut aşılayın.

-Kitleleri her fırsatta bir araya getirin. Kişilere değil kitlelere hitap edin.

Konuşma Nasıl Yapılmalıdır?

-Propaganda, ne kadar yalın olursa ve toplumun duygularına ne kadar hitap ederse o kadar etkili olur.

-Toplumu tenkit etmeyin. Tam aksine övün ve duygularını okşayın.

-Çok fazla konudan bahsetmeyin. Konuşma yaptığınız sırada en çok gündemde olan ve en çok istismar edebileceğiniz sorunlarla ilgili birkaç önemli mesaj seçin ve bunları sürekli olarak tekrarlayın.

-Propaganda gücünü telkinden alır. Ders verir gibi değil telkin eder gibi konuşun.

-Anlattığınız konuları sadeleştirin. Mümkünse bir defada konuşacağınız konu sayısını teke indirin.

-İfadelerinizi basitleştirin.

-Bir ideal ortaya sürün.

-Toplumlar kadın gibidir. Ona göre davranın.

-Amacına uygun olarak bazı olayları seçin ve onları büyütün, hatta şişirin.

-Mesajınızı sürekli tekrarlayın.

-Size en iyi hizmet edebilecek bir gerçeği seçin ve sürekli bunu işleyin.

-Kitle ile aynı düşünce noktalarını yakalayın ve propagandaya buralardan başlayın.

-Söylediklerinizde ve yaptıklarınızda ısrarcı olun.

-Kimse ile teke tek tartışmayın.

-Sürekli olarak cesur iddialar ileri sürün.

-İkna edici şekilde konuşun.

-Konuşmalarınızı; zekâ seviyesi en düşük insanın rahatça anlayabileceği şekilde açık, basit ve anlaşılır olarak yapın.

-İddialı olun. İddialarınız açık ve sade olsun.

-Mesajınızı sürekli tekrarlayın.

-İnsanların bilinçaltına ve duygularına hitap edin.

-Yalan söylemeyin, söylemeniz gerekiyorsa çok dikkatli olun. Çünkü yalanınız açığa çıkarsa, propagandanız çöker.

-Uygun zamanda uygun mesajlar seçin ve kullanın.

-İddialarınızda ve söylemlerinizde bir bütünlük ve süreklilik olsun.

Vücut Dili Nasıl Kullanılmalıdır?

-Zayıf ve dirayetsiz durmayın. Toplum zayıfların değil güçlü olanların arkasından gider.

-Konuşurken, mutlak doğruları söylüyormuş gibi inançla konuşun.

-Konuşurken, kendinize güvendiğinizi gösteren bir duruş ve mimikler kullanın.

Propaganda İçin Hangi Vasıtalar Kullanılmalıdır?

-Propaganda, arkasında bir güç varsa daha etkili olur. Bu sebeple, esnaf vb. ile görüşmelere veya bir yere konuşma yapmaya giderken etrafınıza büyük bir kalabalık toplayarak gidin. Miting yapacağınızda ise gerekirse komşu illerden de insan taşıyarak kalabalık bir kitleye konuşma yapın.

-Sembol ve simgeler kullanın.

-Modern teknik ve araçlardan mutlaka yararlanın.

-Radyo, televizyon ve sosyal medya gibi iletişim araçlarını etkili şekilde kullanın.

-Paranız varsa Google, facebook ve twitter vb. üzerinden reklam verin. Çok sayıda internet sitesi kurdurun ve buralardan çeşitli yazarlar vasıtasıyla fikirlerinizi yayınlayın.

-Görünürlüğünüzü her türlü vasıta ile artırın.

-Broşürleri bol bol kullanın.

Ve şunu asla unutmayın: Keşke olsaydı ama maalesef politikada ahlak yoktur. Rakibinize acımak da yoktur. Hesaba katılan tek şey sonuç almaktır.

Propaganda ve Kamuoyu Oluşturmanın Esasları (20.01.2025)

 

Eski defterlerimi karıştırırken çok eskiden okuduğum bir kitaptan çıkardığım notlara rastladım. Kitap Dr.Osman ÖZSOY'a ait ve adı da ''Propaganda ve Kamuoyu Oluşturma''. Defterime aldığım notları burada paylaşıyorum. Umarım okuyanların işine yarar.

-Propaganda gücünü telkinden alır.

-Propaganda, ne kadar yalın olursa ve toplumun duygularına ne kadar hitap ederse o kadar etkili olur.

-Toplum her sözün gerçek olduğuna inanmaya temayüllüdür. Yeter ki söylediklerinizi mutlak doğruymuş gibi güven içinde ifade edin.  

-Bir efsanenin mutlaka gerçek olması gerekmez. Toplumlar, genellikle gerçeklerle değil efsanelerle hareket ederler. Güzel bir hikâye ve etkileyici bir efsane, somut bir gerçekten daha fazla ilgi çeker.

-Yurt içi propagandada en etkili faktörlerin başında basın gelir.

-Şayialar, askeri strateji açısından da önemlidir. Orduların keşif kolları gibi önden giderler ve benzer işlevi görürler.

-Misyonerler, güvercin kadar masum görünseler de aslında yılan kadar zehirlidirler.

-Eğitim (nerede eğitim gördüğünüz dâhil) çok önemli etkiler yaratır.

-Kabile ve arazi ihtilafları karışıklık çıkarmak için kullanılabilir.

-Propagandaya başlamadan önce muhatabınızı mutlaka tanıyınız.

-Propaganda yaptığın kitle ile ortak noktalar bul ve bu ortak noktalara heyecan katarak onları güçlendir.

-Çabukluk önemlidir. Gelişen her duruma uygun olarak art arda yeni açıklamalar ve yeni kanıtlar öne sür.

-Toplumu tenkit etme. Öv ve duygularını okşa.

-Çok fazla konudan bahsetme. Birkaç önemli mesaj seç ve bunları sürekli olarak tekrarla (Mesela: Halk için, halka dönük ve halktan yana gibi.).

-Sözlü propaganda daha önemlidir. Çünkü toplumun ancak küçük bir kısmında okuma alışkanlığı vardır.

-Propaganda konuşmaları için akşam saatleri daha uygundur.

-Disiplinli bir kişi ve örgüt görüntüsü ver. Zaman zaman güç gösterisinde bulun.

-Kitlelere hitap et. Kişilere değil.

-Bir ideal ortaya sür.

-Toplumun dikkatini çek.

-Toplumun güvenini kazan.

-Umut ve beklentileri karşılayacak alternatif öneriler sun.

-Umutlarını yitirmiş insanları hedef seç ve onlara umut aşıla.

-Muhteşem ve kutsal bir görev icra ediyor inancı oluştur.

-İlgi ve dikkati geleceğe yönelt.

-Nefret edilecek ortak bir düşman seç.

-Düşman mümkünse yabancı olsun.

-Propaganda arkasında bir güç varsa daha etkili olur.

-Yürüyen bir dangalak, oturan bir entelden daha etkilidir. Harekete geç.

-İnanç insan ruhunu güçlendirir. Amacınıza uygun bir inanç oluşturun.

-Hedef kitlenin dikkatini eski mutlu günlere çek. Düşmanlarına; yaşamın güzelliğini ve ölümün yersizliğini vurgula.

-Anlattığın konuları sadeleştir. Mümkünse bir defada konuşacağın konu sayısını teke indir.

-Semboller kullan.

-Dikkat çekici renkler kullan.

-İfadelerini basitleştir.

-Toplumlar kadın gibidir. Ona göre davran.

-Amacına uygun olarak bazı olayları seç ve onları büyüt, hatta şişir.

-Mesajını sürekli tekrarla.

-Kitle ile aynı düşünce noktalarını yakala ve propagandaya buralardan başla.

-Söylediklerinde ve yaptıklarında ısrarcı ol.

-Kimse ile teke tek tartışma. Sürekli olarak cesur iddialar ileri sür.

-Düşmanına veya rakibine olumsuz imaj yaratacak bir lakap tak.

-Kalıplaşmış imajlara saldırma, aksine onlara saygı göster ve onları kullan. Mesela; camiye git, ulu ağaçlara ve yatırlara saygı göster.

-Sana en iyi hizmet edebilecek bir gerçeği seç ve sürekli bunu işle.

-Yalan söyleme, söylemen gerekiyorsa çok dikkatli ol.

-Uygun zamanda uygun mesajlar seç ve kullan.

-İddialarında ve söylemlerinde bir bütünlük ve süreklilik olsun. Devamlılık önemlidir.

-Mutlaka bir plan yap ve buna uygun hareket et.

-İkna edici şekilde konuş.

-Toplumun genel inançlarına saygı göster.

-Öncelikli hedef kitlen; fakirler, uyumsuzlar, umutsuzlar, benciller, azınlıklar, can sıkıntısı çekenler, kadınlar ve suçlular olsun.

-Rakibini karikatürize et.

-Broşürleri bol bol kullan.

-Sansasyonel olayları amacın için kullan.

-Parayı etkili şekilde kullan.

-İhtiyaç maddelerini kullan. Bunları insanlara temin et. Kibrit kutusunu bile üzerine mesaj yazarak dağıt.

-Toplumda önemsenen kişileri yanına çek.

-Anıtlar ve simgesel eserler yap. Mevcut olanların önünde törenler düzenle.

-Spor aktivitelerini kullan.

-Gücünü abart.

-Sinema ve televizyon gibi iletişim araçlarını etkili şekilde kullan.

 

12 Ocak 2025 Pazar

Ölmeden önce okumanız gereken 10 kitap. (12.01.2025)

 Londra'da ilk günlerimdi.

Bir kitapçının önünde şöyle bir yazı gördüm:

"Ölmeden önce okumanız gereken 10 kitap."

Böyle bir yazı daha önce hiç görmemiştim.

Doğal olarak merak ettim ve içeri girdim.

Bahsedilen 10 kitaba baktım.

Sıradan kitaplardı.

Bunun ilgi çekmek için yazılmış bir mesaj olduğunu anladım.

Kendi kendime güldüm.

İlginç kitaplar olsaydı ne olurdu ki...

Ölmeden önce belli bir liste tutup bunları okumak mı lazım?

Farz edelim listedeki kitapları okudum.

Ne olacaktı ki?

Ahirette daha iyi bir yer mi edinecektim.

Yoksa sorgu meleklerinin sorularını ve cevaplarını mı bulacaktım?

Mesaj da çok saçmaydı benim merak edip içeri girmem de.

Son günlerde iyi blog yazısı nasıl yazılır diye bir araştırma yaptım.

Çıkardığım özeti de bir yazı ile yayınladım.

Konu ile ilgili araştırma yaparken şunu gördüm.

Başlık okuyucunun dikkatini çekmeliymiş.

Merak uyandırmalı ve duyguları harekete geçirmeliymiş.

"Son fırsat" veya "Kaçırmayın" gibi insanları yazıyı tıklamaya teşvik edecek mesajlar içermeliymiş.

Bu bana biraz sahtekarlık gibi geliyor.

Okuyucuyu kızdıracağını düşünüyorum.

Çünkü beni kızdırıyor.

Ne zaman ilgi uyandıran bir başlık görüp yazıyı tıklasam ve yazının içeriğinin başlıkla alakası olmadığını görsem uyuz oluyorum.

Bu yüzden bu tür başlıklar atmamaya çalışıyorum.

Bence doğrusu da bu.

7 Ocak 2025 Salı

Etkili (Çok Okunan) Bir Blog Yazmanın 13 Yolu [7. Ocak 2025]

 Bu blogu uzun bir süre önce açtım. 

Önceleri detaylı inceleme yazıları yazarken zaman zaman özel sebeplerle yazılarıma uzun süreli aralar verdim.

Çoğu zaman da yazılarımı blog adına da uygun şekilde yazdım.

Yani aklıma gelen veya aklımdan geçen şeylerden bahsettim.

Geçen gün internette gezinirken, blog sayısının çok fazla olduğunu ve bunların çok az bir kısmının çok başarılı olduğunu anlatan yazılara rastladım.

Başarılı derken kastettiğim, çok okunmalarıdır.

Bunun üzerine iyi bir blog nasıl olmalıdır sorusu üzerine odaklanarak araştırma yaptım.

Elde ettiğim bilgileri maddeler halinde bir araya getirdim.

Amacım, blogumu buna göre düzenlemek ve yazılarımı daha iyi yazmaktı.

Ama bencillik yapmanın alemi olmadığını düşündüm.

Çıkardığım notları yayınlayarak ihtiyaç duyabilecek kişilerle paylaşmaya karar verdim.

Çıkardığım notları aşağıda sunuyorum.

İyi okumalar.

İnşallah işinize yarar.

Etkili (Çok Okunan) Bir Blog Yazmanın 13 Yolu

1. Blog Konuları Hakkında Beyin Fırtınası Yapın

   Blog yazısı yazarken, sizin olduğu kadar okuyucularınızın da ilgi alanına giren ve onlara değer katabilecek konuları ele alın. Yeni konu fikirleri için ilham almak üzere diğer bloglara göz atın. Hangi konu başlıklarının trend olduğunu öğrenmek için Google Trends’i kullanın.

2. Anahtar Kelime Araştırmasıyla Okuyucuları Seçtiğiniz Konuya Odaklandırın

   Başarılı olmak için konunuzla en alakalı sorguları bulabileceğiniz anahtar kelime aramaları yürütün. Öte yandan, daha genel anahtar kelimeler de daha yüksek arama hacmine sahip olma eğilimindedir. İnsanların öğrenmek için para harcadıkları alanlar muhtemelen diğer insanların da öğrenmek isteyeceği konuları içermektedir.

   Araştırmanıza, diğer blog yazarlarının alan adı ile analizi başlatın. Bu blogları rakipleriniz olarak görün. Rakiplerinizin sıralandığı URL ve anahtar kelimeleri bir listede toplayın. URL’leri ana konu başlıklarına göre kategorilere ayırın.

   İçerik açıklarını belirlemek için az trafik alan sayfaları analiz edin. Eş zamanlı olarak güçlü oldukları sayfaları da inceleyip fikirler edinin. Konu başlıklarınızı belirlemek adına bu açıklar ve bilgilerden faydalanın.

3. Kitlenizi Belirleyin

   Alanınızdaki diğer bloglara göz atarak ve kitlenizin aklındaki temel soruları öğrenmek için online forumları kullanarak blogu kimin için yazacağınızı belirleyin. Blog yazılarınızı okuyabilecek insanların gözünden bakın. Hedef kitleyi göz önünde bulundurmak, onların ihtiyaçları üzerine düşünmek size fayda sağlayacaktır.

4. Düzenli bir taslak oluşturun

   Blog yazma işinin anahtarı, yazıyı oluşturmadan önce kapsamlı araştırma ve planlama yapmaktır. Konuya karar verdikten sonra, içeriğiniz için kalıp oluşturmanız gerekecek. Alt başlıklar oluşturarak işe başlayın. Böylece, yazınızı daha kolay yazabilirsiniz ve yazınızın okuması daha kolay olur.

   Açıklamanıza ve alt başlıklarınızın her birinin altına madde madde notlar ekleyin. Böylece temel noktaları açık ve kesin bir şekilde ifade etmeniz kolaylaşır.   

5. Dikkat Çekici bir Başlık Bulun

   Blog yazımında, güçlü bir içeriğe ihtiyaç duyduğunuz kadar güçlü bir başlık da gereklidir. Tek yapmanız gereken, şu noktaları aklınızda bulundurmaktır: Net olma, spesifik olma ve bir yanıt veya çözüm sunma.

   İyi bir başlık yazmak ayrıca, kendinizi okuyucu kitlenizin yerine koyma konusunda ne kadar başarılı olduğunuza da bağlıdır. Blog yazınızın, okuyucularınıza bir şekilde fayda sağlayacak değerli bilgiler sunacağı vaadinde bulunmak için başlığı kullanın.

   Başlıklarınızda en çok etkileşim alan ifadelere yer verin. Yapılan bir araştırmada, bazı ifadeler içeren başlıkların daha çok ortalama paylaşım elde ettikleri belirlenmiştir. Ortalama etkileşim sayısına göre ilk beş ifade şöyle sıralanmıştır:

Yılın“: 26.702

X yıl içinde“: 24.515

İlk olarak“: 17.226

İlk kez“: 17.069

X’lerden biri“: 10.077

   Aynı çalışmada, manşetlerin başında veya sonunda yer alan en iyi ifadeler incelendiğinde “yapmanın X yolu” ifadesi başı çekmiştir. Bununla birlikte, analizi en iyi 60 ifadeyi kapsayacak şekilde genişletip sonuçları kategorize ettiklerinde, “nasıl yapılır” ifadesini içeren başlıklar açık ara en çok etkileşim alan manşetler olmuştur.

   Başlıklarınıza parantez veya köşeli parantez ekleyin. Başlıklara parantez ekleme yöntemi, ilgi çekici başlıklar oluşturmak için tercih edilen tekniklerden biridir. Çünkü, yapılan bir araştırmanın da ortaya koyduğu gibi, başlıklara parantez eklemek, tıklama oranını (TO) %40’a kadar arttırabilmektedir.

   Başlıklarınızı duygusal pazarlama için optimize edin. Her metin yazarı, duygusal başlıkların önemli sayıda tıklama alma kapasitesine sahip olduğunun bilincindedir. Blogunuzun içeriği ne kadar iyi olursa olsun, sıkıcı bir başlıkla okuyucu bulmakta zorlanırsınız. Başlık, gönderinin ne hakkında olduğunu tanımlamalı ve insanların okumayı istemesini sağlamalıdır.

   İdeal başlık uzunluğu, 11 kelime ile 65 karakter arasındadır. Başlıklarınızda sayılara yer veriyorsanız, tek haneli sayılar içeren başlıkları tercih etmelisiniz. İçinde bulunulan yılı içeren başlıkla daha fazla kişi etkileşime geçmektedir. Başlığın sonuna sadece yıl eklemek bile blog trafiğinizi artırır.

   Okurların yeniliği çağrıştıran başlıkları paylaşma olasılığı daha yüksektir. Bu nedenle, ‘ilk kez’ gibi ifadeler eklemeyi deneyebilirsiniz. “Bilmeniz gerekir”, “yapmanız gerekir” veya “en iyisi” gibi ifadeler kullanın. Bir “nasıl yapılır” yazısı yazıyorsanız, blogunuzun çözdüğü sorunu düşünün. Birisi bu sorunla karşılaştığında arama motoruna ne yazabilir?

6. İlgi Çekici İçerikler Yazın

   Blog yazılarının üç ana ögeden oluştuğunu unutmayın: Giriş, gelişme (gövde metni) ve sonuç. Giriş, çok önemlidir. Makalenizin ilk birkaç cümlesinde, okuyucuların dikkatini çekmiş olmanız gerekir.

   Ziyaretçilere yazının ne hakkında olduğunu anlatan net bir giriş yapın. Ziyaretçinin okumaya devam etmek istemesini de sağlamanız gerekir. Blogunuzun anahtar kelimesini girişe dahil etmeye çalışmak iyi bir püf noktasıdır.

   Girişte ilginç veya şaşırtıcı istatistikler paylaşarak iyi sonuçlar alabilirsiniz. Bir başka seçenek de bir sorundan bahsetmek ve bir çözüm vaat etmektir. Bloglar ayrıca, mizahi bir kişisel hikâye paylaşarak da okuyucuyu içine çekebilmektedir.

   Birçok tanıtımda, kaçırma korkusu da kullanılır. Zaman baskısı ekleyerek, insanların gönderinin bahsettiği şeyi kaçırma riskini almak yerine gönderiyi hemen okumak istemelerini sağlayabilirsiniz. Özet olarak, etkileyici bir giriş yapın.

   Girişte en fazla 4-8 cümle kullanın. Giriş, 3 paragrafı geçmesin. Hiç kimse uzun giriş cümlelerinden hoşlanmaz. DUO=G Formülünü Uygulayın: Deneyim + Uzmanlık + Otorite = Güven.

   Güven: Blog yazılarınızı insanları ve dolayısıyla arama motorlarını yanıltmak amacıyla üretmeyin. Deneyim: Mümkün oldukça ilk elden deneyimlere yer verin. Uzmanlık: Yazılarınız, konunun uzmanı tarafından yazılsın. Otorite: Ana konunuz dahilinde ve blogunuzun yetkin olduğu alanlarda yazılar yazın. Girişin sonunda, gelişme kısmında bahsedeceğiniz konuların kısa bir özetini paylaşarak yazının stilini belirleyin.

   Bunun ardından, gelişme yani gövde metnini yazmaya başlayın. Blog yazınız, net ve ilgi çekici olmalıdır. Abartı ve tekrarlardan kaçının. Bilginizi, araştırmalarınızı ve analizlerinizi paylaşarak okuyuculara bir değer sunun. Yazıyı tamamlayınca bir sonuç yazın ve imzanızı sonuç bölümüyle atın.

   Sonucu, geçiş ile başlatın. Bu geçiş, bazen kısa bir özet bazen tek bir cümle olabilir. Geçişten sonra bir soru sorun. Okuyucunuza son derece kesin bir soru yönelttiğiniz adım burasıdır. Temel olarak, “Ne düşündüğünüzü bana bildirin” gibi genel veya kapalı uçlu sorgulardan kaçının. Yazınızı, ilgi çekici bir şekilde bitirin.

   Yazının tamamında kullanıcı dostu içerikler oluşturun. Hem ilgi çekici hem de faydalı içerikler yazın. Çok zeki olmaya çalışırsanız insanları kaybedersiniz. Mümkün olduğunca az kelime kullanarak cümle başına tek bir noktaya değinmeyi hedefleyin.

   Tüm yazı boyunca, paragrafları kısa tutun. En fazla 3-4 cümleden oluşan paragrafları tercih edin. Font Büyüklükleri ise 15-17 px olsun. Ayrıca, çok resmi bir izlenim vermeyin. Konuştuğunuz gibi yazın.

7. Blogunuza Stil Katın

   Aynı renkler, hem blogunuzun logosunda hem de sosyal medya platformlarında kullanılmalıdır. Yazınızın güçlü bir görsel cazibeye sahip olması, okuyucularınızı bloğunuza çekmeniz açısından önemlidir.

8. Alakalı görseller seçin

   Mümkünse, blog yazılarınızı birkaç resimle veya video ile zenginleştirmelisiniz.

9. CTA (eylem çağrısı) kullanın

   Bir blog, okuyucuları belirli bir eylemde bulunmaları için motive eden önemli bir araç olarak da kullanılabilir. Bu maksatla bloglarda genellikle CTA arasında "Abone ol", "E-kitabı indir" veya "Üye ol" gibi CTA ifadeleri kullanılır.

10. SEO Çalışmaları Yapın

   Blogger’lar için güçlü bir SEO (arama motoru optimizasyonu) planı, içeriklerinizi blog yazısını yazmadan önce ve yazdıktan sonra optimize etmeyi gerektirir. Bu, hem taslak aşamasından önce anahtar kelime araştırması yapmayı hem de ortaya çıkan yazıyı bu anahtar kelimeleri kullanarak rötuşlamayı içerir.

     Diyelim ki "işletme stratejileri" anahtar ifadesini seçtiniz. Mümkünse bu kalıbı başlığınızda, gövde metninde ve 1-2 alt başlıkta kullanın. Daha sonra, bu anahtar kelimeleri meta verilerinize ekleyin.

   Meta veriler, her makale için Google'da göreceğiniz ön izleme metnidir. Başlık (meta başlık) ile kısa bir açıklamadan (meta açıklama) oluşur. Ayrıca, anahtar kelimeleri makalenizin URL'sine ve blog yazınızdaki resimlerin alternatif metinlerine de eklemeniz gerekir.

     SEO uyumlu blog yazısı yazın. Yazının hedef kitle açısından doğru ve doyurucu bilgiler sunması gerekir. Yazıda doğru anahtar kelimelere doğru yoğunlukta yer verilmelidir.

     Kısa URL’ler oluşturun. Kısa ve öz linkler her zaman önde gelir. Her şeyden önce URL’niz, Google’ın sayfanızın konusunu anlaması noktasında çok önemli bir rol oynar. İkinci olarak, kullanıcılar hangi arama sonucunu tıklayacaklarını belirlemek için URL’lere güvenirler.

      Meta açıklamalarınız daha faydalı olsun. Meta açıklamanız, sayfanızın tıklama oranını artırmak için mükemmel bir fırsat sunar. Başlık ve manşetlerde anahtar kelimeye yer verin. Odak anahtar kelimenizi meta başlık etiketinize ve manşet başlıklara eklemeniz yeterli olacaktır.

   Anahtar kelimeler trafik alan kelimelerdir. Çok fazla anahtar kelime kullanımı, filtre durumunu beraberinde getirmektedir. Bu yüzden blog yazılarında hacmi yüksek olan anahtar kelimeler kullanılmalıdır.

   Son olarak; yazılarınızda, iç linkler kullanın.

11. Blog yazınızı düzenleyin ve yayınlayın

   Yaygın olarak yapılan blog hatalarına düşmemek için yazınızda herhangi bir gramer hatası, tekrar veya profesyonelliğe uymayan içerik olup olmadığını titizlikle kontrol etmeniz gerekir.

      Ayrıca, her bir bölümde fikirlerinizin uyumlu bir şekilde aktığından ve okuyuculara net ve amaca uygun bir mesaj iletildiğinden emin olun. Blog yazınızı yayınlamadan önce, bir arkadaşınıza inceletebilirsiniz. Bundan sonra yazınızı yayınlayın.

12. Yazının Tanıtımını Yapın

   Blog tanıtımının ve okuyucu kazanmanın en etkili yolları, e-posta ve sosyal medya pazarlama faaliyetleri yürütmektir. E-posta, kitlenizle aranızda doğrudan iletişim sağlayan bir kanal olduğu için pazarlama çalışmaları için en güvenilir platformlardan biridir.

   Yazımızı sosyal medyada paylaşmak da büyük etki yaratabilir. Ayrıca, farklı platformlara reklam verebilirsiniz. Hangi kanalı seçerseniz seçin, okuyucularınızla her gün aktif bir şekilde etkileşimde kalmaya özen göstermelisiniz.

13. İçeriğinizi Güncel Tutun

   Düzenli aralıklarla sürekli olarak yazılar yazın. Yazdığınız bir konu ile ilgili yeni gelişmeler oldukça ya yazınızı düzelterek bu değişiklikleri ekleyin veya bunlarla ilgili yeni bir yazı yazın.


23 Aralık 2024 Pazartesi

Colani'nin evrimi.

 Colani'nin eski resimlerine bakıyorum ve hayretler içinde kalıyorum.

Adam IŞİD ile çalışırken tam bir radikal gibi giyiniyormuş.

El Kaide bağlantılı örgütünü kurunca biraz evrimleşmiş.

Kıyafeti daha ortada ve sakalı daha kısa olmuş.

Sonra El Kaide ile ilişkisini kesip HTŞ'yi kurmuş.

Yine değişmiş.

Yakın zaman önce Şam'a kadar süren harekattan sonra kameralara görünmeye başlayan Colani, daha batılı tarzda kıyafetler içinde görülmeye başlamıştı.

Bu değişim, bu günkü görüntülerde zirveye ulaşmış.

Takım elbise giyen, kravat takan modern bir adam oluvermiş.

Sakalını biraz daha kısaltsa, bir Avrupalıdan ayırt etmek zor olacak.

Muhtemelen kendisine akıl verenler, yol gösterenler, eğitenler vardır.

Bunlar da bizden birileridir muhtemelen.

Zaten bu gün ilk resmi görüşmesini de bizim dış işleri bakanı ile yaptı.

Ne diyelim.

Aferin.

Kendisini tebrik ediyorum.

Bakmasın bizim çok bilmiş laf ebelerinin söylediklerine.

Değişim iyidir.

Evrim iyidir.

Uyum sağlamak iyidir.

Uyum sağlayabilen hayatta kalır ve güçlenir.

Bunun en açık örneği de kendisidir.

Değişemeyen, dünyaya meydan okuyan, dayatmalar yapan, geri kafalı olmakta ısrar eden onlarca örgüt ve lideri bu gün ya yok oldu veya yok olma noktasına geldi.

IŞİD bir örnektir.

El Kaide bir örnektir.

Muhtemelen PKK/PYD de diğer bir örnek olacaktır.

Değişimi kavramayanlar, kavrasalar bile ayak uyduramayanlar veya ayak uydurmamakta diretenler yok olur.

Herkes değişir.

Ya hayatını değiştirir veya toprak olur toprağa dönüşür.

21 Kasım 2024 Perşembe

Dart

 Bu gün sabah memleketten döndüm.

Otobüste uyuyamadığımdan uykumu alamamıştım.

Eve gelip bir şeyler yedim.

Dışarıya çıkacaktım ama gözlerim kapanıp duruyordu.

Biraz uzanıp kestireyim dedim.

Derin bir uykuya dalmışım.

Öğleden sonra uyandım.

Telefona bakınca arayanlar olduğunu gördüm.

Telefonun zil sesi kısıktı, hiç birini duymamışım.

Sırayla arayan numaralara geri dönüş yaptım.

Görüşmek isteyenlerle belirli günler için randevulaştık.

En son aradığım arkadaş, işi gereği sık sık şehir dışna çıkan biriydi.

Ankara'ya dönmüş.

Bir başka arkadaşla bir kafe-puba gidiyormuş.

"Sen de gelsene." dedi.

Duş aldım.

Giyinip dışarı çıktım.

Bir taksiye binip söylediği yere gittim.

İçeri girince bunları dart oynarken gördüm.

Gençliğimde biraz bıçak atma çalışmıştım ama dat konusunda hiçbir deneyimim yoktu.

Daha önce girdiğim bir kafede dart olduğunu ve bazı kişilerin çalıştıklarını görmüştüm.

Ama hiç ilgimi çekmemişti.

Arkadaşlar benden de atmamı istedi.

Daha önce hiç atmadığımı söyledim.

Meğer dart pahalı bir aletmiş.

"Dikkatli at. Kırma." dediler.

Ben de biraz tedirgin bir şekilde attım.

Çok da zor bir şey değilmiş.

Sonra gece boyunca birçok kez attım.

Bir defa da musabaka yaptık.

Fena değildim.

Arkadaşlar dart konusunda doğal bir yeteneğim olduğunu, kendime has sitilim olduğunu filan söyleyip gaz verdiler.

Dart hoşuma gitmeye başladı.

Sohbet sırasında ilginç şeyler de öğrendim.

Meğer dart Türkiye'ye yabancı diplomatlarca getirilmiş.

Ankara sefaretlerin bulunduğu yer olduğundan ilk olarak burada yaygınlaşmış.

Dart bu gün de en çok Ankara'da yaygınmış.

Kafeleri, barları filan varmış.

Ankara, sadece Türkiye'nin değil, Türkiye'deki dart oynayanların da başkenti imiş.

Olaya fena ısındım.

İlk işim bir dart tahtası/hedefi almak olacak.

Tabii ki dart da alacağım.

Herkese de tavsiye ederim.

Acayip rahatlatıcı bir şey.

Attıkça vuruyorsun.

Vurdukça rahatlıyorsun.

Ben de Osmanlıya padişah olsam, ilk iş olarak bütün kardeşlerimi öldürtürdüm.

Osmanlı'da kardeş katli ve bunun Fatih Sultan Mehmet tarafından yasal hale getirilmesi zaman zaman değişik mecralarda tartışılmaktadır.

Bu durum, bazılarınca eleştirilmekte ve hatta lanetlenmektedir.

Bazıları ise bunu desteklemese bile değişik gerekçeler öne sürerek bir zorunluluk olduğunu savunmaktadır.

Ne yalan söyleyeyim, ben de yakın zamana kadar kardeş katli ve Fatih'in bunu yasal hale getiren kanunnamesini eleştirmekte ve insani bulmamaktaydım.

Ancak, kardeşlerimle miras bölüşümü sürecinde yaşadıklarımdan sonra bu fikrim değişti.

Bu süreçte miras bölüşümü ile ilgili neredeyse her ailede benzer sorunlar yaşandığını da öğrenmiş oldum.

Fikirlerimi değiştiren de üç kuruş mal için kardeşler arasında çok sert tartışmalar ve kavgalar yaşandığını görmem oldu.

Bazıları medyaya da yansıyan miras kavgaları yüzünden birbirini vuran kardeşler, yeğenler, kuzenler ile ilgili haberler durumun vehametini daha iyi anlamama sebep oldu.

Miras bölüşme yüzünden aileler bölünmekte, insanlar ölmekte ve çoğu zaman miras da heba olmaktadır.

Kardeş kavgalarını fırsat bilen bazı uyanıklar, mirası ucuz fiyata kapatabilmekte ve kardeş kavgaları hiç kimseye fayda sağlamamaktadır.

Aynı durumu Osmanlı şehzadeleri açısından ele alalım.

Paylaşılacak toprak öyle üç beş dönüm değil, milyonlarca kilometre kare.

Hazine, ağzına kadar altın ve gümüş dolu.

Saltanat en üst seviyede.

Sadece bir ailenin değil, bir imparatorluğun başına geçmek söz konusu.

Dünya çapında etki yaratan biri olacaksınız.

Eğer kardeş katli olmasa yaşanacak kavganın boyutunu düşünün.

Bu kavgada ölecek yüzbinlerce insanı düşünün.

Devletin parçalanması ve dış düşmanların saldırısı sonucunda yıkılması ihtimalini düşünün.

Osmanlı'da kardeş katli çok da mantıksız bir şey değil.

Mevcut seçenekler arasında kötünün iyisi.

Bu sebeple artık, Osmanlı'da kardeş katli uygulamasını ve Fatih'in bunu yasallaştırmasını eleştirmeyi bıraktım.

Bence doğru bir uygulama.

Uygulamanın tek kötü yanı; sadece kardeşlerin değil, onların erkek çocuklarının da öldürülmesi gibi görünüyor.

Ama günümüzdeki miras kavgalarına kardeş çocuklarının da katıldığını ve hatta bunların kardeşlerden daha çok ortalığı karıştırdığını gördüğümden, bunu da o kadar yadırgamıyorum.

Atalarımız, hiçbir şeyi boş yere yapmamış.

Ben de Osmanlıya padişah olsam, ilk iş bütün kardeşlerimi öldürtürdüm.

13 Kasım 2024 Çarşamba

Başarılı olduğunuzu nasıl anlarsınız?

Çocukluğumdan beri insanları gözlemlemeyi ve dinlemeyi severim.

Bu huyumdan hala vazgeçmiş değilim.

Bu günlerde bazı eski tanıdıklarımla karşılaşıyorum.

Bazıları, bana göre pek de olağan üstü bir şey başarmış olmasa da yaptıkları basit şeyleri başarı olarak anlatıyorlar.

Bazıları ise başka insanların hayali olan şeyleri gerçekleştirmelerine rağmen hayatlarını bir başarısızlık hikayesi gibi anlatıyorlar.

Anladım ki başarı izafi bir şey.

Gerçeklerle çok bağlantılı değil.

Daha çok beklentiler ve bu beklentilerin karşılanıp karşılanmaması ile ilgili.

Bu yüzden aynı şeyi başaran iki kişiden biri bunu büyük bir başarı olarak görebiliyorken diğeri sadece basit bir şey yapabildiğini düşünerek başarısız olduğunu ifade edebiliyor.

Bu yüzden, başarılı olduğunuzu sadece yaptıklarınıza bakarak anlayamazsınız.

Başlangıçta hedeflerinizin neler olduğu ile kıyaslamanız gerekir.


7 Kasım 2024 Perşembe

50 yaşından sonra akıllanıyor insan.

Eskiden daha duygusal biriydim.

İnsanları kırmamaya çalışırdım.

Akrabaları gözetmeye ve ilişkileri iyi tutmaya da uğraşırdım.

50 küsur yıldan sonra anladım ki yanlış yapıyormuşum.

Artık insanlara hak ettikleri gibi davranmaya başladım.

İyiyi hak ediyorlarsa iyi, kötüyü hak ediyorlarsa kötü.

En önemlisi de bu kişilerin kim olduklarının hiçbir önemi yok.

İster pek tanımadığım biri olsun ister en yakın akrabam olsun.

Hayatımı zorlaştıran, sorun çıkaran hiç kimseyi çekmiyorum.

Kafam rahatlamaya başladı.

Tüm sorunlardan ve sorun yaratanlardan kurtulunca her şey daha iyi olacak gibi.

5 Kasım 2024 Salı

Eğer uygun davranırsanız, hiçbir sorun sizi rahatsız edemez.

Bir konuda bazı insanlarla sorun mu yaşıyorsunuz.

O sorunu en kısa sürede çözmeye çalışın.

Eğer sorunun çözümü imkansız görünüyorsa, çözüm için gerekirse taviz verin.

Bu gün kaybedeceğiniz küçük çıkarlarınız, bundan sonra rahatlamanıza yarayacaktır.

Eğer küçük çıkarlardan vazgeçemediğiniz için küçük sorunlara takılıp kalırsanız, hayatınızı kendi ellerinizle zehir etmiş olursunuz.

En iyisi, karşınızdakilerin karakteri yüzünden sorunu çözmek mümkün görünmüyorsa, zarar etme pahasına çözüm için taviz verin.

Sonra da o kişilerle ilişkinizi hemen kesin ve bir daha asla görüşmeyin.

Çıkarlarınızdan taviz verebilirsiniz ama bundan taviz vermeyin.

Böyle insanlara, "ölüyorum" deseler bile bir daha dönüp bakmayın.

Gerçekten ölüyor olsalar bile.

Sırtınızdaki ağırlıklardan (gereksiz yüklerden) kurtulun.

 Sırtınızdaki ağırlıklardan kurtulun.

Bunu gerçek anlamda söylüyorum.

Eğer fazla kilolarınız varsa, sürekli olarak üzerinizde bir ağırlıkla dolaşıyor gibi olursunuz.

Bu kilo fazlalığı, gerçekten üzerinize ağırlık bağlamaktan bile daha kötüdür.

Çünkü üzerinize bağladığınız bir ağırlık sadece aşırı ağırsa sizi yorar.

Kaslarınıza ve omurganıza zarar verir.

Eğer taşıyamayacağınız kadar apır değilse, sizi yine yorar ama kaslarınızın gelişmesini de sağlayabilir.

Bu durum mecazi anlamda da aynıdır.

Hayatta birçok zorluklarla karşılaşırız.

Bu zorluklar bizi yormakla birlikte güçlendirir de.

Ancak, taşıdığımız zorluklar çok ağırsa, bunların hepsinden veya en azından bir kısmından kurtulmak gerekir.

Bu insan ilişkilerinde de aynıdır.

Eğer bazı insanlarla olan ilişkileriniz size ağır yükler getiriyorsa, sizi aşırı yoruyorsa ve tüm enerjinizi tüketiyorsa onlardan da hızla kurtulmakta fayda var.

Gidip kendilerine başka sorun yaratacak insanlar bulsunlar.

Unutmayın.

Yalnızlıktan ölen kimse yoktur.

Ama sorunlu insanlarla birlikte oldukları için ölen çok sayıda insan vardır.

Öte yandan, dünyada 8 milyar insan yaşıyor.

Yalnız kalmanız da çok mümkün değildir.

Size yük olmayacak, destek olacak, hayatınızı güzelleştirecek birileri mutlaka vardır.

2 Kasım 2024 Cumartesi

Eski arkadaşlar

Bu akşam lisede beraber okuduğum bazı arkadaşlarla buluştuk.

İnsanın aklına o eski günler gelip hüzünleniyor.

Hepimiz küçücük çocuklardık o zamanlar.

Şimdi en küçük çocuğu olanların çocukları bizim o zamanki yaşımızdan daha büyük.

Bir de yaşanmışlıklar dikkati çekiyor.

Herkes iyi veya kötü bir hayat yaşamış.

Herkesin başarıları veya başarısızlıkları olmuş.

Kiminin sağlığı bozulmuş kimi hala çok genç görünüyor.

Ama herkesin gözünde o lisede okuduğumuz yıllardaki çocuksu bakış hala duruyor.

Herkes birbirine, 40 yıldır görüşmemiş olsa bile daha dün görüşmüş gibi samimi davranıyor.

Herkes daha dün gördüğü arkadaşına bile 40 yıldır görüşmemiş gibi hasretle sarılıyor.

Hakikaten çok güzel bir akşamdı.

İnsan böyle günlerde insan olduğunu hatırlıyor.