.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

13 Aralık 2024 Cuma

Türkiye, şimdi Suriye'de ne yapmalı?

 Suriye'de 61 yıllık insanlık dışı rejim nihayet çöktü.

Bu durum Suriyelilerin büyük bir kısmını mutlu etti.

Ülkemizde de bundan mutluluk duyan büyük bir çoğunluk var.

Ama bundan üzüntü duyan bir kitle de mevcut.

Bu kitle bir süredir Esat rejiminin propaganda ürünlerini sosyal medyada yayınlayıp kendilerince Esat'a övgüler düzüyorlardı.

Bu propaganda ürünlerinde Esat kontrolündeki topraklarda insanlar, denize girerken ve eğlenirken gösteriliyordu.

Görüntülere göre herkes mutlu ve hayatından memnundu.

Ama işin öyle olmadığı ortaya çıktı.

Esat düşünce, en büyük kutlamalar onun kontrolündeki bölgelerde yapıldı.

Ama bizdeki bazı çevreler hala akıllanmamış görünüyor.

İşi gücü bırakmışlar, rejimi düşüren güçlerin önde geleni olan HTŞ üzerinden karalama propagandası yapıyorlar.

Daha doğrusu, bu propagandayı yapanlara alet oluyorlar.

Neymiş, HTŞ eski El Kaide'nin Suriye koluymuş.

HTŞ lideri Colani, DEAŞ'ın 2. adamı olarak görev yapmış.

Falan filan.

Yanlış anlamayın, bu iddiaların hepsi doğru.

İtiraz ettiğim bunları öne sürerek Türkiye'nin Suriye'de kurulacak yeni rejimden uzak durması gerektiği iddiaları.

Türkiye'nin HTŞ ve Colani ile ilişki kurmaması gerektiği.

Kusura bakmayın ama bu iddialar tam bir saçmalık.

Öncelikle Suriye devrimi sadece HTŞ'nin başarısı değil.

HTŞ öyle sanıldığı kadar büyük bir örgüt de değil.

Şam yürüyüşü birçok muhalif örgütün işbirliği ile gerçekleştirildi.

HTŞ bunlardan sadece biri ve ön planda görüneni.

Ama varsayalım ki devrimi sadece HTŞ gerçekleştirmiş olsun.

Öyle olsa bile Türkiye'nin uzak durmasını istemek saçmalıktan başka birşey değil.

ABD'yi ele alalım.

Adamlar El Kaide'nin ve DEAŞ'ın en büyük düşmanı.

İkiz kuleleri El Kaide yıktı.

ABD, El Kaide'yi yok etmek için Afrika'da birkaç ülkeyi bombaladı ve Adganistan'ı işgal etti.

El Kaide Liderini öldürdükleri görüntüleri gururla dünyaya yayınladılar.

DEAŞ konusunda da ABD aynı pozisyonda.

Irak ve Suriye'de büyük operasyonlar yaptılar.

Binlerce bomba attılar şehirlere.

Hala DEAŞ (IŞİD)'in en büyük düşmanları olduğunu söylüyorlar. 

Ama ABD, Colani ile hemen temas kurdu.

HTŞ'yi terör örgütü listesinden çıkaracakları söyleniyor.

AB'nin tavrı da aynı.

Dahası, Esat rejiminin en büyük destekçisi olan Rusya ve İran bile HTŞ ile temasta olduklarını açıkladı.

Ama bizdeki aklıevvellere göre HTŞ'den uzak durmak gerekiyormuş.

Sanırım durumu anlamamakta ısrar ediyorlar.

Ortada açık ve net bir gerçeklik var.

Şu anda Esat rejimi düştü.

İran ülkeden ayrıldı.

Hizbullah ülkeden ayrıldı.

Rusya üslerinden birçok gemiyi başka bölgelere gönderiyor.

ABD desteği sayesinde Türkiye'ye kafa tutmaya çalışan PYD bile HTŞ ve Türkiye ile görüşmeye hazır olduğunu söylüyor.

Büyük ve beklenmedik bir deprem oldu.

Eski putlar devrilip kırıldı.

Yeni bir gerçeklik ortaya çıktı.

Artık buna göre konuşmak lazım.

Eminim ki şu anda dünyanın birçok ülkesinde İstihbarat teşkilatları Suriye hakkında harıl harıl çalışıyor.

Diplomatları ve düşünce kuruluşları da öyle.

Herkes durumu daha net anlayıp ona göre kendine avantaj sağlayacak hamleyi yapmaya çalışıyor.

Bizim de yapmamız gereken bu.

Üstelik herkese göre daha avantajlıyız.

Suriye'de birliklerimiz var.

SMO adıyla teşkilatlanmış bize bağlı silahlı gruplar var.

Milyonlarca Suriyeliyi 14 senedir bakıyoruz ve şimdi onlar geriye dönüyorlar.

Yapılması gereken saçma sapan işlerle uğraşmak değil.

Bu potansiyeli iyi kullanıp inisiyatifi ele almak.

Suriye'nin yeniden kurulma sürecini şekillendirmek.

İktidarı ve muhalefeti ayırmadan herkes bu yönde fikir teatisinde bulunmalı.

Bu durumu iç politikaya alet etmeye çalışan iktidar da bu tavrından vazgeçmeli.

Esat Şam'a sıkışıp nereye kaçayım diye düşünürken Antep'te hala Esat'ı yasal iktidar diye tanımlayıp onunla görüşmek gerektiğini söyleyen ana muhalefeti de bu gerçeklerden kopuk tavrından vazgeçmeye çağırıyorum.

Herkes akıllı olmalı.

Çünkü sonuç, tüm Türkiye'yi etkileyecek.

Artık göçmenleri nasıl göndeririz üzerinde düşünülmeli.

Muhalefetin elindeki büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere bu konuda hükümetle birlikte çalışmalı.

Göçmenlerin ülkesine dönmelerine yardım edilmeli.

Kırmadan ve dökmeden yapılmalı bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder