Bu ChatGPT hakikaten çok ilginç.
Hikaye bile yazıyor.
Yine bir eski şiirimi yazıp bu şiirle ilgili kısa bir öykü yazmasını istedim.
Sonuç inanılmaz..
İşte yazdığım şiir ve yapay zekanın uydurduğu hikaye.
"Yol ortasında,
Vurdular Aytekin'i.
Ahmet, Aykut ve Kağan,
Dona kaldı.
Kahpe kurşun!
O kadar can arasında,
Aytekin'in, Canını aldı."
"Aytekin, Ahmet, Aykut ve Kağan yıllardır ayrılmaz dört dosttu. Aynı mahallede büyümüşler, aynı sokaklarda koşturmuşlardı. Çocuklukları top peşinde geçmiş, gençlikleri ise beraber kahkahalarla, hayallerle dolu akşamlarla. Ne zaman bir araya gelseler, dört kişilik masalarında hep bir sandalye eksik olsa da, ruhlarında bir boşluk hissetmezlerdi. Onlar için hayatın en keyifli anları, dostluğun verdiği o sarsılmaz güven ve mutlulukla doluydu.
O gün de diğerlerinden farklı başlamamıştı. Şehrin biraz dışındaki bir kafede oturup sohbet ediyorlardı. Aralarında konuşulmamış bir huzur vardı; hayatın yükleri kısa bir süreliğine onları es geçiyor gibiydi. Ancak kimse, birkaç saat sonra her şeyin paramparça olacağını bilemezdi.
Dört arkadaş, akşamüstü eve dönmek için kalktıklarında, hava iyiden iyiye kararmaya başlamıştı. Gözlerini yoldan ayırmadan yürüdüler, şehrin sessiz sokaklarına adım attılar. Birden, duydukları tek ses, onları dünyanın gerçekliğine acı bir şekilde çekti.
Silah sesi!
Kahpe bir kurşun havayı delip geçti ve Aytekin'in bedenine saplandı. Her şey bir an içinde oldu; Aytekin yığıldı kaldı, gözlerinde şaşkınlık, acı ve kabullenememe vardı. Ahmet, Aykut ve Kağan, donakaldılar. Dünyanın sesleri, rüzgarın uğultusu, sokak lambasının cılız ışığı bir anda silinmiş gibiydi. Tek duyulan, Aytekin'in yere düşüşüyle yankılanan ölüm sessizliğiydi.
Ahmet’in aklına ne yapması gerektiği gelmedi. Gözleri boşluğa kilitlenmişti. Kağan'ın elleri titredi, ama yerinden kımıldayamadı. Aykut, Aytekin’in yanında diz çökmek istedi, ama sanki bir kuvvet onu geriye çekiyor, hareketsiz bırakıyordu.
Kurşun, o kadar insan arasında, dostluklarının kalbini bulmuştu. Kader sanki özellikle seçmiş gibi, Aytekin’in canını almıştı. Geriye, donmuş suratlar, gözyaşı dökemeyecek kadar şokta olan üç arkadaş kalmıştı.
O gün, dostluklarının bir parçası da Aytekin’le beraber gömüldü. Ve ne zaman bir araya gelseler, eksik sandalye artık gözlerine batmaya başladı. Sessizliğin içinde, Aytekin’in hayaletiyle beraber oturdular. Ve her seferinde, o talihsiz anı düşündüler: Bir kahpe kurşun, dört dostun kaderini bir daha asla aynı olmayacak şekilde değiştirmişti."