ChatGPT'ye eski bir şiirimi yazdım ve bu şiirden kısa bir hikaye yazmasını istedim.
Sonuç şaşırtıcıydı.
Şiir şöyle:
"Kapıdan gir.Karşıda çıplak bir masa.
Üzerinde kirli iki bardak.
Yarısı dolu bir sürahi.
Naylon poşetler.
Yırtık kağıtlar.
Çamurlu botlar.
Git birkaç adım.
Sonra sağa dön.
İki tek yatak.
Solda kimse yok.
Sağda ben varım.
Uyuyorum.
Sakın uyandırma."
Öyküyü aşağıda paylaşıyorum.
"Kapıdan girdim. Yıllardır kullanılmayan evlerin kokusu çarptı burnuma: hafif bir rutubet, toz ve eski eşya. Sağımda banyo, tuvalet kapısı aralıktı. İçerideki ışık loştu, sanki yılların kiri lambanın üzerine çökmüş, ışığını boğmuştu. Karşımda çıplak bir masa vardı, üzerinde iki kirli bardak duruyordu. Birinin kenarında kurumuş dudak izleri, diğerinin dibinde birkaç damla su. Sürahi yarısına kadar doluydu, suyun üzerindeki toz tabakası kimsenin ona dokunmadığını haykırıyordu.
Masanın kenarına tıkıştırılmış naylon poşetler, yırtık kağıtlar ve yere atılmış çamurlu botlar vardı. Kimse yoktu ama burası boş değildi. Bir şey, belki de bir anı, odada asılı duruyordu. Birkaç adım attım, ayak seslerim tozlu zeminde yankılandı. Sonra sağa döndüm.
İki tek yatak gördüm. Soldaki boştu, yıpranmış yorgan düzensizce toplanmıştı. Sağa baktım. Orada bir beden vardı, büzülmüş, derin uykuda gibi. Yüzü yastığın içine gömülmüş, nefes alış verişi neredeyse duyulmazdı. Zaman durmuş gibiydi.
Yaklaştım. Bir adım daha atmamla eski parkeler gıcırdadı. Adımlarımın sesi rahatsız edici bir yankı bıraktı odada, uyuyan kişi hafifçe kıpırdandı.
Donup kaldım. O bendim. Ya da bana çok benzeyen biriydi. Ama bu mümkün değildi. Nasıl olur da aynı odada, aynı yatakta, uyuyan ben olabilirdim? Nefesim hızlandı, düşüncelerim birbirine karıştı.
Kaçmak istedim, ama kapı çok uzaktı. Gözlerimi uyuyan bedenin üzerine dikmiş, hareketsizce duruyordum. Yaklaşmamam gerektiğini biliyordum, sanki yaklaşsam işler daha da garipleşecek, belki de hiçbir şey asla aynı olmayacaktı.
Bir iç ses yankılandı zihnimde. "Sakın uyandırma."
O an anladım. Burası gerçek dünyanın ötesindeydi. Zamanın ve anlamın durduğu bir yerdeydim. Uyuyanı uyandırırsam, belki de her şey sonsuza dek değişecekti.
Geri adım attım, sessizce. Kapıya yöneldim. Çıkarken başımı çevirmedim. Ama içimde derin bir huzursuzluk vardı. O uyuyan kişi, ben olsam bile, kimdi gerçekten?
Belki de bu sorunun cevabını hiç öğrenmeyecektim."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder