.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

22 Ekim 2024 Salı

Bahçeli ne demek istiyor?

Türkiye'nin en milliyetçi partisinin lideri Abdullah Öcalan'ın meclis kürsüsüne gelip örgütün kapandığını ilan etmesini söylemiş.

Gazi meclisin kürsüsünün anlamını anlamamış herhalde.

Bu milletin bölünüp yok olmasını önlemek için ölümü göze alarak yolsuz Anadolu topraklarında gerek at sırtında gerek yürüyerek, demiryolu olan bölgelerde ise trenle Ankara'ya toplanan insanların kurduğu mecliste bu ülkeyi bölmek isteyen eli kanlı bir teröristin konuşmasını istemek olsa olsa bölücülerin söyleyebileceği bir şeydir.

Milliyetçilerin değil.

Peki sayın Bahçeli söylediklerinin saçmalığının farkında değil mi?

Muhtemelen farkındadır.

Peki buna rağmen neden böyle bir şey söyledi.

Bence bunun altında bir çapanoğlu vardır.

Ya son günlerde bin bir türlü skandal ile çalkalanan ve artık yönetilemediği anlaşılan ülkemizde dikkatleri başka yerlere çekmek için bir konu değiştirme çabasıdır yaptığı yada Erdoğan'ı yeniden seçtirmek için yapılan planın açılış hamleleridir bu sözler.

Hükümet ve içinde olduğu ittifak grubunun halk desteğini kaybettiği ortada.

Ülkenin durumunun bu kadar kötü olduğunun henüz çok da fazla farkedilmediği bir dönemde yapılan yerel seçimlerde hükümet grubunun halkın güvenini kaybettiği ortaya çıktı.

Muhtemelen şu anda hükümete güven çok daha düşük bir seviyededir.

Yeni skandallarla bu durum çok daha vahim hale gelmekteydi.

Bu yüzden Bahçeli gündem değiştirmeye çalışıyor olabilir.

Erdoğan'ın tekrar seçilmesi hikayesi ise başka bir durum.

Mevcut anayasaya göre Erdoğan'ın değil seçilmesi aday olması bile mümkün değil.

Zaten bunun için, 20 küsur yıldır iktidarda olan AKP, şimdi anayasanın değiştirilmesi gerektiği sonucuna varabildi.

Anayasanın değişmesi ise muhalefetin desteğine bağlı.

Bu yüzden Erdoğan muhalefete gül dalı uzattı seçimden sonra.

Normalleşme adı altında işbirliği zemini aramaya başladı.

Ancak bu hamle tutmadı.

Bu durumda başka destek lazım hükümet için.

Bunun için de PKK'nın partisine muhtaçlar.

Hal böyle olunca, seçim döneminde CHP'yi HDP yani PKK ile işbirliği yapmakla suçlamalarına ve vatan haini olmakla itham etmelerine rağmen şimdi açıkça ihanet olarak yorumlanabilecek sözleri söylemekten çkinmiyorlar.

Bunda CHP liderinin Demirtaş ziyareti de etkili olmuş olabilir.

Madem muhalefet PKK terör örgütünün siyasi uzantısı ile temasa geçiyor, hükümet koalisyonu da boklu değneğin öbür tarafı, sadece boklu değil aynı zamanda gırtlağa kadar kana bulanmış ucuna, yani PKK'nın kurucusuna, terörist başına el atıyor.

Eğer bunlar değilse, o zaman daha vahim bir durum var demektir.

Ya para için ABD ile anlaştılar ve söylenenleri yapıyorlardır.

Ya başka bir halt vardır.

Sebep ne olursa olsun, bu hamlenin bu memlekete hayır getirmesi mümkün değildir.

Biz canımızla kanımızla savaşıp PKK'nın bu ülkeyi bölmesini önlemek için hayatımızı ortaya koyarken, siyasetçiler yine masada ülkeyi satmaya mı hazırlanıyor acaba?

Osmanlı tarihinde de hep aynı şey anlatılır ya: Savaşı kazandık ama masada kaybettik.

Sanırım aynı durum tekrarlanıyor.

Bu birilerinin planı.

Yeni bir şey de değil.

PKK'nın ilk terör saldırılarını yaptığı 1984 yılından bu güne kadar yaşananlara bir bakın isterseniz.

Ne zaman PKK yok olmanın eşiğine gelse, hep siyasetçiler tarafından atılan adımlarla yok olmaktan kurtulmuş ve yeniden güçlenmiştir.

Acaba siyasetçiler PKK terör örgütünün yok olmasını istememekte midir?

Yoksa sadece hizmet ettikleri dış odakların emirlerini mi yerine getirmektedirler?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder