Atatürk ile uzun süre beraber olan, onun gezilerine katılan, meclisinde bulunan kişilerin hemen hepsinin söylediği gibi Atatürk, riyakar ve yağcı insanlardan hiç hoşlanmazmış. Böyle insanları zaman zaman azarladığı olurmuş. En çok kızdığı yağcılık ise kendisine herkesten üstün olağanüstü bir kişi olduğunu söylenmesiymiş.
Örneğin, 1923 yılında Mersin ziyaretinde, bu şehirden milletvekili seçilmiş ve mecliste Atatürk'ün en sıkı muhaliflerinden olan biri Atatürk nereye gitse hemen orada bitiyormuş. Atatürk yanındakilere, bu adamın kendisinin en büyük muhaliflerinden olduğunu, buna hiçbir itirazı olmadığını, ama halkın huzurunda iken her yerde yanına yanaşıp aynı resim karesine girmesinden rahatsız olduğunu, çünkü seçim bölgesindeki halka Atatürk'ün çok yakını imajı vererek riyakarlık yaptığını, bu sebeple adamı hiç sevmediğini söylemiş.
Ayrıca, bu adamı bir şekilde meşgul edip yanına yaklaşmasını engellemelerini istemiş. Ancak adam bir yolunu bulup yeniden Atatürk'ün yanına yaklaşmış. Bunun üzerine Atatürk adamı; "Seni buraya teşrifat memuru mu yaptılar be adam? Çekil, git!" diye azarlamış.
Aynı gezide yenilen bir yemekte belediye başkanı yemekleri bizzat getirip servis etmeye çalışınca bunu yağcılık olarak değerlendiren Atatürk; "Belediye reisleri hizmetkarlık yapmaz. Lütfen yerinize buyurunuz!" diye kendisini uyarmış. Millet bahçesinde kendisi ve eşi için tahtı andırır bir yer yapıp iki yaldızlı koltuk koyulduğunu görünce de kızmış. "Bu ne maskaralık!" diyerek diğerlerinin oturduğu iki sandalye alıp birine kendi oturmuş diğerini de eşine vermiş.
Bu gezi sırasında kendisini aşırı öven konuşmalar yapıldığı için konuşma yapılmasına izin vermemeye başlamış. Bu durum canını sıkmış. Fakat ısrarlı ricalar üzerine Türk Ocağı başkanı Doktor Reşit Galip'e konuşma yapma izni vermiş. Başkan konuşmasının sonunda "Senin asıl büyüklüğün, bütün o büyüklüklerine rağmen milletin bir ferdiyim diye övünmendir." deyince Atatürk'ün yüzü gülmeye başlamış.
Atatürk, her zaman milletin bir ferdi olduğunu, kurtuluş savaşının milletin eseri olduğunu, kendisinin buna milletin bir ferdi olarak katkı sağladığını söylermiş. Atatürk ayrıca, Kurtuluş Savaşı'nda en büyük payın çiftçiler olduğunu söylermiş. Mersindeki bir toplantıda da "Eğer bu millet çiftçi olmasaydı, biz bu davayı başaramazdık." demiştir. Yani "Çiftçi milletin efendisidir." sözünü laf olsun diye değil, buna inandığı için söylemiştir.