.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

13 Ağustos 2023 Pazar

Ukrayna Savaşı ve Türkiye'nin Son Dönemdeki Savaşlardan Gördüğü Zararlar

 Ukrayna Savaşı öncesinde Suriye ve Libya, dünyanın savaş meydanları durumundaydı.

Çünkü Rusya bu ülkelerdeki savaş oyununun taraflarından biriydi.

ABD dahil bir sürü Avrupa ülkesi de çatışmalara bir şekilde dahil olmuşlardı.

Bu durum milli güvenliğini tehdit etmeye başlayınca Türk ordusu da Suriye'ye girmişti. 

Ukrayna Savaşı çıkınca durum değişti.

Rusya, kendine aşırı güvenin bir sonucu olarak yanlış bir strateji ile yanlış bir plan yaptı.

Ukrayna'nın başkenti dahil Dinyeper Nehri doğusunu kuşatıcı bir manevra ile ele geçirmeye çalıştı.

Bahsedilen bölge, 700-800 kilometre çapı olan bir yarın daire şeklindeydi.

Yarı çap kısmı hariç yarım dairenin çevresi (çember kısmı) 1700-1800 kilometreydi.

Rusya, bu kadar geniş bir alanı 200-250 bin askerle ele geçirmeye çalıştı. 

Halbuki bu bölgede onlarca şehir ve kasaba vardı ve meskun mahallerde muharebe piyade ağırlıklı yoğun kuvvet kullanımını gerektiriyordu.

Bu sebeple, 200-250 bin asker çok yetersizdi.

Üstelik dış hatlardaki Rus ordusunun cephenin bir yerinden diğer bir bölgesine kuvvet kaydırması günler alıyordu.

Bu hatalı plan ve strateji sonucunda Rusların ilk taarruzları başarısızlıkla sona erdi.

Rusya, cepheyi daraltması gerektiğini anladı ve kuzeyden çektiği kuvvetlerini güneye kaydırdı.

Cephe, Harkov güneyinden Kırım'a kadar uzanan daha dar bir alanla sınırlandırıldı.

Rusya bu sayede, başlangıçta başarı kazanmaya başladı.

Mariopol ve Herson gibi şehirleri aldı.

Ancak Rusya, çok zaman kaybetmişti.

Batı, Ukrayna'ya yardımlarını artırdı.

Ukrayna ordusunun kendine güveni arttı.

Bunun sonucunda karşı taarruza kalkan Ukrayna ordusu, Herson dahil birçok bölgeyi geri aldı.

Geçen kış Ruslar, savunma durumuna geçerek derinliğine mevziler hazırladılar.

Ukrayna ise taarruz hazırlıklarına başladı.

Ukrayna baharda yeni bir karşı taarruza başladı.

Başlangıçta bazı yerleri geri aldığı haberleri gelse de Ukrayna ordusu istediği başarıyı kazanamadı.

Böylece bir yenişememe durumu ortaya çıktı.

Savaş durağanlaştı ve yıpratma savaşına dönüştü.

Bu süreçte Rusya, Libya ve Suriye'den bazı birliklerini çekmek zorunda kaldı.

ABD de dikkatini Ukrayna'da yoğunlaştırdı.

Suriye ve Irak'ta IŞİD'in gücünü kaybetmesi de buna eklenince bu durum en çok Esat rejimine yaradı.

Libya'da ise Türk desteği ile resmi hükümet varlığını güçlendirdi ve böylece çatışmalar durdu.

Türkiye Libya'da sağlam bir yer kazandı.

Ancak Suriue iç savaşından en zararlı çıkan ülke Türkiye oldu.

Örneğin, hemen güneyinde Amerikan kuklası bir PYD bölgesi ortaya çıktı.

Türkiye Suriye'ye girdi ve bazı bölgeleri ele geçirdi ancak oldukça emniyetsiz hatlarda durmak zorunda kaldı.

Fiziksel engellere dayanmayan ve bütünlük arz etmeyen temas hattı yüzünden PYD ile çatışmalar devam etti.

Türkiye, çok sayıda zayiat verdi.

Türkiye Suriye'de çok dar bir alanı kontrol altına aldı ancak Suriye'nin her yerinden sığınmacılar Türkiye'ye akın etti.

Böylece, ülkeye milyonlarca sığınmacı geldi.

Bunlar yıllardır Türkiye'nin her yerinde kontrolsüz bir şekilde yaşıyor.

Üstelik şimdi, sığınmacıların yüzde 70'i, savaş bitse de Suriye'ye geri dönmek istemiyor.

Bu sığınmacılar ve yasadışı göçmenler ülkenin yüzde 20'si kadar.

Demografik bir işgal altındayız.

Bu kayıtsız insanlar, zaten büyük olan kayıtsız ekonomiyi ülkenin kaldıramayacağı seviyelere getirdi.

Ülke ekonomisi büyük bir çöküş içine girdi.

Devlet harcamaları askeri harcamalar sebebiyle çok arttı.

Bu yüzden hükümet vergi toplamak istiyor ama ekonomi ağırlıklı olarak kayıt dışı olduğundan gelir vergisini artırarak yeterli para toplayamıyor.

Bu yüzden dolaylı vergileri (KDV) artırıyor.

Bu durum sabit gelirli insanları eziyor.

Enflasyon artıyor.

Halk rahatsız.

Şam'da cuma namazı kılacağız derken milyonlarca Suriyeli Sultan Ahmet Camii'nde cuma namazı kılıyor.

Sadece namaz kılsalar iyi.

Gettolar oluşturdular.

Kalıcı olarak yerleştiler.

Kısacası, büyük devlet olacağım derken elimizdeki devlet de tehlike altına girdi.

Mevcut hükümetin açıklamaları ve eylemlerine bakınca bu durum düzelecek gibi de görünmüyor.

Allah sonumuzu hayır etsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder