Daha önceki bir yazımızda “İç Güvenlik Harekatı İcra Edilen Bölgelerde Faaliyet Gösteren Şirketler İçin Emniyet ve Güvenlik Planlaması Hakkında Öneriler”imizi açıklamıştık. Söz konusu yazıda, bir şirketin iç güvenlik harekâtı icra edilen bölgede faaliyete başlamadan önce yapması gereken hususları genel hatları ile anlatmaya çalışmıştık. Bu kapsamda kamp yerlerinin seçimi, kullanılacak araç ve teçhizatın tespiti ile yapılması gereken koordinasyonlar gibi konular hakkında bazı temel bilgiler verdik. Şimdi de konuya kaldığımız yerden devam ederek kamp yerleri ve çalışma bölgelerindeki faaliyetler ile ikmal, bakım ve ulaştırma faaliyetleri esnasında alınması gereken emniyet ve güvenlik tedbirleri hakkında düşüncelerimizi sunmaya çalışacağız.
Bölgede faaliyet gösteren
firmaların, yaptıkları işe göre alması gereken tedbirler konusunda bazı
farklılıklar olacağı muhakkaktır. Bu farklılıklar, öncelikle yapılan işin
özelliğinden dolayı kamp yerleri ile çalışma alanının ayrı ayrı yerlerde veya
aynı yerde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca bazı işler faaliyet boyunca
sabit bir bölgede kalmayı, bazı işler ise sürekli yer değiştirmeyi gerektirir.
Bu durum, alınacak tedbirlerin de bazı farklılıklar göstermesini beraberinde getirir.
Örneğin yol inşaatı gibi faaliyetlerde genellikle kamp yerleri ve çalışma alanı
birbirinden ayrı yerlerde bulunur. Bu yerler ayrıca, yol inşaatı ilerledikçe
yer değiştirmek zorundadır. Ama petrol
sondajı veya madencilik gibi faaliyetler genellikle sabit bir bölgede icra
edilir. Faaliyet alanı ile kamp yerleri ise ya iç içe veya birbirlerine çok
yakındır.
Faaliyet alanı ne olursa olsun, dikkate
alınması gereken tedbirler bir sistem bütünlüğü içinde düşünülüp planlanmalı ve
icra edilmelidir. Kariyerimi askerlik mesleğinde tamamlandığımdan bunu askeri
sistemleri esas alarak açıklamaya çalışacağım. Öncelikle şirketin orada
bulunmasının asıl sebebi olan faaliyetler dikkate alınmalıdır. Bunu harekât
sistemi olarak adlandıracağız. Yani petrol aranıyorsa amaç sondaj yapmaktır,
madencilikte ise asıl amaç maden çıkarmaktır. İkinci sistem lojistik sistemdir.
Bu sistem; ikmal, bakım, ulaştırma gibi faaliyetleri içerir. Üçüncü sistem
personel sistemidir. Bu sistem faaliyet bölgesindeki her türlü faaliyette
çalışan en üst seviyedeki yöneticiden işçiye kadar herkesi kapsar. Dördüncü
sistem; emniyet ve güvenlik sistemidir. Bu sistem, faaliyet sırasında kazaların
önlenmesi ile terörist saldırılarından korunma ve hırsızlığa karşı alınacak
tedbirleri kapsar. Konumuz emniyet ve güvenlik olduğu için diğer sistemlerden
çok fazla bahsetmeyeceğiz. Sadece bu sistemlerin emniyet ve güvenlik
sistemlerini ilgilendiren yönlerine değineceğiz.
Emniyet ve güvenlik sistemi tesis
edilirken yapılacak faaliyet esas alınmalı ve alınacak tedbirler asıl faaliyeti
mümkün olduğu kadar aksatmamalıdır. Ancak bu faaliyetin yürütülmesi için
emniyet ve güvenliğin gereği gibi sağlanması şart olduğundan yukarıda
bahsedilen bütün sistemler emniyet ve güvenlik esas alınarak icra edilmelidir.
Bu sebeple tüm personel alınacak tedbirlere tam olarak uymalı, kamp yerinden
intikallere ve asıl faaliyetin icrasına kadar her faaliyette emniyet ve
güvenlik için belirlenecek olan kurallara harfiyen uyulmalıdır.
Öncelikle kamp yerinin faaliyet
alanı ile aynı yerde veya ayrı bir bölgede kurulması ile, hareketli işlerde
faaliyet bölgesi yer değiştirdikçe kamp alanının nasıl hareket etmesi
gerektiğinden bahsedelim. Eğer petrol sondajı gibi sabit bir noktada faaliyet
gösterilecekse, kamp yeri ve sondaj noktasının aynı yerde tesis edilmesi
güvenlik açısından en uygun hareket tarzı olacaktır. Çünkü tek bir bölgeyi
korumak, birden fazla bölgeyi korumaya göre daha kolaydır. Ancak bu durum
güvenliğe katkı sağlarken emniyet konusunda bazı riskleri de beraberinde
getirir. Bu sebeple tek bir nokta/bölgede faaliyet gösterirken emniyet
tedbirleri çok detaylı planlanmalı ve uygulaması sıkı bir şekilde takip
edilmelidir.
Karşılaşılması muhtemel
mahsurları en aza indirmek için, kamp yeri ve faaliyet alanı aynı yerde tesis
edildiğinde, bu faaliyetlerin birbirinden sistematik bir şekilde ayrılması,
yani her faaliyetin birbirini etkilemeyecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
Bir örnekle açıklayacak olursak; bu tür bir faaliyet bölgesinde temel olarak şu
tesisler bulunur: Sondaj yapılan yer, personelin istirahat ettiği gazino ve
yatma yerleri, mutfak, kiler ve yemek yenen yer (Çoğu zaman aynı zamanda gazino
olarak kullanılır.), akaryakıt ve diğer yanıcı/patlayıcı maddelerin depolandığı
alan, araç park yeri ve diğer ikmal maddelerinin bulunduğu depolar.
Öncelikle bu yerler
birbirlerinden kesin sınırları ile ayrılmış, kamp içinde fakat farklı bölgelerde
bulunmalıdır. Güvenlik için tesis edilecek olan çevre engeli (duvar, hendek,
tel örgü vb.) içinde bulunacak bu tesisler, mümkünse içeride de bir tel engeli
veya iç duvar ile birbirinden ayrılmalıdır. Kamp içinde bu bölgelerin birinden
diğerine gitmek için belirlenmiş bir veya ikişer giriş yeri bırakılmalı, tüm
hareketler bu giriş yerleri kullanılarak icra edilmelidir.
Ayrıca, bu tesislerin yeri
seçilirken her türlü güvenlik, emniyet ve kaza riski düşünülerek karar
verilmelidir. Mesela bir petrol sondajı yapılacaksa, sondaj yapılan yer
herhangi bir emniyet veya güvenlik sorununda personel ve lojistik tesislerin
etkilenmeyeceği şekilde konuşlandırılmalıdır. Farz edelim ki sondaj esnasında
bir boru düştü, sondaj yeri ile diğer tesisler arasında bu borunun personelin ve
tesislerin üzerine düşmeyecek kadar mesafe olmalıdır.
İkinci ve belki de en önemli
husus yanıcı ve patlayıcı maddelerin depolandığı alandır. Bu alan her türlü
yangın, hırsızlık ve saldırıya karşı mutlaka belirli bir personelin kontrolünde
olmalı, tek bir giriş çıkış yeri bulunmalı, diğer tesislerden yeterince uzakta
bulunmalı ve tesis dayanıklı bir malzemeden yapılmalıdır. Bu faaliyetler,
dışarıdan gelebilecek saldırılara, mesela bir roket mermisine karşı alınacak
tedbirler de dikkate alınarak düzenlenmelidir. Yanıcı ve patlayıcı maddelerin
çevresi mutlaka bir toprak seddi ile çevrilmeli, yangın söndürmek için gerekli
sistemler bulunmalı ve bunların kullanımının provası yapılmalıdır. Bu
maddelerin saldırı veya kaza ile alev alması durumunda yapılacak faaliyetler ve
kamp bölgesinin nasıl tahliye edileceği de detaylı bir şekilde planlanmalı ve prova
edilmelidir.
Kiler, mutfak ve yemek yeme yeri
birbirinin devamı şeklinde yapılmalı fakat herhangi bir kaza veya saldırıda
tahliye için hepsinin ayrı kapısı olmalıdır. Personel tahliyesi bu tesislerin
en uzak kenarından planlanmalı, yemek yeme yerinin kapısı da bu bölgede
bulunmalıdır. Bu tesislerde en büyük risk, yemek pişirmek için kullanılan
tüplerin alev alması veya patlaması ile kilerdeki gıda maddelerinin çalınması
veya zehirlenmesidir. Bunu önlemek için, buralarda çalışacak personelin
güvenlik soruşturmaları yapılmalı ve bu personelden başka hiç kimsenin mutfak
ve kilere girmesine müsaade edilmemelidir. Tüpler ise mutfak dışında bulunmalı,
ya bir çukur açılarak içine konulmalı ve etrafına tel örgü konulmalı veya kalın
ve sağlam duvar ve çatısı olan küçük tüp kulübeleri yapılmalıdır.
Eğer yol inşaatı gibi çalışma
alanı ile kamp yerinin aynı yerde bulunamayacağı bir faaliyet icra edilecek ise
tesislerin konuşlandırılması da buna göre yapılmalıdır. Bu tür faaliyetler için
kolay hareket edebilen araç ve malzeme kullanılmalıdır. Örneğin personelin
kalacağı konteynırlar karavan şeklinde olmalı, yer değiştirmek gerektiğinde bir
araca takılarak hızla taşınabilmelidir. Kiler, mutfak ve diğer tesisler de aynı
şekilde olmalı, akaryakıt mümkünse tankerlerle taşınmalıdır.
İki ayrı bölgede konuşlanılacağı
zaman en önemli husus, kamp yeri ile faaliyet bölgesi arasında ne kadar mesafe
olacağına karar vermektir. Çünkü geceleri, eğer çalışılmayacaksa, faaliyet
sahasındaki araç, gereç ve personel kamp bölgesinde toplanmalıdır. Böyle
yapılmazsa terör saldırıları, hırsızlık ve sabotajlara maruz kalmak çok büyük
bir ihtimal haline gelecektir. Eğer çalışılan yol üzerinde yakın bir bölgede
karayollarının tesisleri var ise öncelikle bu tesislerden kamp yeri, lojistik
depolama, ikmal noktası ve akşam toplanma yeri olarak yararlanmak dikkate
alınmalıdır. Böyle bir tesis yoksa, inşa edilecek yol üzerinde emniyet ve
güvenliği kolay sağlanabilecek yerler (mesela jandarma karakolları yakınlarında
konuşlanmaya uygun yerler veya nispeten çevreye göre hâkim olan bölgeler) tespit
edilmeli ve inşaat ilerledikçe kamp yeri de tespit edilen bu yerlerin birinden
diğerine sıçramalarla ilerlemelidir.
Bu tedbirlerin yanında, kamp
bölgesi ister faaliyet alanı ile aynı yerde ister farklı yerde olsun alınması
gereken bazı ortak tedbirler vardır. Bu tedbirlerin birincisi personel emniyeti
ve güvenliğidir. Bu husus hem personelin emniyet ve güvenliğinin sağlanması hem
de güvenirliğinden emin olunması açısından değerlendirilmelidir.
Bu konuyu biraz açmakta fayda
mülahaza ediyorum. Şirket veya kurum, faaliyet bölgesinde çalıştıracağı
personelin güvenlik soruşturmalarını mutlaka yaptırmalı ve mümkün olduğu kadar
geçici personel çalıştırmamaya gayret etmelidir. Çünkü geçici bir faaliyet için
çalışma alanında veya kampta çalışacak personelin sık sık güvenlik
soruşturmalarının yapılması zor olabilir. Öte yandan, terör örgütleri
yandaşlarının ve hırsızlık vb. suçları işlemeye niyeti olanların kamp yerine
veya çalışma alanına sızması için en müsait kişiler geçici olarak çalışacak
personeldir. Bunları takip etmek zor olduğu gibi kuruma herhangi bir şekilde
bağlı ve bağımlı olmadıkları için bu kişiler suç örgütleri ile daha kolay
irtibata geçebilir. Hatta terör örgütü mensubu veya sempatizanı olup sırf saldırı
için içeriden bilgi almak maksadıyla işe başvurabilirler.
Personel konusu açısından diğer
önemli bir husus ise güvenlik ve emniyet personelidir. Faaliyet yerinin
güvenliği için mutlaka güvenlik personeli istihdam edilmelidir. Bunlar gerekli
eğitimleri ve yetki belgelerini almış personelden seçilmelidir. Bu personel
üç-dört kişilik bir çekirdek personelden oluşabilir. İhtiyaca göre güvenlik
şirketleri veya Güvenlik Korucularından ilave personel temin edilebilir. Ancak
güvenlik esas olarak kadrolu personelin sorumluluğunda olmalı, akşam gelip
sabah köyüne dönen korucular kamp bölgesine sokulmamalıdır. Bu durum o kişilerin başlarına gelebilecek
kaza ve belalardan korunması için de gereklidir.
Bu genel hususları belirttikten
sonra şimdi de faaliyetler esnasında alınması gereken emniyet ve güvenlik
tedbirlerinden bahsedeceğiz. Durumu gözümüzde canlandırabilmek için bunu bir
örnek üzerinden açıklamakta fayda görüyorum. Farz edelim ki kırsal bir alanda
sondaj yapan bir petrol şirketinin sorumlularıyız. Bu durumda neler yapmamız
gerekir?
Böyle bir şirketin sorumlu
personeli ilk olarak faaliyeti ana bölümlere ayırarak bu alt faaliyetlerin her
biri için gerekli tedbirleri almalıdır. Dağ başında bir yerde sondaj yapılması
için ilk olarak sondaj sisteminin de içinde bulunduğu bir kamp bölgesi tesis
edilmelidir. Böyle bir kamp bölgesinde çalışacak olan personelin izin, ikmal,
hastalık ve buna benzer sebeplerle zaman zaman en yakın şehir veya ilçe
merkezine gidip gelmesi gerekecektir. Ayrıca; sondaj kuyusunda ihtiyaç
duyulduğunda kullanılmak için tonlarca çimento, akaryakıt ve diğer ihtiyaç
duyulan malzemelerin ikmali için de zaman zaman bir intikal faaliyeti icra
edilmesi gerekecektir. Öte yandan personel için ihtiyaç duyulan gıda maddeleri
de intikal için dikkate alınması gereken önemli bir kalemdir. Demek ki bir
sondaj kuyusu açılırken iki temel faaliyet sürekli olarak yapılacaktır.
Bunlardan birincisi kamp yerindeki ana faaliyet olan sondaj faaliyeti, diğeri
ise bu faaliyeti desteklemek ve aksaksız yürütebilmek için yapılması gereken
intikallerdir. Şimdi bu iki faaliyet için alınması gereken emniyet ve güvenlik
tedbirlerini açıklamaya çalışacağız.
Öncelikle kamp bölgesinin konumu
dikkatli bir araştırma sonucunda seçilmelidir. Bu yerin hangi bölgelerde
seçilmesi gerektiğini yukarıda bahsettiğimiz yazımızda açıklamıştık. Burada
kastettiğimiz konum ise kamp yerinin arazide bulunduğu yer ile ilgilidir.
Öncelikle doğa koşulları dikkate alınarak yer seçimi için araştırmaya
başlanmalıdır. Bu kapsamda yağmur ve kar yağışı sonucunda su basma ihtimali
olan çukurlar ve dere yatakları ile çığ düşmesi ve toprak kayması ihtimali olan
yamaçlar seçilmemelidir. Yüksek bir tepenin üzerinde kamp kurulması ise hem
yıldırım düşmesi ihtimali sebebiyle hem de yüksek yerler daha erken yağış
alacağından ve daha soğuk olacağından uygun değildir. Öte yandan rüzgârdan
etkilenerek uçan veya düşen malzemelerden yaralanma ve hasarlar meydana
gelebilir. Olaya güvenlik açısından bakıldığında ise tepeler çok uzak
mesafelerden gözetlenebileceği ve her istikametten ateş altına alınabileceği
için terörist saldırılara karşı hassastır. Eğer bir tepede kamp yeri seçilmek
zorunda kalınırsa topografik zirve yerine askeri zirve (yani tepenin en üst
noktasından daha aşağıda olan ve gözetleme imkânı sağlayan sırtlar) tercih
edilmelidir.
Kamp yeri seçerken terörist
saldırıları açısından dikkat edilmesi gereken temel hususlar ise şunlardır.
Öncelikle kamp yeri, en az piyade tüfeğinin etkili mesafesi (silaha göre
değişmekle birlikte ortalama 400 metre alınabilir) kadar uzakta ögizlice
yaklaşılacak kayalık ve ağaçlık bölgelerin bulunmadığı bir yerde olmalıdır.
Kamp yerinin, bu menzilden çok daha uzak mesafeleri gözetleyebilecek ve
teröristlerin yaklaşmasından mümkün olduğu kadar erken haberdar olunacak bir
mevkide olmasına dikkat edilmelidir. Kamp yeri teröristlerin gizlice
yaklaşmasına imkân vermediği gibi kendisi de örtü ve gizleme sağlamalıdır. Yani
uzaktan gözetleyen biri kamp yerini rahat bir şekilde görememeli ve ateş ettiği
zaman merminin kamp yerindeki personel araç ve malzemeye isabet etmesine engel
olacak doğal engeller bulunmalıdır. Eğer varsa bir nehir, dere veya yar gibi
engelin teröristlerin yaklaşmasını zorlaştıracağı değerlendirilerek kamp
yerinin en az bir kesimi bu tür engellere dayandırılmalıdır. Diğer önemli bir
husus ise teröristlerin gizlice yaklaşmasına imkân veren yaklaşma
istikametlerinin bulunmamasıdır. Birçok istikametten gelen çok sayıda yaklaşma
imkânı olan yerler de uygun değildir.
Kamp yeri bu kıstaslar dikkate
alınarak seçildikten sonra emniyet ve güvenlik ihtiyacına göre hazırlanmalıdır.
Öncelikle kamp yeri için yeterli bir alan iş makineleri ile düzeltilmelidir. Bu
düzeltme sırasında yağmur sularının ve karın kamp bölgesinden tahliye
edilmesine imkân verecek şekilde bir eğim verilmelidir. Gerekirse yağmur
sularının kamp yeri dışına akabilmesi için dışarıya doğru kendi eğimiyle suyu
akıtabilecek şekilde borular döşenmelidir. Bu borular kamp yerinin çeşitli
yerlerinde küçük su toplama çukurları kazılarak buralardan dışarıya doğru
uzatılabileceği gibi tek bir su toplama çukuru kazılarak buradan dışarıya doğru
da uzatılabilir.
Kamp yeri düzeltilirken ve
çukurlar kazılırken çıkan toprak lalettayin bir şekilde etrafa atılmamalı, kamp
yeri çevresinde bir set oluşturmak için düzenli bir şekilde kenarlarda
yığılmalıdır. Bu konuda yapılan bir hata kamp yerinin fazla derinleştirilerek kenarlarda
çok yüksek bir toprak seddi oluşturulmasıdır. Bu durum hem içeride daha fazla
su ve kar birikmesine sebep olmakta, hem de personelin etrafı hiç görmeden ve ne
olup bittiğinden habersiz bir şekilde içeriye hapsedilmesine sebep olmaktadır. En
uygun çözüm, fens telleri ve branda ile yapılan ve hızlı duvar örmeye yarayan
malzeme kullanılmasıdır. Bu malzeme kullanılarak kamp yeri çevresinde sur gibi
bir duvar oluşturulabilir. Bu duvarda gözetleme ve ateş mazgalları da
bırakılırsa savunma için uygun olur.
Bu duvarın dış kesiminde güvenlik
personeli için mevziler hazırlanmalı ve bu mevziler irtibat hendekleri ile
birbirine bağlanmalıdır. Ayrıca tilki oyuğu gibi oyuklarla dışarıdaki güvenlik
personelinin yoğun saldırılarda duvarın iç kısmına girebilmesi için tedbir
alınmalıdır. Duvarların iç kısmında da ateş ve gözetleme için mevziler
hazırlanmalıdır. Güvenlik Korucusu gibi şirket ve kurumun kendi personeli
olmayıp ücret karşılığı hizmet alınan personel dış mevzilere, şirket veya
kurumun kendi personeli iç mevzilere yerleştirilmelidir. Böylece hem bölgeye
aşina personelin daha kritik yerlerde bulunması, hem de şirket personeli
olmayan kişilerin kazalardan korunması açısından tedbir alınması sağlanmış olur.
Bu personelin kamp içindeki durumu öğrenememesi, hırsızlığı önleme istihbarata
karşı koyma açısından da önemlidir.
Eğer mümkünse, uzaktan
atılabilecek roketlerin kamp yerine ulaşmadan patlaması için çepeçevre yüksek
fens telleri döşenmelidir. Diğer önemli bir husus da kamp yerine giriş
yerlerinin, yani nizamiyelerin tesisidir. Bölgede gördüğüm kamp yerlerinde
çevre engelleri genellikle tesis edilmesine rağmen kampa araçların girdiği
yerlerin açık olduğunu gördüm. Giriş bölgelerinin kapatılması için tekerlekli
beton veya toprak duvarlar konulması, ayrıca tekerlekli bir kaide üzerinde
duran fens telleri konulması uygun olur. Nizamiyenin iki yanına korunaklı
mevziler kazılması ve 24 saat esasına göre bu mevzilerde güvenlik personeli
bulunması gerekir.
Nizamiye’ye gelen araçlar
yeterince uzak mesafede durdurularak kontrol edildikten sonra içeriye
alınmalıdır. Kontrolsüz ve zorla girme teşebbüslerini önlemek için nizamiyeye
ulaşmadan 100 metre kadar mesafeden başlayan engeller konulmalıdır. Bu engeller
hareket ettirilebilir tekerlekli engeller olabileceği gibi aracın zigzag
yaparak ve iyice yavaşlayarak girmesini sağlayacak şekilde yerleştirilen sabit
engeller de olabilir. Nizamiyeye gelen araçlar şirket veya kuruma ait değilse
kamp alanına sokulmamalıdır. Şirket araçları ise mutlaka sürücü, araç altı ve
taşınan malzeme kontrol edildikten sonra alınmalıdır. Yolda aracın
teröristlerce durdurulup el konulabileceği, patlayıcı yüklenerek bombalı eylem
yapılabileceği veya römork kısmına teröristlerin gizlenebileceği
unutulmamalıdır.
Kamp yerinde en büyük emniyet ve
güvenlik zafiyetlerinden biri de personelden kaynaklanan hata ve ihmallerdir.
Kamp içindeki hareket tarzları, akaryakıt ve patlayıcı depoları ile mutfak ve
diğer tesisler ile ilgili kurallar, kampa giriş ve çıkışta uyulması gereken
kurallar gibi hususlar talimatlar halinde yazılmalı, tüm personele imza
karşılığı tebliğ edilmeli ve ilgili tesislere görülebilecek şekilde
asılmalıdır. Ayrıca, kamp bölgesinden kontrolsüz bir şekilde ve varsa bölgedeki
güvenlik kuvvetlerine bilgi vermeden ayrılmaması gerektiğinin tüm personele
tebliğ edilmesi unutulmamalıdır.
Görev yaptığım bir bölgede, 7-8
kilometre mesafede kamp yeri bulunan bir şirketin sorumlularına bu konuyu
defalarca ikaz etmeme rağmen “bu subay bize ne karışıyor” mantığıyla bu
ikazlarımı dikkate almamışlar, 2-3 çalışan kamp yerinden ayrılarak kampın
kuzeyindeki sırttan tırmanarak dağa çıkmışlar, emniyet tepesindeki asker Nikon
Dürbünü ile bunları görünce hemen alarm vermiş. Mesafe oldukça uzak olduğundan
bu kişiler çok küçük görüldüğü için bunların kamp yerine baskın yapmaya veya
taciz ateşi açmaya gelen teröristler olduğu değerlendirilerek havanlar derhal
atışa hazırlanmış. Durum bana intikal edince bir yanlışlık olmasın diye
kamptaki sorumluyu aradım. Kendi personeli olduğunu söyleyince hemen telsizle
ateş açılmamasını sağladım. Eğer görüntüde daha fazla kişi olsaydı belki de
durumun aciliyetine binaen derhal ateş açılabilir ve habersiz dağa çıkan
personel ölebilirdi.
Diğer bir risk de teröristler
tarafından döşenen mayınlardır. Bahsettiğim kamp yerinden dağa çıkan üç patika
vardı. Biz bu patikaları operasyonlarda kullandığımızdan sık sık mayın
aramasını yaptırıyordum. Bu olaydan bir hafta kadar sonra operasyona çıktık. Kendi
üs bölgemin doğusundan dağa çıkıp 3-4 gün süreyle arama tarama yaptıktan sonra
şirketin çalıştığı bölgedeki üç patikadan en doğuda olandan kamp yerine doğru
inmeye başladık. Hemen önümde yürüyen korucu başı patikada doğal basamak gibi
bir yerden aşağıya adımını atarken bir plastik dikkatimi çekti. Hemen sırt çantasından
tutup adım atmasını engelledim. Mayın şişi ile plastiğin etrafını kazınca
İtalyan mayını dedikleri bir anti personel mayını olduğunu gördüm. Ateşleme
düzeneğini sökerek mayını yanımıza aldık ve kampa indik.
Bir hafta önce çalışanlar orta yerdeki
patikadan dağa çıkmış doğu taraftaki patikadan inmeyi düşünüyorlarmış. Ben
habersiz çıktıkları için kızınca, çıktıkları yerden inmişler. Eğer bizim Nikon
kaçırsa ve ben kızmasam muhtemelen planladıkları gibi doğudaki patikadan
inerken bu mayına basıp öleceklerdi. Bunu anlatıp mayını da önlerine koyunca
bir daha bana haber vermeden kamp dışına çıkmadılar ve patikaları kullanmadılar.
Personel ile ilgili diğer bir
sorun da o bölgeden olan çalışanların köylülerle hemen samimiyet kurmaları ve
tüm faaliyetler hakkında köylülerle sohbet etmeleridir. Personel araç
intikalleri, güvenlik personeli sayısı, güvenlik sistemi, kamp yerindeki diğer
faailyetler konusunda hiç kimseyle konuşmaması konusunda sık sık ikaz
edilmelidir. Köylülerin arasında terör örgütüne müzahir bazı kişiler
olabileceği ve bu kişilerin istihbarat temin etmek için şirket çalışanlarına
yaklaşacağı unutulmamalıdır.
Son olarak kısaca intikal
konusuna da değinerek yazımızı sonlandıracağım. İntikal, belki de emniyet ve
güvenlik açısından en hassas ve en önemli husustur. Kamp yerlerinde belli bir
emniyet tedbiri olduğu halde intikalde tam bir emniyet temini neredeyse imkansızdır.
Bu sebeple riski en aza indirmek için mümkün olan her türlü tedbire
başvurulmalıdır. Örneğin eğer mümkünse intikaller, askeri birliklerin yol
emniyeti aldıkları ve kendi intikallerini yaptıkları günlerde yapılmalıdır. Bu
mümkün değilse uyulması gereken en temel tedbir, rutin hareketlerden
kaçınmaktır. Yani hep aynı günlerde ve aynı saatler arasında aynı yol
kullanılarak intikal yapılmamalıdır.
Teröristler daima güvenlik
güçleri tarafından tespit edilme endişesi taşıdıklarından, herhangi bir eylem
yapmak için uzun süreli gözetleme, keşif ve hazırlık yaparlar. Eğer araç
intikalleri rutine bağlanmışsa, bunu gözetleyip bu rutini tespit eden teröristler
mutlaka yolu keserek araçlardaki ikmal maddelerini alacaklar ve araçları
yakacaklardır. Eğer rutin hareket edilmiyorsa, hazırlık için zaman bulamayacak
ve yolu kesemeyecektir.
Güvenliği ihlal eden her konuda
olduğu gibi intikaller konusunda da bölgede ve intikal güzergahındaki askeri
birliklerle temas ve bilgi alışverişi içinde hareket edilmelidir. Güvenlik
güçlerinin ikazları, işlerine karışma şeklinde algılanmamalıdır. Bunun
sonuçları çok acı olabilir. Bu konuda kendi tecrübelerimden bir örnek vererek
konuya devam edeceğim.
Komutanı olduğum bir birliğin
sorumluluk sahasında bir devlet şirketi faaliyet gösteriyordu. Şirketin
güvenlik müdürü beni ziyaret edip faaliyetleri hakkında bilgi vermiş ve
desteğimizi talep etmişti. Bu sebeple ben bu şirketin faaliyetlerini takip
etmeye ve güvenlik tedbirlerine onları da dahil etmeye başladım. Güvenlik
personeli de zaman zaman yaptığım ikazları dinliyor ve tedbir alıyorlardı.
Ancak kamp yerinin yöneticisi başta olmak üzere diğer çalışanlar aynı
hassasiyeti göstermiyordu.
Bir gün kampı bir kişi aramış ve
PKK Terör Örgütü temsilcisi olduğunu söylemiş, bölgede faaliyet gösterdikleri
için vergi (haraç) vermelerini istemiş. Bana bunu 3-4 gün sonra söylediler. Ben
hemen ilgili yerlere bilgi verdim. Şirket sorumlularına da eğer bu günlerde
malzeme ikmali varsa bunu iptal etmelerini, bu mümkün değilse intikali bana en
az 24 saat önceden haber vermelerini söyledim. Benim sorumluluk sahamın sona
erdiği ve bir jandarma karakolunun sorumluluk alanının başladığı noktadan
itibaren 1-2 kilometrelik bir ölü bölge olduğunu, eğer haber verirlerse intikal
sırasında bu bölgeyi emniyete almak için birlik çıkaracağımı da ilave ettim. “Tamam.”
dediler ama bunu yapmadılar.
Meğer ertesi gün iki kamyon ile
malzeme geliyormuş. Kimseye haber vermeden yola çıkan bu kamyonların önü tam da
benim söylediğim yerde kesilmiş, araçtaki para ve malzemeleri alan teröristler
araçları da yakmışlar. Neyse ki şoförleri ve araçlardaki diğer kişileri bir
müddet yanlarında tuttuktan sonra serbest bırakmışlar. Bu personel en yakın
köye gelip kampa telefon edince kamp sorumlusu beni aradı ve titreyen sesiyle
durumu haber verdi. Bir gün önce söylediklerimi kaale almadığından mı yoksa
terörist saldırı sebebiyle mi bilmem, sesinden oldukça korktuğu anlaşılıyordu.
Adama biraz çıkıştım. Bölgeye en
yakın birliğin komutanını arayarak durumu kontrol etmelerini söyledim. Bir süre
sonra araçların tamamen yanmış olduğu bilgisini aldım. Üst birliği ve şirketi
durumdan haberdar ettim. Bu olaydan sonra kamp sorumlusu neredeyse helaya
giderken bile beni arayıp haber vermeye başladı ama artış iş işten geçmişti.
Devletin iki kamyonu harap oldu. Bu sebeple bölgede çalışan şirket veya
kurumların sorumluları, askeri birliklerin ikazlarını kendi işlerine
karışılıyor veya kendilerine emir veriliyor gibi algılamamalı, onlarla tam bir
işbirliği içinde çalışmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder