.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

9 Aralık 2024 Pazartesi

Kara Kuvvetlerinin Önemi

 Her savaş, savaş sanatı için bir laboratuvardır.

Yada bir başka deyişle, geçmiş savaşlar, subay için bir kadavra işlevi görür.

Bu sebeple kısa süre önce başlayan Suriye'deki muhalif harekatı ve rejimin düşmesi ile sonuçlanan Suriye iç savaşına da böyle bakmakta fayda var.

Suriye iç savaşını rejim kaybetti ve yarım asırdan fazla bir süredir devam eden Baas rejimi (diğer bir deyişle Esat ailesinin sultası) sona erdi.

Savaşın başından itibaren silah, araç ve gereç açısından rejim daha güçlüydü.

Rejimin tankları, topları ve zırhlı araçları vardı.

Muhalefette ise bunların hiç biri yoktu.

Nitekim son saldırıda da görüldüğü gibi muhalifler sivil pikaplarla hareket ediyordu.

Daha da önemlisi, muhalefetin bir hava kuvveti ve bir deniz kuvveti yokken rejimin Rus uçakları tarafından da desteklenen bu kuvvetleri vardı.

Buna rağmen rejim yenilirken muhalifler zafer kazandı.

Bu durum son zamanlarda yaygınlaşan bir yanılsamayı da ortaya çıkardı.

Nedir bu yanılsama?

İHA, SİHA ve dronların da yaygınlaşması ile muharebelerde hava unsurlarının güçlenmesi ve kara kuvvetlerinin daha geri plana düşme eğilimiydi.

Bunun sonucunda çoğu ülkede ve elbette bizde de kara kuvvetleri küçüldü.

Ordular profesyonelleşme yönünde önemli adımlar attı.

Ama Suriye'de ve daha önce Ukrayna'da da görüldüğü gibi profesyonelleşme ve böylece kara kuvvetlerinin küçülmesi günümüz savaşları açısından çok olumsuz sonuçlar yaratıyordu.

Ukrayna ordusunu ele alalım.

Eğer sürekli halktan asker alınmasaydı, küçük ve profesyonel bir Ukrayna ordusunun bu güne kadar ayakta kalması mümkün olmazdı.

Havada ve ateş gücünde (füzeler, topçu vb.) ezici bir üstünlüğe sahip olan Rusya, bu güne kadar tüm Ukrayna'yı ele geçirebilirdi.

Ama geçiremedi.

Çünkü Ukrayna, cephede göğüs göğse çarpışacak yeterli bir kara gücünü muhafaza edebild.

Suriye'ye baktığımızda da görülen şey aynı.

Hiçbir hava gücü olmayan muhalefet, karada mücadele edecek yeterince silahlı asker temin etmeyi başarınca, bunu yapamayan rejimi ortadan kaldırdı.

Bundan bizim yetkili makamlarımız bir ders çıkarır mı bilmiyorum.

Çıkarsalar ülke için hayırlı olur.

Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri, bir süredir profesyonelleşmeye gitti.

Askerlik kısaldı.

Asker sayısı dramatik bir şekilde azaltıldı.

O kadar azaltıldı k neredeyse Jandarma asker sayısı Kara Kuvvetleri asker sayısını yakalamak üzere.

Kara Kuvvetlerinin personel ve birlik sayısı çok az.

Üstelik, Askerlik çok kısaldığından mecburi askerlik görevini yapanlar çatışma bölgelerinde kullanılmıyorlar.

Bu durum, personel sayısı açısından zafiyet yaratıyor.

Günümüz savaşlarının daha çok meskun mahal muharebesi, yerin altında ve tünellerde muharebe ve hibrit harekatlar şeklinde gerçekleşmesi, bu zafiyeti daha da artırıyor.

Çünkü bu tür muharebeler, klasik harbe göre daha fazla asker, özellikle de piyade askeri (komando, özel kuvvet vb. birlikler de bu sınıf içinde değerlendirilmeli) gerektiriyor.

Ama biz, asker sayısını artırmak yerine azaltıyoruz.

Görünüşe göre SİHA'lara ve diğer teknolojik araç ve silahlara güveniyoruz.

Ama unutulmamalıdır ki silahlar kendi kendine savaşamaz.

Silahlar bir bölgeyi ele geçiremez.

Bir bölgeyi kontrol edemez ve savunamaz.

Bunun için kara kuvvetleri birlikleri, özellikle de piyade birlikleri gereklidir.

Çünkü, zafer hala süngünün ucundadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder