Esat rejiminin birden bire çökmesi çoğu insanı şaşırttı ama kim ne derse desin, bu son kaçınılmazdı.
Şartlar günümüzde cok çabuk değişiyor.
Rusya 2015-16'daki Rusya değil.
Ukrayna batağına saplandı kaldı.
Suriye'den asker, uçak vb. çekecek hale geldi.
Ukrayna ikinci bir Afganistan olma yolunda.
İran'ın ambargolar yüzünden enerjisi bitmek üzere.
Üstüne üstlük Israil ile çatışma yaşadı.
Hizbullah Israil ile savaşta lider kadrosunu kaybetti.
Bölgesi bombardımanlarla harap oldu.
Militanlarını Suriye'den çekti.
Esat yalnız kaldı.
Dünya basınına servis edilen eğlenen mutlu Suriyeliler fotoğraf ve videolarının propaganda çalışması olduğu ortadaydı.
Yalıtılmış, İran, Hizbullah ve Rusya değnekleri sayesinde ayakta durabilen Esat rejimi zamana mağlup oldu.
Halk, yalıtılmış bir ülkede mahrumiyet içinde kaldı.
Esat halktan aldığı zoraki desteği kaybetti.
Bizim zayıf liramız bile Suriye lirasına göre cok güçlü hale geldi.
1 Suriye lirası 0,0144 Türk lirasına eşit.
Yani alim gücü cok düşük.
Askerler ve memurlar geçinemiyordu.
Halk cok fakirleşti.
Bir de göçmen sorunu var.
Suriye'nin nüfusunun yarısı veya belki de daha fazlası yurt dışında sığınmacı.
Çoğu Türkiye'de, diğerleri ise Avrupa'da.
Lübnan ve Ürdün'de de bir miktar var.
Bu göçmen nüfus ağır bir yük oluşturdu.
Arkası da kesilmiyor.
Esat iktidarda kaldıkça da bunların geri gönderilmesi mümkün değildi.
Dolayısıyla, Esat'ın gitmesi neredeyse herkesin avantajınaydı.
Salak Beşar, bunu göremedi.
Rusya ve İran'a güvenip dayılık yapmaya yeltendi.
Türkiye'nin görüşme taleplerine şart koştu.
Rusya'yı dinlemedi.
İran'ı bile dinlemedi.
Kendi ipini kendi çekti.
Strateji bilmeyen, kendini beğenmiş diktatörler, egolarını bastıramaz.
Gerçeklik algılarını kaybederler.
Böylece, önce ülkelerini mahvederler, sonra da rejimlerini, iktidarlarını, ailelerini ve kendilerini mahvederler.
Olan biten bundan ibarettir.
Gerisi laf kalabalığı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder