ABD çok büyük bir devlet.
Dünyanın en güçlü devleti.
Ekonomide bir numara.
Silahlı güçte de, yumuşak güçte de öyle.
ABD Hristiyan Avrupalıların kurduğu bir ülke.
Federal bir yapısı var.
Yani neredeyse hiçbir konuda bize pek benzemiyor.
Ama benzerlikleri de yok değil.
O da bizim gibi NATO ülkesi.
Demokratik bir rejimi var.
Üstelik bizim de bir süre önce geçtiğimiz başkanlık sistemi ile yönetiliyor.
Arayan daha bir sürü benzerlik bulabilir.
Ama yine de bizden çok farklı bir ülke.
En büyük farklılık ise devletin yapısı ve yönetim biçimi.
Bakmayın onun da bizim de başkanlık sistemi ile yönetildiğine.
Veya, onların da bizim gibi demokrasi ile yönetildiğine.
İki sistem arasında dağlar kadar fark var.
Bizde, Türk tipi başkanlık sistemi ile, bütün güç tek adama verilmiş durumda.
ABD'de ise tam ve kesin bir güçler ayrılığı var.
Başkan her şeyin başı değil.
Sınırsız bir gücü yok.
Sadece yürütmenin başı.
Yasama ve yargıya karışamıyor.
Hatta bu iki erk, kendisini denetliyor.
Bizde başkan, her şeyin başı.
Hatta kanun bile yapıyor.
Astığı astık kestiği kestik.
Bunu son ABD seçiminde de gördük.
Seçim oldu ama iktidar devletin bütün kaynaklarını seçimi kazanmak için kafasına göre kullanamadı.
Çünkü kullanamaz.
Seçim sırasında bazı iş adamları, sanatçılar ve sporcular Trump'u desteklediler.
Hem de açık açık.
Bizde böyle bir şey olsa, hükümet onları telef ederdi.
Aynı şey Kamala Harris için de geçerliydi.
Çok sayıda sanatçı, sporcu, bilim adamı, iş adamı da onu destekledi.
Korkmadan, çekinmeden ve açık açık.
Seçimi Trump kazandı.
Ama Harrıs'i destekleyen hiç kimse başına bir iş gelecek diye korkmuyor.
Neden?
Çünkü seçimi kim kazanırsa kazansın, devleti babasının çiftliği gibi yönetemez ABD'de.
Rakiplerini ezemez.
Rakibini destekleyenlerin malına el koyamaz.
Önünü kesemez.
Devlet ihalelerinden dışlayamaz.
Keyfe keder kanunlar çıkarıp onları yargı önüne koyamaz.
Öte yandan, kendine destek olanlara da hulufe dağıtır gibi devletin kaynaklarını dağıtamaz.
Yandaş bir medya havuzu kurmak için devlet kaynakları ile medya kuruluşlarını kendi taraftarlarına aldıramaz.
Devlet kurumlarının verdiği reklamları, havuz medyaya verdiremez.
Hesap sorar parlemento.
Yargıçlar da hesap sorar.
Daha da önemlisi, halk hesap sorar.
Basın hesap sorar.
Kamuoyu da bunu destekler.
Bizdeki gibi, hükümetin yolsuzluklarından hesap soranları ve protesto edenleri hiç kimse vatan haini ilan etmeye cesaret edemez.
Bu yüzden ABD'de zenginler kendi yetenekleri ile zengin olurken bizde her hükümet kendi zenginlerini yaratır.
Bunu da, milletin parasıyla (vergileriyle) yapar.
Eski zenginler de hükümet değişince malını, mülkünü, zenginliğini kaybeder.
İnanmayan geçmişe bir baksın.
20 küsur yıl öncenin zenginleri ile bu günün zenginleri aynı mı?
Değil.
Bu değişim doğal bir sürecin sonucu mu?
Yani yeni zenginler kendi kabiliyetleri ile mi zengin oldular?
Veya eski zenginler yaptıkları ticari hatalar yüzünden mi fakirleştiler?
Hayır.
Bu yüzden ABD güçlü bir devlet, biz ise üç kuruşa muhtaç bir devletiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder