Bu gün üç arkadaş buluştuk.
Birini okul yıllarından beri tanırım.
Diğerini 1993 yılından beri tanıyorum.
1993'ten beri tanıdığım benden iki yaş büyük.
Yani abim sayılır.
Bunu samimi olarak söylüyorum.
Çünkü operasyonlarda beraberdik.
Sonra o yaralandı ve sınıf değiştirdi.
Bu yüzden bir süre görüşemedik.
Ancak tekrar görüştüğümüzde sanki daha dün görüşmüş gibi samimiydik.
Kumpas davaları sırasında daha sık görüşmeye başladık.
Beraber bazı işler yaptık.
Deli dolu, biraz çılgın ama yüzde yüz güvenebileceğim biri.
Görevdeyken gayet samimi davranıp kumpaslara maruz kaldığımda beni görünce yolunu değiştiren bazı arkadaşlarımla kıyas kabul etmez.
İşi düşünce köpeğimi uyutmayan ama başım dara gelince dedikodumu yapmaktan başka bir maharet göstermeyen tanıdıklarımla kıyaslamıyorum bile.
Kan akrabalığım olan fakat zor durumdayken uzaktan seyreden ve hatta ellerini ovuşturan kişilerle de karşılaştırmak mümkün değil.
Ve hatta insanın öz kardeşinden bile daha yakın.
Kardeşlik anan baban ölene kadar.
Evlenince karılar ve kocalar giriyor hayatlara.
Dolayısıyla kardeşlik de ikinci plana düşüyor.
Hele de bu dışarıdan gelenler çiğ tiplerse, kardeşlik de sona eriyor duygusal olarak.
Her ne kadar kağıt üzerinde devam etse de.
Bu akşam sohbet ederken kendimi çok mutlu hissettim.
Öz kardeşlerimle muhabbet eder gibiydik.
Ortak hatıralardan bahsettik.
Güldük.
Eğlendik.
Tekrar görüşmek üzere ayrıldık.
Ananızın ve babanızın size verdikleri kardeşleri seçme imkanınız yok.
Ama arkadaşlarınızı kendiniz seçersiniz.
Eğer doğru kıstaslarla seçmişseniz, yeni kardeşlerinizi de seçmişsinizdir.
Doğal olarak, seçtiğiniz şeyler seçemediklerinizden daha iyi olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder