Facebook bu gün eski paylaşımlarımdan bazılarını gösterdi.
Bunlardan biri dikkatimi çekti.
Dört yıl önce bu gün evin balkonundan çektiğim bir resmi paylaşmışım.
Her yer karla kaplı.
Biraz önce aynı balkondan baktım.
Kar filan yok.
Karla karışık yağmur atıştırıyor hafif hafif.
Bir süredir kış mevsiminin bahara doğru kaydığını düşünüyorum.
1984 yılında Ankara'ya geldim.
Dört yıl boyunca öğrenci olarak Ankara'da yaşadım.
Mezun olduktan sonra da hayatımın çoğu Ankara'da geçti.
Yani iklimdeki değişikliği gözlemleme fırsatım oldu.
Ben öğrenciyken Kasım'da hava soğurdu.
Aralık ayı kışın geldiğini hissettirir, genellikle kar da yağardı.
Ocak ayı ise çok soğuk olurdu.
Bir süredir Kasım ayı yaz gibi geçiyor.
Aralık ise bahar gibi.
Kış Aralık sonu veya Ocak ayında geliyor.
Ama eski kışlar kadar kar yağmıyor.
Soğuk da olmuyor o kadar.
Ama tuhaf bir şekilde Şubat, Mart ve hatta Nisan ayı eskisine göre daha soğuk geçiyor.
Hatta Mayıs ayında kar yağdığı da oluyor.
Bilim adamları, uzun süredir iklim değişikliğinden bahsediyor.
Karbon salınımının artmasına bağlı olarak küresel ısınma yaşandığını söylüyorlar.
Ne yalan söyleyeyim, ben olayı biraz abarttıklarını düşünüyordum.
Ayrıca, her mevsim havanın normalin biraz üzerinde seyredeceğini, bunun da pek fazla sorun yaratmayacağını zannediyordum.
Ama öyle değilmiş.
Küresel ısınma mevsim dengelerini bozuyormuş. Mevsimlerde kayma yaşanıyormuş.
Üç ay tek damla yağmur yağmayıp üç aylık yağmur bir günde yağıyormuş.
Daha dün televizyonlarda Mekke'de aşırı yağış sebebiyle şehri su bastığını gösteriyorlardı.
Mekke dediğimiz yer çölün ortası.
Çölün ortasında bile su basacak kadar ani yağış olması felaketin habercisi.
Sorun sadece sel, tipi vb. felaketler de değil.
Baharda çiçek açan meyveler, ani soğuklar sebebiyle çiçeklerini döküyor.
Bazı meyveler bazı yıllar daha az oluyor.
Bu da pahalılığı beraberinde getiriyor.
İleride bu durum genel bir durum haline gelirse açlık tehlikesi de yaşanacaktır.
Uzun lafın kısası; durum ciddi.
Küresel ısınma için tedbir geliştirmek gerekir.
Henüz vakit varken.
Birey olarak herkes buna katkı sunabilir.
Daha az tüketmek bir katkı olabilir.
Kısa mesafelere arabayla gitmek yerine yürüyerek gidilebilir.
Ağaç ekmek faydalı olur, imkanı olanlar için.
En önemlisi de, küresel ısınma için tedbir almak maksadıyla toplanan konferanslara katılmayan ve bu konferanslarda alınan kararları imzalamayan devletlerin ürünlerini birey olarak tüketmemek gerekir.
Ekonomik açıdan sorun yaşayacağını düşünerek bu tedbirlere uymayan ülkeler, uymadıklarında daha büyük ekonomik kayıp yaşayacağını görürse işbirliğini kabul edecektir.
Ben şahsen öyle yapıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder