.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

25 Kasım 2013 Pazartesi

Fethullah Gülen Cemaati neden rahatsız, Başbakan Erdoğan ve Hükümet neden rahatsız? (Derin savaş. Derin devlet, derin cemaat.)


Şimdi devletin önemli makamlarına yükselecek memuriyet kadroları için bir sınav açıldığını düşünün. Sınav sonunda 20 kişi işe alınacak. Sınav sonuçlarına göre en yüksek not alan 40 kişi ise mülakata çağrılıp bunlardan 20'si mülakatta elenecek.
Hükumet doğal olarak kendi kadrolarından en azından 3-5 kişiyi bu kadrolara almak istiyor diyelim. Sınav oluyor ve bir bakıyorlar ki bu 3-5 kişi ilk 40'a girememiş. Halbuki bu 3-5 kişinin hep iyi notlar alan kişiler olduğunu biliyorlar ve en az yarısının ilk 40'a gireceğini düşünüyorlar.
Notlara bakınca görüyorlar ki bu adaylar gerçekten de çok yüksek notlar almışlar. Ancak ilk 40 kişi o kadar yüksek notlar almışlar ki bu 3-5 kişi ilk 40'a girememiş.
Bir değil iki değil hep aynı şey tekrarlanınca hükümet çevreleri bu durumdan kıllanıyorlar. İlk 40 kişiyi incelemeye alıyorlar. Ulaştıkları sonuç kendilerini hayrete düşürüyor. Çünkü bu ilk 40 kişinin tamamı genellikle cemaatin adamları çıkıyor.
Durum böyle olunca daha da kıllanıyorlar ve araştırmaya başlıyorlar.
Ulaştıkları sonuçlar bunları korkutuyor. Bir şeyler yapmak gereğini hissediyorlar. Çünkü cemaatin tüm devlet kurumlarına sadece kendi adamlarını yerleştirmek için bir düzen kurmuş olduğunu görüyorlar. Eğer bu düzen engellenmezse tüm devlet cemaat kontrolüne geçecek, bu arada kendi adamlarını işe alamayan hükumetinde prestiji ortadan kalkacak.
Tespit ettikleri durum şu:
Eğer bir işe 20 kişi alınacaksa, cemaat en az 50 kişiyi dershaneler vasıtasıyla sıkı bir kursa alıyormuş. Bu 50 kişiden sadece 20 kişi bu işe girmek için gönüllü olan veya seçilen kişiler oluyormuş. Sıkı kursa alınan 50 kişi genellikle mülakata katılmak için gereken ilk 40 kişilik kotaya girecek şekilde en yüksek notları alıyormuş.
Sıra mülakata geldiğinde, sadece bu işe girecek olan 20 kişi mülakata hazırlanıyorlarmış. Diğer 20 kişi ya seçilmemek için bilerek mülakatta hata yapıyor veya mülakata hiç girmiyormuş.
Cemaat bu şekilde kendi adamları dışında hiçbir adayın mülakat kotasına girmesine izin vermiyor ve kendi adamlarının tamamını işe sokuyormuş.
Bu sistem çok iyi işliyor,  cemaat dışında zeki gençler çok nadiren tam not alarak bu kotalara girebiliyormuş.
Bu tezgahı öğrenen başbakan ve bakanlar uzun süredir bunu önlemek için tedbirler geliştirmeye çalışıyorlarmış. Mülakatta nota bakmadan sırf bu tezgahı bozmak için adayları elemek dahil birçok tedbir uygulamışlar. Ancak bu dershane düzeni kırılmadıkça bunun tamamen önlenmesinin mümkün olmadığını görmüşler.
Onun için de dershaneleri ortadan kaldırmaya karar vermişler. Bu konuyu o kadar önemsiyorlarmış ki artık bu karardan kesinlikle dönmeyeceklermiş. Çünkü, kendileri halk oyu ile seçilip iktidar oldukları halde bazı konularda muktedir olamamalarını bir türlü hazmedemiyorlarmış.
Başta hükümet var gözükürken devletin bütün kademelerine cemaatin hükmetmeye çalışmasını kabul etmek mümkün değilmiş.
Başbakan cemaate karşı meydan okumakta kararlıymış.
Kontrollü bir dil kullanması sadece taktik bir seçenekmiş. Yoksa bu hesaplaşmadan vaz geçmek gibi bir niyeti yokmuş.
Cemaat te bu kararlılığı öğrendiğinden giderek artan şekilde saldırıya geçmiş. Bu saldırı bu kadarla da kalmayacakmış. Hükumet ile cemaat arasındaki olay artık tam bir meydan savaşına dönüşmüş. Biri baş eğmedikçe bu savaş sona ermeyecekmiş.
Hükumetin baş eğeceği yokmuş. Bu sebeple artık cemaat sürekli ve sınırsız bir savaşa doğru mücadelesini geliştiriyormuş.
Yani bu iş daha bitmedi.
Önümüzdeki günler daha sıkı çatışmalara gebe.
İzleyip göreceğiz.
Peki ben ne mi düşünüyorum?
Ben bunun herkese hayırlı olmasını diliyorum.
Saygılar sunarım.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder