Daha önce bu sayfalarımızda sanat ile ilgili konulara da yer
vereceğimizi söylemiş ve resim nedir konulu bir yazı yayımlamıştık. Şimdi bu
yazıların ikincisini yayımlıyoruz. Bu yazı, temel bir konuda, resim sanatının
kitlelerce sahiplenilmemesi ve bunun bir sonucu olarak ülkemizden uluslararası
üne kavuşmuş pek çok fazla ressamın çıkmamasının da sebepleri ile ilgili.
Bu arada sesini bir türlü duyuramayan resim öğretmenlerinin
sorunlarını da yansıtıyor.
Yazıyı aşağıya sunuyorum.
Faydalı olması dileğiyle.
Okullarda verilen resim
eğitiminin, dolayısıyla da ülkemizde bulunan resim öğretmenlerinin pek te
önemsenmeyen birçok sorunu bulunmaktadır. Bu sorunlar aynı zamanda Türk resim
sanatının da sorunlarının kaynağı durumundadır.
Peki, nedir bu
sorunlar?
Müsaadenizle aşağıda
kısaca anlatmaya çalışacağım.
İlk ve en önemli sorun
resim dersinin haftada bir ders olması.
Tam olarak, resim
dersinin haftada 40 dakikaya sığdırılmasıyla başlıyor bütün problemler…..
Burada zaten işe 1-0 mağlup
başlıyoruz.
Arkası da bununla
geliyor doğal olarak. Çünkü sorun buradan başlıyor. Resim haftada bir saat
olunca önemsenmiyor haliyle. Ne öğrenciler, ne aileler hatta ne de diğer
eğitimciler tarafından.
Bu durum velilerle
yapılan görüşmelerde de kendini gösteriyor haliyle. Çocuğunun durumunu görüşmek
için gelen velilerin büyük bir çoğunluğu; ‘’Ben resim öğretmeniyim.’’ Deyince çocuğun
durumunu sormaya dahi lüzum görmüyor, arkasını dönüp diğer ders öğretmenlerine
doğru gidiyor.
Öğrencilerde de; hiç bir
şey yapmasam bile yılsonunda nasılsa karneme 5 gelecek duygusunun rahatlığı
var. Burada okul idarelerinin ve eğitim sisteminin de hatası var tabii ki. Hem
40 dakikaya sığdırıyorlar resim dersini, hem de yılsonunda sergi yap, kimseye
düşük not verme baskısı var her yerde. Resimden de kalınır mıymış anlayışı da
cabası. Tamam! Herkeste resim yeteneği olmayabilir. Resim yeteneği yok diye çocukların
düşük not alması doğru değil. Ama kimde yetenek var anlaşılamıyor çoğu zaman.
Çünkü ilgi yok, çaba yok, malzeme getirip derste bir şeyleri uygulayarak
öğreneyim diye bir düşünce yok.
Şimdi böyle söyleyince
herkesi suçluyor gibi bir duruma da düşmek istemem. Bazı aileler her şeye
rağmen ilgili, bazı çocuklar da öyle. Zaten bunların morali ile bir şeyler
yapmaya çalışıyor resim öğretmenleri. Hatta bazı yerlerde ilgili aile ve
öğrenci daha fazla olabiliyor diğer yerleşim yerlerine göre. Bunları da bir
yere kadar normal karşılamak mümkün. Çünkü sistem eğer bir şeyler dayatıyorsa
ailelerin de yapacağı pek bir şey yok. Bu sınavlı okula giriş sisteminde herkes
çocuğunun ağırlık puanı daha yüksek olan derslere yönlenmesini istiyor.
Resmin tek sorunu
eğitim sistemindeki bu durum da değil. Muhtemelen dini veya kültürel
sebeplerle, belki insanların geçim derdine düşmüşken diğer üst seviye
ihtiyaçları düşünememesiyle de bağlantılı olarak insanlar resim almıyor,
evlerine ve işyerlerine resim asmıyor. Pazarı olmayınca da resim yapılmıyor çok
fazla. Bu sebeple resim insanı geçindirecek bir iş olarak değil aman ancak bazı
ilgili ve gelir durumu iyi insanların hobisi olarak görülüyor. Ama eğer resim
alımı arsa bu işe ilgili binlerce insan çıkacak ve bunların arasından da birkaç
tane dahi çıkıp Türk resminin dünya çapında tanınmasına ve etkili olmasına
vesile olacak.
Bu temel sorunlar
yanında koskoca bir ulusun resim gibi önemli bir görsel sanat dalında
geleceğini hazırlayan resim öğretmenlerinin de önemli sorunları var. Bu
sorunlarda aslında yukarıda saydığım hususlarla bağlantılı.
Ders saatleri az
olunca bir okulda 15 ders saatini dolduramıyorlar çoğu yerde ve bu sebeple okul
okul geziyorlar bunu doldurmak için. Norm fazlası olup ta aynı şeyi yaşamaları
da sıradan bir durum neredeyse.
Dersine önem
verilmemesi ve kimse tarafından öğretmen olarak ta önemsenmemek bir yana,
üzerine bir de bugelince resim öğretmeni olmak oldukça zor bir şey genel
kanının aksine.
Ama biz de kendimizi
avutacak bir şeyler buluyoruz, bulmazsak hiç olmayacak çünkü.
Mesela; her öğretmen
ve öğrenci bir gün olur okuldan ayrılır ve okul kayıtlarındaki isminden başka
bir iz bırakamaz geride. Matematik problemini çözüp çerçeveletmek çok olacak
şey değil doğrusu. Ama her resim öğretmeni okul duvarlarını süsleyen resimler
bırakır arkasında. Bu resimleri yapan öğrenciler de öyle.
Herkes gelip geçicidir
bu dünyada. Herkes bir yerlere gider. Herkes ölür.
Ama arkasından kalıcı bir
şeyler bırakanlar yaşar yıllarca.
Resim öğretmenlerinin
de yaptığı ve öğrencilerine de yaptırmaya çalıştığı, tam olarak budur aslında.
Bu kadar söz söylememe
bakıp sakın yanlış anlamayın.
Biz resim öğretmenleri
çok şey istemiyoruz.
Bizim istediğimiz bir
avuç mutluluk.
Yoğun bir maratona
benzeyen eğitim yaşamında bunalan öğrenciye ve zor hayatın şartlarında yıpranan
insanımıza bir tutam keyif sunmaktır tek
endişemiz.
Hoşça kalın.
Sanatla kalın.
Saygılar sunarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder