Yargıtay, özellikle yargılanan ve hapiste bulunan kişiler, aileleri ve yakınlarının olmak üzere uzun süredir herkesin merakla beklediği kararını açıkladı.
İçeride olan arkadaşlarımız, abilerimiz var.
Zaman zaman bazılarının aileleri ile de görüşüyorum.
Tüm olumsuzluklara rağmen içlerinde bir umut vardı.
Ben moralleri bozulmasın diye bu umutlarını desteklemeye çalıştım hep.
Ama içimden çok ta umutlanmaya yer olmadığını düşünüyordum.
Çünkü (artık bunu söyleyebilirim sanırım) karşı tarafın üzüm yemek gibi bir niyeti yoktu gördüğüm kadarıyla.
Bağcıyı dövmeye karar vermişler, gerisi bahane bulmaya kalmış...
Bu ve benzeri davaları hukuk, adalet terimleri ile anlatmaya çalışıyor her iki taraf, ama bence boşuna.
Bütün bunlar tülüat, bütün bunlar tiyatro.
Bu bazılarının söylediği gibi bir rövanştı bazılarınca.
İntikam almak isteyen ruhlar çıldırmış gibi konuşuyordu, karşı taraftaki her kesim tarafından.
Kimisi Cumhuriyetin ilk dönemine kadar götürüyor düşmanlığını.
Kimisi de 12 Eylülde askerlerin arasında babasının mahkemeye çıkarılmasının çocuk zihninde yarattığı psikolojik travmayı atamamış bir türlü, üniforma görünce anksiyetesi bozuluyor. Onun hesabını sormak peşinde konu ile hiç ilgisi olmayan bugünkü üniformalılardan.
Televizyonlarda, gazetelerde; (aslında hukukun sadece ''H'' sinden haberi olan birinin bile gördüğü hukuksuzluklara rağmen) davaların hukuka ne kadar uygun olduğunu anlatmaya çalıştılar aylarca.
Kendileri de anlattıklarına inanamadıkları noktada ise; kulvar değiştirip demokrasi için bunların gerekli olduğunu söylemeye kadar gidenler oldu. ''Ama darbe daha kötü! Darbeciler de böyle hukuksuzluklar yapmıştı (yani bu da hukuksuz ama intikam için mübah)!'' diyenler de oldu, bu haksızlıklara bir şey söyleyemeyecek duruma gelince.
Yani hep ağızlarda hukuk vardı, ama yargılananların avukatları ve yakınları nedense bu hukuka bir türlü rastlamadıklarını söylüyorlardı.
En çok ta suçlanan kişilerin yakınlarına üzülüyorum.
Kendilerini anlatmaya çalıştılar, hukuk dediler, adalet dediler ama sesleri o kadar çok çıkmadı haliyle.
Çünkü onları konuşturan, konuşturmaya cesaret eden o kadar da fazla değildi.
Yani her iki taraf ta hukuktan bahsetti, hukuka göre kendilerini anlatmaya çalıştılar.
Bence bu çok büyük bir hataydı. Çünkü boşuna bir çabaydı....
Hukuk; hukukun geçerli olduğu mahkemelerde olur.
Bu bir hukuk mahkemesi değildi.
Bu siyasi bir yargılamaydı.
Geçmişte de, bu gün de; siyasi yargılamalarda, sonuca en az etki eden şey hukuk ve adalet duygusudur.
Bu gün kararı duyunca şaşırmadım.
Hatta beraat ve salıverilenleri duyunca; hiç olmazsa bunlar kurtuldu diye bile düşündüm.
Ben de, çoğu insan gibi, dışarıdan durumun vahametini tam olarak algılayamıyordum.
Ama, bir süre önce karşılaştığım bir hukukçunun sözü beni dehşete düşürdü.
''Böyle bir davada, böyle bir suçtan Türkiye mahkemelerinde, yargılanmaktansa, savaş halinde olduğumuz bir ülkenin savaş bölgesi askeri mahkemesinde yargılanmayı tercih ederim.'' diyordu.
Bunun üzerine söyleyecek söz bulamadım.
Hala da bulamıyorum.
Aslında söylenecek fazla bir şey de yok......
Tutuklu yakınlarına sabırlar diliyorum.
Bu durumu neredeyse zil çalacak kadar memnun takip edenlere de duyuru: Ayıp ediyorsunuz. Hem de çoook.
İnsanları yaralıyorsunuz.
Bir gün belki siz de benzer duruma düşersiniz.
Bunu düşünmeden çok ta sevinmeyin bence.
Hayat insana her zaman beklemediği sürprizler hazırlıyor .
Unutmayın; hukuk herkese lazım.
Bir gün size de lazım olabilir.
Olabilir gerçekten...
İnanın....
Saygılar sunarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder