.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

20 Ekim 2013 Pazar

Silahlı Kuvvetler ve sendika kurma hakkı.


Astsubay arkadaşlarımız Anıtkabir'e yürümüşler.

Kendilerini tebrik ediyorum.

Astsubayların, çoğunluğuna benim de katıldığım sorunları ve bunlarla ilgili haklı talepleri var.

Bunu da etkin bir şekilde dile getiriyorlar.

Ben bunları burada tekrarlamayacağım.

Neden subay derneklerinin böyle etkin faaliyet göstermediğini soracağım.

Generallerin kimisi darbeci diye mimlenmemek için, kimisi de mevcut şartlara ayak uydurarak politikacılara yalakalık yapmaya başladığından sesini çıkarmıyor.

Sadece astsubayların değil, onlar kadar fazla olmasa bile subayların da bir çok sorunları var.
Subaylar neden sessiz?

Hem bunlar derneklerin tepkisi ile çözülecek sorunlar da değil.

Uzun süredir herkes ağzını şişirerek; ''Askerin diğer memurdan ne farkı var? Bir general ile orman bölge müdürü arasında bence hiç fark yok. İkisi de devlet görevlisi. Orman memuru neden hiç açıklama yapmıyor da askerler yıllarca herşeye karıştılar?'' diye televizyon ekranlarında efelik yapıyor.

Bu söylediklerine karşı olduğumu sanmayın. Bunlar az bile söylüyor. Şu anda bir general orman bölge müdürü kadar bile konuşamaz.

Askerler normal memurlardan daha çok eziliyor. Bence de askerler diğer memurlar gibi kabul edilmeli. Ve diğer memurlar gibi örgütlenip haklarını aramalı.

Yani sendikalaşmalı...

İşçinin sendikası var, memurun sendikası var ama askerin yok. Askerin yaşam şartları, iş koşulları, sağlık ve yaşam şartları diğer memurlardan kötü.

Örnek mi istersiniz? Hemen birkaç örnek vereyim.

Hiç kimse ücretsiz olarak çalıştırılamaz. Anayasaya göre angarya yasak. İşçi fazla mesai için ücret alıyor, memurlar da çalıştığı saate göre ücret alıyor. Ama askerler mesai mefhumu gözetmeksizin çalıştırılıyor.

İlçe tarım müdürlüğünde çalışan bir mühendis, bürodan çıkıp tarlaya, yani araziye gittiği an ücret alıyor. Asker kışladan çıkıyor, aylarca dağda yaşıyor, ölüm tehlikesi ve doğa şartlerınınm zorluğu da cabası. Ama ücret aldıkları yok.

Şimdi güneydoğuda görev yapan birliklerin aldığı tazminatı söyleyecekler ama ben önce davranayım. Bu para çerez parası. Fazla mesai ücretini bile karşılamaz. Ayrıca ziraatçilere bu tazminat batıda da veriliyor. Askerler batıda, mesela tatbikatlarda, niye ücret almıyor?

Diğer taraftan Özal'dan beri hökümetin ordusu gibi konumlandırılan ve güçlendirilen polis teşkilatı var. Polislere sessiz sedasız birçok zam ve tazminat veriliyor. Askere neden verilmiyor.

Askerlerden birinin ailesi askeri araca binip bir yere gitsin hemen dillere düşüyor, internet sitelerinde suçlanıyor ve teşhir ediliyor.

Benim emniyette çalışan ve benimle beraber işe başlayan bir eski arkadaşım var. Hizmetindeki araçları duyuyorum da şaşırıyorum. Neden kimse onlara bir şey demiyor?

Artık devlet adamları kendi aile mezarlarını bile devletin arabası ile ve yüzlerce kişi ile birlikte yapıyor. Bunlara neden kimse birşey demiyor?

Bunlara hiçbir askeri makam çözüm bulamaz.

Askerler derhal sendika kurmalıdır.

Böyle kendi içlerinde bölünerek ayrı dernekler halinde mücadele ile istenen sonucu alamazlar. Birlik olup tek çatı altında örgütlenmeliler.

Benim bunları buradan söylememin kolay olduğunu düşünenler olabilir.

Ama, bunlar benim yeni söylediğim şeyler değil.

Yıllardır aynı şeyleri söylüyorum.

Silahlı kuvvetlerde çalışırken birçok toplantıda bazı generallere de söyledim.

Hatta bu sendikayı kim kuracak diye düşünüyorlarsa; eğer desteklerlerse bunu ben kurarım da dedim.

Tabii ki sadece gülümsediler.

Ben de gülümsedim.

Hala da gülümsüyorum.

Ama acı acı....

Bence askeriye artık o eski yerinden düştü.

Fiziksel olarak tekrar oraya çıkmaları da imkansız.

Çıksalar bile halkın gözünde mevkilerini tekrar kazanamazlar.

Bana; siz kağıttan kaleymişsiniz diyenlerden biliyorum.

Hiç kimse çıkıp askeriyenin sorunları konusunda yüksek sesle konuşamaz.

Konuşsa da kaale almıyorlar.

Böyle sıkıntılı zamanlarda, yapılacak en öncelikli şey; personeli ve bu mesleği nasıl koruruz diye düşünmek olmalı.

Bunu da ancak sendika ile yapabilirler.

Zaman bunu gerektiriyor.

Zamana ayak uyduramayan ayaklar altında kalır.

Artık silkelenip kendine gelme zamanı gelmiştir.

Hem bu tür bir talep demokratik bir taleptir de.

Demokrasi istiyoruz denilirse; kimse de o pek itiraz edemez.

Ayrıca asimetrik bir etki de yaratır.

Bence hala asker olanlar bir düşünsünler bunu.

Saygılar sunarım.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder