.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

23 Ekim 2013 Çarşamba

Prenses Diana'nın yolundan yürümek.



Lady Diana'yı bilmeyen pek yoktur.
İngiltere kraliyet ailesine gelin gidip Galler Prensi Charles (Prens Charles) ile evlenen, prens saray çalışanlarından birinin karısıyla ilişki kurunca o da önce sarayda bir yüzbaşı ile (küçük oğlunun bu yüzbaşıdan olduğu söyleniyor. Yüzbaşının ve adı geçen oğlunun resimlerini yanyana koyup baktım. Eğer ikiz kardeş değillerse baba oğul olmaları en mantıklı ikinci ihtimal. O kadar benziyorlar yani.), daha sonra da meşhur Mısır'lı zengin Fayed ailesinden Dodi el Fayed ile ilişki yaşamaya başladı.

Bir zamanlar lüks yatıyla Türkiye'ye gelmesi günlerce en önemli olay olan silah taciri Adnan Kaşıkçı'nın kayınçosu, beyaz eşya satışı yapan küçük bir mağazası varken eniştesinin de desteğiyle Londra'nın ünlü mağazası Harrods'u satın almış ve bundan sonra çok zengin olmuş. 3-4 yıl önce İngiliz yetkililerin kendisine baskı yaptığını, bu sebeple mağazayı satmak zorunda kaldığını açıkladı. Körfez emirliklerinden bir şeyhe sanırım 2,5 milyar sterline sattı.

İlişki açığa çıktıktan sonra saray çevresinden ayrıldı. Daha sonra Paris'te şüpheli bir kazada hayatını kaybetti. Prens Charles ise kocası ölen sevgilisiyle, kraliçenin tüm itirazlarına rağmen, evlendi.

Şimdi bu dedikodu mahiyetindeki bilgileri neden aktardığımı merak ediyorsunuzdur.

Londra'da kraliyet ailesinin yaşadığı bölge Buchingham Sarayı ve etrafıdır. 

Charles ve Diana'da evli iken bu bölgede yaşadılar. 

İşte bu sıralarda İngiltere'de hiç görülmeyen bir şey meydana gelmiş. Kuzeyde bir kasabadan, sıradan bir aileye mensup olan Diana, kraliyet ailesine katıldıktan kısa bir süre sonra bu tecrit edilmiş yaşamdan bıkarak dışarıda, Green Park ve Saint James Park'ta yürüyüşler yapmaya başlamış. 

Bu hareketi ise, ilk defa saray çevresinden birinin sıradan halk arasına katılması daha önce hiç görülmediğinden, büyük bir sempati toplamış ve kendisine halkın prensesi denilerek geniş kitlelerin hayranlığını kazanmış.

Bu sempati sebebiyle olsa gerek; prens'i terk edip başkalarıyla beraber olmasına, zengin bir arap ile sevgili olup beraber yaşamasına rağmen öldüğünde saray önünde insanlar günlerce toplanıp onun anısına çiçekler getirmiş. Kraliçe bile bu tepkiden çekinerek saraydan çıkarak onun anısına bir konuşma yapmış.

Londra Belediyesi de, o öldükten sonra, Diana'nın yürüdüğü yere, Saint James Park'ta yere bir plaket takmış.

Şaşırtıcı değil mi?

Kadının çok çalkantılı bir hayatı olmuş.....

Prensi terk etmiş....

Nikahsız, yabancı biriyle yaşamış...

Ama buna rağmen onun anısı yaşatılıyor....

Şimdi bize bakıyorum da; saray kadınları, bu son dizilerle biraz farklı bir resim oluşsa da, devleti yıkmaktan sorumlu, kötü ve lanet tipler olarak sergileniyor hep.

Mesela Hürrem Sultan deyince şeytan gibi bir şey düşünürdük okulda. 

Her padişah; iyi veya kötü anılır.

Bazılarının isimleri boğazdaki köprülere bile verilir.

Ama aynı şekilde dirayetli kadın sultanların isimleri verilmez hiç bir yere.

İmparatorluğu bunlar yıktı denilir bir de utanmadan....

Neyse...

Uzatmayalım...

Londra'ya giderseniz eğer...

Sarayın karşısındaki parkta sincaplar ve çeşitli kuşlar arasında da yürürseniz.

Ve  yürüyüş yolunda karşınıza, yere monte edilmiş bu plaket çıkarsa. 

Şaşırmayın.

Hikayesi budur.

Saygılar sunarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder