.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

22 Eylül 2013 Pazar

Hayat Mecmuasının Çizdiği Kadın İmajı: 1956-1960 Yılları Arasında Hayat Dergisi’ne Göre Kadın İmajının İmgesi.



1956-1960 Yılları Arasında Hayat Dergisi’ne Göre Kadın İmajının İmgesi.

The Simulacrum of Woman İmage Between 1956-1960, According to Hayat Mecmuası
(Life Magazine).

ÖZET:
Hayat Mecmuası, 6 Nisan 1956 tarihinde basılmaya başlanmıştır. Hayat belli bir misyonu olan bir dergidir. Batının meşhur aktrisleri ile kraliçeler, prensesler gibi aristokrat ailelerin kadınlarının hayatları hakkında bilgiler vermektedir. Derginin amacı geleneksel Türk kadınını modern ve batılı bir kadına dönüştürmektir. Bunu yapmak için ideal bir modern ve batılı kadın imajı sunmuştur. Derginin sunduğu kadın gerçek hayattan kopuk seçkin bir kadındır.
Anahtar Sözcükler: Hayat Mecmuası, Aktris, Modern, Batılı.
ABSTRACT:
 Hayat Mecmuası (Life Magazine) started to be published in 6 April 1956. İt was a magazine which gave information about the life of popüler western actresses and aristocrat women like quins and princeses. İt’s aim was to transform the traditional Türkish woman to a modern and western woman. İt had presented an ideal moderrn and western woman idol for doing this.  The woman presented by the magazine is a prominent women reptured from real life.
Keywords: Hayat Magazine,Actriss, Modern, Western.
Giriş:
Türk kültür tarihinde önemli bir dönüm noktası olan Hayat Mecmuası, Nisan 1956'da İstanbul'da haftalık bir dergi olarak yayınına başlamıştır.[1] Aslında daha önce, tanıtım amaçlı olarak Mart 1956’da da bir sayı çıkarılmış ve çıkacak dergi hakkında açıklayıcı bilgiler verilmiş ancak birinci sayısı 06 Nisan 1956 tarihinde yayımlanmıştır. Bu ilk sayının kapağında meşhur bir yabancı film aktrisinin (Elizabeth TAYLOR’un) resmi basılmış, 2’nci sayfada meşhur Fransız aktris Brigitte BARDOT’un bir filminde süt banyosu yaparken çekilen resmi ile birlikte bir yazı yayımlanmış, 4’üncü sayfada kapaktaki aktrisin kocasının kendisine pardösü tutarken çekilmiş resmi ile birlikte bazı bilgiler verilmiş, 3’ncü sayfada İstanbul’da yapılan bir defilede üç bayan mankenin resmi ve elbiseler hakkında bilgi verilmiş, 8’nci sayfada Sultan 2’nci Abdülhamit’in kızı Ayşe OSMANOĞLU’nun anıları, 12’nci sayfada ise yörük kadınları ve yaşamları anlatılmıştır. Bu tanıtım sayısının yazıları hiç okumadan sadece resimlerine ve konu başlıklarına bakılınca bile çıkacak dergi hakkında bir fikir sahibi olmak mümkün görünmektedir.
Çünkü derginin bu tanıtım sayısındaki şekil ve üslup incelenen dönem içerisinde pek fazla değişmeden sürdürülmüştür. Dergi incelendiğinde hemen hemen sayıların tamamına yakınının kapağında yabancı bir aktris veya kapak kızı olarak tabir edilen bir kadın resmi bulunmaktadır. İçeriği incelendiğinde Hayat; canlı, rengârenk, renkli resimlere sahip, kâğıdı ithal ve dergiden öğrendiğimize göre, Türkiye’de bir ilk olan tifdruk baskı ile basılan kaliteli bir dergidir. Çıktığı dönem itibarıyla baskı kalitesi ve sosyal yaşamın, özellikle de meşhur kimselerin yaşamlarının değişik alanlarından bilgiler vermesi açısından modern ve batılı anlamda bir magazin dergisi görünümündedir.  Ana tema Batı’lı kadındır. Ama bu batılı sıradan bir kadın değildir. Meşhur Batı’lı aktrisler, kraliçeler, prensesler vb. gibi sıradan insanın ulaşamayacağı ve özenilesi tiplerdir. Genellikle film aktrislerinin yaşamının tanıtıldığı ve belki de özendirildiği, bunun yanında modern görünümlü ve tarihimizle bağlantılı kadın figürlerinin nadir de olsa ortaya çıktığı, bunun yanında doğudan kadın manzaralarının konuya doğrudan değinmeden, gezi yazıları içinde göz önüne serildiği bir yayın planı dergiye hâkimdir. Hayat Mecmuası, Batılı dergiciliğin, renkli resimli reklamların, bulmaca, fal, karikatür, moda ve gezi yazıları, fotoromanlar, pembe romanlar ve Hollywood haberlerinin yer aldığı, modernleşme aracı misyonunu üslenmiş, bir modern aile dergisi görünümündedir.
Derginin ismi; ‘’Hayat, Haftalık Mecmua’’ olarak verilmektedir. Dergide verilen bilgilere göre, sahibi; Şevket RADO[2], Yazı İşleri Müdürü ise; Hikmet Ferudun Es’tir.[3] Dergi, çıktığı günden itibaren, bu gün bile çok yüksek sayılan 100 binin çok üzerinde satış rakamlarına ulaşmış, 70'lerdeki siyasal ortamda işlevini kaybetmiş ve başlayan bir grev sonucu 6 Temmuz 1979’da son sayısını yayınlayarak kapanmıştır. Satışa çıkan dergiyi Star Medya Grubu satın almış, 1980’lerin sonuna kadar Star Medya Grubu'nun bir parçası olarak aynı adla çıkarmaya devam etmiştir.
Konumuzu incelerken her yıl ayrı ayrı ele alınarak önemli görülen yerler vurgulanacak, genel değerlendirme sonuç bölümünde yapılacaktır. Dergide başka konularla ilgili yayınlar da yapılmıştır ancak incelememiz esnasında konumuzla alakalı olmayan hususlardan bahsedilmeyecektir.


1956 Yılı:
Dergi ilk sayısını, kapağında o dönemin meşhur aktrislerinden uzun boylu, sarışın ve oldukça güzel olan Anita Ekberg’in resmi basılmış olarak çıkar. Anita’nın resimleri 22 ve 23’üncü sayfaları da doldurmaktadır. Burada, biri mayo ile biri dekolte bir kıyafet ile diğer ikisi de şuh görünme çabası ile verilmiş dört fotoğraf bulunmaktadır. Resimlerin altındaki yazılarda Anita’dan ‘’sarışın dilber’’ diye cinsellik çağrıştıran bir hitap tarzı ile bahsedilmektedir. Bu tavır derginin diğer sayılarında da devam edecek olan bir yaklaşımdır. Örneğin aynı sayının 5’nci sayfasında verilen bir haberde; ‘’Rumba kralı Xavier Cugat’ın karısı kumral dilber Abba Lane ve İngiliz Peter Üstünov, İtalyan şuh dilberlerinden Carla del Poggioile yeni bir filme başlamış.’’ diye anons edilmektedir.
Bu tür yazıların yanında okuyucuya ilginç gelebilecek bazı alışılmadık olayları anlatan yayınlar da bulunmaktadır. Örneğin 4’üncü sayfada; Londra’da bikini ile şehirde dolaşıp, metroya ve otobüse binen tiyatro sanatçısı Margaret Lewis’in bikinili bir resmi vardır. Resmin altına ise¸ Margaret’in bu olaydan sonra meşhur olduğu belirtilmiştir. Burada dikkatimizi çeken şey, bu şekilde dolaylı yoldan da olsa Türkiye’de meşhur olmak isteyenlere bir yöntemin lanse edilmesi çabasıdır.
Dergide sadece yabancı meşhur kadınların resimleri, yaşamı, aşkları vb. değil nasıl giyindiği de gösterilmektedir. 4’ncü sayfada Aktris Valeria French’in şapkalı resminin altına ‘’Baharı kutlamak için çiçekli şapkalar moda oldu.’’ diyerek batıda güncel moda ile ilgili haberler verirken, Suavi Sonar’ın[4] hazırladığı, Avrupa başkentlerinde yüksek sosyete arasında moda olan kıyafet, saç kesimi ve bakımı vb. hususların bulunduğu iki sayfalık bölüm kadınlara lüks, sosyetik ve daha modern görünmek için yöntemler sunmaktadır. Moda sayfaları diyebileceğimiz bu bölüm incelediğimiz beş yıl boyunca sayfa numaraları değişse de devam etmiş ve tamamında bulunulan mevsime göre moda olan kadın kıyafetleri anlatılmıştır. Burada parası az olup ta bu tür kıyafetler alamayacak olan kadınlara eldeki malzemelerle veya ucuza alabilecekleri kumaşlarla bu kıyafetleri nasıl yapabilecekleri de açıklanmış, moda kavramı geniş kitlelere ulaştırılmaya çalışılmıştır.
Dönemim kadına önem verme ve özellikle güzelliğine ve beğenilmesine vurgu yapma alışkanlığı arada bir yayımlanan Türkiye ile ilgili haberlerinde de görülmektedir. 6’ncı sayfada İstanbul Radyosu programı ile ilgili bir haberde, sunucu Orhan Boran’ın, ‘’Türk Musikisi’nin en gözde sanatkârlarından Şükran Özer’i’’ takdim etmesi, muhabirin Ayten Gökçer’in ‘’Why don’t you believe me?’’ şarkısını söylerken çekilmiş resminin altına ‘’Bunu söylerken acaba yanılıyor mu?’’, Ayda Doğanay’ın resminin altına ise ‘’Bilse ki kendisini görüp dinleyenlerde kederin namı nişanı kalmaz.’’ yazılması hep bu tavrın göstergesi niteliğindedir.
Sayfa 8’de Ayşe Osmanoğlu’nun anıları ile ilgili yazı dizisindeki modern görünümlü saray kadınları ve 5’inci sayfada Atatürk devrinde milletvekilliği yapmış ilk köylü kadın milletvekilinin ölümü sonrası hakkında yapılan yazı dizisi ise yerel modern kadın imajına yapılan bir vurgu duygusu yaratmaktadır.[5]
Dergi’nin ikinci sayısında Şevket Rado’nun, derginin tanıtımı ve gördüğü ilgi ile ilgili yazısında ellerinde Hayat Mecmuası olan, başları açık ve bakımlı modern görünümlü dört genç kız aslında derginin hitap ettiği kesimi de göstermesi açısından önemlidir: Şehirde yaşayan, modern, dünyaya ve magazin çevrelerine ilgili, bakımlı ve güzel genç kadınlar.
Bu sayıda artık Avrupa hayal dünyasından örnekler de görülmektedir. ABD’li film aktrisi Grace Kelly, tıpkı masallarda anlatıldığı gibi, zengin ve çekici bir prens olan Monako Prensi ile evlenmektedir. Düğün bu sayıdan başlayarak uzun süre tüm magazinsel boyutuyla ve bir masal havası içinde anlatılmaktadır. Bu yazılarla birlikte, dergiyi okuyan genç kızların yakışıklı prenslerinin rüyasını görmeye başladığını tahmin etmek hiç te güç değildir.
5’nci sayfada Londra modasından kıyafetler tanıtılırken, 15’nci sayfada güzel üç kadın resmi ile sunulan yazıda örnek gösterilen Batı’lı ve meşhur kadınlara benzemek için kadınların nasıl makyaj yapması gerektiği anlatılmaktadır. 22’nci sayfada ise basit bir yelpazenin elle tutuluşuyla ilgili anlamlar çıkarılarak cinsellik ve kadın erkek ilişkileri ile ilgili mesajlar verilmektedir.
Kapaktaki Gina Lombardia resmi ve 22-23’üncü sayfadaki Sophia Loren resimleri ile ise lanse edilen kadın imajının değişik görünümleri ortaya konmaktadır. 26-27’nci sayfada da buz üstünde dar şortlarıyla tenis oynayan kadınlar ve tribünlerde oyunu seyreden bakımlı kadınlar modern ve batılı bir kadının ayrıca nelerden keyif alması gerektiğini söyler gibidir.  Moda sayfalarında ise; ‘’Zerafet-zevk ve ekonomi’’ vurgusu yaparak aslında batılı tarza öykünerek yaşayabilecek ekonomik güce sahip olmayan kadınlara bunun fazla para harcamadan da yapılabileceği gösterilmeye çalışılmaktadır. Dikkat çekici olan diğer bir husus ise, daha sonraki sayılarda da yayımlanan çoğu moda yazısında modadan; ‘’güzel giyinme sanatı’’ şeklinde bahsedilerek güzel giyinmenin bir sanat olarak betimlenmesi ve yüceltilmeye çalışılmasıdır.[6]
Grace Kelly’nin kapak resmi olduğu 3’üncü sayıdan itibaren değişik revü gruplarının resimleri ve bunlarla ilgili yazılan yazılarla batı başkentlerinde sosyetenin eğlence anlayışı, gazino ve revü kültürünün örnekleri verilmektedir. Kim Novak, Audrey Hepburn, Liz Taylor ve Jane Powel’in resimleri de bulunan bu sayıda 12’nci sayfada Çin ile ilgili bir haberde üç güzel ve bakımlı Çinli kadın resmi ile birlikte; ‘’Son yarım asırdır Çinli kadınların güzelleştiği, Hollywood yıldızlarına bile taş çıkardığı’’ vurgulanarak, doğulu bir ulusun kadınları örnek verilerek sanki Türk kadınlarına değişim konusunda cesaret verilir gibidir.[7]
4’üncü sayıda kapaktaki Sabrina’nın hafif göğüs dekolteli resmi ile birlikte ‘’Pijama Game’’ filminin aktrisi Susan Irwin’in filmde pijama altını giymediği bir resmi ve 22’nci sayfada Martine Karol’un mayolu resmi kadın vücudunun çıplaklığı ve dekolte konularında kadınlara örnekler sunmaktadır. 5’inci sayfada ise Gina Lollobrigida’dan son senelerin dillere destan yıldızlarından diye bahsederek popüler kadın imajı tazelenmektedir.
Bunun yanında, sık sık bale gibi batı sanatlarıyla ilgili haberler de yapılmaktadır. Moda sayfalarında kadın resimlerinden çoğunun şapkalı olması ile belki de yüzyıllardır bir şekilde başını örtmeye alışmış Türk kadınına bu alışkanlığını terk etmeden değişimin ve daha modern bir görünüme kavuşmanın bilinçaltına etki edecek örnekleri gösterilmektedir. Daha sonraki sayılarda Türkiye sosyetesinden sunulan kadın resimlerinde çok fazla şapka takan kadın olmasından bunun başarılı olduğunu söyleyebiliriz. [8]
5’nci sayısında bugün bile hala hatırlanan Marlyn Monroe’nun resminden sonra 6’ncı sayının kapağını İran Şahı’nın karısı Kraliçe Süreyya’nın resmi süslemektedir.  Sadece Batılı sosyete yaşamını sunmakla yetinmeyen dergi bundan sonra Doğu’lu ama Batı tarzında yaşayan ve Batı ile sürekli irtibatı olan tanınmış şahsiyetleri de haberlerine taşır. Bu kapsamda en çok gündeme gelecek olanlar İran saray kadınları ve Ağa Han gibi Doğu’lu tanınmış şahsiyetlerin hayatında olan kadınlardır. Örneğin,  6’ncı sayıda Ağa Han’ın eşinin Monako Sarayı’ndaki düğünde çekilmiş resmi yayınlanır.
Sadece bireysel haberlerle de yetinilmez ve Cannes Film Festivali gibi kitlesel olaylar da haber yapılarak meşhur artistler ve onlar gibi olmak için dikkat çekmeye çalışan Avrupa’nın değişik ülkelerinden gelmiş güzel kadınların çılgınca (daha çok erotik pozlar vermek gibi) davranışları okuyucuya ilgi çekici sözlerle sunulur.[9]
7’nci sayıda kapakta İran şahı ve Kraliçe Süreyya vardır. İçeride de dört sayfa halinde Süreyya’dan bahsedilmektedir. Süreyya; sade fakat şık giyinen, piyano çalan, ata binen, çok güzel bir yüze ve fiziğe sahip, ama aynı zamanda halkın değişik kesimlerinin evlerini ziyaret eden örnek bir kadın olarak takdim edilir. Öte yandan, Marilyn Monroe gibi Batılı meşhur kadınların ve moda sayfalarındaki mayolu mankenlerin resimleri yayımlanmaya devam edilirken Almanya güzellik yarışması gibi kadın güzelliği ve popülerliği ile ilgili yarışmalarla ilgili haberler de dergide yer bulur. Zamanın şartları düşünüldüğünde, nüfusun çoğunun köylerde yaşadığı, şehirlerdeki halkın büyük çoğunluğunun da hala geleneksel yaşam tarzlarına devam ettiği ülkemizde, derginin örnek kadın imajına uygun kimse bulunamamış olmalı ki Türkiye’den kadın resim ve haberlerine pek rastlanmaz. Ancak yabancı ülkelerde bulunan Türk elçiliklerinde verilen yemek ve resepsiyonlarda şık elbiseler giymiş kadınların da bulunduğu küçük haberlere rastlanabilir.[10]
8’nci sayıda, 22 ve 23’ncü sayfalarda, resmi kapakta da basılan Brigitte Bardot’un, hepsi de çok çekici olan resimleri bulunmaktadır. Resimlerin altına yazılan yazılar ise Türk kızlarına verdiği mesajlar açısından önemlidir. Burada; ‘’Atkuyruğu saçın mucidi Brigitte Bardot genç kızlara örnek oldu. Meşhur olabilmek için bütün reklam vasıtalarından faydalandı.’’ denilerek sanki siz de onun gibi meşhur ve başarılı olmak istiyorsanız, değerler sisteminiz terk edip Makyavelist bir yaklaşım izlemelisiniz diye yol gösterilmektedir.
19 Mayıs gösterileri ile ilgili verilen resimler de ilgi çekicidir. Gösterilerde erkek öğrenci resimleri görünmemektedir. Verilen resimde beyaz kısa bir şort ve üzerinde beyaz bir tişört bulunan kız öğrenciler vardır. Sanırım derginin modern kadın imajına uygun görüldüğü için bu resim basılmıştır. [11]
Aslında derginin tüm sayılarında hikâyenin esas objesi olarak bir erkekten bahsedildiğine nadiren rastlanmaktadır. Reklamlar bile hep kadın resimleri ile birlikte, kadınlara hitap ederek yapılmakta, reklamı yapılan ürünler de çoğunlukla; pudra, krem, mutfak malzemeleri, kıyafet, makarna vb. daha çok kadınlar hitap eden ürünler olmaktadır.  İlgi çeken diğer bir husus ta; nasıl haberlerde gerçek hayatta sıradan bir insana çok uzak olan film aktrisleri, kraliçeler, prenseslerden bahsediliyorsa, reklamlarda da gerek fotoğraf gerekse çizim olarak kullanılan resimler gerçek hayata çok uzak bir görünüm arz etmektedir. Resimlerdekiler ya meşhur bir aktristir veya aşırı şık bayanlardır. Güzelce yapılmış kısa saçlar, makyajlı bir yüz ve gece kıyafeti sayılabilecek şıklıkta kıyafetler içindeki kadınlar yemek yaparken gösterilmektedir. Bunların bazılarında esas kadının kocası rolünde; taranmış saçları, ütülü takım elbiseleri içinde kravat takmış yakışıklı erkek resimleri de vardır ancak bu erkekler sanki; ‘’böyle bir kadın olursanız böyle bir kocanız olur’’ der gibi oraya konmuş biraz da geri planda duran konu mankenleri gibidir. Yani haberleriyle ve reklamlarıyla dergide yansıtılan hayat gerçek bir hayat değildir. Öykünülen ve ulaşılmaya çalışılan bir ütopya gibi durmaktadır. Belki de bu yüzden dergi büyük ilgi görmüş ve her sayısında büyük bir tiraj yakalamıştır.
Kraliçe Süreyya bu dönemde magazin konusunun merkezindedir. 9’ncu sayıda İstanbul’a gelen kraliçeyi başbakan ve eşinin gezdirdiği resimler görülmekte, ayrıca tam iki sayfa Süreyya resim ve haberlerine ayrılmıştır. İstanbul’a gelen yabancı aktrisler de gündemin başköşesindedir. Örneğin Fransız aktris Martine Carol’un, İstanbul’un çeşitli yerlerinde kocasıyla birlikte çekilmiş resimleri dergi sayfalarını süslemektedir.
Arada, Türk kızlarının geçen yıl askeri okullara girme hakkı kazandığı haberi, İstanbul Askeri Tıp Okulu kız öğrencilerinin resimleri eşliğinde, biraz da magazin havası verilmeye çalışılarak basılır.[12]
Batılı popüler yaşam tarzı tanıtılırken tüketim ve moda anlayışları da es geçilmez. 10’uncu sayıda Paris’te yeni güneş gözlüklerini sergileyen beş genç kız resmi altında açıklamalarla sunulur. Bununla da yetinilmez, beğenilen ve genç kızlara idol olarak sunulan aktrislerin vücut ölçüleri verilerek giyim-kuşam, bakım, makyaj, yaşam tarzı dönüştürülmeye çalışılan Türk kadınlarına vücut ölçülerin de nasıl olma gerektiği gösterilir.
11’inci sayıda tekrar Batılı bir prenses derginin sayfalarına taşınır: İsveç prensesi Desiree. Bu prenses te idealize edilmiş bir tiptir. Bu sayıda, dergide nadir olan Türkiye içinden haberlere, olgunlaşma enstitüsü kızlarının kıyafet sunumları ile kısa da olsa yer verilir ve daha da önemlisi Stockholm’de yapılan dünya güzellik yarışmasına katılan Türk kızı Ayşe Banu ile yapılan röportaj yayımlanır.[13]  
15 Haziran’da, 11’nci sayısını yayımlayan dergi kâğıt yokluğundan yayımına ara verince[14] okuyucular dergiye tekrar ancak 28 Aralık 1956 tarihinde kapakta İngiliz Aktris Diana Dors’un göğüs dekolteli gece elbisesi ile çekilmiş resmi ile basılan 12’ci sayısıyla kavuşabilirler.[15]


1957Yılı:
13’üncü sayıda güncel moda müzik ve dans akımlarından da örnek verilir ve erkeklerle eğlence yerlerinde rock’n roll dansı yapan Almanya, Belçika ve İngiltere’den kadınların resimleri basılır. Moda da yaygınlaşan akımları tarif ederken basılan eski bir resmin altında; ‘’Yarım asır önce Sultanahmet’’ anonsu yanında çoğu peçeli olan kadınların arasında ön planda bulunan daha batılı tarzda giyinmiş üç kadından; ‘’Bu kadınların o zamanki Paris modasına uymaya çalıştığı’’ vurgulanır.
20 ve 21’nci sayfalarda Brigitte Bardot’un resimleri ile birlikte yazılanlar ise yine dolaylı yoldan Türk kızlarına yönlendirici mesajlar verilmektedir: ‘’ Hareket ve kıyafette hürriyet. Brigitte Bardot’un günümüz gençliğine açtığı ufuk. Yirminci yüzyılın ikinci yarısına girerken cinsi cazibe mevzuunda klasikleşmiş ölçüler ve telakkiler de değişiverdi. Şimdi kadın cazibesi Marlyn Monreo, Gina Lollobrigida ve Kim Novak’la sembolize ediliyor. Bunların yanısıra da zamanın genç kız tipini henüz 22 yaşında bulunan bir Fransız yıldızına temsil ettiriyorlar. 1.68 m. boy ve 55 kilo, mütenasip vücudu, yuvarlak ve yumuşak hatlardan müteşekkil cazip fizyonomisiyle renklenmiş bal rengi saçlı, kahverengi gözlü yıldıza benzemekte bütün kızlar birbirleriyle yarış halindeler. Bardot hususi hayatında kıskanç fakat gayet açık sözlü, cana yakın, samimi bir hanım. Brigitte’in en çok sevdiği spor yüzmedir. Yaz tatiline rastlayan sıcak günlerde aktrisi sık sıkdeniz ve güneş banyosu yaparken görebilirsiniz. Brigitte, caz müziğini klasik müziğe tercih ediyor. ’’ Yani kısaca demek isteniyor ki; ‘’Marlyn, Gina ve Kim cinselliklerini ön plana çıkararak popüler olmuşlardı ama artık moda daha genç ve farklı olan Brigitte ve herkes ona benzemeye çalışıyor, siz de aynısını yapın. Hem bu yeni kadın eskilerden biraz daha farklı. Erkeklerin yanında daha rahat, müzikte fazla eğitim gerektirmeyen türlerden hoşlanıyor ve serbest bir kişilik. Bakın, bunlar da pilajda bikini ile güneşlenirken de dâhil çekilen bazı resimleridir.’’
O dönemde Arap İsrail çatışmaları gündemdedir. İsrail’e yapılan bir gezide ülkenin askeri durumundan çok kadının durumu ile ilgili haberler ve resimler ön plandadır. Hatta İsrail’in askeri başarısı modern İsrail kadınının başarısına bağlanır. Haberde biri başında sepet taşıyan geleneksel kıyafetli kadınları, diğeri bir elinde miğfer diğer elinde silah bulunan kısa kollu tişört giymiş bir kadını gösteren resimlerin altında şunlar yazılmaktadır: ‘’Galibiyetin sırrı; Sol yukarıda görülen kadınların hayatında Samson’un yaşadığı günden beri hiçbir şey değişmemiş gibidir. Gazze’nin birkaç kilometre gerisinde İsrail’e ait Nahal Oz Köyü’nde yaşayan sağdaki kadınların hayatı ise traktör üstünde geçer. İsrail galibiyetinin sırrı buradadır.’’ [16]
Giyimi, yaşam tarzı, vücut ölçüleri, yapacağı danslar ve dinleyeceği müzik, toplum içinde davranış tarzları vb. hususlar hakkında bilgi verilen popüler kadının saçını nasıl yaptıracağı konusu da ihmal edilmez. 13’üncü sayının 28 ve 29’uncu sayfalarında moda olan saç modelleri tanıtılır.[17]
Daha önce belirttiğimiz gibi dergi sayfalarında Türkiye’den kadın resimleri nadiren yer alır. Yayınlananlarda da ölçüt ya Batılı bir görünüm veya Batı tarzı bir şeyi özellikle de Batı’da icra edebilmektir. Daha önce güzellik yarışmasına katılan Türk kızı ile olduğu gibi 15’nci sayıda da opera sanatçısı Leyla Gencer ile de bir röportaj yayımlanır. Gencer’i bir magazin dergisine haber yapan konu; Milano’da bulunan Scala Tiyatrosu’nda Poulenc’in Karmelit Diyalogları eserinde oynayacak olmasıdır.
Dergi kadın cinselliğinin ön plana çıkarılması ve kullanılmasını savunan tavrını bu sayısında da sürdürür. 20 ve 21’nci sayfalarında İngiliz sinemasının gelişmesini anlatırken bunu şöyle göz önüne serer: ‘’Cinsi cazibenin fethettiği son kale İngiliz filmciliği. İngiliz sinemasının son birkaç sene zarfında, dünya piyasasındaki yerini genişleterek hasılat imkânlarını artırması tetkik edildiği takdirde güzel kadın unsurunun bu meselede önemli bir rol oynadığı anlaşılır.’’ Yazıyla birlikte; Belinda Lee, Diana Dors, Julia Arnall, Maureen Swanson ve Jill Ireland’ın resimleri de basılmıştır.[18]
Hemen her sayıda kadın kıyafetlerinde son Avrupa modaları tanıtılırken, saç baş tanıtımından sonra iç giyime de el atılır ve 16’ncı sayının 28 ve 29’uncu sayfalarında; ‘’Korselerde bahar çiçekleri açıyor.’’ anonsu ile dokuz korse modeli resimleri ile birlikte tanıtılmaktadır.
Güzellik bu kadar yüceltilip güzelliğe örnek olarak yabancı aktrisler gösterilince bu durum verilen reklamlarda da etkisini gösterir. 2’nci sayfadaki bir reklamda: ‘’Bir sinema aktrisi kadar güzel mi görünmek istiyorsun. O halde en büyük yardımcınız terkibinde sedef bulunan Havilland kremi olacaktır.’’ denmektedir. [19]
Dergi çıkmaya başladığı tarihten itibaren, Hikmet Feridun Es’in eşi ile birlikte Uzak Doğu ve Orta Doğu ülkelerine yaptığı geziler yayımlanmış, bu ülkelerdeki kadınlar ya bazı kabilelerde kadınların göğüsleri açık olarak dolaşması gibi Türkiye’de bilinmeyen ve alışık olunmayan özellikleri ile veya kara çarşaflar veya burkalar içinde pek te modern olmayan kıyafetleri içinde gösterilir ve bu konudan açıkça bahsedilmese de Batı’lı kadınla bir karşılaştırma unsuru şeklinde olumsuz örnek olarak sunulur. Ancak zaman zaman doğulu kadınlar da bireysel olarak haber yapılır. Bunda kıstas Batı yaşam tarzına sahip olmaları ve ünlü olmalarıdır. İran kraliçesi ve Ağa Han ailesi haricinde ilk defa doğulu bir kadın, bir Japon aktrisi olan Michiko Kyo 17’nci sayıda haber yapılır.
Burada afişe edilen meşhur kadınların reklamlarda da bir ticari unsur olarak nasıl kullanıldığına örnek vermek açısından 22’nci sayfada yayımlanan bir sabun reklamının anonsunu vermek faydalı olacaktır. Reklamda Martine Carol’un resmi kullanılmakta ve altında: ‘’Martine Carol, dilber Fransız sinema yıldızı diyor ki; ben lüks tuvalet sabunu kullanıyorum. 2120 sinema yıldızının tercih ettiği güzellik sabunu.’’ yazılmaktadır[20]
17’nci sayı ilk defa kapağında bir Türk kızı, olgunlaşma enstitüsünden bir kız bulunması açısından önemlidir. Bu sayıya kadar hep yabancı kadınlar kapak resmi yapılmış, bundan sonraki sayılarda da bu çok nadir olarak değişmektedir.[21]
Artık Türk filmleri de seyirci çekmeye ve kendi starlarını oluşturmaya başlamıştır. Bu durum yavaş yavaş dergi yayınlarına da yansır. 19’uncu sayıda çekimleri bitmek üzere olan ‘’Fırtına Geçti’’ isimli filmden bir sahne verilmekte ve oyunculardan bahsetmektedir.[22] Bunun yanında ülkemizde farklı uygulamalara imza atan başarılı kadınlar da dergide yer almaya başlamıştır. Bu kapsamda Elazığ Kız Enstitüsü müdürü Sıdıka Avar’ın Elazığ, Tunceli ve Bingöl köylerinden topladığı fakir köylü kızları okutmasından sitayişle bahsedilen bir yazı dizisi yayımlanmaya başlanır.[23]
Bazı resimlerde, esas konu kadın olmamasına rağmen o dönemde sıradan Türk kadınının nasıl göründüğü hakkında fikir sahibi olunabilmektedir. 27’nci sayıda Manisa Mesir Şenliği hakkında yapılan haberde basılan resimlerde görüldüğü kadarıyla çarşaf vb. kıyafetler giymemekle birlikte sıradan kadınların hala geleneksel giyim tarzlarına (manto, etek veya şalvar ve başörtüsü) devam etiği görülür ama burada dergi kıyafetlerden bahsetmez. [24]
Sayılar ilerledikçe dergide yavaş yavaş Türkiye’den cemiyet haberleri de görülmeye başlar. Erenköy Kız Lisesi’nin mezunlar günü gösterileri[25] ve Kandilli Kız Lisesi’nin mezunlar gününde roc’n roll dahil yapılan değişik danslarla ilgili haberler[26] yayınlanır. Çalışan kadın nüfusu artmakta olduğundan moda sayfalarında çalışan hanımlar için modeller önerilir.[27] Opera sanatçısı Ayhan Aydan’ın Milano ve Duesseldorf’a davet edildiği, Gülçin Bayburt’un Atlas Sineması’nda bale resitali verdiği, Hilton’da Cuma günü hanımların kabul günleri düzenledikleri ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın kızının düğünü gibi haberler ve bunlarla ilgili resimler yayımlanmaya başlar.[28] Bu dönemde operalar, basın baloları vb. cemiyet haberleri de artmaya başlar. Bu haberlerde verilen resimlere bakıldığında artık, bu tür faaliyetlere gidebilen elit kesimden kadınların dergide daha önce tanıtılan kraliçeler, yabancı film aktrisleri ve moda sayfalarında Avrupa modasından kıyafetler sunan mankenlere çok benzer ve şık kıyafetler giydikleri görülür.
Dergi daha çok popüler yaşamla ilgili haberler yaparken küçük puntolarla da olsa zaman zaman ülkemizde gördüğü kadın profilleri hakkında olumlu veya olumsuz yorumlar da yapmaktadır. Örneğin; 40’ıncı sayının 3’ncü sayfasında Atatürk ve modern görünümlü biri erkek biri kız iki gencin heykeli yanında küçük bir kızın elinden tutmuş, arkası görünen çarşaflı bir kadın resminin altına şunlar yazılmıştır: ‘’Gelen ve giden. İstanbul Üniversitesi bahçesinde çekilen bu fotoğraf, iki ayrı yolcuyu göstermektedir. Biri Atatürk rehberliğinde dinç adımlarla ve açık alınla ilerleyen gençlik, öteki ise geriye dönmekte olan kendi çürük kabuğuna çekilmiş ve sımsıkı örtünmüş kara taassup.’’
Dergi artık dışarıya çıkan, günlük yaşama katılan kadınların saldırılara karşı tedbirli olmaları gerektiğini de düşünür ve bu sayının 22’nci sayfasında resimli savunma dersleri vermeye başlar.[29]
Olumsuz yanlar eleştirirken Batı tarzı zevkler kazanan kadınların bu yönleri de övülür. Örneğin; 46’ncı sayının 4’üncü sayfasında hipodromda yarış seyretmeye gitmiş, küçük bir çocuğu çarşaf içinde sallayan başörtülü iki kadın resminin altında: ‘’Başları örtülü bu iki kadın, her ne kadar kıyafet bakımından biraz eskiye bağlılıklarını gösteriyorlarsa da zevk bakımından da bunun aksi olarak modern olduklarını ispat ediyorlar. Çünkü içinde bulundukları yer Veliefendi Çayırı’ndaki tribündür.’’[30]
Dergi Batılı tarzda yaşayan kadın imajı yaratmaya çalışırken bazen aşırılıklardan da endişe duyduğunu saklamaz. Çünkü onun gözünde idealleştirilmiş bir batılı kadın tipi vardır. Bu tipten sapma gösteren görünümler Batılı da olsa yadırganır. Bu kapsamda 42’nci sayıda; ‘’Gençlik nereye gidiyor?’’ diyerek Avrupa gençliğinin yerleşik sistem ve gelenek karşıtı akım ve hareketlerini eleştirilir.[31]
Türkiye’den bazı plajlarda mayoları ile denize girmiş veya sahilde güneşlenen kadın ve erkeklerin resimleri ve konuyla ilgili haberler de yayımlanmaya başlanır.[32] Dergide yurt içinde yapılan balo vb. faaliyetlerle ilgili yayımlar da gün geçtikçe artar. Burada basılan resimler ve yazılar şık kıyafetler giymiş, değişik batı danslarını yapan modern kadın imajını sergilemeye yöneliktir. Ancak bu insanlar yine de toplumun küçük bir kesimini temsil eden zenginler, uluslararası faaliyetlere katılan sporcu ve sanatçılar, dışişleri mensupları ile yönetici elitin eşleri ve diğer aile üyeleridir. [33]
Ülkede bir zengin sınıfı oluştukça, zenginler ve diğer elitlerde Batılı yaşam tarzı yayıldıkça bu kesime yönelik eğlence ve spor yerleri de açılmaya başlar ve dergi bu tür yerleri vakit geçirmeden haber yapar.[34]
Dergi bizden bazı aristokratların evlilik, nişan vb. haberlerini de kaçırmaz. Halife Abdülmecit’in torunu Prenses Fazıla’nın Irak Kralı ile nişanlanmasını konu alan haberler modern kıyafetler içindeki Fazıla ve annesi Prenses Hanzade’nin de bulunduğu resimlerle birlikte 50‘nci sayının sayfalarını doldururken 51’nci sayının kapağını da süsler.[35]  52’nci sayıda ise Fas Kralı’nın 27 yaşındaki kızı Prenses Leyla Ayşe ile ilgili olarak ‘’Memleketinde peçeyi kaldıran sultan kızı.’’ başlığı ile prensesin modern kıyafetler ve rahat tavırlarıyla görüldüğü resimler eşliğinde övücü bir yazı yayımlanır.[36]
Türkiye’de artık modern bir sosyete oluşmuştur ve bunların faaliyetleri arttıkça bu toplumdan kadınlarla ilgili olarak dergide yayımlanan haberler de artış gösterir. Artık Ankara gibi bazı şehirlerde güzellik yarışmaları yapılarak değişik kategoride güzeller seçilir, genç kızlar eskiden sadece erkeklerin katıldığı Deniz Harp Okulu suya atlama yarışmaları gibi faaliyetlere katılır ve hatta bayanlar arası araba yarışları bile düzenlenir. Tabii ki bu faaliyetler de yüceltici bir üslupla dergiye haber yapılır.[37]
Dergi, kadın cazibesi ve cinselliğini o zamana has bir üslupla vurgulamaya da devam eder. 56’ncı sayıda aktris Jane Mansfield hakkında yapılan haber şu şekilde sunulmaktadır: ‘’Ne kadın! Parisliler sevimli J.Mansfield’i böyle tasvir ediyorlar. İç gıcıklayıcı cazibe. Son filminin Paris’teki gala gecesinde giydiği pars taklidi tuvalet, mütenasip vücudunun iç gıcıklayıcı cazibesini ortaya koydu.’’ Kadın vücudu ve cinselliğinin vurgulanması gazetede yayımlanan bazı reklamlara kadar yansır. Mesela Ankara Makarnası reklamı, şort ve üzerine bluz giymiş oldukça açık bir bayan resmi ile beraber yayımlanır.[38]
1957 yılında ülkede seçim hazırlıkları son hızla devam etmekte partiler değişik illerde mitingler yapmaktadır. Ancak mitinglerde siyasetle pek te ilgisi olmayan bazı konular dergiyi rahatsız eder. Dergi çıktığı günden beri lanse etmeye çalıştığı modern Batılı kadın örneğine uymayan bu davranışları gözden kaçırmaz ve sayfalarına taşıyarak eleştirir. Bergama’da yapılan bir mitingde çekilen resmin altında, mitinge erkekler gibi kadınların da katıldığını, ne var ki katılanların harem ve selamlık şeklinde ayrı yerlerde durdukları belirtilip bu durum eleştirilir.[39] Öte yandan İtalya Cumhurbaşkanı’nın ülkemizi ziyareti sebebiyle verilen ve Bayar ve Menderes’in de katıldıkları baloda şık ve modern kıyafetler içindeki kadınların da bulunduğu görüntüler büyük resimlerle verilir.[40]
Artık balo ve kermes gibi faaliyetler sadece devlet ricali tarafından değil aynı zamanda yeni yeni şekillenen burjuvazinin kadınlarının rağbet ettiği yardım kurumlarınca da düzenlenmektedir. Çoğu şapkalı ve şık kıyafetler içindeki kadınların resimleri ile verilen bu tür haberler genellikle zarif ve nezih gibi övücü kelimelerle anlatılır.[41]
1958 Yılı:
Ülkemizde artık Avrupai yaşam süren belli bir kesim oluşmuş ve bunlar Avrupa eğlence ve kutlamalarını aynen kopyalayarak uygulamaya başlamışlardır. Bu durum dergiye, 65’nci sayının kapağında, elinde Türkçe olarak ‘’Yeni Yılınız Kutlu Olsun.’’ yazısı bulunan yabancı mankenin resminin basılması şeklinde yansır. Uluslararası alanda Batı’ya ait bir sanat dalında başarı kazanan kadınlarımız da dergide her zamanki gibi büyük ilgi görmektedir. Polonya’da yapılan bir keman yarışmasında 5’ncilik kazanan Ayla Erduran, mavi satenden şık bir elbise içinde keman çalarken çekilmiş resmi ile haber yapılır. Gölcük’e belediye başkanı olan Jale Bora’da örnek Türk kadını olarak geniş bir haberle kendinden bahsettirmeyi hak eder.[42]
66’ncı sayıda iki sayfa halinde yayımlanan haberde ise; Kervansaray ve Hilton’da lüks ve dekolteli kıyafetler içindeki oldukça bakımlı kadınların aynı şekilde şık erkeklerle dans ederken çekilen resimleri eşliğindeki yazıda yılbaşı kutlamaları anlatılır. Kokteyller, balolar ve yılbaşı kutlamaları gibi eğlenceler artınca bu durum derginin moda sayfalarına da yansır. Dergi bu sayısında kokteyl elbiselerini tanıtır.[43]
67’nci sayıda; Eisenhower’ın eşi ve Prenses Fazıla ile İspanya, Hollanda ve Belçika prensesleri hakkında haberler yapılırken ilk defa olarak Hilton’da yapılan yılbaşı eğlenceleri ile ilgili haberde Türk aktrisleri Neriman Köksal ve Belgin Doruk’un bu eğlencelerde çekilmiş resimleri yayımlanır. Artık Türk aktrisleri de magazin dünyasının objesi haline gelmeye başlamıştır.[44]
Bu tarihten sonra Türk Veteriner Hekimleri Derneği kuruluş balosu, Ankara Mithat Paşa Koleji kıyafet partisi,[45]basın balosu,[46] Kızılay balosu,[47] sosyete kadınlarının Cuma günleri Hilton Oteli’nde yaptığı çay partileri[48],Ankara Mason Locası balosu, Verem Savaş Derneği balosu,[49] tıp balosu, kimyagerler balosu, Tüccarlar Derneği balosu[50]vb. balo ve partilerin ve bu eğlencelerdeki omuz ve sırt dekolteli kadınlar ve genç kızların resimleri dergi sayfalarında daha sık görülmeye başlar.
Ayrıca, Cannes Film festivali gibi faaliyetlerin ardından Avrupa’da kutlanan Alman Faşingleri gibi daha çılgın kutlamalar ve burada çekilmiş kadın resimleri de dergi sayfalarında görünmeye başlar.[51]
Dergi ilgisini tekrar, İran Şahı’ndan, çocuğu olmadığı için boşanan Süreyya ve şahın yeniden evlenebileceği muhtemel gelin adaylarına yöneltir. Muhtemel adayların kimler olabileceği tartışıldıktan sonra bunlardan biri olan Menije Azaan; ‘’uzun boylu, mütenasip endamlı ve güzel bacaklı’’ diye fiziksel özellikleri ile birlikte tanıtılır.[52]
Dergi zaman zaman sanatçı Türk kadınlarını da haber yapar. Bu kapsamda 83’üncü sayıda; ressam Aliye Berger, seramik sanatçısı Füreyya Koral, ağaç oymacılığı sanatçısı Lerzan Bengisu, heykeltıraş Zerrin Bölükbaşı ve bunların sergileri ve faaliyetleri hakkında bir haber yayınlanır.[53]
Artık Brüksel ve Paris gibi şehirlerde düzenlenen fuarlara Türk mankenlerin sunduğu Türk kıyafetleri de taşınmaya başlamış ve doğal olarak bunlar da derginin sayfalarına aktarılmıştır. Avrupa güzellik yarışması İstanbul’da yapılınca bunun resimleri de dergi sayfalarını süslemiştir.[54]
1958 yılının bundan sonraki sayıları da, yurt dışında sınırlı da olsa başarı kazanmış Türk kadınları, İran Şahı’nın evlilik meseleleri ve gelin adayları, Prenses Fazıla haberleri, hosteslerin tanıtılması, İdil Biret’in verdiği konserler, Türk Müziği bayan sanatçılarının tanıtılması ve değişik illerde düzenlenen balolar hakkında verilen haberlerle doludur. Burada ilginç bir olay Kıbrıs müftüsünün gelini Gülten Dana’nın başı açık ve modern görünümlü resminin 110’uncu sayıda kapak resmi olarak basılmasıdır. Herhalde dergi yayıncıları bir müftü gelininin bile böyle modern giyinmesi gerektiğini vurgulamak istemişlerdir.[55]
Dergi yayınlarında Batılı aktrisleri haber yaparken tüm aykırılıklarını, serbest davranışlarını ve cinsel çekiciliklerini ön planda tutar fakat bir müddettir yayımladığı Türk kadın şarkıcılarını nedense hep bir aile ve ev ortamında yansıtır, ev işlerini yapan sadık bir eş, çocuklarıyla ilgili iyi bir anne imajı çizer. 113’üncü sayıda Safiye Ayla tanıtılırken de onun; evinin sobasını kendi yakan, yemek yapmayı seven, elbiselerinin dikiş işlerini kendi yapan, eşiyle ata binen yani ev dışında modern bir kadın ama evde geleneksel Türk kadını gibi davranan bir portresini çizer.[56]
1959 Yılı:
Bu yıl yerli kadın sanatçılar hakkında haberler ilk günlerden itibaren daha da sıklaşır. Bir yandan kadın şarkıcılarımızın tanıtımı hakkında yazılar devam ederken, İdil Biret’in Londra konseri, Yeşilçam’ın anlatıldığı bir yazıda Neriman Köksal ve Pervin Par gibi aktrisler, Ayten Gencer gibi caz söyleyen şarkıcılar da tanıtılmaya ve resimleri yayımlanmaya başlar.
Cemiyet hayatından haberler başlığı ile yazılan yazılarda ise sosyete kadınlarının toplantı ve eğlenceleri resimlerle verilmeye başlanır. Bu yurt içinden haber artışıyla birlikte yurt dışından aktrisler ve meşhur bayanlarla ilgili haberler de devam eder. Hala kapak resmi olarak bu meşhurlardan birinin resmi basılmaktadır. Ancak değişen şey Türk kadınının dergi sayfalarında gerek sanatçı gerekse sosyal yaşamdaki elit çevrelerin kadınları olarak daha fazla yer almaya başlamasıdır.
Belgin Doruk, Muhterem Nur, Çolpan İlhan ve Tijen Par gibi sinema sanatçıları, İdil Biret gibi klasik müzik sanatçıları, Demokrat Parti baloları da dâhil değişik cemiyet hayatı faaliyetlerine katılan kadınların resimleri daha sık yayınlanmaya başlar. Ancak bu yılın en ön planda olan kadını yine İran Şahı’nın eşidir. Ancak bu yeni eş Farah Diba’dır. Süreyya kadar olmasa da, o da uzun süre gündemi meşgul eder.
1960 Yılı:
Türk kadınlarının resim ve haberlerindeki artış devam ettikçe daha gerçek ve daha sıradan kadınlara da yer verme eğilimi baş gösterir. Hatta bu bazı reklamlara bile yansımaya başlar. Daha önce sanki resmi bir geceye veya baloya katılacakmış gibi kıyafetlerle veya normal hayatta kullanılmayan çok açık kıyafetler içindeki kadın resimleri ile verilen reklamlarda artık sıradan ve ev halinde kadın resimleri ile de reklamlar görülmeye başlar. Nuh’un Ankara Makarnası reklamında ev halinde bir kadın ve yanında eşi olan resimle verilen reklamı buna güzel bir örnek teşkil eder. Dergi artık Olimpos dağından aşağıya, sıradan insanların içine inmeye, yani orta sınıfa da hitap etmeye başlamıştır.
Bu yılın ilk sayısında en önemli haber Farah Diba’nın düğünüdür. Bu düğün ile Diba ve Şah hakkında haber ve resimler ilk üç sayı boyunca verilir. Buna Melike Farah’ın resminin 6’ncı sayının kapağında basılması ile devam edilir.
Yıl içinde, genellikle Mart ayı içinde yapılan balolar yine devam ederken bu yıl bazı sanat olaylarında verilen haberler yine lüks kıyafetler içinde görünen katılımcı kadınların resimleri eşliğinde verilir. 4’üncü sayıda, Ankara Devlet Operasında ‘’Salome’’ isimli oyunu seyretmeye giden kadınlar pahalı kürkler içinde resimlenmiştir. Kadınların ellerinde kokteyller de görülür. İstanbul’da opera açılır ve resimlerde yine kürklü lüks giyimli kadınlar vardır. 17’nci sayıda bu olay; ‘’İstanbul’da opera sosyetesi kuruldu’’ diye verilir. Yine bu yıl kadın opera sanatçıları tanıtılır.
27 Mayıs darbesi olunca dergi derhal kendini yeni duruma adapta eder. Daha önceden Cumhur Başkanı Bayar ve Başbakan Menderes ile bazı bakanların iştirak ettiği balo vb. faaliyetleri veren dergi derhal yayınında darbeye ve askerlerle bağlantılı haberlere yer vermeye başlar. Darbeden sonra Demokrat Parti döneminde tutuklanarak hapse atılmış sıradan genç kızlar ve üniversite öğrencilerine yer verilir. Derginin yayınlarında yabancı aktris resim ve haberleri de devam etmekle birlikte azalır ve askeri yürüyüşler gibi günün şartlarına uygun yayınlar artar. 23’üncü sayının kapak resmi olarak Atatürk,[57] 24’üncü sayının kapak resmi olarak yürüyüş yapan Harbiyelilerin fotoğrafı, 25’inci sayının kapak resmi olarak İstanbul Beyazıt Meydanı’nda yapılan 27 Mayıs darbesini kutlayan insanları gösteren resim, 27’nci sayının kapak resmi olarak ise Orgeneral Cemal Gürsel’in resmi[58] basılır. Hürriyet mitingi, eski yönetim zamanında gösterilerde yaralananların hikayeleri, tankların üzerine binmiş askerlerle beraber hareket eden sivillerin resim ve haberleri değinin sayfalara hakim olur. 27’nci sayının yedinci sayfasında çizilen alaylı Menderes karikatürlerinin altındaki yazılarla eski yönetim ağır bir şekilde eleştirilir, orta sayfada iki sayfa halinde Milli Birlik Komitesi üyelerinin resimleri yayımlanır. Magazin ve kadın haberleri, özellikle de yabancı aktrislerle ilgili yayınlar oldukça azalır. Dergi yayınlarıyla darbenin (o zamanki tabirle 27 Mayıs İnkilabı’nın) en büyük destekçisi ve savunucusu olup çıkar. Sanırım bu Türk basınında oldukça yaygın bir alışkanlıktır. İktidarda kim varsa o desteklenir.
Sonuç:
Türk toplumunu Batılılaştırma/modernleştirme çabaları Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde başlayıp Cumhuriyetle de devam eden oldukça uzun bir süreç olmuştur. Bunu yaparken de öncelikle insanların görünüşünü değiştirme/modernleştirme ile işe başlamışlardır. Yapılan reform ve inkılap çabalarında hep bunun izlerini görmek mümkündür. Daha ikinci Mahmut döneminde başlayan reformlar hep kıyafetin, yani görünüşün değiştirilmesi ile işe başlamış ve bu böyle devam etmiştir. İkinci Mahmut; fes giymeyi, setre ve pantolon giymeyi, batılı tarzda ayakkabılar giymeyi, yeni kurulan ordunun bile önce yeni kıyafetler giymesini ön plana alarak işe başlamış, Cumhuriyet döneminde şapka inkılabı ve kıyafet inkılabı gibi değişimlerle bu çabalar devam etmiştir.
Batıcılar toplumun modernleşmesi için öncelikle kadının modernleşmesinin gerektiğini düşünerek bu konuda adımlar atılması için gayret sarf etmişler ve onlar da kadının davranışlarından önce görüntüsünün değiştirilmesi ile işe başlamak gerektiğini öngörmüşlerdir. Bu durum İçtihat Mecmuası’nda neşredilmiş ‘’Pek uyanık bir uyku’’ başlıklı iki yazıda sıraladıkları isteklerinde de açıkça görülmektedir. Bu yazılarda, diğer isteklerin yanında; Kadınların diledikleri tarzda giyinmeleri ve buna karşı yapılacak müdahalelerin önlenmesi, kadınların vatanın en büyük velinimetleri sayılarak kendilerine erkekler tarafından o yönde hürmet ve riayet gösterilmesi, kızlar için diğer mekteplerden başka bir de tıbbiye mektebinin açılması, kadınların ve genç kızların erkeklerden kaçmaması, her erkeğin gözüyle gördüğü, tetkik ettiği, beğendiği ve seçtiği kızla evlenmesi, görücü usulü evlenmeye son verilmesi gerektiği gibi hususlara yer verilmiştir.[59]
İncelediğimiz dönem içerisinde Hayat Dergisi de basın yoluyla aynı şeyi yapmaya çalışmıştır. Yani,  Hayat Mecmuası misyonu olan bir yayındır. Batılı yaşam tarzını Türk kadınına tanıtmak, benimsetmek nihayet onu Batılı ve modern bir kadına dönüştürmek gibi bir amacı vardır. Bunu yaparken de Batı’nın sıradan kadınını değil parıltılı dünyaların kadınlarını bir örnek olarak sunar. Bunlar meşhur Batı’lı aktrisler, prensesler, kraliçeler ve köklü hanedan ailelerinin kadınlarıdır.
Derginin yayın akışı incelendiğinde dönüştürme çabalarının bilinçli ve planlı bir şekilde adım adım ilerleyerek yapıldığı intibaı uyanmaktadır.  Dergi Türk kadınlarına; önce benzemeleri istenen örnekler sunar, sonra bunların nasıl giyindiği konusunda eğitici bir rol üslenir, saç-baş bakımı ve makyaj gibi konuları göstererek nasıl süslenileceğini anlatır, nasıl eğlenmesi ve yaşaması gerektiği belirtilir, neleri nasıl tüketeceklerini anlatır ve hatta nasıl vücut ölçülerine sahip olmaları gerektiği bile söyler.
Bu faaliyetler yapılırken gezi yazıları gibi konuların işlendiği sayfalarda peçeli ve çarşaflı doğu ülkeleri kadınları, bir dipnot gibi karşılaştırma yapılacak olumsuz olan diğer seçenek olarak sunulur. Hatta Türkiye’de bu giyim ve geleneksel yaşam tarzları da yer yer eleştirilir.
Sonuç olarak Hayat Mecmuasının idealize ettiği ve yaratmayı amaçladığı kadın; Batılı yaşam biçimini benimsemiş, modern, sosyal yaşama katılan, giyimi kuşamı çok itinalı, çekici, modayı takip eden, biraz rahat ve açık bir kadındır. Bu kadın gerçek hayatta karşılaşılması çok mümkün olmayan idealize edilmiş bir tiptir.  
Kaynaklar:
Hayat Mecmuası (1956-1960).
Sefa, Peyami (2011) Türk İnkilabına Bakışlar, Ötüken Neşriyat A.Ş., İstanbul.
Siteler:
http://www.ensonhaber.com/hayat-mecmuasi-nedir-2012-04-09.html. Erişim tarihi; 10.06.2013.
http://blog.milliyet.com.tr/sufi-su (sufi-su /Emel Yeşilkayalı). Erişim tarihi; 10.


[2] Dergide yazılana göre sahibi olarak Şevket RADO görünürken, http://www.birzamanlarturkiye.org/2011/06/
hayat-mecmuas.html internet adresinde Şevket RADO’nun derginin sorumlusu olduğu, derginin asıl sahibinin Yapı ve Kredi Bankası olduğu belirtilmektedir. Erişim tarihi; 10.06.2013., Şevket Rado (21 Nisan 1913 Makedonya -9 Nisan 1988 İstanbul); 1913 de İstanbul'a geldi. Vefa Lisesini ve Hukuk Fakültesini bitirdi. Üniversite’de iken Son Posta Gazetesi’nde gazeteciliğe başladı (1932). Sonra Akşam Gazetesine geçti ve orada 25 yıl muhabirlik, fıkra yazarlığı, yayın müdürlüğü yaptı. Gazetecilikten başka; Zoğrafyon Lisesinde Sosyoloji, St.Joseph Lisesinde Edebiyat öğretmenliği, İ.Ü.Gazetecilik Enstitüsünde "Yazı nevileri" hocalığı ve 5 yıl İstanbul Radyosunda haftalık aile sohbetleri yapmıştır. 1956 yılında Hayat Dergisini çıkardı. Hayat ilk sayısında 193.000 adet satarak Türkiye'de rekor kırdı. Hayat Dergisinin tirajı 1958 - 1968 yılları arasında 200.000 ler civarında idi, ki bugün bu tiraja hiç bir dergi yaklaşamamaktadır. Şevket Rado Hayat Dergisinde kapanana kadar devamlı olarak her hafta sohbet köşesinde yazılarını yazmıştır. Hayat'tan başka; sinema - tiyatro dergisi Ses, Resimli Roman, Hayat Spor, Ayna ve Hayat Tarih dergileri Şevket Rado'nun çıkardığı ve yönettiği dergilerdir. 1961 yılında fasiküller halinde yayınlamaya başladığı Hayat Ansiklopedisi büyük bir olay olmuş ve 150.000 adetten fazla satmıştır. Hayat Ansiklopedisinden başka çeşitli eğitici yayınlar, ansiklopedi ve sözlükler, çocuk kitapları, romanlar gibi yüzlerce kitap yayınlamıştır. Son olarak Türk Dil Kurumu üyeliği yapmıştır. Eserleri: Hayat Böyledir, Tatlı Dil, Aile Sohbetleri, Saadet Yolu, Eşref Saati, Ümit Dünyası (Sohbet Kitapları),50. yılında Sovyet Rusya, Amerikan Rüyası (Seyahat), Türk Matbaacılık Tarihi (İbrahim Müteferrika Matbaasında basılmış eserleri ve sonrasını anlatır), Türk Hattatları (Türk Hat Sanatı ile ilgili ilk ansiklopedi tarzında bir eserdir).http://www.turkceciler.com/yazarlar/sevket-rado.html. Erişim Tarihi: 10.06.2013.
[3] Hikmet Feridun ES; (1909 İstanbul - 1992 İstanbul) gazetecisi ve yazarıdır. Orman Fakültesinde okurken öğrenimini yarım bırakıp gazeteciliğe başlamış, Vakit, Akşam, Hürriyet gazetelerinde, Yedigün ve Hayat dergilerinde muhabirlik yapmıştır. Muhabir olarak Kore Savaşı’nı, Vietnam Savaşı’nı ve Kongo iç savaşını izledi. Bu savaşları fotoğraflarla görüntüledi. Akbaba ve Çarşaf dergilerinde gülmece yazıları kaleme aldı. Gezi yazıları, ders kitaplarına alınan yazarlar arasına girdi. 1983′te Burhan Felek Hizmet Ödülü’nü aldı. Başlıca yapıtları şunlardır:Röportajlar; Bugün Ne Diyorlar Ki (1932); Gezi; Aşk Tamtamları (1953).
[4] Suavi Sonar (1910-1994 ); ressam, fotoğraf sanatçısı ve gazetecidir. Güzel Sanatlar Akademisi'nin Afiş Atölyesi'nde ünlü Profesör Weiber’in 3 yıl öğrenciliğini yapmıştır. Daha sonra Babıali’ye geçen Suavi Sonar, dönemin ünlü şair ve yazarlarının kitap kapaklarına kompozisyon hazırlamıştır. Yayın yaşamına 1935 yılında Resimli Her şey Dergisinin teknik yönetmenliğiyle başlamış, fotoğraf ustası Ablan ile İskenderiye’de çalışmalarını sürdürmüştür. Paris ve Roma’da ünlülerle yaptığı röportajlar ve fotoğrafları çeşitli gazetelerde yayınlanmış, Türkiye’ye döndükten sonra da Hayat, Ses, Resimli Roman, Hayat Spor Dergilerinde kapak fotoğrafları ve yerli yabancı ünlülerle yaptığı röportajlar yayınlanmıştır. Suavi Sonar, Roma’ya yerleşerek 27 yıl Hayat Dergisinin Avrupa muhabirliğini yapmıştır. Sunar, 1994 yılında vefat etmiştir. http://www.kenthaber.com/akdeniz/adana/ Kimdir/iz-birakan/suavi-sonar. Erişim Tarihi:10.06.2013.
[5] Hayat Mecmuası, sayı;1, 06 Nisan 1956,s. 4-6,22,23.
[6] Hayat Mecmuası, sayı;2, 13 Nisan 1956.
[7] Hayat Mecmuası, sayı;3, 20 Nisan 1956.
[8] Hayat Mecmuası, sayı;4, 27 Nisan 1956.
[9] Hayat Mecmuası, sayı;5-6, 04-11 Mayıs 1956.
[10] Hayat Mecmuası, sayı;7, 18 Mayıs 1956.
[11] Hayat Mecmuası, sayı;8, 25 Mayıs 1956.
[12] Hayat Mecmuası, sayı;9, 01 Haziran 1956.
[13] Hayat Mecmuası, sayı;10, 08 Haziran 1956.
[15] Hayat Mecmuası, sayı;11-12, 11 Haziran-28 Aralık 1956.
[16] Hayat Mecmuası, sayı;13, 04 Ocak 1957.
[17] Hayat Mecmuası, sayı;14, 11 Ocak 1957.
[18] Hayat Mecmuası, sayı;15, 18 Ocak 1957.
[19] Hayat Mecmuası, sayı;16, 25 Ocak 1957.
[20] Hayat Mecmuası, sayı;17, 01 Şubat 1957.
[21] Hayat Mecmuası, sayı;18, 08 Şubat 1957.
[22] Hayat Mecmuası, sayı;19, 15 Şubat 1957, s.20.
[23] Hayat Mecmuası, sayı;21, 1 Mart 1957, s.8,9.
[24] Hayat Mecmuası, sayı;27, 12 Nisan 1957.
[25] Hayat Mecmuası, sayı;33, 24 May 1957, s. 5.
[26] Hayat Mecmuası, sayı;36, 14 Haziran 1957, s.8.
[27] Hayat Mecmuası, sayı;35, 07 Haziran 1957, s.28.
[28] Hayat Mecmuası, sayı;38, 28 Haziran 1957.
[29] Hayat Mecmuası, sayı;40, 12 Temmuz 1957.
[30] Hayat Mecmuası, sayı;46, 23 Ağustos 1957.
[31] Hayat Mecmuası, sayı;42, 26 Temmuz 1957.
[32] Hayat Mecmuası, sayı;41, 19 Temmuz 1957,s.17.(Büyükada plajı), Hayat Mecmuası, sayı;43, 02 Ağustos 1957, s.16. (Kumköy Plajı)
[33] Hayat Mecmuası, sayı.48, 06 Eylül 1957, s. 12,13. (Uluslar arası tenis turnuvası sebebiyle düzenlenen baloda çaça ve kalipso dansları yapan kadınlarla ilgili resim ve haber.)
[34] Hayat Mecmuası, sayı;49, 13 Eylül 1957, s.8,9. (Burada Hilton Hoteli’nde yeni açılan havuz, havuz başında mayolarıyla güneşlenen kadınların resimleri eşliğinde anlatılmıştır.)
[35] Hayat Mecmuası, sayı;50, 20 Eylül 1957, s.20,21, sayı;51, 27 Eylül 1957.
[36] Hayat Mecmuası, sayı;52,04 Ekim 1957, s.12,13.
[37] Hayat Mecmuası, sayı;53, 11 Ekim 1957, s.4.
[38] Hayat Mecmuası, sayı;56, 01 Kasım 1957, s.20-23.
[39] Hayat Mecmuası, sayı;57, 08 Kasım 1957, s.12,13.
[40] Hayat Mecmuası, sayı;59, 22 Kasım 1957, s.12,13.
[41] Hayat Mecmuası, sayı;63, 20 Aralık 1957, s.12,13.
[42] Hayat Mecmuası, sayı;65, 03 Ocak 1958, s.4.
[43] Hayat Mecmuası, sayı;66, 10 Ocak 1958, s.28,29.
[44] Hayat Mecmuası, sayı;67, 17 Ocak 1958, s.3,7,10,11..
[45] Hayat Mecmuası, sayı;68, 24 Ocak 1958, s.10,11.
[46] Hayat Mecmuası, sayı;71, 14 Şubat 1958, s.14.
[47] Hayat Mecmuası, sayı;73, 28 1958, s.14.
[48] Hayat Mecmuası, sayı;74, 07 Mart 1958, s.28,29.
[49] Hayat Mecmuası, sayı;76, 21 Mart 1958, s.3.
[50] Hayat Mecmuası, sayı;77, 28 Mart 1958, s.27.
[51] Hayat Mecmuası, sayı;75, 14 Nisan 1958, s.20.
[52] Hayat Mecmuası, sayı;80, 18 Nisan 1958, s.8,9.
[53] Hayat Mecmuası, sayı;83, 09 Mayıs 1958, s.3.
[54] Hayat Mecmuası, sayı;92, 11 Temmuz 1958, s.3,4,5.
[55] Hayat Mecmuası, sayı;110, 14 Kasım 1958, s.10,11.
[56] Hayat Mecmuası, sayı;113, 05 Aralık 1958, s.6,7.
[57] Hayat Mecmuası, sayı:23, 03 Haziran 1960.
[58] Hayat Mecmuası, sayı:27, 01 Temmuz 1960.
[59] Peyami SAFA, Türk İnkilabına Bakışlar, Ötüken Neşriyat A.Ş., İstanbul, 2011, s.59-62.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder