Tirikopis deyince muhtemelen çoğu insan kimden bahsedildiğini bilir. Bizim genellikle Tirikopis diye bildiğimiz ve Büyük Taarruz’da üç yunan kolordusunun güneydeki yarma bölgesindeki kolordunun komutanı olan ve Yunan Küçükasya Ordusu Komutanı Hacianesti İzmir’de keyif çatarken cephedeki bütün birlikleri sevk ve idare etmeye çalışan Yunan generali Nkolaos Trikupis’ten bahsediyorum.
General Trikupis, Büyük Taarruz’da kolordusunun cephesi
yarılmasına ve sonrasındaki 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni (Yunanlılar
bu muharebeye Al Viran Muharebesi diyorlar.) kaybetmesine rağmen, kendisini
tanıyanlar tarafından o zamanki Yunan ordusunun en başarılı ve yetenekli
generali olarak tanınmaktadır.
General Trikupis, meslek yaşamı boyunca meydana gelen tüm
Türk-Yunan savaşlarına katılmış, muharebe meydanlarında gösterdiği cesaret ve
yeteneğiyle hızla yükselmiş başarılı bir generaldir. Fakat kendisinin katıldığı
ve Türklerle yaşanan bu üç savaşın ikisini Türkler kazanmıştır. Bu savaşların
sonuncusu olan Kurtuluş Savaşı (Yunanlılara göre Küçükasya Seferi.) sonunda
yapılan Büyük Taarruz ise onun meslek hayatının sonunu getirmiştir. Çünkü genç
rütbelerde iken iki defa Türklere esir olmaktan şans eseri olarak kurtulan
Trikopis, üçüncü savaşın sonunda Yunan Küçükasya Ordusu Komutanı olarak
Türklere esir düşmüş ve esir olarak bir yıl süreyle Türkiye’de kalmıştır. Şimdi
Yunan Ordusu’nun yetiştirdiği önemli generallerden biri olan bu Trikupis’in
maceralarla dolu yaşamını anlatmaya çalışacağız.
Trikupis, Yunanistan’daki bir yerleşim yeri olan
Misolongi’de (Yunanistan’ın batısında İon Denizi kenarındaki bir yerleşim
yeridir.) doğdu. 14 Yaşına kadar burada yaşadıktan sonra buradan ayrılarak
1881-1882 öğretim yılında Pire’deki askeri okula gitti. Buradan da anlaşılacağı
gibi kendisi Atatürk’ten 13-14 yaş büyüktür. O dönemde Yunanistan’da askeri
okula girenler kesintisiz 7 yıl okuduğu için 1888’de okuldan mezun oldu.
Okuldan mezun olduktan sonra topçu sınıfına ayrıldı.
Şubat 1889’da, askeri eğitim maksadıyla Fransa’ya gitti.
Fransa’da da yedi yıl kaldı. Bu eğitimin ilk yılında 26. Fransız Sahra Topçu
Alayı’nda görev yaptı. Ovur ve Serkoti’deki askeri kampta da topçuluk ve atış
konusunda uygulamalı eğitim aldı.
Bu eğitim sonunda 1890’da girdiği sınavı kazanarak 1890-1892
yılları arasında Fransız Topçu Tatbikat Okulu’nda öğrenci subay olarak okudu.
Bu okuldan sonra Fransız Süvari Tatbikat Okulu’nda eğitim gördü. Bu eğitimin
ardından 1893-1895 yılları arasında Paris’teki Fransız Yüksek Harp Okulu’nda
(Harp Akademisi) okudu.
Bu sırada meşhur Dreyfus olayı sebebiyle Yunan değil Fransız
üniforması giydi. Ülkesine henüz dönmediği için hala asteğmen rütbesindeydi.
Diğer öğrencilerin çoğu yüzbaşı rütbesinde olduğundan okulda Trikupis’e
Avrupa’nın en yaşlı asteğmeni deniliyordu.
Trikupis, bu okulu başarıyla tamamladıktan sonra Yunanistan’a döndü.
1897 yılında Yunanistan Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ve
seferberlik ilan ettiğinde Trikopis Nauplion’daki mühimmat deposunda görev
yapıyordu. Buradaki tüm subaylar, savaş
ilanı ile çok heyecanlanmış ve savaşa katılma arzusu ile dolu olduklarından, o
zamanki Osmanlı sınırına çok yakın bir yerde ve savaşın yaşanacağı düşünülen
bir bölgede olan Larissa’ya gitmek istiyordu.
Bir süre sonra Trikupis, Larissa bölgesindeki General
Nikolaos Makris komutasındaki 1. Tümen’in (kurmay heyetine) karargâhına
görevlendirildi. 4 Nisan 1897’de çatışmalar başlayınca en yakındaki çatışma
bölgesi olan Boyacı-Tırnova bölgesine gitti. Burada ilk defa çatışma tecrübesi
yaşadı. Bu çatışmalarda başlangıçta vurulma endişesi yaşamasına rağmen kısa
sürede muharebe şartlarına alıştı.
11 Nisan’da görevli olduğu tümenin karargâhı ile birlikte
bulunduğu Kritiri bölgesinde topçu birliklerini bizzat yönetti. Bu sırada
Deleria bölgesindeki Yunan savunmasının çöktüğü ve birliklerin dağıldığı haberi
gelince Tümen Komutanı durumu öğrenmek için Trikupis’i bu bölgeye gönderdi.
Atıyla bu bölgeye yaklaştığında Yunan askerlerinin ve köylülerinin bozgun
halinde kaçtıklarını ve Türk süvarilerinin onları kovaladığını gördü.
Türk süvarileri ona doğru yaklaşınca atını ormanlık bir
bölgeye sokup saklandı. Türkler gidince Tümen’e geri döndü ve komutanına rapor
verdi. Yunan Genel Karargâhı Tümen’in Farsala’ya hareket etmesini emir verince
toplandılar. Fakat Tümen Kurmay Başkanı ortadan kaybolduğundan Tümen Komutanı
Trikupis’in Kurmay Başkanı yerine geçerek Tümen’e gerekli emirleri iletmesini
istedi. 23 Nisan’da Frasala’da bir bölüğün başında demiryolu istasyonunu ele
geçirmek için taarruz etti ama Türk ordusu demiryolunu ele geçirmiş olduğundan
geri çekildi.
25 Nisan’da Tümeniyle birlikte Dömeke’ye gitti. Tümen
komutanı onu keşif için ileri gönderdiğinde Türk süvarilerinin arasında kaldı.
Ama süvariler onu görmeyince yine kurtuldu. Dömeke, Derbent ve Furka
muharebelerinde Yunan ordusu bozguna uğradı ve 7 Mayıs’ta Lamia’ya kadar
çekildi. Tümen komutanı ile birlikte Türklerden kaçan askerleri durdurmak için
çok uğraştılar ama hiçbiri durmuyordu. Trikupis silahını çekip tehdit ederek
bir miktar askeri durdurmayı başardı. Fakat büyük bir yenilgiye uğrayan
Yunanistan ateşkes istediğinden o sırada savaş sona ermişti.
Trikupis Balkan Savaşı’na 3. Tümen Kurmay Başkanı olarak
katıldı. Bu savaşta Yenice’nin güneybatısında yüzünden yaralandı. Görice’nin ele geçirilmesi esnasında Tümenle
birlikte muharebelere katıldı. Trikupis, 2. Balkan Savaşı’nda da Kılkış,
Kelender ve Petsova bölgelerinde Bulgarlarla yaşanan muharebelere katıldı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Selanik’ta görev yapıyordu.
Kral ile Venizelos arasında anlaşmazlık çıkıp ta Yunanistan’da biri Krala bağlı
olarak Atina’da, diğeri ise Venizelos’a bağlı Selanik’te iki hükümet ortaya
çıkınca, Ağustos 1916’dan itibaren Krala bağlı olarak Atina’da görev yaptı. 1918
Şubatına kadar Atina’da kaldı. Mayıs 1918’de Atina bölgesinde görev aldı ve
İtilaf Devletlerinin Makedonya Cephesi’ne yaptığı son taarruza katıldı. Üsküp,
Priştine, Niş ve Prut bölgelerinin ele geçirildiği harekâtlara iştirak etti. 25
Aralık 1918’de Sofya’ya geldi. Burada 2-3 gün kaldıktan sonra Mayıs 1919’da
Görice’de görev yapmaya başladı. Mayıs ayının 15’inde bir Yunan Tümeni İzmir’e
çıkmış ve Yunanlıların Küçükasya Seferi başlamıştı.
Yunan ordusu 22 Haziran 1920’de Milne Hattı’ndaki Türk
birliklerine taarruz edip darmadağın ettiği ve Bursa dâhil birçok yerleşim
yerini ele geçirdiği sırada tümeni Anadolu’ya gitmekle görevlendirildi. Bunun
üzerine Temmuz 1920’de 3. Tümenle İzmir’e çıktı ve Manisa’ya geldi. 1 Kasım
1920’de Venizelos seçimi kaybedince Anadolu’daki Yunan Ordusu Komutanlığına
Populas getirildi. Bundan sonra da birlik komutanları değişmeye başladı. Trikupis te 3. Kolordu Komutanlığına atandı.
Fakat 3. Ordu Komutanı komutayı vermeyince Bursa’da bir binaya yerleşip kendi
3. Kolordu karargâhını kurdu ve birliklere emir vermeye başladı. Bunun üzerine bütün
tümen komutanları ondan emir almaya başlayınca eski kolordu komutanı komutayı
ona devretmek zorunda kaldı.
Kolordu Komutanı olarak 1. Ve 2. İnönü Muharebelerine
katıldı. Bu muharebelerde bir defa atı vurularak öldü ancak kendisine bir şey
olmadı. Kütahya-Eskişehir Muharebesi’nden sonra Kral ve Prenslerin de
katılımıyla Eskişehir’de yapılan toplantıda güney grubu komutanı olarak görevlendirildi.
Burada Sakarya Meydan Muharebesi için ilerleyen Yunan ordusunun güney ve
güneybatı yan emniyetini aldı. Sakarya Meydan Muharebesi kaybedilip te Prens
Andreos 2. Kolordu Komutanlığı’ndan ayrılınca 19 Eylül 1921’de onun yerine 2.
Kolordu Komutanı oldu.
Ekim 1921’de Yunan ordusu kuzeyde 3. Kolordu’dan oluşturduğu
birinci grup ve güneyde 1. ve 2. Kolordulardan oluşan ikinci grup olarak ikiye
ayrıldı ve güneydeki grubun komutanlığına Trikopis getirildi. Fakat bu sırada
Yunan Küçükasya Ordusu Komutanlığına getirilen Hacianesti Temmuz 1922’de bu
teşkilatı bozunca sadece 2. Kolordu Komutanı oldu. Trikopis anılarında
Hacianesti’nin kendisinin iki kolorduya birden komuta etmesini kıskandığı içöin
bu teşkilatı bozduğunu anlatmaktadır.
Fakat kısa süre sonra başlayan Büyük Taarruz’da muharebeleri
İzmir’den idare etmeye çalışan ve Trikupis’in aldığı gerçekten önemli ve
uygulanmaya devam edilse Türk ordusunun taarruzunu sıkıntıya sokabilecek olan
tedbirleri iptal ederek Yunan ordusunun kısa sürede darmadağın olmasına sebep
olan Hacianesti komutanlıktan alınınca, Trikupis ordu komutanlığına tayin
edildi. Ama bu sırada o orduyu geri çekerek kurtarmaya çalıştığından ve
ülkesiyle tüm irtibatı Türk Süvari Kolordusu tarafından kesildiğinden, o bunu
esir düştükten sonra Mustafa Kemal Paşa’dan öğrenebildi. Savaştan sonra da bir
yıl kadar esir olarak Türkiye’de kaldıktan sonra ülkesine döndü. Hacianesti
yargılanıp kurşuna dizilirken Trikupis suçsuz görülerek hakkında mahkeme bile
açılmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder