.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

29 Ekim 2024 Salı

Lozan bir zafer mi yoksa bir hezimet mi?

 Bu soru, benim duyduğum en salakça sorulardan biri?

Neye göre hezimet, neye göre zafer?

Lozan'ın alternatifi nedir?

Sevr Antlaşması değil mi?

Sevr haritası ve koşullarını alıp masaya koyun, yanına da Lozan sınırlarını ve koşullarını koyun, hangisi iyi bakın.

Sorunun saçmalığını hemen anlarsınız.

Bu soru 50'lerde dillendirilmeye başlandı ama 70'lerden sonra sıkça soruluyor.

Cumhuriyet ve hatta devlet düşmanları onun kurucularına doğrudan saldıramadıklarından bu soruyu ortaya atarak dolaylı bir strateji uyguluyorlar.

Soruyu soruş şekilleri bile hezimet olduğunu ima eder şekilde.

Kendileri Vahdettin'i parlatmaya, o olmazsa yerine 2. Abdülhamit'i parlatmaya çalışıyorlar.

Halbuki Abdülhamit çok önceleri ölmüştü.

Ama bir İngiliz gemisine binerek yaptıklarının hesabını vermekten korktuğundan rezil bir şekilde yurt dışına kaçan birini parlatmak o kadar kolay değil.

Bu yüzden geride daha başarılı birini öne sürüyorlar.

Ama Vahdettin ve hükümetinin imzaladığı anlaşmayı, yani Sevr'i hiç gündeme getirmiyorlar.

Sanki Osmanlı Kanuni devrindeki gücünde ve sınırlarındaydı da Atatürk ve arkadaşları gelip onu yıktı gibi anlatıyorlar.

Bu da bir ucube düşünce sistemini ortaya çıkarmaktadır.

Hepsinin temelinde ölüyü gömmek yerine diriltme hayali kurmak yatmaktadır.

Frankeştayn filmini seyretmeyen yoktur.

Ölüleri diriltemezsiniz.

Ola ki diriltmeyi başarırsanız da bir ucube yaratmış olursunuz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder