.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

3 Ekim 2013 Perşembe

Irak (Körfez) Savaşı ve Yarattığı Yıkımın Sonuçları.


Irak üniter bir devletti. Başında Baas milliyetçisi diktatör Saddam vardı. Ülkeyi demir yumrukla ve çok kötü yönetiyordu. İran'a savaş açıp yıllarca ülkenin kaynaklarını batıdan aldığı silahlara aktarı. Bu harcamayı karşılamamk ve bölgenin ve tüm Arapların lideri olma hayaliyle zengin petrol yataklarına ve denize açılan önemli bir mevkiye sahip olan Kuveyt'e saldırdı ve burayı işgal etti.Bu arada Halepçe'de zavallı insanları çoluk çocuk demeden zehirli gaz atarak öldürdü. Yönetimi süresince siyasi muhaliflerin hepsini acımadan idam ettirdi. Bu adamın hayatı boyunca Irak'ta 50.000 kişinin ölümüne sebep olduğu söyleniyor.
Bu adamı diktatör ilan edip Irak'a demokrasi getiren ABD ise sadece savaş esnasında, uçaklardan attığı bombalar, gemilerden attığı füzeler ve diğer silahlarla sadece askerler değil, çoğu kadın ve çocuklardan oluşan milyonlarca insanı öldürdü. Saddam yakalanıp kameralar önünde asıldı. Ülke dini (şii-sünni) ve etnik temelde (Kürt-Arap) fiilen bölündü. Herkes kendi dilinde okuyup kendi ayrı camiine gidiyor. Ülkede seçimler yapılıp bazı yöneticiler seçiliyor. Yani bizde demokrasiden anlaşıldığı şekilde oldukça demokratikleştiler. Petrol üretimi arttı. Ticaret ve inşaatlar arttı.
Şimdi bunlara bakarak durum ne kadar iyi diye düşünenler olabilir.Ama işin bir de öbür tarafına bakalım.
Irak'ta her gün insanlar birbirini öldürüyor. Bombalı eylemlerin ardı arkası kesilmiyor. İnsanlar din ve etnik kökenlerine göre birbirlerinden nefret etmeye ve bu nefret artık onulmaz birhale gelmeye başladı. Amerikelılar gitmeden önce hergün binlerce insan ölüyordu, şimdi de yüzlerce insan ölmeye devam ediyor.
Sddam döneminde tüm iktidarı döneminde ölen insan neredeyse her yıl ölüyor.
Şu sıralarda güvenlik en iyi durumunda ama sakın herşey günlük gülistanlık sanmayın. Sadece bu Eylül ayı süresince 1000 kişi saldırı sonucu ölmüş.Yani kaba hesapla yılda 12.000 kişi eder. Yaralananlardan hiç söz etmiyorum. Yani güvenliğin ne kadar iyileşmiş olduğunu siz düşünün. Ve tüm bu çatışmalar, dini, mezhepsel ve etnik motivasyonlarla yapılıyor.
Şimdi Türkiye'ye bakalım. Saddamdan az olmayan cinayetten sorumlu Apo devletimizle müzakereler yürütüyor. Bunu da insanları salak yerine koyarcasına ''Hükümeti görüşmüyor. Devlet görüşüyor.'' diye insanlara ne demek olduğu belli olmayan saçmalıkla açıklıyorlar. Devlet dediği MİT müsteşarını devlet diye gösteriyorlar ama bu adamı kim atadı, kim oraya git diyor, anlaştığı koşulları kim uyguluyor? Vatandaş Mehmet değil herhalde! Elbette ki hükümet.
Neyse bu saçmalığı bir tarafa bırakalım ve Irak'ta olanların Türkiye ile ne ilgisi var ona bakalım.
Şimdi Irak'ta demokratikleşme yapan ABD ve Batı'nın yol göstermesi ile bizim hükümetimiz de kendi aklınca ülkemizi demokratikleştiriyor. Aynı Irak'ta olduğu gibi insanları; Alevi-Sünni-Şii diye mezhep olarak, Hrisyiyan-Müslüman-Yahudi diye dinsel olarak, Türk-Kürt-Çerkez-Arnavut diye etnik olarak ayrıştırıyor.Yıllar boyunca kaynaşmış, heryerde iç içe girmiş, aslında bireysel bazda aralarında hiçbir sorun da olmayan insanlarımızı her türlü hareketiyle ayrıştırıyor. Kesişme ve bağlanma noktalarını kırarak fay hatları oluşturuyor. İleride provakötörler veya bazı güçler tarafından Irak'ta olduğu gibi birbirleri ile çarpıştırabileceği uygun yapıyı hazırlıyor.

Ve en kötüsü bunu; kardeşlik projesi, barış projesi diye satıyor millete.

En kötü zehir bile en güzel ambalaj içinde satılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder