.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

15 Ekim 2013 Salı

Çiftçilerle sohbetler: Çiftçilerin sorunları.


Bayram dolayısıyla memlekete geldiğim ilk gün köye gittim. Bir iki gün köyde kaldım. Köylülerimizle kahvede oturduğum bu süre içinde o kadar çok dert dinledim ki kendimi bu konuda bir şeyler yazmak zorunda hissettim.
Ege bölgesinde çiftçiler dertli. Hem de çooook dertli.
Bu yıl çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesi çok düşük olmuş. Çiftçilerin çoğu geçen yıl aldığı ürün miktarının yarısını hasat edememiş. Ürün az olmasına rağmen ürün fiyatları da o kadar yüksek değilmiş. İki yıl önce kilosu dört bin liradan fazlaya satılan kuru üzüm, geçen yıl rekolte yüksek oldu bahanesiyle 3500 lira civarına düşmüş. Rekoltede azıcık bir artış fiyatları bu kadar düşürürken rekoltede neredeyse %50 oranında meydana gelen düşüş nedense aynı oranda fiyat artışına yansımamış.
Mısır fiyatları konusunda ise şikâyetler daha da fazla. İki yıl önce 620 kuruş olan mısır, geçen yıl 585 kuruşa, bu yıl ise 555 kuruşa düşmüş. Öte yandan girdi fiyatları ise olabildiğine artmış. Bu durum çiftçinin gelirlerini oldukça düşürmüş. Çiftçi geçim sıkıntısı çekiyor.
Bir örnekle açıklayalım.
Ege bölgesinde, çiftçilerin çoğunluğunun toprağı 50 dönümden azdır. İnsanlar bu topraklarından elde ettikleri ürünle bir yıl geçinirler. Genellikle başka gelirleri de yoktur.
Buna rağmen, elimde 60 dönüm toprağı olan, tanıdığım birinin, masraf ve gelir durumu hakkında kesin bilgiler olduğundan onun gelirini örnek alarak bir hesap yapacağım. Daha az toprağı olanların durumunu buna göre herkes kıyaslayabilir.
Bu çiftçi 60 dönüm arazisine mısır ekmiş. Toplam da 82 ton civarında ürün hasat etmiş. Bu ürününü kilogramı 555 kuruştan bir tüccara satmış. Bu fiyat üzerinden alması gereken para 45.000 TL civarında. Ama parayı almaya (ürünü teslim ettikten bir ay sonra parayı ödüyorlar) gittiğinde tüccar devletin alacağı vergiyi bu paradan kesmiş: 1000 lira civarında bir para.
Çiftçi 44 bin küsur lira parasını bankadan aldıktan sonra benzinliğe gidip harcadığı yıllık mazot parasını ödemiş: 3.400 TL. Buradan çıkan çiftçimiz tarım kooperatifine gidip yıllık gübre ve tohum parasını ödemiş:9.600 TL. Çiftçimiz buradan çıkıp damlama sulama için aldığı hortumların parasını ödemiş:2500 TL. Bu parayı verince sondajı çalıştırmak için yıl içinde harcadığı elektiriğin kaç para olduğunu çıkartmış: 3400 TL. Sonra da iki komşusu ile birlikte ortak oldukları sondajın kurulum masrafından kendi payına düşen taksiti ödemiş:3000 TL.
Harcadığı paradan sonra elinde kalan parayı hesaplayan çiftçimiz elinde 22 bin liradan biraz fazla para kaldığını görmüş. Elinde halen para varken 4-5 aydır sadece asgari tutarını ödediği kredi kartını kapatmaya karar vermiş. Bankaya gidip o ay 4.300 liraya ulaşan borcunu kapatmış.
Çiftçimizin eline 18 bin lira kadar bir para kalmış. Bundan sonra sağa sola olan borçlarını ödediğini anlatmayacağım. Bu çiftçinin traktör ve iş makinelerine ödediği bakım ve onarım masraflarını da anlatmayacağım.
Bu çiftçimiz bu parayla ikisi de öğrenci olan çocukları ile birlikte 4 kişilik ailesini bir yıl geçindirmek zorunda.
Bu yine de durumu nispeten iyi bir çiftçidir. Çoğu çiftçinin bu kadar tarlası yoktur. Onların durumunu artık siz düşünün.
Haa, bu arada hükümet bu çiftçiye 3000 TL ürün desteği vermektedir. Ancak bunu neredeyse bir sonraki senenin hasat zamanında verdiğinden çiftçi bu parayı üretim sürecinde peşin para olarak kullanamamaktadır. Bu sebeple üzerine bir de faiz yükü binmektedir. Sadece banka ve kredi kartı faizi değil. Benzinlikler dâhil herkes gariban çiftçiyi soyma yarışına girmiştir. Bir örnek vereyim ki daha iyi anlaşılsın. Benzinlikler mazota aylık %2 faiz uygulamaktadır. Türkiye’de tefeciler hariç hiçbir banka bu kadar yüksek faiz uygulamamaktadır.
Ziraat Bankası ‘’Çiftçi Kartı’’ uygulaması, Tarım Kredi Kooperatifleri 6 aylık faizsiz mazot satışı gibi uygulamalar çiftçiyi bu tefeci zihniyetli çakallardan koruyacak uygulamalardır. Ancak bu kartı ve uygulamayı birçok çiftçi kullanmamaktadır. Neden kullanmadıklarını sorduğumda; ’’Kart ücreti çok yüksek. Benim az tarlam var. Faizli mazot almak bana daha ucuza geliyor dediler.’’ Tabii ben durumu tam bilmiyorum. Ya iyi niyetli gibi görünen bu uygulamalarda bir aksaklık var veya çiftçi yeterince bilgi sahibi değil. Ama bir sorun olduğu kesin.
Peki, çiftçinin durumu neden böyle?
Bunu sorduğumda onlarca sebep söyleniyor. Bunlardan bazılarını kısaca sıralayalım.
*Ülkenin yıllık tarım ürünleri ihtiyaç miktarı ve buna göre çiftçinin ne üreteceği, devletçe planlanmadığı veya en azından yönlendirme yapılmadığı için çiftçi kendi kanaatine göre bir şey ekiyor. Bazen bu ekim tek bir bitkide yoğunlaşıyor. Rekolte çok yüksek olduğundan ürün para etmiyor.
*Mazot, tohum ve gübre fiyatları her yıl, aşırı derecede artıyor. Ama ürün fiyatları tam tersine düşüyor.
*Çiftçi örgütlü olmadığından tüccarın eline mahkûm oluyor. Tüccar da bunu bildiğinden çiftçileri sömürüyor.
*Devlet, hasattan hemen önce, yurt dışından o ürünün ithal edilmesini serbest bırakarak, kalitesiz ucuz ürün gelmesine göz yumuyor. Bu durumda ise fiyatlar suni olarak düşürüldüğünden çiftçi eziliyor.
*TMO, ürünlere daha yüksek fiyat vermesine rağmen, TMO’ya mal vermek oldukça zor. Ürünü teslim etmek için günlerce kuyrukta beklenebiliyor. Nem oranı vb. kesintiler ile gün başına kamyonculara ödenen paralar yüzünden fiyat yine aynı düzeye düşüyor. İnsanların yaşadığı stres ve çektiği sıkıntı da cabası.
*Sulama masrafları elektrik fiyatları yüzünden çok yüksek.
*Ürün destekleme fiyatları çok düşük.
*Devlet aylar sonra destekleme ödediği halde vergiyi peşin kesiyor.
*Çiftçi eski çiftçi değil.   Mesela kimse artık evinde hayvan beslemiyor, ekmek yapmıyor. Çiftçinin yaşam tarzı şehirliden sadece daha küçük yerlerde, yani köyde yaşaması dışında çok farklı değil. Çiftçi de artık şehirli gibi bir tüketici. Bu da masrafları artırıyor.
Yani özetlersek çiftçinin sorunları var.
Çiftçi durumdan memnun değil.
Gidişattan da umutlu değil.
Çiftçi her yede ağlıyor.
Çiftçi; sanayici, büyük hayvancılık şirketleri ve tüccar lehine ihmal edildiğini ve hatta ezildiğini düşünüyor.
Tarım Bakanlığı ve hükümet sanki bu sesleri duymuyor.
Sanırım önümüzdeki seçimlerde mecburen duyacaklar.
Çünkü, çiftçi; seçimlerde sandık başına gelince, bu sıkıntıları çok yüksek sesle haykıracak gibi görünüyor.

Saygılar sunarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder