"Ateş olsan, cürümün kadar yer yakarsın." biz söz vardır.
Hakikaten doğru bir sözdür.
Bizde iktidara yakın kesimler her ne kadar "Dünya devleti olduk." veya "Çok güçlendik. Dünya/Avrupa bizi kıskanıyor." filan dese de hikaye.
Bizde de seçim oluyor ama kimsenin pek umurunda olmuyor.
ABD seçimlerini ise tüm dünya takip ediyor.
Çünkü biz ekonomik olarak da, siyasi olarak da, askeri olarak da ancak bölgesel güç olmaya çalışan bir ülkeyiz.
Bizdeki iktidar değişiklikleri en fazla bölgesel bir etki yaratabilir.
ABD ise gerçek bir dünya devleti.
Dünyanın en büyük GSMH'sına sahip.
Büyük bir nüfusu ve büyük toprakları var.
Silah endüstrisinde bir numara.
Dünyanın en güçlü ordusuna sahip.
Dünyanın her yerinde üsleri var.
Uzayda bir sürü uydusu var.
Bu yüzden ABD'de iktidar değişikliği tüm dünyayı etkiliyor.
Bu kadar büyük olmasına rağmen ABD'nin de bu büyüklükle uyuşmayan tuhaflıkları var.
Eski başkan resmen bir bunaktı.
Yerine aday gösterdiği kadın ise şaibeli bir tip.
Rakibi olan Trum da ondan aşağı değil.
Dengesin, tuhaf hareketleri olan, konuşurken dudaklarını maymun gibi kıvıran tuhaf biri.
Geçen seçimden sonra taraftarları ortalığı ayağa kaldırdı.
Kongreyi bastılar.
Söylemleri ile halkı ikiye böldü.
Üstelik kişisel zafiyetleri de var.
Kendisinden çok genç ve davranışlarından pek de anlaşamadıkları açıkça görülen genç bir karısı var.
Buna rağmen bir hayat kadını veya ilişkiye girdiği genç bir kadına çenesini kapatması için para verdiği ortaya çıktı.
Küçük kızları tüm dünyadan toplayıp bir adaya koyan ve yaşlı sapıklara peşkeş çeken sapık yahudinin adasına gidenlerden biri olduğu da yazıldı ve çizildi.
Bu konularda yargılanması söz konusu.
Tek kurtuluş yolu seçimi kazanmak.
Ve kazanacak gibi de görünüyor.
ABD'nin hali budur.
Dünyanın geneli de ABD'den farklı değil.
Neredeyse bütün ülkelerde dengesiz kişiler, cinsel sapıklar, narsistler, megolomanlar, diktatörlük özentileri, yarım akıllılar iktidarda.
Dünya nasıl batmıyor, akıl alır gibi değil.