.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

28 Kasım 2023 Salı

Gelişmiş batı ülkeleri ile geri kalmış ülkelerin ortaklığının sonuçları

 Tavuk, çayırda otlayan ineğe gitmiş:

“Merhaba inek hanım!”

İnek, tavuğun kendisine, merhaba demesini yadırgamış:

“Hayrola?”

Tavuk:

“Size, ortaklık teklif etsem, ne dersiniz?”

İnek, ne kadar inek olsa da, bir işi reddedecek kadar aptal olmadığından sormuş:

“Söyle bakalım, ne işi bu?”

“Sizinle sucuklu yumurta yapalım, insanlar sucuklu yumurtaya bayılır!”

İneğin aklı yatmış, tamam demiş.

Bunun üzerine tavuk ortaklık şartlarını sıralamış:

“Bana münasip bir yerde folluk gösterin, gidip yumurtalarımı folluğa doldurayım!”

Birkaç gün sonra, tavuk, bir küfe yumurtayla çıkagelmiş.

İnek çok memnun olmuş.

Yalnız tavuğun yanındaki eli bıçaklı adamı merak edip sormuş:

“Ortak, bu adam kim?

Tavuk cevap vermiş:

“Kasap, sucuklu yumurta için... Seni kesecek, sucuk yapacak, benim de yumurtalarım var, ortaklık tamam!”

İnek olayın özünü o anda anlamış.

Endişeli bir şekilde mırıldanmış:

“Bu ortaklık benim canıma mal olacak galiba!”

Tavuk cevap vermiş:

“Hiç mızıkçılık yapmayın.

Anlaşmanın şartları çok açık.

Ben ortak olarak üzerime düşen görevi yaptım.

Şimdi sana düşen görevi yapma sırası geldi.

Amacımız, insanlara bol, lezzetli ve şişmanlatmayan sucuklu yumurta yedirmek, değim mi?

Hadi, lütfen kendinizi kasaba teslim edin!”

Not: Horoz, gelişmiş Batı ülkelerini, inek ise geri kalmış ülkeleri temsil etmektedir.

26 Kasım 2023 Pazar

Kavak ağacına tırmanan kabak.

 Kavak ağacının yanında bir kabak filizlenmiş.

Bahar ilerledikçe kabak, ağaca sarılarak hızla büyümeye başlamış.

Kısa süre sonra neredeyse kavak ağacının tepesine kadar tırmanmış.

Kabak, bir gün Kavak ağacına sormuş:

"Sen kaç ayda bu boya geldin?"

Kavak cevap vermiş:

"Ayda değil yılda diye sorman lazım. 10 yılda geldim bu boya."

"10 yılda mı? Hıhımmm..." demiş Kabak ve çiçeklerini sallayarak böbürlenmeye başlamış:

"Bak ben iki ayda seninle aynı boya ulaştım."

"Doğru..." demiş Kavak, "Doğru, iki ayda benimle aynı boya geldin."

Günler günleri kovalamış.

Sonbaharın ilk rüzgarları esmeye başlamış.

Kabak önce üşümeye sonra da yapraklarını dökmeye başlamış.

Soğuklar arttıkça da artık ağaca tutunamayarak aşağıya doğru düşmeye başlamış.

Bu durumdan endişelenen Kabak, üzüntü içinde Kavak ağacına sormuş:

"Neler oluyor bana ağaç?"

Kavak ağacı cevap vermiş:

"Ölüyorsun Kabak."

"Niçin?" diye sormuş Kabak.

Kavak cevap vermiş:

"Benim 10 yılda geldiğim yere sen 2 ayda gelmeye çalıştığın için."


20 Kasım 2023 Pazartesi

Bu yerel seçimler çok önemli.

Önümüzdeki yerel seçimler çok önemli.

Çünkü hükümetin geleceğini belirleyecek.

Halk yaşadığı ekonomik zorlukları oylayacak.

Her yerde yerel adaylar olduğundan, adayların alevi, solcu, fetöcü vb. söylemlerle karalanmaya çalışılması pek işe yaramayacak.

Bu seçim sadece iktidar için değil, muhalefet için de önemli.

Çünkü her parti kazandığı belediye oranında ilk genel seçimde parlamentoda yerini alacak.

Devletin kasası boş.

Satılacak bir şey de bırakmadılar 20 küsur yıldır.

Ama belediyelerde hala para veya paraya dönüştürülebilecek arsa vb. var.

Bu imkan hükümetin eline geçerse, genel seçimde bunları fütursuzca harcamaya devam edecek seçimi kazanmak için.

Eğer muhalefetin eline geçerse, belediye başkanlığını kazanan partiler kendi illerinde bu kaynakları dürüst ve verimli bir şekilde kullanırlarsa seçimde çıkardıkları vekil artacak.

Bu yüzden yerel seçimler çok önemli.

5 Kasım 2023 Pazar

HAMAS savaşı kazanabilir mi? Nasıl?

Hamas-İsrail savaşının başladığı andan bu güne sonuç hakkında birçok farklı değerlendirme yapıldı. 

Bu değerlendirmelerden çoğunda İsrail'in kazanacağı konusunda genel bir mutabakat var gibi görünüyordu. 

Üzerinde uzlaşılamayan ve farklı görüşler olan tek konu, İsrail'in zaferi kazanmak için nasıl bir yöntem uygulayacağı ve Gazze'deki Filistinlilere savaş sonunda ne olacağıydı.

Ukrayna-Rusya savaşı başladığında da benzer bir manzara yaşanmıştı.

Herkes Rusya'nın Ukrayna'yı ezeceği hususunda hem fikirdi.

Bunu çok hızlı bir şekilde yapacağı konusunda da bir mutabakat vardı.

Sadece kaç gün süreceği hakkında farklı söylemler vardı. Ama sonuç öyle olmadı. 

https://strasam.org/'da savaş henüz başlamadan birkaç gün önce yazdığım bir yazıda, Rusya taarruz ederse bir sürprizle karşılaşacağını yazmıştım.

Çünkü ABD ve İngiltere başta olmak üzere tüm batı ülkeleri Ukrayna'yı destekliyor ve bir süredir ordusunu eğitiyordu.

Normal bir konvansiyonel harpte Rusya'nın Ukrayna'yı sabah kahvaltısı niyetine yiyebileceğini bu ülkelerin askeri uzmanları da muhakkak ki biliyordu.

Bu yüzden Ukrayna ordusuna verdikleri eğitim ve yaptıkları silah desteği konvansiyonel harbin ihtiyaçlarına göre değil, Hibrit savaş denilen ve daha çok meskun mahal muharebelerini içeren bir taktik uygulayacak şekildeydi.

Mesela ağır topçu silahları, tank veya zurhlı araç yardımı yerine omuzdan atılan yeni nesil tanksavar silahları vermişlerdi. 

Hem de binlerce,

Hava savunma silahı olarak da omuzdan atılan Stinger silahları vermişlerdi.

Temel askeri bilgisi olan herhangi biri bu hazırlığı gayri nizami bir harbe hazırlık anlamı taşıdığını anlardı.

Ama kimi önyargıları yüzünden bunu görmek istemedi, kimi de zaten hiçbir şey hakkında bilgisi olmadığından çoğunluğun söylediğini tekrarladı.

Şimdi de İsrail-Hamas savaşı hakkında da benzer şeyler söylemeleri normal.

Ama bence Hamas bu savaşı kazanabilir.

Bunu yeni söylemiyorum.

Savaşın başladığı ilk günlerden beri zaman zaman sosyal medya paylaşımlarımda söylüyorum.

Hatta savaşın sonucunu İsrail'in nasıl savaşacağı değil Hamas'ın nasıl ve ne kadar iyi savaşacağının belirleyeceğini söylemiştim.

Hala aynı fikirdeyim ve Hamas beklediğim kadar sistematik bir direnç göstermemiş gibi görünse de fena da değil.

Evet, hala aynı fikirdeyim.

Bu savaşı Hamas kazanabilir.

Bunun için uygun taktik ve stratejileri uygulaması yeterli olacaktır.

Peki nasıl bir strateji uygulamalı ve nasıl savaşmalı?

Bence Hamas törpü gibi davranmalı.

Küçücük bir törpü ile kocaman bir balyozu yok edebilirsiniz.

Bunun için lazım olan ilk şey sabırdır.

Yani savaşı zamana yaymak gerekir.

Acele etmeye gerek yok, acele etmek zorunda olan İsrail tarafı.

Çünkü seferber ettiği orduyu uzun süre görevde tutması çok zor.

İkincisi ise klasik konvansiyonel taktik ve stratejileri bir kenara bırakmaktır.

Küçük ama yüzlerce ve her alana yayılmış saldırılar yapmalı.

Kuvvetinin ağırlık merkezini dağıtmalı.

Böylece İsrail saldıracak bir ağırlık merkezi bulamamalı.

Etkisiz hale getirdiği birçok Hamas unsuru olsa da bu onun gücünün kırılmasına yetmemeli.

İsrail kurulduğundan beri yaptığı savaşları, rakiplerinin ağırlık merkezine şiddetli bir darbe vurup gücünü etkisiz hale getirerek yaptı.

Hamas ayrıca, çok sayıda mayın, eyp kullanmalı.

Birkaç kişiden oluşan küçük timlerle yüzlerce pusu ve baskın yapmalı.

Balyozla küçük bir törpünün mücadelesi gibi bir mücadele yapmalı.

Unutmamak lazım, bir seferde ve kısa surede rakibini yok etmek ve zafer kazanmak isteyen bir törpünün sonu tek bir balyoz darbesiyle parçalanmaktır.

Ama darbeden kaçınıp, her seferinde küçük bir hareketle balyozdan küçük bir parça koparabilirse, törpü balyozu yok edebilir.

Biraz uzun sürer ama mutlaka yok edebilir.

Düşmana saldırırken olabildiğince yaratıcı teknikler ve metotlar kullanılmalı.

Mesela dron saldırıları yapabilir.

Sivil maksatlı küçük ve ucuz dronlara monte ettiği bombaları atabilir.

Ayrıca, tank avcı timi lazım, yüzlerce.

Her tim bir tank veya zırhlı araç imha etse yeter.

Zaman geçtikçe artan araç ve silah zayiatı ve personel kayıpları İsrail'i pes ettirir.

Bunun sıkıntısı, cok sayıda Filistinli zayiatının olması.

Ama hiçbir şey yapmayınca da İsrail olduruyor Filistinlileri.

Savaşarak en azından bedelini ödetebilirler.

Dünya kamuoyu, yavaş yavaş İsrail aleyhine donuyor.

Günümüzde kamuoyu her şeydir.

Sivil zayiat tüm dünyaya duyurulmalı.

Savaş silahlardan ziyade dimağlarda yapılır.

Bunu kazanan alanda da kazanır.

Bu arada savaş yeni asimetrik güçlerin katılımıyla yayılmaya başladı.

Yemenden sonra Hizbullah da savaşta olduklarını açıklamış.

Israil cok cepheli bir hibrit savaşla yüz yüze kalabilir.

İçerde de Netenyahu'ya büyük tepki var.

Yani, İsrail kaybedebilir.

2006'da Lübnan'da Hizbulla'a yenildi.

Yine yenilebilir.

Yeter ki Hamas iyi savaşsın.

3 Kasım 2023 Cuma

Arabistanlı Lawrence masalı ve yanlış bilinen gerçekler.

 Lawrence film ve hikayelerde abartılıyor.

Kendi yazdığı hatıraları okudum.

O, Şerif Faysal'a katıldığında, Arap isyanı çoktan başlamıştı.

Şerif Hüseyin zaten Mekke şerifiydi ve Medine de Araplarca kuşatılmıştı.

Lawrence bir irtibat elemanı ve danışman pozisyonundadır.

Başka İngiliz danışman subaylar da vardır ama anılarını yazmadıklarından pek tanınmamaktadırlar.

Lawrence sadece Faysal'ın yanında danışmandır ve Faysal ayaklanan tek kişi değildir.

Babası Şerif Hüseyin, isyanın resmi elebaşıdır.

Faysal'ın Hasan ve Ali adında iki kardeşi daha vardır.

Hasan Osmanlı Harp Okulunda okumuştur.

Onun da kendi isyancı birlikleri vardır ve Lawrence ile neredeyse hiç beraber çalışmamıştır.

Ali en küçük kardeştir.

Onun da adamları vardır ama Hasan'ın aksine genellikle Faysal'ın kontrol bölgesinde faaliyet göstermiştir.

Lawrence'ın isyanın elebaşı şerif Hüseyin ile hiçbir teşriki mesaisi yoktur.

Hem Arap isyanı hem de Lawrence ve oynadığı rol yanlış anlatılıyor.

Faşist ve Komünist diktatörlükleri arasındaki benzerlikler ve farklar.

Faşizm her zaman darbeyle gelmez demiş Ferhan Sensoy.

Halbuki Faşizm, İtalya'ya secimle geldi.

Nazizm de Almanya'ya secimle geldi.

Komünizmle karıştırmış sanırım.

Ekim devrimi dedikleri, bir askeri darbe aslında.

Sağ diktatörlükler seçimle gelir iktidara genellikle.

Sol diktatörlükler secimi kazanacak kadar insani kandıramadıklarından darbeyle/devrimle iktidar olur.

Ama yine de her iki tarafın ortak bir noktası vardır.

İster sağ ister sol olsun, ister secimle ister darbeyle gelsin her diktatörlük ülkeyi mahveder.

Tarihi, kendi saldırganlıklarını haklı göstermek için çarpıtan devlet yöneticileri ve İsrail örneği

Tarih uzun suredir bazılarınca kişisel veya siyasi çıkarlar için kullanılan bir kılıf haline geldi.

Bu ise yakın donemde ilk başlatan Putin oldu.

Bir sürü tarihi olay anlatıp Kırım ve Ukrayna'nın tarihi Rus toprağı olduğunu ilan etti.

Hâlbuki Kırım ve Ukrayna bahsettiği tarihten önceleri Türk toprağı idi ama nedense bundan bahsetmedi.

Sonra Paşinyan bayrağı ondan aldı.

Azerbaycan ve Ermenistan topraklarının ve özellikle de Arsak dediği Karabağ'ın tarihi Ermenistan toprağı olduğunu iddia etti.

Hatta bazı Ermeniler, "Neandertallerden beri bu bölge Ermenilerin dedi.

Halbuki bölgede Ermeni beylikleri cok geç bir donemde ortaya çıktı ve söylenen bölgelerin tamamına hiçbir zaman hakim olamadı.

Onlardan önce bölgede Albanlar vardı mesela.

Simdi de Netenyahu kameralar karşısına geçmiş "Filistin tarihi Yahudi toprağıdır, Filistinliler bölgeye sonradan geldi" diyor ve Tevrat'ı buna delil gösteriyor.

Halbuki Tevrat, 18 yaşından küçüklerin okumasının sakıncalı sayılabileceği kadar vahşet hikayeleri ile dolu bir masal kitabi gibidir ve Yahudilerden başkasını bağlamaz.

Yahudilerden önce bölgede birçok halk yaşadı.

Sonra da birçok farklı halk yaşadı.

Yani bu hikayelerle toprak iddiasında kimse bulunamaz.

Eğer bulunabilse, Türkler dünyanın neredeyse her yerinde hak iddia edebilir.

Afrika'nın orta ve güneyi, Avustralya, İzlanda ve Grönland gibi yerler hariç hemen her yerde tarihin bir döneminde Türkler yasadı ve hatta devletler kurdu.

Simdi tüm buralar bizimdir mi diyelim?

Velev ki bir toplum bir bölgede yasayan en eski toplum olsun, o zaman bile kimse bu toplumun toprak iddialarını kale almaz.

Mesela Amerikan yerlileri Türk-Moğol kökünden gelir ve Avrupalılar Amerika diye bir kıtanın varlığından ilk defa haberdar olduklarında en az 14 bin yıldır orada yaşıyorlardı ve onlardan önce de orada hiç kimse yaşamadı.

Simdi ABD, Kanada, Brezilya ve İspanyolca konuşan Kuzey ve Güney Amerika ülkeleri oraları boşaltıp Amerikan yerlilerine verir mi?

Avustralyalılar Aboricinlere ve yeni Zelandalılar Maorilere o toprakları bırakır mi?

Bırakın masal anlatmayı.

23 Ekim 2023 Pazartesi

Gazze'de yapılan katliamların derin sebepleri.

İsrail devleti, İngiltere'nin 1. Dünya Savaşı sırasında attığı adımlar sayesinde kuruldu.

Bu adımların en önemlisi, Filistin topraklarına İngiliz ordusunun hakim olmasıydı.

İlginçtir ama İngiltere, bölgeye simdi öldürülen, zulmedilen Araplar sayesinde yerleşti.

Bu günkü Ürdün kralının dedesi, dedesinin kardeşleri ve babası, İngilizlerle kurulan ittifakın ve Türk ordusuna yapılan saldırıların elebaşlarıydı.

Yani kendi devletlerine ihanet etmişlerdi.

Hristiyan emperyalistlerle bir olup din kardeşlerini arkadan vurmuşlardı.

Türk ordusuna en büyük zayiatları da Gazze başta olmak üzere Filistin ve Suriye topraklarında verdirmişlerdi.

Bu günkü Suudi Arabistan kralının dedesi de diğer bir İngiliz müttefikiydi.

Buradan alınacak ders şudur:

"Bir eyleme geçmeden önce iyi düşünün.

Eğer eylem yanlışsa, bedelini sadece siz değil torunlarınız bile öder."

Gazze savaşını kim kazanacak?

Grozni ve Mariopol muharebeleri göstermiştir ki inançlı ve eğitimli bir kuvveti meskun mahal muharebesinde yenmek çok zor.

Bu kuvvet küçük bir kuvvet bile olsa bu böyle.

Bunun için şehri uzun sure bombalayıp yıkmak ve mümkünse savunan tarafı bölerek bölünen grubu yanınıza çekmek gerekir.

Savaşanları sivillerden ayırmak da bir avantaj sağlar.

Eğer bir kara harekatı olursa Gazze'de de İsrail ordusu aynı meydan okumayla yüzleşecek.

Bu sebeple, savaşı kimin kazanacağını şimdiden söylemek zor.

Bakmayın basında İsrail'in ne kadar güçlü olduğunu anlatanların palavralarına.

Onlar Ukrayna savaşı öncesinde de Rusya'nın gücünü anlatarak Ukrayna'nın kısa süre içinde yenileceğini anlatıyorlardı.

Gazze'de de Israil'in ne kadar güçlü olduğunun hiçbir önemi yok.

Önemli olan Hamas'ın ne kadar güçlü, eğitimli, hazırlıklı ve inançlı olduğu.

Hamas, direnmeye devam ettiği her gün, zafere yaklaşacaktır.

Yeterince uzun direnirse de İsrail geri çekilecektir.

Lübnan'da Hizbullah karşısında böyle oldu.

Gazze'de neden olmasın?

Üstelik Hamas Hizbullah'tan da daha dirençli olmak zorunda.

Aksi takdirde, Filistinliler bundan sonra Gazze'de barınamaz.

Amerikan savaş gemileri neden İsrail kıyılarına gitti?

Daha önce yazmıştım, yine tekrarlıyorum.

ABD gemileri İsrail'e kara birliği getirmek için gitmiyor.

Israil'in fiyasko ile sonuçlanan hava-füze savunma sistemini takviye etmek için gidiyor.

Çünkü Israil'in demir kubbesi paslanmış ve delik deşik olmuş.

Bizim ülkemizin bir kısmını da koruyan ve Malatya'da bir radar istasyonu bulunan NATO hava-füze savunma şemsiyesinin radar ve silahlarının büyük bir kısmı Amerikan gemilerinde.

İran, Hizbullah veya Suriye'den atılabilecek muhtemel füzeleri engellemek için geliyorlar.

Bence öyle.