Londra'da karşı binada oturan çift ile ara sıra sohbet ediyordum.
Lübnan'lıydılar.
Baba Dürzi olduklarını söylediler.
İyi insanlardı.
Hiçbir kötülklerini görmedim.
Dürzileri çocukluğumdan beri radyo ve televizyon haberlerinden duyardım ama haklarında fazla bir şey bilmezdim.
Canpolat ailesi hakkında haberler duyardım hep, bu isimden dolayı Türk olduklarını sanırdım küçükken.
Ama komşularım Arapça konuşuyorlardı.
Dürzi olmalarına rağmen Dürzilik hakkında pek fazla bir şey bilmiyorlardı.
Ya da bana anlatmıyorlardı.
Ne zaman Dürzilikle ilgili bir soru sorsam, kendilerinin uzun süredir Londra'da yaşadıklarını, Dürzilikle ilgili fazla bilgileri olmadığını söylerlerdi.
Türkiye'ye döndükten sonra bir ara kim bu Dürziler diye araştırdım.
Mısır kökenli bir inançmış.
909-1171 yılları arasında yaşayan Şii mezhebinden kişilerin yönettiği Fatimiler dönemine dayanıyormuş ortaya çıkışları.
10. yüzyılda 6'ncı Fatimi halifesi Ebu Ali el-Mansur el Hakim bi-Emr'Allah bin el Aziz billah'ın Allah'ın bu dünyada vücut bulmuş hali olduğu iddiası ile ortaya çıkmasıyla bu inancın temelleri atılır. İlk başlarda iddia daha makul bir şekilde ortaya atılmış, daha sonra açıkça ifade edilmiştir. Hakim'in veziri olan Hamza İbn Ali ibn Ahmet El-Hakim'in Allah adına yöneticilik yaptığı söylenerek inancın temelleri atılmıştır.
Bu inancı yaymaya çalışmaları halkın tepkisini çekmiş ama onlar yollarına devam etmişlerdir. Hakim, Hamza'yı Şii inancında olduğu gibi kendisinden sonraki en önemli kişi olarak imam tayin etmiştir. Bu ikili inancı yaymaları için birçok yere dailer göndermişlerdir.
Ancak Dürzi adı bu ikisinden neşet etmemiştir. İsim, Türk olduğu iddia edilen bir başka kişiden alınmıştır. Bu kişi, o sırada İran tarafından Mısır'a gelmiş, önce dai olmuş ve sonra da imam tayin edilmek için çalışan Muhammed bin İsmail Neştekin/Anuştekin ed-Derezi'dir. Derezi, halkın tepkisini çekerek 1020 yılında öldürülmüştür.
Bunun üzerine yeni dini yayma işine ara verilmiş fakat Hamza bir süre sonra tekrar faaliyete geçmiştir. El Hakim 1021 yılında bir dağda kaybolunca (muhtemelen öldürülmüş veya kazaen ölmüştür) Hamza inzivaya çekilmiştir.
Hakim'den sonra gelen halife bu inançtan olanlara baskı uygulayınca da inanç sahipleri inançlarını gizleyerek varlıklarını sürdürmeye başlamışlardır. Bu günkü Dürzilerin Mısır'daki Dürzilerin baskılardan kaçarak Lübnan bölgesine kaçmaları sonucu ortaya çıktığı veya dailerin çabasıyla Lübnan bölgesindeki İsmaililerin bu inancı kabul etmesiyle oluşan topluluğun devamı olduğu iddia edilmektedir.
Bu tartışmalara girmeyeceğim. Çünkü asıl maksadım Dürzileri anlatmak değil. Asıl amacım, Dürzi isminin bir Türkten geldiğini göstermek.
Bunu okuyanların çoğu "Bu da nereden çıktı. Mısır nire, Türk coğrafyası nire?" diye itiraz edeceklerdir. Bu durum, bize okullarda tarih okutulurken genellikle Selçuklular, Anadolu Selçukluları, Osmanlılar üzerinden tarih anlatılmasıdır. Halbuki Selçuklulardan çok daha önce Mısır'da bir Türk devleti kurulmuştur. Bu devlet, Mısır ve Türkiye sınırlarına kadar olan Levant (Ürdün, İsrail, Filistin, Lübnan ve Suriye toprakları) topraklarını yönetmiştir.
Bu devletin adı Tolunoğulları Devleti'dir. Devleti kuran köle asker olarak bölgeye getirilen Türklerdir. Yani daha çok bilinen isimleri ile Memlüklerdir. 868 yılında kurulan devlet, 905 yılında yine Abbasi halifesine bağlı bir Türk ordusuna komuta eden ve kendisi de bir Türk olan Muhammed bin Süleyman tarafından yıkılmıştır.
Fakat bir süre devam eden Abbasi hakimiyetinin ardından yine bir Türk devleti kurulmuş ve aynı bölgeye hakim olmuştur.
Bu devletin adı İhşidiler veya Akşitler olarak kayıtlarda geçmektedir. Bu devleti kuranlar da köle asker olarak bölgeye getirilen Türklerdir. Yani daha çok bilinen isimleri ile Memlüklerdir. 935 yılında kurulan devlet 969 yılında Fatimiler tarafından yıkılmıştır.
Biz hep 1071'de Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı hikayelerini okuduğumuzdan Mısır ve Ortadoğu'da bu tarihten çok önce, hatta Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun kuruluşundan bile daha önce Türk devletleri kurulduğunu pek bilmeyiz. Ama Anadolu'nun Türklerin eline geçmesi Ortadoğu ve Mısır'ın Türklerin eline geçmesinden çok daha sonradır.
Bir yerde bir ulusun devlet kurabilmesi belli bir çoğunluğa ulaşmasını gerektirir. Bu yeterli çoğunluk Mısır ve Suriye'de daha 868 yılında oluşmuştur. Bundan sonra da devam etmiştir. Mısır ve Levant, Fatimilerden sonra da kesintisiz olarak Zengi Türk Devleti, Eyyübiler, Memlükler (gerçek adı Türkiye Devletidir), Osmanlılar sayesinde 1918'e kadar devam etmiştir. Yani Mısır ve Levant'ın Türklüğü Anadolu'nun Türklüğünden çok daha eskidir.
Türk nüfus devletler kuracak kadar çok ve etkinse dini ve sosyal hareketlere yön verecek kadar etkin olması da normaldir. Bu yüzden Dürzilere adını veren kişinin Türk olmasına da şaşmamak gerekir. Bazıları onun İran'dan gelmiş olması sebebiyle Fars kökenli olabileceğini iddia etmektedir. Ama bence Türk olma ihtimali daha yüksektir. Nitekim adı da Türk olduğunu göstermektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder