Bu gün Osmanlı'da uygulanan Eytam Sandıkları sistemi ile ilgili bir yazı okudum.
Ebeveynleri ölen öksüz-yetim, deli, mecnun ve diğer bakıma muhtaç kişilerin kendilerine miras kalan mal, mülk ve paranın işletilerek bu kişilere veya vasilerine verilmesi için kurulmuş bu sandıklar.
Sistem Tanzimatla birlikte modernleştirse de yeni değil.
Fatih döneminde bile varmış.
Bahse konu kişilerin para veya mücevher gibi varlıkları Eytam Sandığı'nda toplanarak ihtiyacı olanlara faizle borç verilip elde edilen gelir bu kişilere veya vasilerine veriliyormuş.
Bu konuya zamanında itiraz edenler olmuş.
Ama ünlü Şeyhülislam Ebusuud Efendi bunun uygun olduğuna dair fetva vermiş.
Gerekçesi ise bakıma muhtaç kişilerin bakılması için elzem ve faydalı bir uygulama olması.
Sadece bu da değil.
Osmanlı'da Fatih döneminde ve muhtemelen çok daha önceden para vakıfları da kurulmuş.
Herhangi bir maksatla vakıf kuranların, bunun için mal-mülk hibe ettiklerini biliyorduk.
Ama Osmanlı'da sadece hibe edilen paralarla kurulan vakıflar da varmış.
Vakfın herhangi bir mal varlığı olmasa da kasasında para oluyormuş.
İşte bu paralar da Eytam Sandıklarında olduğu gibi faizle borca verilip nemalandırılıyormuş.
Bu faiz geliri de vakfın amacı doğrultusunda kullanılıyormuş.
İlginç olan, cami imam ve hatiplerine maaş ödenebilmesi için kurulan böyle vakıflar bile varmış.
Biz bu gün hala faiz haram mı helal mi diye tartışırken, meğer başında halife ünvanı taşıyan bulunan Osmanlı, hem de bu gün en mutaassıp şeyhülislam olarak anlatılan Ebusuud Efendi'nin bile uygun görmesi ile bu konuyu halletmiş.
Umarım günümüzde de bu konuda uygun çözümler üretilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder