İsrail, her türlü yöntemi deneyerek HAMAS ve HİZBULLAH'ın askeri liderlerine suikastlar düzenliyor.
Bu da yetmiyor, siyasi liderlerini de silahlı saldırılar, bombardımanlar vb. ile öldürüyor.
Üstelik İsrail, bu tür saldırıların devamının geleceğini söylüyor.
Ama bu iki örgütten ağlayıp sızlamaktan, boş tehditler savurmaktan başka bir tepki gelmiyor.
İki örgüt te savunmacı bir yaklaşımla İsrail saldırılarına karşı kendilerini korumakla uğraşıp duruyor.
Halbuki, savunma ile zafer kazanmak imkansızdır.
Savunma elbette gereklidir ama savunma bile taarruzi bir ruh ile yapılmalıdır.
Eğer savunma yaparken sık sık karşı taarruzlar yaparsanız, düşmanın taarruzunu bozabilirsiniz.
Bu konuda, hem uluslararası hukuk hem de askeri gelenekler HAMAS ve HİZBULLAH'a saldırgan politikalar, stratejiler, taktikler ve teknikler uygulama imkanı veriyor.
Eğer savaşan iki taraftan biri diğerine karşı her türlü saldırıyı yapıyorsa diğer taraf da aynı şekilde karşılık verme hakkına sahip olur.
Eğer İsmail Haniye, hem de başka bir ülkede İsrail tarafından öldürülebiliyorsa, İsrail başbakanı da herhangi bir yerde HAMAS tarafından öldürülebilir.
Bu hem misilleme hakkı gereği yapılabilir.
Hem de uygulaması mümkün bir şeydir.
Geçmişte FKÖ, birçoğunu onaylamasam da bir sürü eylem yapmayı başarmıştı.
Şimdi de HAMAS aynı şeyi yapabilir.
Benzer bir durum HİZBULLAH için de geçerlidir.
Çağrı cihazı ve telsiz saldırılarıyla İsrail birçok HİZBULLAH liderini öldürdü veya yaraladı.
Dün de uçak bombardımanı ile HİZBULLAH lideri Nasrallah öldürüldü.
Bu durum, HİZBULLAH'a misilleme hakkı tanıyor.
Aynı şekilde ve hatta misliyle mukabele edebilir.
Şehirlere atılan füzelerin çok fazla anlamı yok.
Üstelik vurulan şehirlerde füzelerden zarar gören sivillerin çoğu mevcut İsrail hükümetine ve politikalarına karşı olan insanlar.
Bu yüzden boş yere günahsız insanlara füze atmanın bir alemi yok.
Düşman senin liderini vurursa sen de düşman liderini vurursun.
Olay bu kadar basit.
Şimdi akıl veriyor gibi olmayayım.
Elbette barış en iyisi.
Derhal bir ateşkes yapılmalı.
Ama bunun mümkün olmadığı da ortada.
O zaman tek çare, acı çektiğin kadar acıtmak lazım.
Acı çektiğin yerden acıtmak lazım.
Ben olsam öyle yapardım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder