.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

4 Eylül 2024 Çarşamba

Devlet Bahçeli sonunda konuşmuş.

 30 Ağustos günü teğmenler diploma töreninden sonra eskiden beri yapılan bir eylemi tekrarladılar.

Bir sürü insan açtı ağzını, yumdu gözünü, içinde ne varsa çıkarmaya başladı.

Kimi gördüklerinden memnuniyetini ifade edip teğmenleri savunurken kimi de teğmenleri gömmeye çalıştı.

Halbuki ne teğmenler birilerinin kendilerini savunmasını gerektirecek bir suç işlemişler ne de abdesti bozulan kendini bilmezlerin sözlerini hak edecek bir şey yaptılar.

Ben 1988'de de tören sona erince teğmenler kılıç çeker, bir araya toplanır ve subay olmalarının sevincini ve bilincini ifade eden sözler söylerlerdi.

Bizden önce de bu gelenek vardı, bizden sonra da devam etti.

Ama bundan haberi olmayan tipler, kalkıp bunu alternatip tören, toplantı veya yemin töreni olarak lanse ettiler.

Daha önce böyle bir şey yoktu, bu da nereden çıktı dediler.

Bu demokrasiye aykırı dediler.

Hükümete mesaj veriyor dediler.

Bazıları "Mustafa Kemal'in askerleriyiz." sloganından rahatsız olmuşlardı.

Bazıları da metnin tamamından.

Ve ilginçtir, bunu kanuna aykırı buluyorlardı.

Halbuki Anayasa'nın ikinci maddesini okusalar, söylenenlerin değil yasalara, en üstün yasa olan anayasaya bile uygun olduğunu görürlerdi.

Bazıları da bunu bir disiplinsizlik olarak yaftaladılar.

Kendileri şıhın dizinin dibinde durup şeyh ne derse desin kafa salladıklarından disiplin anlayışları da buna göre oluşmuş herhalde.

Diğerleri de siyasi yalakalıkla gelmiş geldikleri yerlere.

Siyasi parti lideri yalakalığı yapmayı disiplin zannediyorlar.

Halbuki İç Hizmet Kanunu'na göre disiplin; "Kanunlara, emirlere ve nizamlara mutlak itaat, astın ve üstün hukukuna riayet etmek." demektir.

Bu olayda, buna uygun olmayan ne var açıklasınlar.

Tabi, çoğu askerliği ya çürük raporu alıp yapmadığından ya da paralı yaptıklarından disiplinin askerlikte yasal olarak ne anlama geldiğini öğrenememiş olabilirler.

Ama madem ağızlarını açıp ileri geri konuşuyorlar, o zaman öğrensinler.

Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp.

Bir de sözde teğmenlerin hedef aldığı iddia edilen iktidar partileri var.

Daha doğrusu iktidardaki parti ve ona destek olan partiler.

MHP çevreleri şimdiye kadar teğmenlerin yaptıklarını destekliyor, bundan zorlama manalar çıkarılmamasını söylüyorlardı.

İktidar partisinden ses seda çıkmıtordu ama ekranları işgal eden yalakaları demediklerini bırakmıyorlardı.

Bu gün hükümet adına konuşan bir kişi, hiç beklemediğim kadar mantıklı ve makul bir açıklama yaptı.

"Teğmenleri boş işlerle yıpratmayın. Atatürk'e bağlı olduklarını söylediler. Bunda ne var. Atatürk'e bağlı olan AKP'ye karşıdır mı demek? Neden bunun hedefi AKP olsun?" mealinde bir şey söyledi.

Tebrik ederim.

Olay bundan ibarettir.

Atatürk ismini duyunca bile abdesti bozulan kişiler teğmenlere karşı olabilir.

Ama Atatürk'ün kurduğu ülkede, kurduğu rejime göre kurulan bir siyasi parti, Atatürk'ten rahatsız olamaz.

Olmamalı.

Bu gün bir sürpriz de MHP'den geldi.

Bahçeli konu ile ilgili yazılı bir açıklama yapmış.

Bahçeli okunan metne bir şey demiyor.

Teğmenleri de suçlamıyor.

Ama bunun yapılmasının sebebi araştırılsın diyor?

Arkasında kimler var araştırılsın diyor.

O araştırılsın, bu araştırılsın diyor.

Anlamadığım şey şu: Suç teşkil etmeyen ve yıllardır devam eden bir geleneğin tekrarı olan bir şey niye araştırılsın?

Neyi araştırılsın?

Bence araştırılması gereken bir sürü başka şey var.

Sokak ortasında cinayetler işleniyor.

Yolsuzluk iddiaları ortalarda dolaşıyor.

Ekonomi batmış, halk geçim sıkıntısı yaşıyor.

Çiftçiler her yerde traktörlerle yollara dökülmüş yandık, bittik diyor.

Torpili olmaya, yani bir tarikat veya hükümet ile yakınlığı olmayanlar devlet kademelerinde işe giremiyor.

Gençlik ülkenin geleceğinden umudu kesmiş, kime sorsan başka bir ülkeye gitmenin planlarını yapıyor.

Doktorlar, mühendisler ve birçok önemli meslek grubuna mensup olan kişiler ülkeden kaçıyor.

Bence bunları araştırmak daha iyi olur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder