.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

17 Eylül 2023 Pazar

Kendi hastalığınıza kendiniz teşhis koymayın: Bir doktora gidin.

 Gençlik yıllarım...

Akdeniz bölgesindeki bir ilçemizde batarya/bölük komutanıyım.

Eğitim alanındaki binada bulunan odamda evrak işleri ile ilgileniyorum.

Haberci, tabur komutanı bataryaya geliyor deyince dışarı çıktım. 

Tekmil vermek için komutana doğru koşmaya başladım. 

Komutan bana doğru yürürken birden durdu ve iki büklüm yere yığıldı. 

Yanına yaklaşınca kustuğunu ve karnını tutarak acı içinde inlediğini gördüm.

"Komutanım, neyiniz var?" diye sorunca: "Bende prostat var herhalde. Bir süredir böyle oluyor. Beni hemen hastaneye götür." dedi.

Park yerinden arabamı aldım.

Komutanı arabaya bindirip ön koltuğa oturttum.

Ben de şoför mahalline geçtim.

İlçede bir devlet hastanesi vardı ama askeri hastaneye gitmek istedi.

Bunun üzerine ilçeden ayrılarak komşu ilde bulunan askeri hastaneye doğru yola çıktım.

Hastaneye varmamız bir saatten fazla sürecekti.

Fakat daha yolun yarısına gelmeden komutanın ağrıları iyice arttı.

Bu arada öğürmeye başladı.

Pencereyi açarak dışarıya kustu.

Daha rahat kussun diye yolun sağında durdum.

Bir kasabanın girişine yakındık.

Etrafa bakınırken kasabada bir sağlık ocağı olduğunu gördüm.

Bunun üzerine arabaya binip sağlık ocağına gittik.

Sanırım öğlen arasıydı.

İçerde doktordan başka kimse yoktu.

Onun yardımıyla komutanı omuzlayıp içeri götürdük.

Muayene masasına sırt üstü yatırdık.

Ben doktora durumu anlattım.

Doktor komutana; "Prostatın böyle bir göstergesi yok. Size hangi hastanede bu teşhisi koydular?" dedi.

Komutan doktora gitmediğini, kendisinin prostatı olduğunu tahmin ettiğini söyledi.

Bunun üzerine doktor bir kağıda bir şeyler yazıp bana verdi.

"Bir sonraki kasabada bir eczane var. Bu kağıda yazdıklarımı alıp hemen gel." dedi.

Dediğini yaptım.

Eczaneye gidip kağıdı eczacıya uzattım.

O da kağıtta yazanları bir poşete koyup bana verdi.

Hızla geri döndüm.

Komutan masada kıvranıyordu.

Acıları daha da artmıştı.

Doktor; "Şu anda burada kimse yok. Bana yardım et, sonda takacağız. İdrar çıkaramıyor. İdrar biriktiğinden kıvranıp duruyor." dedi.

Sonra da "Komutanın ellerini sıkıca tut ve sakın bırakma." diye devam etti.

Dediğini yaptım.

Ellerini zor zapt ettim çünkü sonda takma olayı çok acı veriyordu.

Bir süre sonra hortumun ucundan idrar akmaya başladı.

Çok fazla birikmiş olmalı ki uzun süre aktı.

Aktıkça da komutan rahatladı.

İdrar bitince doktor sondayı çıkardı.

Komutana; "Bunun prostatla alakası yok. Muhtemelen taş döküyorsun. Taş, idrar yolunu tıkamış olmalı." dedi.

Doktora teşekkür edip yola devam ettik.

Komutan hala aynı fikirdeydi.

"Bu pratisyen hekim, nereden bilecek? Bende bu ağrılar bir süredir ara ara oluyor. Bir haftadır iyice arttı. Muhtemelen prostattır." diyordu.

Ben "Adam doktor, elbette o bizden daha iyi biliyordur. Keşke kendinize teşhis koymasaydınız. Bir üroloğa gitseydiniz." dedim ama dinletemedim.

Bir süre sonra hastaneye vardık.

Üroloji bölümüne gittik.

Muayene, tahlil, film vb. faaliyetlerden sonra doktor, böbreklerinde taş/kum olduğunu bunu döktüğünü, iri parçalar dökülürken hem idrar yolunu çizerek zedelediğini hem de idrar çıkışı zorlandığından idrar biriktiğini, bunun da ağrı ve kusmaya sebep olduğunu, sorun tedavi edilene kadar hastanede yatacağını söyledi."

Bunun üzerine komutanın yatış işlemlerini yaptık ve ben geri döndüm.

Yanlış hatırlamıyorsam bir hafta sonra komutan mesaiye geldi.

Bütün dertleri sona ermişti.

Öğleye doğru benim odama geldi.

Onu hastaneye götürdüğüm için teşekkür etti.

Sonra da; "Bu tecrübeden ne öğrendik?" diye sordu.

"Sağlık her şeyden önemlidir." diye cevap verdim.

"Hayır!" dedi. "Her işi uzmanına sormak gerek. Kendi kendine gelin güvey olmak kimseye bir hayır getirmez."

Güldüm.

O da güldü.

Tekrar teşekkür edip gitti.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder