.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

16 Ağustos 2023 Çarşamba

Fes, Osmanlı İmparatorluğu'nda ne zaman ve neden kullanılmaya başlanmıştır?

 Sultan II. Mahmut, 1826'da Vakayı Hayriye diye bahsedilen olaylar sonucunda Yeniçeri Ocağı'nı kaldırınca hızla modernleşme adımları atmaya başlamış. Bu kapsamda modern usullere göre teşkilatlanan, eğitilen ve giyinen yeni bir ordu kurmuş. Toplumda birlik ve beraberlik duygusu yaratmak için kıyafette birlik sağlamak için kıyafette modernleşmeyi ülkeye yaymaya çalışmış. Buna da yeni ordunun kıyafetiyle başlamış. Bu konuda o kadar büyük bir tepkiyle karşılaşmamış.

Ancak en büyük sorun insanların taktığı başlıklarmış. Sultan başlıkta da değişikliğe gitmek istiyormuş çünkü toplumda her kesim farklı bir başlık takıyormuş. Bunun için Avrupa'dan çeşitli serpuşlar getirtmiş. Fakat ulemadan çok yoğun itirazlar ortaya çıkmaya başlamış. "Bu serpuşlarla namaz kılmak güç olur.." diyorlarmış. Sarık takmakta ısrar ediyorlarmış Bunun üzerine Yeniçerileri yenen Sultan, sarığa yenilmiş. Böylece serpuş kullanma fikri askıya alınmış.

Bu sırada Serasker Hüsrev Paşa, Mısır Hidivi Mehmet Ali Paşa'nın ordusunu örnek alarak yeni askeri birlikler kuruyor ve donanmayı modernize ediyormuş. Orduyu eğitmek için Fransız uzmanlar getirtmiş ve Fransa ordusununki gibi kıyafetler diktirmiş. Şapka konusu ulemadan kabul görmediği için askerlerin başına ne giydireceğini düşünüyormuş. 

Kısa bir araştırmadan sonra Tunus'ta giyilen fesin uygun olacağını düşünmüş. Bir tabur askere yetecek kadar fes getirtmiş ve selamlık resminde bir tabur yeni askerlere bu yeni başlığı giydirmiş. Avrupa başlıklarına pek benzemediği için bu başlığın tepki görmeyeceğini düşünüyormuş. Padişah bu yeni başlığı görünce çok beğenmiş.

Padişah hemen Tunus'tan 50 bin fes getirilmesini emretmiş. Ayrıca Fes Nazırı atamış ve bu başlık ülke içinde üretilmeye başlanmış. Askerler ve memurlar zorunlu olduğu için bu başlığı giymiş. Fes, halk arasında da hızla yayılmaya başlamış. Fakat ulema fese de karşı çıkmış. Padişah'a direnç göstermiş. Fes için gavur başlığı demişler. Padişah'a da modern kıyafetler fe başa da fes giydirdiği için gavur padişah demişler. Ama Yeniçeri Ocağı'nı kaldırdıktan sonra tüm gücü eline alan padişah, sert tedbirlerle tüm itirazları ortadan kaldırmış.

Fes giymeyi reddeden memurlar hapse atılmış. Fes'e karşı çıkan ulema da cezalardan nasibini almış. İlginç bir şekilde II. Abdülhamit döneminde fes giymeyi bırakıp sarık takmaya kalkan memurlar da cezalandırılmış. Üstelik bu dönemde Osmanlı'da şapka giyilmeye başlanmış. Memurlardan şapka giyenler de cezalandırılmış. 

Bu baskı ve zorlamalar sonuç vermiş. Fes ümmetin başlığı olarak kabul edilirken Tanzimat'tan sonra Osmanlıcılık devletin resmi ideolojisi olduğundan fes de Osmanlıların başlığı olmuş. Gavur başlığı diye ulemanın önceleri karşı çıkmasına rağmen fes hem Müslümanlar hem de gayrimüslimler tarafından giyilen neredeyse Osmanlının milli başlığı ve Osmanlıcılık ideolojisinin sembolü haline gelmiş. 

Öyle ki, Mondros Mütarekesi sonrasında Osmanlıdan ayrılmak isteyen Hristiyan azınlıkların çoğu fes yerine şapka giymeye başlamışlar. Şapka, ayrılıkçılığın işareti olarak kabul edilir olmuş. Ancak bazı Hristiyanlar fes giymeye devam etmişler ve Müslümanlar tarafından hala Osmanlıya bağlı kalmak isteyen gayrimüslimler var şeklinde algılanmış. Fes giyen gayrimüslimler, Osmanlı bayrağı altında yaşamak isteyen sadık uyruklar olarak kabul edilmiş. Yani fes; yalnız din veya milliyetin değil, bayrak gibi uyrukluk alameti olarak görülüyormuş.

İlginç bir şekilde Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'da fes ortadan kalkmaya başlamış. Onun yerini kalpak almış. Kalpak da sadece bir başlık değil, Kurtuluş Savaşı'nı destekleyenlerin, Kuvayı Milliyecilerin, milliyetçilerin sembolü haline gelmiş. Fakat savaş zaferle sonuçlandıktan sonra kalpak giyenler azalmaya ve fes giyenler yeniden artmaya başlamış. Fes tekrar Müslümanlığın, uyrukluğun ve milliyetin göstergesi haline gelmiş. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder