.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

6 Aralık 2019 Cuma

İran'dan gelen yolcu otobüsü kontrolünde şaşırtıcı görüntüler.

google.com, pub-2682103407289776, DIRECT, f08c47fec0942fa0
Sanırım 1994 veya 95 yılıydı. 
Aldığımız bir emir üzerine Doğu Anadolu bölgesinde İran'dan gelen bir anayol üzerinde tertiplendik.
 Alınan bir bilgiye göre önemli bir terörist İranlı yolcular arasında, muhtemelen sahte bir kimlikle İstanbul'a gidecekmiş. 
Bize eşgali verilmişti. 
Biz de plakası verilen İranlı turistleri taşıyan otobüsü durdurduk. 
Otobüse ilk ben girdim. 
Farsça bilmediğimden İngilizce konuşarak yolculara hitap etmeyi düşünüyordum. 
İçeri girince yaşadığım ilk şok, otobüste tek bir baş örtülü kadın bile olmadığını görmek oldu. 
Tam aksine kadınların hemen hemen hepsi oldukça şık ve dekolte giyinmişlerdi. 
Makyajlar itinayla yapılmış ve saçlar kuaför elinden geçmiş gibi görünüyordu. 
Bu ilk şaşkınlığı atlatıp tam konuşmaya başlayacağım sırada o zamanlar benim yaşlarımda olan bir delikanlı seslendi: 
"Afedersiniz... Kimlik ve pasaportlarımızı çıkaralım mı?" 
Bunu duyunca daha da şaşırdım. 
Çünkü bu kişi benden bile daha güzel bir aksanla Türkçe konuşuyordu. 
İran nüfusunun önemli bir kısmının Türk olduğu aklıma gelince sordum: 
"Türk müsün?" 
Adam Türk değil Fars olduğunu, ama yanında oturan arkadaşının Azeri Türkü olduğunu söyledi.
 Arkadaşı konuşmaya başlayınca klasik Azarbeycan Türk ağzıyla konuştuğunu gördüm. 
Bu iki kişi otobüstekilerin çoğunun Türkçe konuştuğunu söylediler. 
Bunun üzerine Türkçe olarak durumu açıkladım. 
Arama ve kontrolü tim personeli yaparken bu iki delikanlıya kadınların İran'da tesettürlü dolaştıklarını zannettiğimi, ama otobüste tek bir örtülü kadın görmediğimi söyledim. 
Bana, İran'da hepsinin örtülü olduklarını ama sınırı geçip Türkiye'ye girer girmez örtülerini attıklarını söylediler. 
O zaman arkadaşlarla bu konuyu konuşurken İran'ın bir gün bu yüzden yıkılabileceğini söyleyenler oldu. 
Halkın büyük bir kısmı tarafından benimsenmeyen ve devlet baskısıyla insanların sokağa bile istediği şekilde çıkamadığı bir rejim oldukça otoriter bir rejimdir. 
Bu çağda bu kadar otoriter bir rejim ayakta kalamaz. 
Ya yönetim yöneticiler eliyle demokratikleşmeli veya dış güjlerin de desteğiyle iç savaşa girmeyi göze almalıdır. 
Suriye yönetimi 2. şıkkı seçti ve sonuç ortada. 
Umarım mollalar daha mantıklı davranırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder