Uzun bir süredir Vahdettin'in Mustafa Kemal Paşa'yı Anadolu'ya milli mücadeleyi başlatmak için gönderdiği ve hatta ona büyük miktarda para verdiği iddiaları gündeme getiriliyor.
Bu iddialar nedense herhangi bir delile değil, bazı kişilerin kendi kafalarına göre yaptığı yorumlara dayanıyor.
Bu iddia ve yorumların ne kadar saçma olduğunu anlatmak için herhangi bir araştırma yapmaya da gerek yok aslında.
Çünkü Vahdettin'in anıları vb. kitaplar yayınlandı.
Nedense Vahdettin Yurt dışına kaçtıktan sonra bile Mustafa Kemal Paşa'yı milli mücadeleyi başlatmak için Anadolu'ya gönderdiğini söylemiyor.
Para konusundan ise hiç bahsetmiyor.
Zaten Osmanlı'nın savaş sonrasında memurlara verecek maaş bile bulamadığı göz önüne alınınca o kadar para bulup bir generale vermesi de mümkün değil.
Üstelik o kadar para verildiği iddia edilen Mustafa Kemal Paşa ve yanındakilerin Erzurum'dan Sivas'a gelecek parayı bile bulamayıp borç aldıkları belgeleriyle ortada.
Ama yine de biz Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya nasıl gittiğini açıklamaya çalışalım.
Mondros imzalandığı sırada Osmanlı İmparatorluğu'nun 8 ordusu vardı.
Bu orduların komutanlarından tutuklanan, yurt dışına kaçan, hasta olup tedavi görenler hariç İstanbul'da sadece üç kişi kalmıştı.
Mersinli Cemal, Cevat ve Mustafa Kemal Paşa.
Bir de daha önce ordu komutanı iken sağlık sorunları sebebiyle İstanbul'a gitmiş olan Fevzi (Çakmak) Paşa İstanbul'daydı ve iyileşmişti.
Hristiyanların özellikle Karadeniz bölgesinde Müslüman halka katliam yapmaya başlamasıyla bazı kişiler silahlanarak dağa çıktılar ve Müslüman çeteleri oluşturdular.
Bu durum Pontus çetelerinin istediği gibi katliam yapmasının önüne geçti ve Müslümanların kruduğu çetelerle Pontus çeteleri çatışmaya başladılar.
Bunun üzerine İngilizler endişeye kapıldılar.
Osmanlı hükümetinden Anadolu'daki karışıklıkların bastırılmasını istediler.
Bunun üzerine hükümet 4 ordu müfettişliği kurup bunlara mülki yetkiler de vererek iç güvenlikte görevlendirmeyi planladı.
Bunlardan Trakya'da kurulması düşünülen 4. Ordu Müfettişliği'ne ordu komutanı yokluğundan kolordu komutanı Nurettin Paşa görevlendirildi.
Ama bu müfettişlik fiilen hayata geçemedi.
Geriye kalan üç müfettişlik ile genelkurmay başkanlığına ise ortada mevcut olan dört ordu komutanı atandı.
Genelkurmay'a Cevat Paşa, 1. Ordu'ya Fevzi (Çakmak) Paşa, 2. Ordu'ya Mersinli Cemal Paşa ve 9. Ordu'ya Mustafa Kemal Paşa.
Kimsenin özel seçildiği filan yok.
Kadro ortada, adaylar ortada.
Başka uygun aday yok.
Hükumet de bu kişileri ülke güvenliğini sağlasınlar diye gönderdi.
Vahdettin'in kimseyi gönderdiği filan yok.
O zaman tüm büyük birlik tayinleri padişah tarafından onaylandığı için Vahdettin onayladı.
Yani Demirel'in Özal'a söylediği Çankaya'daki noter sözü gibi padişah sadece noter pozisyonunda imza attı.
Bunun dışında söylenen herşey ve ortaya atılan iddialar yorum ve palavradan ibaret.
Bu iddialar nedense herhangi bir delile değil, bazı kişilerin kendi kafalarına göre yaptığı yorumlara dayanıyor.
Bu iddia ve yorumların ne kadar saçma olduğunu anlatmak için herhangi bir araştırma yapmaya da gerek yok aslında.
Çünkü Vahdettin'in anıları vb. kitaplar yayınlandı.
Nedense Vahdettin Yurt dışına kaçtıktan sonra bile Mustafa Kemal Paşa'yı milli mücadeleyi başlatmak için Anadolu'ya gönderdiğini söylemiyor.
Para konusundan ise hiç bahsetmiyor.
Zaten Osmanlı'nın savaş sonrasında memurlara verecek maaş bile bulamadığı göz önüne alınınca o kadar para bulup bir generale vermesi de mümkün değil.
Üstelik o kadar para verildiği iddia edilen Mustafa Kemal Paşa ve yanındakilerin Erzurum'dan Sivas'a gelecek parayı bile bulamayıp borç aldıkları belgeleriyle ortada.
Ama yine de biz Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya nasıl gittiğini açıklamaya çalışalım.
Mondros imzalandığı sırada Osmanlı İmparatorluğu'nun 8 ordusu vardı.
Bu orduların komutanlarından tutuklanan, yurt dışına kaçan, hasta olup tedavi görenler hariç İstanbul'da sadece üç kişi kalmıştı.
Mersinli Cemal, Cevat ve Mustafa Kemal Paşa.
Bir de daha önce ordu komutanı iken sağlık sorunları sebebiyle İstanbul'a gitmiş olan Fevzi (Çakmak) Paşa İstanbul'daydı ve iyileşmişti.
Hristiyanların özellikle Karadeniz bölgesinde Müslüman halka katliam yapmaya başlamasıyla bazı kişiler silahlanarak dağa çıktılar ve Müslüman çeteleri oluşturdular.
Bu durum Pontus çetelerinin istediği gibi katliam yapmasının önüne geçti ve Müslümanların kruduğu çetelerle Pontus çeteleri çatışmaya başladılar.
Bunun üzerine İngilizler endişeye kapıldılar.
Osmanlı hükümetinden Anadolu'daki karışıklıkların bastırılmasını istediler.
Bunun üzerine hükümet 4 ordu müfettişliği kurup bunlara mülki yetkiler de vererek iç güvenlikte görevlendirmeyi planladı.
Bunlardan Trakya'da kurulması düşünülen 4. Ordu Müfettişliği'ne ordu komutanı yokluğundan kolordu komutanı Nurettin Paşa görevlendirildi.
Ama bu müfettişlik fiilen hayata geçemedi.
Geriye kalan üç müfettişlik ile genelkurmay başkanlığına ise ortada mevcut olan dört ordu komutanı atandı.
Genelkurmay'a Cevat Paşa, 1. Ordu'ya Fevzi (Çakmak) Paşa, 2. Ordu'ya Mersinli Cemal Paşa ve 9. Ordu'ya Mustafa Kemal Paşa.
Kimsenin özel seçildiği filan yok.
Kadro ortada, adaylar ortada.
Başka uygun aday yok.
Hükumet de bu kişileri ülke güvenliğini sağlasınlar diye gönderdi.
Vahdettin'in kimseyi gönderdiği filan yok.
O zaman tüm büyük birlik tayinleri padişah tarafından onaylandığı için Vahdettin onayladı.
Yani Demirel'in Özal'a söylediği Çankaya'daki noter sözü gibi padişah sadece noter pozisyonunda imza attı.
Bunun dışında söylenen herşey ve ortaya atılan iddialar yorum ve palavradan ibaret.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder