.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

29 Ekim 2013 Salı

İstihbarat Örgütleri ve İstihbarat Savaşları.



İstihbarat örgütlerinin faaliyetleri ve gizli dinlemeler şu sıralar Avrupa gündeminde üst sıralara yerleşmiş durumda.
Almanya’daki dinleme olayının ardından yapılan çeşitli açıklamalardan sonra bu gün de Yunanistan’ın eski dışişleri bakanlarından  Teodoros Pangalos, kendi bakanlığı döneminde Yunan İstihbarat Teşkilatı’nın (EYP) ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ni dinlediğini ileri sürdü. Kendisinin dışişleri bakanı olduğu dönemde (1996-1999) EYP’nin ABD’nin Atina ve Ankara büyükelçilerinin konuşmalarını dinlediğini belirten Pangalos, “Her sabah kahve ve simidimi alıp ofisime gittiğimde masamda bir sürü belge buluyordum” dedi.
Bu arada Alman “Der Spiegel” dergisi, ABD Ulusal Güvenlik Kurumu’nun (NSA) dünyada toplam 80, Avrupa’da ise 19 dinleme noktası bulunduğu, Avrupa’daki noktalarından birisinin de Atina’da şehir merkezinde bulunan ABD Büyükelçiliği olduğunu yazdı. Habere göre, NSA Atina’daki ABD Büyükelçiliği binasının çatısına gizlenmiş dinleme cihazı antenleri yerleştirmiş. 
Ta Nea gazetesi de, ABD Büyükelçiliği’nin helikopterden çekilmiş fotoğrafında antenlerin nereye yerleştirildiklerini gösterdi.
Yunanistan’da 2005 yılında dönemin Başbakanı Kosta Karamanlis ve Dışişleri Bakanı Petrol Molivyatis dâhil 100’den fazla siyasetçi, yüksek rütbeli asker ve işadamının telefon görüşmelerinin dinlendiği ortaya çıkmış, dinlemelerin ABD’nin Atina Büyükelçiliği binası veya civarından yapıldığı iddia edilmişti.
Bunlar gösteriyor ki dost düşman demeden herkes birbirini dinliyor. Çünkü her yönetimin bilgiye ihtiyacı vardır. Bilgi güç’tür. İstihbarat sadece düşmana yöneltilmez. İstihbarat; düşman, dost ve tarafsız her kesime yöneltilir.
Her ülke dinleme sistemini kurmuş ve kullanmaktadır. Ama ABD dinleme sistemi diğer ülkelerden farklı olarak tüm dünyaya yayılmıştır. Yani ABD herkesi dinlemektedir.
Durum kısaca böyledir.
Kuvvetle muhtemeldir ki Türk makamları da başta ABD olmak üzere birçok ülke tarafından dinlenmektedir. Sanırım bizim de dinleme faaliyetlerimiz oluyordur.
Yani bizim de iştirak ettiğimiz sessiz bir istihbarat savaşı dinleme alanında yoğun bir şekilde devam etmektedir.
Bu savaştan zarar görmemek için yapılması gereken ilk şey çok güçlü bir İKK (İstihbarata Karşı Koyma) sistemi kurmak ve karşı tedbirleri uygulamaktır.  Bunda en önemli husus gizli bilgilerin, ne kadar güvenli olursa olsun kişilerce mümkün olduğu kadar elektronik cihazlarla haberleşmede konuşulmamasıdır. Önemli toplantı ve görüşmelerin yapıldığı odalar da her toplantı öncesi; gözle ve elektronik cihazlarla böcek vb. cihazların aranması işlemine tabi tutulmalıdır. Gnkur. Bşk.,Kuvvet Komutanları, Başbakan, Cumhurbaşkanı, Bakanlar ve diğer önemli kişilerin çalışma odaları da planlı-plansız sık sık aranmalıdır.
Sadece savunma hiçbir zaman tam sonuç almaz. İKK ile birlikte aldatma, karıştırma vb. aktif tedbirler de koordineli olarak uygulanmalıdır.
Tabii ki bizim de bilgiye ihtiyacımız vardır. Dinleme sistemleri de geliştirilmelidir. Sistem derken sadece cihazlardan söz etmiyorum. Teşkilat ve eğitim konuları da dâhil köklü değişiklik ve gelişmeden söz ediyorum.
Bizde stratejik dinleme sistemleri basından öğrendiğimiz kadarıyla MİT’e bağlanmış durumda. Bu konu da, iyi değerlendirilmelidir. Mesela İngiltere dâhil birçok ülkede bu dinleme teşkilatı bağımsız bir kurum olarak başbakana bağlıdır. İstihbarat teşkilatlarının koordinesini sağlayan üst yapıya da bağımsız bir organ olarak iştirak eder.
İlla ki böyle olsun demiyorum ama tüm dünya sistemleri incelenerek bu konuya ivedi el atılması zaruridir. Çünkü herkes herkesi dinlemektedir.
Kurumlarımızı ve önemli kişilerimizi yabancı dinlemesine karşı korumalıyız. Dinlenmeyi tam olarak engelleyemiyorsak bile en azından sızıntıyı azaltmalıyız.
Söylemeye hiç gerek yok, tabii ki biz de; dinlemeye karşı tedbir alırken dinlememiz gereken yabancı kişileri dinlemeliyiz. Ancak bunu sıkı kurallara bağlamalı, dinleme kurumunu kişilerin insafına terk etmemeli ve bir denetim mekanizması kurmalıyız. Kendi vatandaşlarımızı ise mümkünse hiç dinlememeli, dinlemeyi birinci suç tespit vasıtası olarak görmemeliyiz. 

Saygılar sunarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder