
Bu blogta sanat, siyaset, savaş, strateji, istihbarat gibi konularda inceleme ve değerlendirme yazıları yayımlanmaktadır. Bu bloğun yazarı ayrıca http://mgmstrateji.com/index.html, https://strasam.org/ ve http://foundationoffunystories.blogspot.com adreslerinden ulaşabileceğiniz sitelerde de yazılar yazmaktadır.
7 Haziran 2025 Cumartesi
4 Haziran 2025 Çarşamba
1 Haziran 2025 Pazar
29 Mayıs 2025 Perşembe
28 Mayıs 2025 Çarşamba
27 Mayıs 2025 Salı
24 Mayıs 2025 Cumartesi
19 Mayıs 2025 Pazartesi
Üç İnsan, Bir İsyan, Üç Ölüm.
Bu yazımızda 1919-1922 yılları arasında Batı Anadolu bölgesinde meydana gelen olaylarda önemli roller üslenen üç farklı kişiden bahsedeceğiz. Farklı taraflarda yer alan bu üç kişinin kaderi bir isyanda birleşmiş ve bu isyan sebebiyle üçü de infaz veya idam edilerek öldürülmüştür. Bu öldürülmelerin temelinde de bu üç kişinin isyan sırasında birbirleriyle olan mücadelesi vardır. Bunlar Köprülü Hamdi Bey, Dramalı Rıza Bey ve isyanlarıyla meşhur Ahmet Anzavur’dur. Bunlardan ilk ikisi Milli Mücadele taraftarı, üçüncüsü ise Damat Ferit ve İngilizlerin bir oyuncağıdır.
Bu üç kişiden biri olan Köprülü Hamdi Bey, Edremit Kaymakamı
iken mütareke döneminde görevinden istifa etmiş ve İngilizlerin baskısıyla
İstanbul hükümetlerinin kurduğu Divanı Harplerde yargılanan birçok devlet
görevlisi gibi yargılanmamak için Edremit-Ayvalık bölgesinde bazı silahlı
arkadaşlarıyla birlikte kırsal alanda yaşamaya başlamıştır. Çünkü bu
yargılamalar adaletsiz ve insafsızdır. Bu mahkemeler masum bir devlet görevlisi
olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’i 9 Nisan 1919’da idama mahkûm etmiş ve 10 Nisan’da
idam etmiştir. Onlarca kişiyi de yargılamak maksadıyla hapse atmıştır.
Bu dönemde Anadolu bu
şekilde yargılanacakları endişesiyle dağlara kaçan Köprülü Hamdi Bey ve Celal
(Bayar) Bey gibi birçok kişiyle doludur. Bu kişiler Yunanlıların İzmir’e asker
çıkarmalarının ardından ortaya çıkan Kuvayı Milliye unsurlarının da ilk
kurucuları olmuştur. Benzer şekilde Köprülü Hamdi Bey de, Yunanlılar Ayvalık’ı
işgal edince hemen adamları ve kendisine katılan bazı gönüllülerle birlikte bir
milli müfreze kurmuş ve o sırada Ayvalık bölgesinde savunma düzeni alan Alay
Komutanı ve eski bir Teşkilatı Mahsusa üyesi olan Yarbay Ali (Çetinkaya) Bey’in
yanına giderek ona katılmıştır. Yani Milli Mücadele’de Yunan işgaline karşı ilk
direnişi gösteren askeri birlik içinde Hamdi Bey ve arkadaşları da vardır.
Buradan da anlaşılacağı gibi Hamdi Bey vatansever bir insandır.
Köprülü Hamdi Bey’in, bu
yazıda bahsedeceğimiz diğer bir önemli kişilik olan Ahmet Anzavur’la ilk
karşılaşması ise Ekim 1919’daki Birinci Anzavur İsyanı sırasında gerçekleşmiştir.
Ahmet Anzavur, emekli bir jandarma binbaşısıdır. Bir süre İzmit’te
mutasarrıflık yapmıştır. Aslen Kuzey Kafkasyalı olan ve Biga’da yaşayan bir
aileye mensuptur. Bu ailenin ve Anzavur’un sarayla yakın ilişkileri
bulunmaktadır. İlginçtir ki bu hain Ahmet Anzavur aynı zamanda, İngilizleri Eskişehir’den
çıkaran ve Düzce isyanı sırasında Hendek civarında asilerin tuzağına düşerek
şehit olan 24. Tümen Komutanı Yarbay Mahmut Bey’in akrabasıdır.
Ama Mahmut Bey Milli
Mücadele uğruna İngilizler ve İstanbul hükümetine karşı mücadele ederken,
akrabası Ahmet Anzavur Ekim 1919’da Biga ve çevresinde Damat Ferit Paşa ve
Sarayla işbirliği içinde bir isyan çıkarmıştır. Bu isyan üzerine Köprülü Hamdi
Bey, 5 Kasım’da Manyas’a giderek Anzavur’la görüşmüştür. Bu görüşmede Anzavur,
yanıltıldığını ve görev verilirse cepheye gidebileceğini söyleyince isyana son
verdiği düşünülerek takip edilmekten vazgeçilmiştir. Fakat Anzavur, 12 Kasım’da
etrafına topladığı bazı eşkıyalarla birlikte tekrar isyan ederek Susurluk’a gelmiş
ve 61. Tümen Komutanı emrindeki kuvvetlerle 16 Kasım’da Demirkapı bölgesinde
çıkan çatışmada yenilmiştir.
Ancak Anzavur bu çatışmadan sağ
olarak kaçmayı başarmış ve isyana devam etmiştir. İsyan tam olarak sona erdirilemeyince Çerkez
Ethem de dâhil birçok Kuvayı Milliye unsuru Yunan ordusunun karşısından
çekilerek Balıkesir’e çağırılmıştır. 19/20 Kasım’da Balıkesir’e gelen Çerkez
Ethem, Yarbay Rahmi’nin yardımcısı olarak tenkil harekâtı için görevlendirilmiştir.
Meydana gelen çatışmalarda bu Kuvayı Milliye birlikleri karşısında tutunamayan
Anzavur, 27 Kasım’da bölgede barınamayarak kaçmaya başlamıştır. Çerkez Ethem ve
Yarbay Rahmi Bey tarafından takip edilen Anzavur, 30 Kasım’daki çatışmadan da
sağ olarak kurtulmayı başarmış ama 3 Aralık tarihine kadar yanında artık sadece
altı yedi kişi kalmıştır. Böylece Birinci Anzavur İsyanı sona ermiştir.
Bu sırada bir yandan bu tür
isyanları bastırmakla, öte yandan da Yunan ordusu ile mücadele etmekle uğraşan Kuvayı
Milliye birliklerini ikmal etmek ve yeni birlikler kurmak için silah ve
cephaneye ihtiyaç duyulmaktadır. Yakınlardaki en büyük silah ve mühimmat deposu
ise Çanakkale Boğazı’nın Trakya yakasındaki Akbaş Cephaneliğidir. Bu
cephanelikteki silah ve mühimmat İngilizler tarafından Rusya’da Bolşeviklerle
savaşan Wrangel ordusuna gönderilecektir. Bu sebeple, bu silah ve mühimmatın
bir an önce depodan kaçırılması gerekmektedir.
61. Tümen Komutanı ile görüşen
Köprülü Hamdi Bey bu işi üzerine almış ve Birinci Anzavur İsyanının bastırılmasının
ardından 10 silahlı adamıyla birlikte Biga’ya gitmiştir. O sırada Gönen
tarafında bulunan ve Çerkez Ethem’le birlikte isyanını bastırmak için Salihli
bölgesinden gelen Dramalı Rıza Bey’in, Çerkez Ethem’le arası açılmış ve Salihli
Cephesi’ne dönmemiştir. Fakat Balıkesir’de kalan Dramalı Rıza burada da boş
durmamış, 61. Tümen Komutanı Kazım (Özalp) Bey’in kardeşi Fethi ile birlikte
milli kuvvetler için İstanbul’daki silah depolarından silah ve cephane temin etmeye
başlamıştır. Akbaş Cephaneliğindeki silah ve mühimmatın kaçırılması çok önemli
ve aciliyeti olan bir konu olduğundan 61. Tümen Komutanı, çok kabiliyetli ve fedakâr
bir kişi olan Dramalı Rıza’yı Hamdi Bey’e yardım etmesi için 40 adamıyla
birlikte Biga’ya göndermiş ve böylece Köprülü Hamdi Bey ve Dramalı Rıza Bey
beraber çalışmaya başlamışlardır.
Bu iki vatansever insan Biga bölgesinde, hem
Kuvayı Milliyeci geçinen hem de İstanbul’la yakın ilişkisi olan Kara Hasan
isminde birinin çetesini dağıtarak hapsetmişlerdir. Bunun sonucunda bölgeden
Kuvayı Milliye’ye karılım artmıştır. Bu katılanların da desteğiyle Gelibolu’daki
Akbaş Cephaneliği’ndeki silah ve mühimmat, Köprülü Hamdi Bey ve Dramalı Rıza tarafından,
26/27 Ocak 1920 gecesi Anadolu’ya kaçırılmıştır.
Akbaş Cephaneliği’nden kaçırılan
silah ve mühimmat Biga’nın Yenice Bucağı’na depolanmış ve bu silah ve mühimmat
kullanılarak bölgede 500 gençten oluşan bir Kuvayı Milliye kuvveti oluşturulmuştur.
Fakat halktan para ve asker toplanmaya başlanınca bölgedeki Pomaklar Hamdi ve
Rıza Bey’e karşı cephe almışlar ve Karabiga ve Çanakkale’deki İngilizlerle
irtibata geçmişlerdir. Bunu fırsat bilen ve Damat Ferit Paşa ile temas halinde
olan Anzavur da onun talimatıyla Çerkezleri kışkırtmaya başlamıştır.
Bunun sonucunda Gâvur İmam
yönetimindeki Pomaklar ve Şah İsmail yönetimindeki Çerkezler 16 Şubat 1920’de
Biga’yı basmışlar, 17 Şubat’ta da Ahmet Anzavur Biga’ya gelmiş ve buradan
Yenice’ye yürümüştür. Böylece İkinci Anzavur İsyanı başlamıştır. Bu isyan
üzerine, Akbaş’tan kaçırılan silah ve mühimmatı koruyan Dramalı Rıza ile
birleşmek için Yenice’ye doğru çekilmeye çalışan Hamdi Bey yolda dinlenmek için
mola verdiği bir köyde bekçinin kendisini tanıması üzerine silahlı köylülerce
yakalanmış, elleri bağlanmış ve yürüyerek Biga’ya götürülmüştür. Biga
yakınlarındaki bir değirmene geldiklerinde Hamdi Bey isyancılar tarafından acımasızca
infaz edilmiştir. Öldürüldükten sonra da
defalarca süngülenerek paramparça edilmiş ve cenazesi Biga’ya getirilerek halka
gösterilmiştir. Böylece incelediğimiz üç kişiden birincisi acı bir şekilde
hayata gözlerini yummuştur.
Bu gelişmeler üzerine 14.
Kolordu, bölgeye askeri birlikler sevk etmeye başlamış, 20 Şubat’ta yola çıkan
bu birliklerin ardından Balıkesir’deki Kuvayı Milliye birliklerinden de bir
takip müfrezesi oluşturulmuştur. Asiler, Akbaş’tan kaçırılan silahları ele
geçirmek için 21 Şubat’ta Yenice’ye taarruz edince buradaki müfrezenin başında
bulunan Dramalı Rıza Bey silah ve cephanenin asilerin eline geçmemesi için depoyu
havaya uçurulmuş ve müfrezesiyle birlikte bölgeden çekilmiştir.
Bu başarıdan cesaret alan
Anzavur, Ahmediye Cemiyeti’ni kurmuş ve Kuvayı Muhammediye adıyla birlikler
oluşturmaya başlamıştır. Böylece isyan hızla bütün bölgeye yayılmış fakat gönderilen
askeri birliklerle Anzavur arasında 8-10 Mart tarihlerinde meydana gelen
çatışmalarda Anzavur yenilmiştir. Ancak yine sağ olarak kaçmayı başarmıştır.
Anzavur, etrafına bir miktar daha
silahlı adam toplayarak 4 Nisan’da tekrar Gönen’e taarruz etmiş ve kasabayı ele
geçirmiştir. Gönen’in ardından da Mustafa Kemal Paşa, Karacabey ve Bandırma’yı
ele geçirmiştir. Anzavur’un Balıkesir’e de saldıracağı haber alınınca 61. Tümen
Komutanı 7 Nisan’da, Aydın Cephesi’nden bir süvari bölüğü ve 350 zeybeği
Alaşehir’e getirtmiş, bunları, Salihli ve Alaşehir cephesinden çektiği
gönüllülerle takviye ederek Balıkesir’de toplamıştır.
Ayvalık, Akhisar ve Balıkesir’den
gelen milli müfrezelerle birlikte toplan 2000 kişiye ulaşan bu kuvvet Çerkez
Ethem’in emrine verilmiştir. Bu kuvvet, 15 Nisan’da Susurluk-Gönen
istikametinde harekete geçmiş ve Anzavur kuvvetleriyle temas sağlamıştır.
Ertesi gün de devam eden çatışmalar sonucunda isyancılar bozguna uğramış, Anzavur
ise yaralanmasına rağmen yine kaçmayı başarmıştır.
Karabiga ’ya giden Anzavur, Damat
Ferit Paşa Hükümeti tarafından isyana devam edebilmesi için 22 Nisan’da 55.000
lira gönderilince bir İngiliz gemisiyle İstanbul’a gitmiştir. Bu parayı alan
Anzavur saray, Damat Ferit Paşa ve İngilizlerle görüştükten sonra İzmit’e dönmüş
ve o sırada Kuvayı İnzibatiye Birlikleri Komutanı olarak İzmit’te bulunan Süleyman
Şefik Paşa’dan silah ve cephane aldıktan sonra 8 Mayıs’ta şehirden ayrılmıştır.
İzmit’ten ayrılan Anzavur, 500
kişilik kuvvetiyle 10 Mayıs’ta Adapazarı’nı, 13 Mayıs’ta Kandıra’yı işgal etmiş
ve 15 Mayıs’ta Geyve Boğazı’na saldırmış fakat ele geçirememiştir. 16 ve 17 Mayıs’ta da taarruza devam etmiş
ancak yeni milli kuvvetler gelince geri çekilmek zorunda kalmıştır. Geyve
bölgesindeki bu çatışmalar sırasında kaçarken attan düşerek yaralanan Anzavur
22 Mayıs’ta İstanbul’a gitmiştir.
Bu sırada Akbaş Cephaneliği’nden
kaçırdığı silahların bulunduğu depoyu havaya uçuran Dramalı Rıza, biraz daha
dayanabilseydi milli kuvvetler kendisine yardıma yetişeceklerdi iddiasıyla bu
olaydan dolayı çok eleştirilmiştir. Bu eleştirilerden ve Köprülü Hamdi’nin vahşi
bir şekilde katledilmesinden büyük bir üzüntüye kapılan Dramalı Rıza, tüm bu
kötülüklerin sebebinin Damat Ferit Paşa’nın hainlikleri olduğunu düşünerek onu
öldürmeye karar vermiştir. Bu maksatla ona suikast düzenlemek için İstanbul’a
gitmiş fakat yakalanmış ve mahkeme huzuruna çıkarılmıştır. Mahkeme, sadrazama suikast
teşebbüsü suçlamasıyla Dramalı Rıza’yı idama mahkûm etmiş ve bu karar kısa süre
içinde infaz edilmiştir. Böylece bu yazımızın konusunu teşkil eden üç kişiden
ikincisi de hayata gözlerini yummuştur.
Bu üç kişiden Kuvayı Milliye
taraftarı olan iki kişiden biri Anzavur’un adamlarınca vahşi bir şekilde
katledilmiş, diğeri ise Anzavur’u isyana teşvik eden Damat Ferit tarafından
idam edişmiş fakat Anzavur birçok kez ölümle karşı karşıya gelmesine rağmen hep
son anda kaçarak kurtulmayı başarmıştır. Ama çekirge bir sıçrar iki sıçrar
misali, Köprülü Hamdi Bey’in adamları tarafından çok sevdikleri müfreze
komutanlarının intikamını almak için sürekli olarak takip edilen Anzavur,
Sakaya Meydan Muharebesi’nden sonra 1922 yılında Biga bölgesinde yakalanmış ve gözünün
yaşına bakılmadan öldürülmüştür. Böylece, birbirinden çok farklı kişilikler
olan bu üç insanı bir araya getiren bir isyan (İkinci Anzavur İsyanı), üç yıl
içinde üçünün de öldürülmesine sebep olmuştur.