.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

15 Ekim 2024 Salı

İsrail savaşı yaymak istiyor.

 İsrail, Gazze'den sonra Lübnan'a da saldırmaya başlamıştı.

Bu arada İran ile de ortak sınır olmamasına rağmen çatışmalaryaşandı.

İran'ın önce dron saldırıları ve ardından da füze saldırıları ile İsrail zarar gördü.

Ancak İsrail, durmadı.

Lübnan'daki BM barış gücü birliklerini vurdu.

Bu gün de Lübnanlı Hristiyanlara saldırı düzenleyip çok sayıda sivili öldürdü.

Aynı anlarda Suriye'ye de saldırılar gerçekleştirdi.

İki İsrail tankı Suriye sınırını geçti.

Hussilerle de çatışma halinde olan İsrail hükümeti, zaman zaman Türkiye hakkında da saldırgan söylemler geliştirmekten çekinmiyor.

Bu kadar çok cepheli bir savaşı yürütmek zordur.

Almanya gibi güçlü bir devlet bile 1. ve 2. Dünya Savaşlarında operatif alanda art arda büyük zaferler kazanmasına rağmen çok cepheli hale gelen savaşı sürdüremedi ve yenildi.

İsrail'in Almanya ile kıyaslanamayacak kadar sınırlı bir gücü var.

Gerçi düşmanları da Almanya'nın dünya savaşlarındaki düşmanları kadar güçlü değil.

Ama yine de, çok cepheli savaş her ülkeyi yorar.

Yıpratır.

Savaşta tüm düşmanlarını yense bile kendi de çok zayıflar ve yıkım süreci içine girer.

İsrail de bu hatalı stratejisini devam ettirirse, bu çok cepheli savaştan büyük bir zararla, belki de bir yıkımla çıkacaktır.

14 Ekim 2024 Pazartesi

İran'ın Küdüs Gücü Komutanı İsmail Kaani, İsrail ajanı mı?

 Nasrallah'ın öldürülmesi İsrail'de büyük bir sevinçle karşılanırken Lübnan ve İran'da büyük bir üzüntüye sebep oldu.

Bu ölüm, acaba içerden birileri İsrail'e bilgi verdi de İsrail saldırıyı bu bilgiye göre mi düzenledi sorularını da beraberinde getirdi.

Bu soru, İran rejiminin de cevabını merak ettiği bir soru olmalı ki bir araştırma içine girmişler.

Sonuç olarak Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani tutuklanarak sorguya alınmış.

Bunun yarattığı üzüntüden mi yoksa gördüğü işkenceden mi bilinmez Kaani kalp krizi geçirmiş ve hastaneye kaldırılmış.

Kaani gerçekten bir İsrail casusu olabilir.

Nasrrallah hakkındaki bilgileri İsrail'e vermiş de olabilir.

Ama masum da olabilir.

Çünkü Nasrallah'ın ölümü büyük bir travmaydı.

İsrail için büyük bir başarı, İran ve Hizbullah içinse büyük bir yıkımdı.

Bunun yarattığı etkiyi hafifletmek için bir günah keçisi bulunması işe yarayabilir.

Kaani de bu yüzden tutuklanmış olabilir.

Gözden çıkarılabilecek biri olarak düşünülmüş ve bu yüzden kurban olarak seçilmiş olabilir.

Öte yandan, bu tutuklama, İran içinde bir klikler arası mücadele de olabilir.

Kaani geleceği parlak biriyse, önünü kesmek isteyenler Nasrallah'ın ölümünü ona yükleyerek veya en azından onun üzerinde bir şüphe yaratarak amaçlarına ulaşmaya çalışıyor olabilir.

Baskıcı rejimlerde bunlar olabilir.

Hatta kumpas dönemleri düşünülünce daha demokratik gibi görünen Türkiye'de bile bunlar olabiliyor.

Dış bağlantılı bir dinci terör örgütü hükümetle birlikte Türk ordusunun en yetenekli subay ve generallerini bu şekilde hapislerde veya mahkeme köşelerinde süründürerek tasfiye edilmedi mi?

Bu sebeple Kaani olayı hakkında erken karar vermek doğru olmaz.

İsrail'in Demir Kubbe'si hecklendi mi?

 İsrail'in anlatıla anlatıla bitirilemeyen Demir Kubbe hava savunma sistemi bu günlerde üst üste çöküyor.

İran füzelerinde işe yaramayan İsrail hava savunma sistemi (demir kubbe ve Davut'un sapanı) Hizbullah'ın dron saldırılarında da hiçbir işe yaramadı.

İddialara göre İsrail hava savunma sistemleri Hizbullah tarafından hecklenmiş.

İran'daki nükleer silah çalışmalarını tek bir virüsle engellediği iddia edilen ve bununla övünen İsrail, kendi silahıyla vurulmuş gibi görünüyor.

Günümüzde teknoloji herkesin ulaşabileceği bir düzeye geldi.

Her ülkede eğitimli yeterince insan var.

Eskiden olduğu gibi teknoloji birkaç ülkenin tekelinde değil.

Bu sebeple, İsrail'in yapabildiği her şeyi, Hizbullah ve Jamas gibi örgütler de yapabiliyor.

Bu durum, bilgisayarlı sistemlerin hassasiyetini ve zafiyetini göstermesi açısından önemli.

Biz İsrail'in en güçlü yanının elektronik harp, bilgi sistemleri ve hava kuvvetleri olarak bilirdik.

İran'ın hava üssünde birçok uçağı vurduğu artık bir sır değil.

İsrail elektronik harp ve bilgi sistemleri de en az diğer ülkelerin benzer sistemleri kadar saldırıya açıkmış.

Bundan ülkemizin ders alması gerekiyor.

Artık her şey bilgisayarlarla yapılıyor.

Her şey uzaktan komutalı sistemlerden oluşuyor.

Bu durum, elektronik harp ve bilgi harbinin önemini ortaya çıkarıyor.

Buna yönelik her türlü tedbirin alınması ve son zamanlarda meydana gelen savaşlarda yaşananlardan dersler çıkarılması şart.

Natenyahu öldü mü?

 Hizbullah'ın dün yaptığı dron saldırılarından sonra İsrail'de büyük bir yıkım yaşandığı anlaşılıyor.

Askeri üsse yapılan saldırı sırasında İsrail genelkurmay başkanının orada olduğu ve öldüğü iddiaları basına yansımıştı.

Şimdi de Natenyahu'nun da aynı üste bir ziyarette olduğu, saldırılardan sonra ortada görünmediği, Natenyahu'nun da ölmüş olabileceği iddia ediliyor.

İsrail bu işin hesapladığı kadar kolay olmayacağını tahmin edemedi.

Halbuki 2006'da da Hizbullah ile yaptığı savaşı kazanamamıştı.

İsrail ilk defa yenilgiyi kabul etmek zorunda kalmış ve geri çekilmişti.

İsrail aynı anda Hamas, Husiler, İran ve Hizbullah ile savaşa girmekle hayatının hatasını yaptı.

Bu hata, İsrail balonunu patlatabilir.

Büyük İsrail hayalleri kuran, Türkiye'den bile toprak alacakları aymazlığına kapılıp bunu açıkça ilan eden İsrail, bırak Türkiye'yi, düzenli bir ordusu olmayan zayıf örgütleri bile yenemiyor.

Bence büyük İsrail hayali tam bir hayal.

İsrail'in varlığını korumak bile oldukça zor.

Savaş çığırtkanı Siyonistler, savaşın en çok İsrail'e zarar vereceğini anlayacaklar.

Belki o zaman masaya oturacaklar.

Ama aklın yolu bir.

Bir an önce barış masasına oturmak herkes için en iyisi.

13 Ekim 2024 Pazar

Maaşınızı, bankada vadesiz hesapta bırakmayın.

 Daha önce maaşım genellikle banka hesabımda vadesiz hesapta dururdu.

Gerçi emekli maaşı kuşa döndüğünden beri ay sonuna kadar pek para kalmıyor ama az da olsa banka benim paramı bedavaya kullanıyor.

Halbuki banka ek hesabınızda 50 kuruş bile harcasanız ve bu harcamayı bir gün sonra bile kapatsanız banka hemen faizini alıyor.

Bu yüzden ilk önce bankaların hesaptaki parayı otomatik olarak değerlendirdiği bir hesap açtım.

Banka yine paranın bir kısmını vadesiz hesapta bırakıyor, kalanını değerlendiriyor.

Çok az olsa da bir getiri elde ediyordum.

Bu hafta iki bankacı arkadaşla görüştüm.

Onlar maaşı alır almaz fonlara yatırıyorlarmış.

Üç beş kuruş da kazanıyorlarmış.

"Ben bu fon işlerinden anlamam. Bunu nasıl yapacağım?" dedim.

Meğer oldukça kolaymış.

Bankada yatırım hesabı açıyormuşuz.

Her gün maaşımızın istediğimiz kadarını günlük olarak değerlendirilsin diye fonlara yatırıyormuşuz.

Yani fon satın alıyormuşuz.

Bunun hiç risksiz olanları da varmış.

Bankaların TL Para piyasası fonları ana para garantili imiş.

Fonları Tefas diye bir sistemden inceleyip yüksek getirili fon da alabiliyormuşuz.

Tefas yazıp google'dan aratırsanız, site çıkıyor.

Bunu telefonunuza indirebiliyorsunuz.

Bunu inceleyip istediğiniz fonu telefon üzerinden alabiliyorsunuz.

Ben denemeye başladım.

Size de tavsiye ederim.


Ülke Teksas'a döndü: Etçi Umut'un adı suç örgütü davaları dosyalarında.

 Eskiden televizyonlarda filan kovboy filmleri gösterilir ve çok seyredilirdi.

O filmlerde Teksas genellikle eşkiyalığın yaygın olduğu bir yer olarak gösterildiğinden olsa gerek, Türkçe'de "Ortalık Teksas'a döndü." şeklinde bir söz ortaya çıktı.

Bu sözle, suç örgütlerinin kol gezdiği, her gün birilerinin yaralandığı veya öldüğü, hapishanelerin her türden suçlularla dolduğu gibi anlamlara geliyor.

Benim bu gün bu sözü kullanmamın sebebi ise Ankara'da yaşananlar.

Daha önce benimle aynı birlikte çalışan ama hiçbir zaman amir memur ilişkim olmayan bir astsubay vardı.

Bir zamanlar bana Facebook'tan arkadaşlık isteği göndermiş, ben de kendisini uzaktan da olsa tanıdığımdan kabul etmiştim.

Bir süre sonra adamın paylaşımları beni şaşırtmaya başladı.

Adam her geçen gün adeta, büyük bir girişimciye dönüşüyordu.

Araba alıp satıyordu başlangıçta.

Sonra inşaat işine girdi.

Büyük bir ofiste Osmanlı armalı oda fotoğrafları paylaşıyordu.

Sonra birçok kişi ile, bu arada bazı üst düzey devlet görevlileri ile resimler paylaştı.

Kendisini tanıyan ve onun rütbesine yakın olan arkadaşların bazılarına sordum.

"Bu adam neyin nesidir? Büyük bir başarı örneği midir yoksa bu işin içinde bir çapanoğlu mu varé dedim.

Kendisini tanıyan bir iki kişi, bahse konu şahsın beraber çalışırlarken olağan üstü başarılı ve zeki biri olmadığını, onların da bu duruma şaşırdıklarını ve muhtemelen bu işin içinde bir çapanoğlu olduğunu söylediler.

Söz konusu şahıs bu arada yeni iş girişimleri ile yükselmeye devam ediyordu.

Etçi Umut'un büyük bir şubesinin ortağı olduğunu, o şubede askerlere indirim yapılacağını duyurdu.

Merak edip bahse konu lokantaya gittim.

Ne yalan söyleyeyim, yediğim et çok güzeldi.

Ortalıkta tuhaf bir durum da görünmüyordu.

Ama yine de asker olduğumu söylemeden hesabı ödeyip çıktım.

Daha sonra bir veya iki defa daha gittim o lokantaya.

Ama emekli maaşları her geçen gün azalıp kuşa dönünce bir daha gidemedim.

Çünkü fiyatlar gayet dolgundu.

Her neysa...

Geçenlerde bahse konu astsubayın FETÖ üyesi olmaktan tutuklandığını duydum.

Teyit edemedim ama artık ortalarda görünmediğinden (yani sosyal medyada görünmediğinden, yoksa adamla yüz yüze hiç görüşmedim) doğru olması kuvvetle muhtemel.

Adam FETÖ'nün gizli paralarını aklayıp piyasaya sürüyormuş filan dediler.

Bu gün yeni bir haberle daha da şaşırdım.

Meğer bu Etçi Umut'un Ayhan Bora Kaplan ile de bağlantısı varmış.

İşte bu yüzden memleket Teksas'a dönmüş dedim.

Ülkede daha önce çok yakından tanımadığın birine selam vermek bile tehlikeli.

Onu bırakın, bir yere yemek yemeye giderken bile iki kere düşünüp iyice araştırılmalı.

Çünkü selam verdiğin insanların çoğu ya FETÖ'cü veya bir suç örgütünün elemanı çıkıyor.

Mekanlar da bunlardan biri ile bağlantılı oluyor.

Eskiden askeri birliklerde gidilmesi sakıncalı yerler listesi yayınlanırdı.

Öğrenci iken bu listeye bakar, ismi listede olan yerlere gitmezdik.

İç işleri bakanlığı da benim gibi kanunlara bağlı vatandaşlar için benzer bir liste yayınlasa iyi olur.

Bilmeden yanlış bir yere gitmeyelim. 

İsrail'e BM liderliğinde bir askeri müttefik gücü harekat icra etmeli.

 İsrail bu gün de Lübnan'daki bir BM üssüne tanklarla saldırmış.

15 BM Barış Gücü askeri yaralanmış.

İsrail iyice zıvanadan çıktı.

Ne kanun ne kitap dinlemiyor.

BM askerine bile saldırıyor.

Üstelik özür dileyeceğine BM gücü Lübnan'dan çıksın diye tehditler de savuruyor.

İsrail, henüz fırsat varken durdurulmalı.

BM, İsrail'e ortak harekat düzenlemeli.

Mevcut Siyonist iktidarı yerinden etmeli ve uluslararası mahkemede yargılamalı.

Soykırım ve bölge barışını bozmaktan İsrail tazminata çarptırılmalı.

Yoksa İsrail, daha büyük bir savaşın fitilini ateşlemekten çekinmeyecektir.

Hizbullah'ın intikamı: İsrail Genelkurmay Başkanı öldürülmüş olabilir.

 Daha önceki bir yazımda, İsrail'in Hamas ve Hizbullah'ın lider kadrosunu her türlü yöntemi deneyerek ve hiç kimseye hesap vermeden sürekli olarak öldürdüğünü ama Hamas ve Hizbullah'ın aynı şeyi İsrail'e yapmadığını yazmıştım.

Aynı yazıda, bu örgütlerin neden misilleme yaparak İsrail hükümet üyelerine saldırı düzenlemediğini sormuştum.

Muhtemelen bunu benden okuyup uygulamamışlardır ama gelen haberlere göre Hizbullah bu gün sorduğum soruya cevap vermiş gibi görünüyor.

Hizbullah'ın bu gün bir askeri üsse dronlarla yaptığı saldırıda çok sayıda İsrail askeri ölmüş.

Ölenlerin arasında Genelkurmay başkanı da olduğu söyleniyor.

Anlaşılan Hizbullah, İsrail'i aratmayacak şekilde iyi bir istihbaratla Genelkurmay başkanının yerini tespit etmiş, harekete geçmiş ve kendisini etkisiz hale getirmiş.

Nazire yapar gibi bir de duyuru yayınlamış.

"İsrail'li siviller, askeri tesisler civarından ve bu gün saldırı yapılan bölgeden çekilsin.

 Bizim amacımız sivillere zarar vermek değil. 

İsrail ordusuna saldırıyoruz.

Kazara sivillerin ölmesini istemiyoruz." demiş.

Galiba Hizbullah, bahsettiğim yazımda "Neden İsrail'li sivillerin zarar göreceği yere saldırıyor da İsrail lider personeline saldırmıyor?" şeklindeki sorumu da ciddiye almış.

Bu işler böyledir.

İsrail kendini dokunulmaz sanmamalı.

Biz küçükken köyde fareleri bir köşeye sıkıştırdığımızda, onlar bile cüsselerine bakmadan bize saldırırlardı.

Hizbullah ve Hamas üyeleri ise insan.

Yani çok daha fazlasını yapabilirler.

Bu yüzden, barış yapmak herkes için iyi.

Yoksa, bu gün savaş çığırtkanlığı yapan Natenyahu dahil birçok Siyonist lider de yakın zaman içinde Genelkurmay başkanı ile aynı kaderi paylaşabilir.

Yol yakınken, dönmek lazım.


9 Ekim 2024 Çarşamba

Recai Kutan öldü.

 Bir iki gündür bazı televizyonlarda Recai Kutan ile ilgili haberler yapılıyor.

Çünkü kendisi hayata gözlerini yumdu.

Kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur derler ama rahmetliyi çoğu insan gerçekten rahmetle anıyor.

Benim kendisi ile tanışıklığım yok.

Partisi ile de bir bağlantım yok.

Ama televizyon ekranlarından ve yazılı basından gördüğüm kadarıyla aklı başında, ağır başlı, efendi biriydi.

Ağzından bir hakaret veya terbiyesiz bir söz duymadım.

Bu bile büyük bir meziyet.

Bu günkü politikacılara bakınca, neredeyse hiç birinde böyle bir meziyet yok.

Küfür ve hakaret ağızlarına pelesenk olmuş.

Sırf bu özelliğinden dolayı bile rahmetli Kutan'ın bu günkü çoğu politikacıdan daha iyi olduğunu söylemek mümkün.

Allah rahmet eylesin.

Savaşlar, televizyon oyununa döndü.

 İran ile İsrail arasında yaşanan gerginliği bilmeyen yoktur.

İsrail, İran'a mensup Suriye'deki bazı yerleri vurdu.

İranlı görevlileri öldürdü.

En son olarak da İran'da Hamas liderini öldürdü.

İran bunlara, önce SİH saldırıları ile en sonunda da füzelerle karşılık verdi.

Bu saldırıları ve sonuçlarını televizyon ekranlarından neredeyse naklen izledik.

Şimdi de İsrail'in İran'a yapacağını söylediği saldırıyı bekliyoruz.

Televizyonlarda saldırının bu gece yapılabileceği konuşuluyor.

Hatta ABD tarafından sızdırılan bilgilere göre nükleer tesislerin değil, füze bataryaları ve bazı dini merkezlerin vurulacağı anlaşılıyor.

Herkes oturmuş, saldırının başlamasını bekliyor.

Muhtemelen saldırı naklen yayınlanacak.

En azından İran'da yaşanacak patlamaların bir kısmı çok kısa bir süre içinde televizyon ekranlarına yansıyacak.

Eski çağlarda devlet ordusu ile savaşa girdiğinde ülkenin çoğu bölgesinde bu savaştan kimsenin haberi olmazdı.

Günümüzde ise dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bir savaş veya çatışma neredeyse her yerde anında yayınlanıyor.

Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi bilemiyorum.

Ama eskiden sadece savaşanlar ve savaş bölgesinde yaşayanlar savaş stresi ve diğer sonuçlarına maruz kalırdı.

Şimdi değil savaşan ülkeler, tüm dünya etkileniyor savaştan.

Hem psikolojik hem de ekonomik olarak etkileniyor hem de.

Örneğin bu akşam İran petrol rafinerileri vurulsa dünya petrol fiyatları hemen yükselir.

Ortadoğu ile hiç ilgilenmeyen dünyanın en ücra köşesinde yaşayan bir gariban bile arabasına benzin doldurmak için daha çok para ödemek zorunda kalır.