.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

15 Ağustos 2024 Perşembe

İsrail ve Amerika ile mücadele edilebilir mi?

 İsrail aylardır Gazze'yi tahrip ediyor. 

Çoğu bebek, çocuk ve kadın onbinlerce insanı öldürdü.

Evleri yok etti.

Silahsız insanları bombaladı.

Amerika da bunu destekliyor. 

Tabii İngiltere ve Fransa da.

İsrail HAMAS liderini İran'da öldürdü.

Bu gün de Lübnan'ı bombalamış.

Amerika da Yemen'i bombalamış.

Adamlar, canları istediği gibi istediği kişileri öldürüyor.

Ülkeleri bombalıyor.

Sesini çıkaranı tehdit ediyor.

Mesela İran, İsrail'e misilleme yapacağını açıklayınca ABD neredeyse bütün deniz kuvvetlerini bölgeye gönderdi.

Dünyanın en büyük ikinci dini grubunu oluşturan Müslümanlardan ses seda yok.

Birkaç kişi ses çıkarmaya çalışıyor ama sesleri çıkmıyor.

Devlet yöneticileri ise zaten Amerika'dan korkuyor.

Peki ne yapalım.

Amerika ve İsrail, dünyaya silah, araç vb. sattığı için güçlü.

Film endüstrisi ile yumuşak gücünü artırıyor.

Dolar altın gibi, her yerde geçerli.

Eğer hiç kimse dolar almazsa, 

Eğer hiçbir devlet doları dış ticarette kullanmazsa, 

Rezerv para olarak merkez bankalarında tutmazsa, 

Eğer devletler amerikan silahı satın almazsa

ve benzer başka eylemlerde bulunursa ABD zayıflar.

ABD, dünyanın kabadayısı gibi hareket edemez.

Ama bunu da hiçbir Müslüman ülkenin yöneticisi yapamaz.

İş halka kalıyor.

Örgütlü halk, her şeyi değiştirir.

Örgütlü halk, Amerikan beslemesi yöneticileri de değiştirir.

Örgütlü halk her şeyi değiştirir.

Ama Müslüman ülkelerde halk örgütlü değil.

Onun için İsrail yıllardır istediği kadar Müslüman öldürüyor.

ABD, Müslüman ülkeleri işgal edip parçalıyor.

Bu bir kader değil.

Amerika da İsrail de sanıldığı kadar güçlü değil.

Gücünü sizden alıyor.

Tüketici tüketmediği zaman her firma batar.

Roma ve Osmanlı bile yıkıldı.

Bu ABD ve İsrail hegemonyası da biter.

Yeter ki insanlar inansın.

Yeter ki insanlar birlikte hareket etsin.


Maymun Çiçeği Virüsü Salgını Türkiye'ye Gelirse Ne Yapacağız?

 Dünya'da yeni bir salgın başlamış.

Adı da ilginç: "Maymun çiçeği virüsü."

Afrika'da ortaya çıkan hastalık hızla 13 ülkeye yayılmış.

Bizim sağlık bakanlığı "Hastalığı yakından takip ediyoruz." diye açıklama yapmış.

Uzaktan takip etmek yetmez.

Her gün Afrika'dan ülkemize binlerce insan geliyor.

Bunları kontrol ediyor musunuz?

Hastalık hakkında şimdiden bir çalışma grubu oluşturdunuz mu?

İlaç veya aşı için bir çalışmanız var mı?

Hastalık ülkemizde görülürse yayılmaması için bir eylem planınız var mı?

Kuru kuru takip etmek yetmez.

O kadarını ben de takip ediyorum.

Zaten korona milleti bunalıma soktu.

Aynı hazırlıksızlık, aynı sorunlar tekrar yaşanırsa millet bunu kaldıramayabilir.

Şimdiden tedbir almaya başlayın.

Sözde değil özde hazırlık yapın.

Benden söylemesi.

Ukrayna, neden Rus topraklarına taarruz etti?

 Şu sıralar hangi televizyon kanalını açsam Ukrayna'nın sürpriz bir şekilde devam eden çatışmaların temas hattı dışındaki bir bölgeden Rus topraklarına taarruz ederek büyük bir toprak parçasını neden işgal ettiği tartışılıyor.

Tartışmalarda en makul açıklamalardan oldukça iddialı ve hatta üfürme iddialar da öne sürülüyor.

Bazıları daha da ileri giderek, ABD'deki bazı çevrelerin Ukrayna'yı Rusya'yı tahrik etmeye teşvik ettiklerini ve amaçlarının Rusya'yı nükleer silah kullanmak zorunda bırakmaya çalıştıklarını söylüyor.

Ben olaya bakınca çok da karmaşık bir şey görmüyorum. Savaş uzun süredir devam ediyor.

Rus taarruzu durdurulduktan sonra Ukrayna genel bir karşı taarruz yaptı ama başarılı olamadı.

Bunun üzerine her iki taraf da bulunduğu hatlarda savunmaya geçti.

Klasik Sovyet Doktrinine göre mevzi savunması yapıyorlar.

Birbiri gerisinde hatlarda tertiplendiler.

Üç hat halinde savunma mevzileri hazırladılar.

Sadece belli bölgelerde mahdut hedefli taarruzlar yapılıyor.

Bu tür bir harekat, 1. Dünya Savaşı'ndaki yıpratma muharebelerine benziyor.

Bu da, asker sayısı ve lojistik potansiyeli yüksek olana avantaj sağlar.

Bu açıdan Rusya'nın Ukrayna'dan çok daha güçlü olduğu ortada.

Nitekim, bir süredir Rusya, mahdut hedefli taarruzlarla adım adım da olsa ilerlemeyi başarıyor.

Bunun sonucunda birçok köyü ele geçirdi.

Ukrayna bunu durduramıyor.

Bu durumdan kurtulmak için basit bir stratejiye başvurdu.

Mevcut temas hattında yoğunlaşan Rus askeri harekatını çatışmaları geniş bir bölgeye yayarak zayıflatmaya çalışıyor.

Başarısız olduğu alanda değil, başarılı olabileceği bir alanda harekat icra ederek Rusya'yı moral, motivasyon açısından zayıflatmak istiyor.

Güçlü olduğu yerde durduramadığı Rusya'yı zayıf bir yerinden vurmak istiyor.

Bunda başarılı başarılı da olmuş gibi görünüyor.

Elbette bu harekatın birçok farklı sonuçları olacaktır.

Ancak, bana göre sebebi bu kadar basittir.

13 Ağustos 2024 Salı

Amerika bizim müttefikimiz mi?

Bir zamanlar Türk uçakları bir Rus uçağını vurmuş ve Türkiye İle Rusya savaşın eşiğine gelmişti. 

Biz NATO garantilerinin uygulanmasını talep ettik.

Ne tek bir ABD gemisi kıyılarımıza geldi, nede başka bir şey oldu.

Ancak, İran İsrail'i tehdit edince, ABD neredeyse tüm deniz kuvvetlerini bölgeye gönderdi.

Bizim dahil olduğumuz güvenlik teşkilatının en büyük gücü olan ABD, soğuk Savaş boyunca ve daha sonra sadık bir müttefik olan Türkiye'yi umursamazken NATO üyesi bile olmayan İsrail'i korumak için aşırı gayret gösteriyor.

ABD gerçekte bizim mi yoksa İsrail'in mi müttefiki belli oldu.

 

Ukrayna'nın Rusya topraklarına saldırması ne anlama geliyor?

 Ukrayna savaşı başladığı günden beri sürekli olarak dünyayı hayrete düşüren gelişmelere sahne oluyor.

Rusya başlangıçta şişirilmiş özgüveni ile yetersiz sayıda birlik kullanarak Ukrayna'nın başkenti dahil doğu kesimini işgale kalkışınca herkes Ukrayna'nın fazla dayanamayacağını düşünüyordu.

Ama öyle olmadı.

Ukrayna direndi ve Rusya yetersiz birliklerle, yanlış planlamayla hareket ettiğini acı bir şekilde öğrendi.

Bunun üzerine, doğru bir karar verip daha dar bir cepheyle taarruzunu yeniledi. Ancak yeterince yeni birlik getirmemişti.

Taarruzları başlangıçta başarılı oldu ama Dinyeper Nehri batısına geçince mevcut kuvveti ve lojistik imkanları ile ulaşabileceği sınırları aştığını anladı.

Bunun üzerine Ukrayna birçok bölgede karşı taarruza geçti ve Rusya geri çekilmeye başladı.

Durumun vehametini anlayan Rusya, eski Sovyet doktrinine göre savunma mevzileri hazırlayarak savunmaya geçti.

Ukrayna Batı'dan çok sayıda silah ve araç alıp genel karşı taarruza geçince, Rus savunmasının işe yaradığı ortaya çıktı.

Bundan sonra savaş çıkmaza girdi.

Daha çok ateş destek vasıtaları ve mahdut hedefli taarruzlarla sonuç alınmaya çalışıldı.

Savaş bir denge içine girdi.

Bu süreçte Rusya, birçok kırmızı çizgi ilan etti.

Batı ağır silah verirse, batı tank verirse, batı uçak verirse, Ukrayna Kırım'a saldırırsa gibi ön koşullarla başlayan bütün kırmızı çizgiler aşıldı.

Ama Rusya hiçbir şey yapamadı.

Rusya, eğer Ukrayna savaşı Rus topraklarına taşırsa diye başlayan kırmızı çizgiler de ilan etti.

Bu kırmızı çizgiler önce topçu ve havan ateşleriyle, sonra SİHA ve dronlarla ve şimdi de kara kuvvetleri ile aşıldı.

Rusya hiçbir şey yapamadığı gibi toprak kaybetti.

Şimdi Rusya'nın ne yapacağı merakla bekleniyor.

Tehditlerini gerçeğe mi dönüştürecek, karşı taarruzla kaybettiği toprakları geri mi alacak yoksa yutkunup yeni bir kırmızı çizgi mi ilan edecek bilinmez.

Ama bilinen bir şey var: Artık hiç kimse Rusya'dan eskisi kadar korkmuyor.

6 Ağustos 2024 Salı

İran neden İsrail'e cevap vermiyor?

 Neredeyse tüm televizyonlarda İran'ın HAMAS liderinin kendi topraklarında öldürülmesi üzerine İsrail'e karşı savurduğu tehditler tartışılıyor.

Haberler ve tartışmalar genellikle "Gerilim artıyor..." gibi başlıklarla veriliyor.

İran tehditleri üzerine herkes kısa sürede bir eylem gerçekleşeceğini bekliyordu.

Bu eylemin nasıl olacağı üzerinde değişik yorumlar yapılıyordu.

Ama öyle olmadı. 

Hala İran harekete geçmedi.

Bence doğru da yapıyorlar.

İsrail İran açıklamasından beri teyakkuzda bekliyor.

Devlet yetkilileri için sığınaklar aktif hale getirildi.

Bekleme süreci sıkıntılıdır.

İşler aksar.

Stres yükselir.

İnsanlar hata yapar.

Öte yandan, uzun süre beklemek insanı artık bir saldırı yapılmayacağına inandırır. 

İşler savsaklanır.

Bu da açık verilmesine sebep olur.

Bence İran da bunu yapmaya çalışıyor.

Şeytan azapta gerek diyor. 

Daha ince yaptığı SİHA ve füze saldırılarının çok da etkili olmadığını biliyor.

Kazandığı zamanda alternatif saldırı stratejileri geliştiriyor.

Sosyal medyada bazılarının iddia ettiği gibi İran palavra atmadı.

Esip gürledikten sonra geri adım atmadı.

Karşılık mutlaka verilecek.

İsrail için en olumsuz koşullarda, en olumsuz zamanda ve en olumsuz yerde verilecek.

Verilmezse İran, sadece dışarıda prestij kaybetmez.

İç istikrarı da zarar görür.

Bu yüzden bir saldırı yapmak zorunda. 

Ve mutlaka yapacaktır.

4 Ağustos 2024 Pazar

Bu sene turizm gelirleri azalacak

Temmuz ayında Ege bölgesine gittim.

Hava oldukça sıcak ve boğucuydu.

Bir süre Çeşme'ye gittim.

Tatil yerlerinde bana çok saçma gelse de mutad olduğu üzere akşamları Çeşme, Ilıca ve Alaçatı çarşısını gezdim.

Yıllardır ara sıra Çeşme'ye giderim.

Hiç bu kadar az insanın olduğu bir yıl görmedim.

Gündüzleri Ilıca'ya gittiğimde denize giren insan sayısının da çok az olduğunu gördün.

Eskiden şezlong koyacak yer bulamazdık ama şimdi her yer boş.

Herkes bunun turistik bölgelerdeki esnaf ve eğlence yerlerinin fahiş fiyat uygulamasından kaynaklandığını söylüyor.

Diğer yerleri bilmem ama Çeşme'de fiyatlar geçmiş yıllara göre daha yüksek değildi.

Hatta beklediğimden düşük.

İnsanların gelmemesi, orta sınıfın artık fakirler arasına katılması ve tatil yapamaması olabilir.

Ayrıca, Türk Lirası aşırı değerli.

Eskiden Avrupalılar için ucuz bir tatil ülkesi olan Türkiye, artık rakiplerine göre daha pahalı.

Zaten bu yüzden birçok Türk vatandaşı bile bizim tatil yörelerimize gitmek yerine Yunan adalarına gitmeyi tercih ediyor.

Ne yalan söyleyeyim, ben de Sakız adasına gittim.

Başta yemekler olmak üzere hemen her şey Türkiye'den daha ucuz.

Esnafı suçlamak yerine ilgilileri sorumlu tutmak bence daha mantıklı.

Devlet kurumlarına güven seviyesi ne durumda?

 Eskiden halk en çok hangi kuruma veya hangi meslek grubuna güveniyor diye anketler yapılır, sonuçlar gazetelerde yayınlanırdı.

Şimdi bu tür anketler ya yapılmıyor, ya yapılıyor ama yayınlanmıyor veya yayınlanıyor ama ben görmedim.

Sokakta, halkın arasında yaşayan benim gibi insanlar halkın düşüncelerini tahmin ediyordur.

Kiminle konuşsam, TUİK verilerine inanmadığını söylüyor.

Özellikle de enflasyonla ilgili verilere. 

Haklılar da.

Çünkü TUİK rakamları, gerçek rakamların en fazla yarısı kadar.

Bunu devletin doğalgaza, belediyelerin ulaştırma ücretlerine yaptıkları zamlardan bile anlamak mümkün.

Halk hükümete inanmıyor.

Hükümetin atadığı kişilerin başında bulunduğu ve hükümetin talimatına göre değerler açıklayan devlet kurumlarına da güvenmiyor.

Parlementer sistemde böyle durumlarda hükümet meclisten güvenoyu isterdi.

Veya muhalefet güvenoyu yoklaması için bastırırdı.

Türkiye tipi başkanlık sisteminde bu mümkün değil sanırım.

Halk bu durumu görüyor ama sessiz duruyor.

Bu durumda halk ne yaparsa seçimde yapar.

Ne yapacağının ilk işaretini yerel seçimde verdi zaten.

İlk genel seçime kadar bu durum değişmezse, muhtemelen iktidar değişir.

Benden söylemesi.

İran, İsrail'e savaş açacak mı?

 Hiç lafı dolandırmadan söyleyeyim.

Açacak, çünkü açmak zorunda.

Hem dünyaya bir mesaj vermek için hem de iç kamuoyunu teskin etmek için.

Ama İran ordusunun İsrail'e girmesi gibi klasik bir savaş olmayacak. 

Zaten iki ülkenin birbirleri ile ortak sınırı da yok.

Nereden birbirlerine girecekler.

İran, muhtemelen İsrail'in HAMAS liderini İran'da öldürmesi gibi bir eylem yapabilir.

Yemen'deki müttefikleri sayesinde bir İsrail gemisini batırabilir veya İsrail'e füze saldırısı yaptırabilir.

Lübnan'dan Hizbullah vasıtasıyla İsrail'in canını acıtacak bir saldırı yapabilir.

Shahab-3 gibi balistik füzeleri ile İsrail'e saldırabilir.

Veya daha önce yaptığı gibi SİHA ve dronlarla İsrail'e saldırı düzenleyebilir.

İran hava kuvvatleri ile bir saldırı yapmaz diye düşünüyorum.

Çünkü uzun süredir ambargolar altında inleyen İran'ın hava kuvvetleri çok zayıf.

Hava araçları çok eski.

Bu araçlarla bir hava harekatı düzenleyip kendini rezil etmez herhalde.

Peki bunların herhangi biri yapılırsa Ortadoğu'da genel bir savaş çıkar mı?

Sanmam.

Çünkü Ortadoğu'daki Arap ülkelerinin hiçbiri böyle bir savaşa girmez.

Amerika veya İngiltere de herhangi bir kara harekatı yapacak durumda değil.

En fazla füzeler ve hava araçlarının yoğun kullanıldığı çatışmalar yaşanabilir.

Ama yine de ihtiyatlı olmakta fayda var.

Balkan Savaşı öncesinde de kimse böyle bir savaşı beklemiyordu.

Ama oldu.

Üçüncü Dünya Savaşı Çıkacak mı? Çıkacaksa, ne zaman?

Son zamanlarda sıradan insanlardan devlet başkanlarına kadar birçok kişi muhtemel bir üçüncü dünya savaşı çıkabileceği iddiasında bulunuyor.

Bunlar, sadece savaşın çıkabileceğini iddia etmiyorlar, ne zaman, nerede ve nasıl çıkacağı konusunda da bazı fikirler ileri sürüyorlar.

Bazen bu konuşmalar hakkında fikrimi soranlar oluyor.

Gülüyorum.

"Üçüncü dünya savaşı zaten yaşanıyor." diyorum.

Şaşırıyorlar.

Dünyada bu kadar çok nükleer silah varken 1. ve 2.'si gibi çok geniş bir bölgeye yayılacak bir savaşı çıkarmaya kimse cesaret edemez.

Hatta sadece konvansiyonel silahlar kullanılsa bile hiç kimse bu günkü teknolojik seviye sayesinde öldürücülüğü artan yeni silahlarla da geniş bir bölgeye yayılacak bir savaşı hiç kimse göze alamaz.

Bu yüzden 3. dünya Savaşı, dar bir alanda veya birden fazla bölgedeki dar alanlarda yaşanan ama çok sayıda ülkenin katıldığı bir olabilir.

Bu tür bir savaş zaten bir süredir yaşanıyor.

Suriye'deki iç savaşta çok fazla ülke ve aktör savaşın doğrudan veya dolaylı tarafıydı.

Aynı şey Libya'da da yaşandı.

Şimdi de Ukrayna'da tekrarlanıyor.

Yani, 3. Dünya Savaşı çoktan başladı.

Hala da devam ediyor.