.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

4 Haziran 2022 Cumartesi

Propaganda nedir?

 Propaganda şöyle bir şey.

Bazı televizyonlarda spikerler müjde veriyor:

"Türkiye mayıs ayı itibariyle tarihinin en yüksek ihracat rakamlarına ulaştı.

İhracat gecen yılın mayıs ayına göre yüzde 15 arttı."

Aynı olayı başka televizyonlar da haber yapmış.

Haber spikerleri üzerine basa basa anlatıyorlar:

"Dış ödemeler dengesindeki açık yeni bir rekor kırarak tarihin en yüksek oranına ulaştı.

İhracat yüzde 15 artarken ithalat yüzde 43 arttı."

Televizyonlarda duyduğunuz her şeye inanmayın.

Birinin müjde diye ilan ettiği şeyi diğeri felaket diye anlatıyor.

Aslında haklı da.

Herkes olanı değil, görmek ve göstermek istediğini söylüyor.

Paralel evrenlerde son durum

 Fox Tv izledim yarım saat.

Bunalıma girdim resmen.

Yok siyasetçi küfür etmezmiş...

Yok enflasyon cok yüksekmiş,

Yok TUIK verileri doğru değilmiş, memur ve emekliye temmuz zammını az yapmak için enflasyon rakamları ayarlanmış.

Yok hastaneden üç aydan önceye randevu alınmıyormuş, vesaire, vesaire.

İçim bulandı.

Hemen paralel everene geçtim.

A haber, a tTv, kanal 24 filan kısa bir gezintiden sonra kendime geldim.

Bu evrende her şey cok güzel, günlük gülistanlık.

Bir tek dış güçler diye kotu biri var ama o da ülkemize eskisi gibi kötülük yapamıyor.

Ne de olsa Türkiye artık eski Türkiye değil....


Televizyonlarımızdaki program yapımcıları, sunucular ve yorumcular.

 Televizyon kanallarını izliyorum.

Herkes her şeyi konuşuyor.

Konunun uzmanı edasıyla akla hayale gelmeyecek yorumlar yapıyorlar.

Yahu, ben bu konudan bahsedeceğim, konuyu bilmiyorum ama hiç olmazsa konu ile ilgili temel kavramları öğreneyim diyen yok.

Cahil ama özgüveni yüksek tipler ekranlara hakim.

Bir örnek vereyim.

Dun bir kanalda bir şahıs neden Suriye sınırından 30 kilometre ileriye kadar gidilecek bir harekâtın yapılması gerektiğini anlatıyor.

Diyor ki "30 kilometrelik bir şeridi almamız lazım çünkü havan toplarıyla PYD bizim ülkemize etki edebiliyor. Havan topları 30-40 kilometre menzilli. Bundan korunmamız lazım."

Kurulan cümlelerin neresini eleştirsem bilemiyorum ama ilk gözüme çarpan havan topu ifadesi.

Hiçbir orduda havan topu diye bir silah yok.

Havan silahı var ve top silahı var.

Top diye ifade ettiğimiz silahların alt gruplaması da var.

Tekniğine girmeyeceğim.

Kabaca ifade edecek olursak uzun namlulu olanlar top, kısa namlulu olanlar obüs olarak tanımlanır.

Bunların mermi yolu da farklıdır.

Obüs üst açı grubu ile ateş edebiliyor.

Havan ise obüsten de dik bir uçuş yoluna sahiptir.

Lütfen yaptığınız isi ciddiye alin.

Hazırlık yapmadan ekrana çıkmayın.

Bilmediğiniz konularda da ahkam kesmeyin.

29 Mayıs 2022 Pazar

İnsan ve hayvan doğasının benzerlikleri.

 80 darbesi sonrasında Türkiye'de sağ, sol ve şeriatçı örgütlerin lider kadrosunun neredeyse tamamı Avrupa'ya ve ilginç bir şekilde Avrupa'nın aynı ülkelerine kaçtılar.

Komünizmi savunanların Komünist ülkelere, şeriatçıların İran veya Suudi Arabistan'a neden kaçmadıklarını anlayamamıştım.

Geçenlerde Ankara'daki elçilik binalarının arasından geçip Panora Alışveriş Merkezi'ne giderken bir uyanış yaşadım ve bunu anlamlandırabildim.

Olay, şöyle oldu:

"Hızlı hızlı yürürken birden bir köpek havlayarak bana saldırdı. Yerden bir kaç taş alıp köpeğe doğru hamle yaptım. Köpek başının belada olduğunu anlayınca havlamayı kesti ve hemen geri dönüp ...... elçiliği binasına kaçtı."

Anladım ki köpekler sıkışınca sahiplerinin evine sığınırlarmış.

Insanlar da oyle.

Fetö'nün nerede olduğunu biliyorsunuz.

Bunun tesadüf olmadığını anlamışsınızdır.

Sokrates'in hikayesi: Hangi insan daha bilgilidir?

Şimdi hikayeyi tam olarak hatırlamıyorum. 
Bu yüzden ana hatlarıyla anlatacağım. 
Malum, Sokrates "Bildiğim tek bir şey var, o da hiçbir şey bilmediğimdir."demiş. 
Bunu bir itiraf gibi gören bir rakibi onun cahil kendisinin bilgili olduğunu söylemiş. 
Bunu hemen Sokrates'e yetiştirmişler. 
Bunun üzerine Sokrates, o adamın kendisi kadar bilgili olmadığını söylemiş.
Haberi getirenlerin kafası karışmış.
Durumu anlamak için sormuşlar: 
"Ama siz bildiğiniz tek bir şey olduğunu, bunun da hiçbir şey bilmediğiniz olduğunu soyluyorsunuz. Bu durumda nasıl ondan daha bilgili oluyorsunuz?" 
 Sokrates cevap vermiş: 
"Aslında o da ben de hiçbir şey bilmiyoruz. Ama o bir şeyler bildiğini sanırken ben en azından hiçbir şey bilmediğimi biliyorum. Bu yüzden ona göre daha bilgiliyim." 
Hiçbir şey bilmediğinin farkında olanlara selam olsun.

28 Mayıs 2022 Cumartesi

Camoka'nın ruhu şad olsun.

 Camoka, Cengiz Han'ın çocukluk arkadaşıdır. Hatta kan kardeşidir. Ama daha sonra birbirlerinin en büyük düşmanı olurlar. Sonunda Cengiz Han Camoka'nın ordusunu yener ve onu sağ olarak ele geçirir. Cengiz Han çocukluk arkadaşı için üzülüyordur. Uygun bir bahane bulup hafif bir ceza ile kurtulmasını ister gibidir. Bunun için Camoka'ya sorar: "Sana ne ceza vereceğime karar veremedim. Bu yüzden sana soruyorum. Sen beni yakalasaydın ne ceza verirdin. Ben de sana aynı cezayı vereceğim."

Camoka cevap verir: "Ben seni sağ yakalasaydım (burada teferruata girmiyorum) acı çektirerek öldürtürdüm. Senin de bana aynı cezayı vermeye hakkın var."
Çocukluğumda izlediğim filmlerde Camoka hep riyakar, korkak ve kötü biri gibi gösterilirdi. Meğer adama büyük bir haksızlık yapmışlar. Adam ne aldatıldım demiş, ne dış güçler beni kandırdı demiş ne de başka bir bahane bulmuş. Yaptıklarının sorumluluğunu kabul etmiş ve hak ettiği sonucu açıkça söylemiş. Şimdi Camoka gibi tek bir insan bulmak bile çok zor. Ruhu şad olsun. Düzgün adammış. Keşke herkes başkasına bir şey yaptığında aynı şeyin kendisine yapılmasının haklı bir davranış olacağını düşünerek hareket etse.

Duyduğum en büyük yalan: Aslında her şeyden Kenan Evren suçluydu? Başka kimsenin suçu yoktu.

 Dogru soyleyeni dokuz koyden kovarlarmis. O yuzden 10'uncu koyden soyluyorum. Memlekette durust adam bulmak icin Diyojen gibi gunduz vakti mumla aramak bile fayda etmez. Kimse kendi yedigi haltlari ve sorumlulugu kabul etmiyor. Bu gunlerde bunun en riyakarca gosterildigi alan darbeler. 1980 yili 12 eylulunde ortaokulu bitirmistim. Yani aklim eriyordu. 11 eylul gunu sokakta karsilasinca birbirine silah cekenler 12 eylul gunu endise icindeydi. Tutuklanacaklarindan korkuyorlardi. Ama insanlarin cogu kardes kavgasi bitti diye seviniyordu. Cocuk oldugumdan insanlar benim yanimda sokakta ve kahvede rahat rahat konusuyirdu. Kimisi iki oglundan birinin solcu birinin sagci oldugunu, birbirlerini oldururler diye cocuklari evdeyken disari cikamadigini, darbe sayesinde bu dertten kurtuldugunu soyleyor, kimisi de ayni mahallede yakin komsusu bir genc ile firsat bulsalar birbirini oldureceklerini ama darbeden sonra yakin arkadas olduklarindan bahsediyordu. 83 anayasasi neredeyse yuzde yuze yakin bir oranda oy aldi. Bakmayin simdi milletin korkudan evet dedigini soyleyenlere. Millet o zaman gercekten isteyerek o oylari verdi. Insanlarin asildigi 60 darbesinde bile korkmayan milletin 83'te korktugunu soyleyenler yalan soyluyor. Ayni yalancilar, 80 darbesinin demokrasiye darbe vurdugunu da soyluyor. 80 darbesini ve darbecilerin kurdugu duzeni savunmuyorum. Bu gun cektigimiz sorunlarin cogunun sorumlusu onlar. Ama demokrasiye darbe vurduklari yalan. Demokrasiye darbe vurmak icin demokrasinin var olmasi lazim. 11 eylulde demokrasi filan yoktu ki. Anarsi vardi. Kardes kardesi olduruyordu. Bir ogretmenim bizim evin karsisinda oturuyordu. Bir gun mahalleden karsit goruslu bir adamla birbirlerine balta ile saldirdilar. Demokrasi buysa evet demokrasi vardi. Bir gun de mahallede karsit goruslu iki grup karsi karsiya geldi. Bir amcanin dagdan kesip getirdigi kislik odunlari birbirlerinin kafalarinda kirdilar. Ben orta okulda okuyordum 80 oncesi. Ogretmenlerimiz okulda kavga ediyordu bagira cagira. Sag-sol kavgasi. Mudur caresiz kaliyordu. Ogrencilerden (daha 12-13 yaslarinda olmamiza ragmen) sag-sol davasina birbirlerine bicak cekenler vardi. Okul yolundaki elektrik direklerinde bir gun İGD yaziliyor, ertesi gun boyanip uzerine UGD yaziliyordu. Millet aklini kaybetmis gibiydi. Taris'i yakti isciler. Kapitalizme karsi koymak icin. Babamin agladigini hatirliyorum. Milli sermayeyi yakiyorlar diye. Halbuki Taris ciftcilerin ortakligiyla kurulmus bir kooperatifmis. Yani ortada kapitalist filan da yok. Ama bu gun, o zaman bu isleri yapanlarin (birkaci haric) hicbiri sorumluluklarini kabul etmiyor. Isin kolayi sucu darbecilere atmak. Bu isi askerler korukledi den dis gucler masalina kadar her seyi soyluyorlar da biz hata etmistik diyemiyor hic kimse. Ben okulda ogrencileri kiskirtan bir asker veya dis guc gordugumu hatirlamiyorum.

Öğrenmenin ilk kuralı nedir?

 Avrupa modernleşmesini okurken dikkatimi çeken ilk şey şu oldu. İnsanlar eski tavırlarını bırakmaya başlamışlar. Her şeyi bildikleri, papa'nın ve İncil'in hatasız olduğu, kendileri gibi düşünmeyenlerin hatalı olduğu gibi saçmalıkları bir yere bırakıp hiçbir şey bilmediklerini veya en azından çok az şey bildiklerini ve onların da çoğunun hatalı olabileceğini kabul etmişler. Jargonlarla, sloganlarla ve dogmalarla düşünmekten vaz geçmişler. Örneğin Avrupalılar uzun deniz yolculuklarına çıktıklarında gemi mürettebatının çoğu ölürken Afrikalı ve Akdeniz havzasındaki gemicilerde böyle bir şey olmuyormuş. Önceleri bunu onların dayanıklılığına, ilkel oldukları için böyle olduğuna filan yormuşlar. Akıllarına bilgilerinin yetersiz ve mevcut bilgilerinin çoğunun da hatalı olduğu gelmiyormuş. Sonra bir İngiliz denizci albay bu düşüncenin sakatlığını fark etmiş. Arap ve Afrikalı denizcilerin denize çıkarken nasıl bir hazırlık yaptığını incelemiş. Gemilerinin kendi gemilerinden güçlü olmadığını görmüş. Gemicileri de İngiliz gemicilerinden daha sağlıklı ve güçlü değilmiş. Albayın dikkatini çeken tek farklılık, Kuzey Afrikalı gemicilerin sefere çıkarken gemilerine bol miktarda portakal, mandalin vb. aldıkları ve bunları yolculuk sırasında yedikleri veya sıkıp suyunu içtikleri olmuş. Bunun üzerine kendisi de uzun seferlere çıkarken aynı şeyi yapmış ve mürettebatı ölmemiş. Daha sonra yapılan araştırmalar gemicilerin uzun yolculuklarda c vitamini eksikliğinden öldüğünü ortaya çıkarmış. Demek ki ilerlemek için bilinen kalıplardan kurtulmak ve hiçbir şey bilmediğini ve bildiklerinin de çoğunun yanlış olabileceğini kabul etmek lazım. Ben hiç hata yapmam demeye devam etselerdi, İngilizler daha sonraki yıllarda tüm dünya denizlerine hükmeden büyük bir imparatorluk kuramazlardı. Başımıza gelenlere bahane uydurmak veya suçu başkalarına atmak belki bizi rahatlatır ama gerçeklere ulaşamayız. Gerçeklerden uzak toplumlar da ilerleyemez. Özeleştiri şart. Hem birey bazında, hem toplum bazında.

25 Mayıs 2022 Çarşamba

2023 seçimleri nasıl sonuçlanacak?

 "Düşmanlarının düşmanlığını yeterince üstüne çekemeyen birinden iyi dost olmaz." diye bir söz okumuştum yıllar önce.

Kimin sözü hatırlamıyorum.

Ama sanırım cok fazla insan bu günlerde bu söze göre karar vermeye başladı.

Kararsız denilen kitleden birçok kişi, kararını vermiş gibi görünüyor.

Rakiplerinin saldırılarından korkmayan ve onların düşmanlığının artacağını umursamadan bildiği ve inandığı doğruları çekinmeden yüksek sesle söyleyen liderler büyük ilgi görüyor.

Açıkça siyasi tercihini belirtmeyen birçok kişi ikili konuşmada bunu ifade ediyor.

Secime daha cok var ama çevremden edindiğim izlenime göre secim büyük sürprizlere gebe gibi görünüyor.

Osmanlı'ya övgü veya sövgü düzmenin saçmalığı.

 Osmanlı, sadece Türklerin değil tüm dünyanın en büyük ve önemli imparatorluklarından biriydi.

Çok büyük padişahlar yetiştirdi.

Onlar küçücük bir beyliği üç kıtaya yayılmış büyük bir imparatorluk haline getirdi.

Ayni Osmanlı imparatorluğu, cok beceriksiz ve yeteneksiz padişahlar da yetiştirdi.

Onlar da o büyük imparatorluğu adım adım geriletip yok etti.

Simdi Osmanlıcı takılanlar, nedendir bilinmez ikincileri savunma derdine düşmüş.

Osmanlıya sövme derdine düşenler de birincileri görmemeyi tercih ediyorlar.

Nereden bakarsan bak, saçmalıktan ibaret.

Bence tarihten anlamayanların tarihe atıf yapmayı bırakması şart.

Siz bu günün insanlarısınız.

Bu günün sorunlarını çözmeye çalışın.

Farz edelim ki Abdülhamit'in mükemmel bir padişah veya cok kotu bir padişah olduğunu ispat ettiniz.

Bu enflasyonu düşürmez ki.

Tarih, Türklerin tarihidir.

İyisi de bizimdir, kötüsü de.

Tarihten ders almak lazım, düşmanlık üretmek değil.

Hasan Kahraman, Sedat Özdemir ve 68 diğer kişi
48 Yorum
1 Paylaşım
Beğen
Yorum Yap
Paylaş