.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

14 Temmuz 2020 Salı

Azerbaycan'da Türk Subayı Olarak Gördüklerim

Bir zamanlar Azerbaycan askerlerini eğitmek için göreve gitmiştim. 

Azerbaycan askerlerinin Türkiye'deki askerlerden hiç bir farkı yoktu. 

Ayni ruh hali, ayni kültür, ayni saflıkta idiler. 

Köylere gidince köylülerin de bizim köylülerden bir farkı olmadığını gördüm. 

Bir gün, sınır güvenliğini yerinde görmek için birkaç ev bulunan bir köyden geçtik. 

Köy çeşmesinde  su almak için durunca yaşlı bir amca ile teyze gördük. 

Konuşmamızdan Türkiye'den geldiğimizi anlamışlar. 

Yanımıza gelip evlerine davet ettiler. 

İşimiz olduğunu, sınıra gideceğimizi söyleyince amca, bir dakika durun dedi. 

Bir sepet dolusu ceviz getirip arabaya koydu. 

Dönüşte de yolumuzu beklemişler. 

Tavuk kesip yemek hazırladıklarını söyleyip zorla evlerine davet ettiler. 

Avludaki kümeste hiç tavuk yoktu. 

Topu topu üç tavukları varmış. 

Onları da kesip bizi ağırlamak için pişirdiklerini anlayınca çok üzülmüştük.

1 Haziran 2020 Pazartesi

Amerika'daki Karışıklıkların Sonu Ne Olur?

Amerika'daki olaylar yıllar suren bir birikimin sonucu. 
Ama neden şimdi patlak verdi? 
Sanırım Corona'nın sebep olduğu ekonomik çöküntü ve kısıtlamaların yaratageldiği stres yüzünden. 
Peki bu olaylar ABD'nin geleceğini etkiler mi? 
Yani bir devrime sebep olur mu? 
Sanmam. 
Elbette bazı şeyleri değiştirir ama bu değişim köklü olmaz. 
Çünkü gördüğüm kadarıyla olaylar örgütlü değil. 
Bir ideolojileri yok. 
Daha da önemlisi bir stratejileri yok. 
Lenin gibi oportünist bir dahi çıkmazsa bu olaylar ABD'nin gazini almaktan başka bir işe yaramaz. 
Bir süre her yeri harap ettikten sonra kendiliğinden ortadan kalkar. 
Zaten isyan ideolojik olmaktan çok çapulculuk gibi görünüyor. İsyancılar rejimin kalelerinden çok dükkanlara sildiriyorlar. 
Yağma çoğu isyancının temel amacı gibi. 
Buyuk firmalara tepki olayı da söylemden ibaret. 
Bu firmalara tepkisi olan mağazaları yakar. 
Ama isyancılar mağazaları soyuyor. 
Lüks tüketim mallarını arabasına dolduran olay yerinden hızla uzaklaşıyor.

30 Mayıs 2020 Cumartesi

Korona Salgını Sonrası'nda Herşey Değişecek mi?

Internet ortaminda gordugum kadariyla bazi akademisyenler ve politikacilar da dahil bircok kisi salgindan sonra dunyanin degisecegini ve yeni bir dunya kurulacagini yaziyor. Bu iddialara iki itirazim var. Birincisi degisimin salgindan sonra meydana gelecegi onermesine. Sanki salgin sirasinda her sey degismemis gibi dusunmek bana sacma geliyor. Salgin oncesini goz onune getirin. 3/4 aydir hersey degismedi mi? Tum dunya evlerine kapandi mesela. Saglik ve tarim en onemli sektor oldu simdiden. Dukkanlar ve kafeler kapandi ama internet uzerinden ve telefonla alisveris patladi. Market zincirleri karlari patlama yapti. Suriye'de savas durdu. Çin basta olmak uzere bircok bolgede hava kirliligi azaldi. Toplu tasima sistemi coktu. Herkes kendi arabasini kullaniyor. Savasları dualariyla kazandiran, duai veya okunmus su vb. ile hastalari iyilestiren tarikat liderleri salgin konusunda fetva vermeye doktorlar yetkili dedi. Bunlardan biri omreye gidenleri ve camilerin gec kapatilmasini elestirdi. Uzatmaya gerek yok. Zaten hersey degisiyor. Degisim salgin sonrasinda ortaya cikacak bir sey degil, surekli bir olay. Bir filozofun dedigi gibi degisim kanunu disinda her sey her an degisiyor. Bahsettigi degisim kanunu da; "Her sey degismeye mahkumdur." cumlesinden olusuyor. Gelelim ikinci itirazima. Her sey degisse bile daha once hic gormedigimiz bir dunya ortaya cikmayacak. Degisim surekli olduguna gore yarin sadece bugunun yeni bir safhaya evrilmesi olacak. Yarin da evlerde yasayacagiz. Arabalara binecegiz. Yani bu gun var olan hersey yarin da varolacak. Degisim hic gormedigimiz bir dunyaya uyanmak gibi olmayacak. Kelimenin anlamindan da anlasilacagi gibi sadece varolan seyler degisecek. Hic varolmayan seyler olmayacak. Ustelik degisimin daha iyi olacagini dusunenler de, daha kotu olacagini dusunenler de yaniliyor. Hayat ongörülemez bir karmaşadan ibarettir. Yarinin nasil olacagini ongormek mumkun degildir. Gozle gorulmeyecek kadar kucuk bir virusun kendi yapisi icinde hic de onemli olmayan bir mutasyonu (degisimi) tum dunyayi bir anda degistirdigine gore hayata ve evrene bir duzen degil kaos hakim demektir. Bu yuzden hayal aleminde yasamanin manasi yok. Degisime adapte olarak yasamaya devam edecegiz. Buyuk devrimler degil kucuk kucuk cok sayida evrim (adaptasyon) sayesinde hayatta kalacagiz. Ayni salginda oldugu gibi. Bu gun insanoglu uzaya gidecek kadar yuksek bir teknolojiye ulasti ama hayatta kalmak icin yapabildigimiz tek sey üç kuruşluk alalade bir maske takmak ve evde oturmaktan ibaret.

6 Mayıs 2020 Çarşamba

Londra'da sokak hayvanları, Ankara'da sokak hayvanları ve iki toplumun sokak hayvanları ile ilişkileri arasındaki farklar.

Görmeyenler şaşıracaktır ama Londra'da insanlar ve kuğu, ordek, karabatak, tilki ve geyiklerle iç ice yasamaktadir. 
Bizde ise sokaklarda Osmanli'dan beri hiç eksik olmayan hayvanlar, kediler, kopekler, guvercinler ve kumrular. 
Gordugum kadariyla Ingilizlerin beraber yasadiklari hayvanlarla iliskileri ile bizim beraber yasadigimiz hayvanlarla olan iliskimiz cok farkli. 
Mesela ingilizler bu hayvanlari kisirlastirmiyor, beslemiyor fakat surekli takip ve kontrol ediyor. 
Geyik nufusu fazla artarsa en yaslidan baslayarak bazi haynanlari kesip satiyorlar. 
Nufusu sabit tutmaya calisiyorlar. 
Bizim iliskimiz ise doneme gore degisiyor. 
Bir zamanlar belediyeler kedi kopekleri yakalayip olduruyordu. 
Sonra sehir disina atmaya basladilar. 
Bu gunlerde ise bazi belediyeler barinaklar yapip bu hayvanlari buralarda toplarken bazilari da sokaklarda muhafaza edip asi yapiyor ve kupe takiyor. 
Ama tum belediyeler hayvanlari kisirlastiriyor. 
Bircok hayvan dernegi ve gonulluler hayvanlari besliyorlar. 
Bir haftadir sabah hava aydinlanirken balkona cikip sokak kopeklerini izliyorum. 
Hayvanlar vahsi dogada oldugu gibi suruler olusturmus ve bolgeler belirleyerek sahiplenmisler. 
Hava aydinlanirken devriyeye cikiyorlar. 
Bolge savaslari yapiyorlar. 
Anladigim kadariyla gayet etkili strateji ve taktikleri de var. 
Bence sokak hayvanlari konusu ulke capinda ele alinip tartisilmali. 
Hayvanlardan insanlara gecen viruslerin ne kadar buyuk krizlere sebep olabilecegini yasayarak ogrendigimiz bu gunlerde konu tum yonleri ile ele alinip ortak bir kara verilmeli. 
Hayvanlarla insanlar arasindaki iliskileri duzenleyen yasalar yapilmali.

Mahallede Köpek Savaşları

Bizim mahallede bir kopek yavruladi. 
Kisirlastirma basarili olmamis herhalde. 
Kişın ortasinda yavruladigindan mahalleden biri külübe yapti iki tane. 
Mahalleli de yemek birakti surekli olarak. 
Bence bu iste bir sorun var. 
Bazen mahallede 20 civarina cikiyor kopek sayisi. 
Butun gece yukari mahalleden gelen cete ile kavga ediyorlar. 
Kavgalar cok acimasiz geciyor. 
Ust mahallenin surusu yine geldi 2 gun once. 
Bizim mahalledeki suru bildigin askeri usullerle yaklasti. 
Onde dort kopekten olusan uç vardi. 
Yukari mahallenin kopekleri de benzer bir duzen almisti. 
Bizim uctaki 4 kopek yukari mahallenin surusunden bir kopegin uzerine cullanip yakaladi. 
Yukari mahallenin kopekleri onu kurtarmak icin hamle yapinca arkadaki kopekler hucuma gecip onlari geri pusturttu. 
Uctaki 4 kopek yakaladiklari yukari mahalleden bir kopegi sokak arasina surukledi. 
Havlamalardan katliam yaptiklari anlasiliyordu ama ben goremiyordum. 
Bir sure sonra sesler kesildi. 
Dort kopek gorundu. 
Surunun yanina geldiler agir agri. 
Bir sure sonra da surukledikleri kopek ortaya cikti. 
Ayagi sekiyor ve adeta surunerek yuruyordu. 
Yol lambasinin isigindan her yerinin kan icinde oldugunu gordum. 
Agir agir yuruyerek kendi surusunun yanina gitti. 
Suru onu alip mahalleden uzaklasti. 
Hayvanlar gayet planli savasiyorlar. 
Bunlar ac kalirsa insanlara da saldirirlar. 
Nitekim gecen yaz bir kiz cocuguna saldirdiklarini gordum. 
Apartmandan bir adamla beraber kosup bagirip cagirarak cocugu kurtardik. 
Tamam hayvanlari ben de seviyorum. 
Zaman zaman yemek de veriyorum. 
Ama bu isin bazi riskleri oldugu da ortada. 
Bu konu tartisilip insani bir cozum yolu bulunsa iyi olur.

Amanullah Han'ın Torunu Türkiye'de Yaşıyor.

Bizzat kendisinden duymuştum.
Profesör Ahmet Kasım Han, 1919'da Afganistan'ın bağımsızlığını ilan eden ve İngilizlere savaş açan Kral Amanullah Han'ın torunudur. 

Amanullah han Atatürk gibi inkılaplar yapmaya kalkışınca bir darbe ile tahttan indirilmiş ve Türkiye'ye kaçarak Ankara'ya yerleşmiştir. 

Amanullah Han'ın Ankara'da Atatürk ile çekilmiş fotoğrafları vardır. 

Büyük bir Atatürk hayranı olduğunu okumuştum.

Bitlis'in Sehi Ormanları Veysel Karani Türbesi

Sehi Ormanlari diye bir bölge var. 
Arazi çok kötü, ustelik bitki ortusu cok yogun. 
1994 veya 1995 yili idi. Bu bolgede bir operasyon yapildi. 
Biz Baykan'a bağlı Ziyaret Kasabası'nda jandarma karakolunda ihtiyat olarak bekledik. 
Bizim taburlardan birinde 2 veya 3 şehit verildi. 
Olay yerine helikopter bizi atacakti ama sonra iptal edildi ve Bitlis'e gitmemiz soylendi. 
İl jandarma'ya gittik. 
Gece vakti idi. 
Termal kameranin 30'dan fazla teroristin bolgede hareket halinde oldugunu tespit ettiği soylendi. 
Bolge haritalarini alıp şehrin Baykan istikametindeki cikisina gittik. 
Çok dik va buyuk bir tepeye tirmanmaya basladik. 
Teroritlerin ilerleme istikametinde ilerleyip yollarini kesecektik. 
Bizim mevcudumuz 60_70 kisi kadardi. 
Tam tepeye tirmanirken tepenin eteginde, yol kenarindaki askeri birlikten haber geldi.
Terorist diye degerlendirilen grubun kurt surusu oldugu anlasilmis. 
Biz goruntuye bakmistik ve askeri bir duzen icinde tek sira halinde hareket ettiklerini gormustuk. 
Kurt olduklarina inanamadik. 
Ama o bolgeye yakin bir birligi oraya yanastirmislar ve kar yagisi oldugundan zar zor gorulen goruntuye ates acmislar. 
Havlama sesleri ve hayvan ulumasindan kurt surusu oldugu anlasilmis. 
Bolgeye yaklasan birlik 3 olu kurt bulmus. 
Hava aydinlanmak uzereydi. Asagi inip Ziyeret'e donduk. 
Veysel Karani'nin oldugu soylenen turbeyi ziyaret ettik. 
Sehi Ormanları bölgesinde haberini internetten okuyunca o gunler aklima geldi. 
Allah rahmet eylesin. 
Operasyonlara devam edenlere de Allah kolaylik versin.

23 Nisan 2020 Perşembe

Bekçilerin İlginç Talebi

Bekçiler kendilerine bekçi denilmesini istemiyormuş. 

Baytarlar da kendilerine baytar denilmesini istemiyor, bunun yerine yabanci kelimelerden olusan veteriner hekim diyorlar. 

Dişçiler geri kalır mı, onlar da dış hekimi denmesini istiyor. 

Türkçe olan paşa kelimesi yerine yabancı bir kelime olan general kullaniliyor. 

Turkçe olduğu için mi bu isimlerden utanıyorlar, bilemiyorum.

İsa Mesih ve Lise Arkadaşımın

Bir site var, Hristiyanlik propagandasi yapiyor. 

Sık sık facebook'da karşıma cikiyor. 

Bu günkü paylaşımı görünce beni bir gulme tuttu ki sormayın. 

Çunku 1982 veya 1983 yilinda yaşadığım bir olay aklima geldi. 

Site'de şöyle yaziyor: " İsa diger insanlar için kendini feda etti." 

Yani diyor ki diğer insanlarin suçlari için Isa kendisinin çarmiha gerilmesine ve aci cekmeye razi oldu. 

Bu durumda Tanri başkalarinin sucunun cezasini ona cektirmis oluyor. 

Kuleli Askeri Lisesi 2. veya 3. siniftaydik. Ogle yemeginde oldukca buyuk olan yemekhanenin en uzak kosesinde arkadaşlarla bagira çağira muhabbet ediyorduk. 

O sirada sınıf subayı yemekhaneye gelmis ve sessiz olmamiz icin bize seslenmiş ama biz duymadik.

Yemek sirasi sebebiyle salonun orta kısminda buyuk bir kalabalik vardi. 

Boluk komutani o kalabaligi yarip gecememiş olmali ki iyice sinirlenmis. 

Ortalik birden bire sessizlesince tokat seslerini duyup o tarafa baktim. 

Sinif subayi bir ogrenciye tokadi basiyordu. 

Bir yandan da bize dogru dondu ve bağirdi; "Oluuuum! Bakın size kızdim, arkadasinizi dovuyorum." 

Sitedeki yaziyi gorunce, o gun bizim yerimize dayagi yiyen ve hic ses cikarmayan arkadas aklima geldi birden bire.

Doğal Kaynak Suları İçilebilir mi?

Doğada olan her şey temizdir, dogal olan her şey sagliklidir diye bir soylem var uzun suredir. 
Ben bu iddialara hep karşı çıktım. 
Çünkü Silopi'de gorev yaparken uzerinde hicbi yerlesim yeri kalmamiş olan Cudi Dagı'indan dogan bir derenin kaynagindan su almislardi. 
Bir askeri birlige buradan su getirilecekti sanirim. 
Sonuç çok yuksek oranda koli basili var diye gelmiş. 
Koli basili kanalizasyon karismasina delalet ediyormuş. 
Yuzlerce kilometre karelik dagda hicbir insan yasamadigi halde bunun nasil oldugunu aciklamak zor. 
Bir baska ornek daha vereyim. 
Bir dagda operasyon yapiyorduk. 
Zirvesi bir kokurdandan olusan bir tepeyi çok şiddetli bir çatısmanin ardindan ele gecirdik. 
Teroristlerden cok sayida ölü oldugundan emindik. 
Ama tepede hicbir ceset bulamadik. 
Tepeye yerlesip geceyi orada gecirecektik. 
Bu yuzden her yeri iyice aradik. 
Bir yerde kan izleri vardi. 
Yaninda da heliz denilen kuru otlar etrafa serpilmisti. 
Otlari temizleyince genis ve düz bir kayanin altinin kan icinde oldugunu gorduk. 
Kayayi kaldirince dimdik asagiya giden bir insan vucudu rahat girecek genislikte bir delik gorduk. 
Suda bile yanan c_4 patlayicidan bir parca kesip yaktim ve delige ttim. 
Isik kisa sure icinde kayboldu. 
Bunun uzerine etraftan iri bir tas alip attim. 
Zemine carpma sesi gelmedi. 
Kulagimi zemine dayayip bit tas daha attirdim. 
Bir sure sonra suya carpan tasin sesini duydum. 
Deligin cok derin ve zemininde bir su yatagi oldugunu anladik. 
Zaten dagdaki taslarin cogu kirac tasiydi. 
Hatta asagidaki koylerde eski birkac kirec ocagi vardi. 
Terosirtler olen arkadaslarini biz bulmayalim diye bu delige atmislar. 
Kotu olan su ki ben yillar sonra o dagin etegindeki bir koyde gorev yaptim. 
Goreve baslayinca suyun nereden geldigini sordum ve kaynagin oldugu yere gittim. 
Bizim gordugumuz ve teroristlerin olularini attigi tepenin hemen guneyinden dogan bir derenin kaynagindan cikiyormus. 
Köylülere tepedeki delikten haberleri olup olmadığını sordum. 
Haberleri olduğunu ve bir süre önce o delikten aşağıya iki-üç çuval saman döktüklerini ve samanların askeri birliğe su alınan kaynaktan çıktığını gördüklerini söylediler.
Derhal depoyu kireçlettim ve klorlama işlemlerini aksamamasi icin bizzat takip ettim. 
Bu yaziyi niye mi yaziyorum? 
Bazi arkadaslar fotograflar paylasiyorlar. 
Dag yuruyusune cikmislar ve dogal kaynaklardan su iciyorlar. 
Paylasima da soyle baslik atiyorlar: "Tertemiz, dogal kaynak suyu." 
Bence o kadar emin olmamak lazim. 
Dogal olabilir ama temiz oldugunun garantisi yok. 
Dagda bayirda gezerken ictigim sulardan kandida (bağırsak mantarı) ve amipli dizanteri oldum.