.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

23 Nisan 2020 Perşembe

Gezen Tavuk Hikayesi

Üreticiler bana kızacak ama gezen tavuk hikayesinin tehlikeli bir hikaye oldugu da bu virüs salgini ile ortaya çıktı. 
Gezen tavuk, fare ve yilan yavrusu dahil buldugu her şeyi yer. 
Çocuklugum koyde geçtiğinden biliyorum, tavuklari havluya saliyorsaniz o havluda ot çıkmaz. 
Örümcek, karinca, böcek filan olmaz. 
Çünkü tavuklar her şeyi yer. 
Virüsler anladigim kadariyla hayvanlardan insanlara geçiyor. 
Bu durumda gezen tavuk iyi bir ara konak. 
Kümes tavukçulugu cok daha guvenli. 
Ne yedigi belli. 
Ben kumes tavugunu tercih ettigimi yillardir soyluyorum ve her defasinda buyuk elestiri aliyorum. 
Ama durum ortada. Kumesler sıkı denetim altina alinip aşırı antibiyotik kullanimi engellenirse kumes tavugu daha guvenilir. 
Yeni tur sebze, meyve vb. ile modern haynaciligin insan sagligini olumsuz etkiledigi de bence yanlış. 
Her yil bu tur uretim artiyor. 
Sonuca baktigimizda insan omru de her yil artiyor. 
Afrika haric aclik tehlikesi yasanmiyor. 
Halbuki daha 100 yil once Anadolu'da bile acliktan olen insanlar vardi. 
Insan nufusu hizla artarken verimi dusuk tohumlar kullanmanin mantigi yok. 
Çünkü gida uretimi artmak zorunda. 
Bence çare eskiye donmek degil, aksine daha modern sistemlerle çevreden en az etkilenen tarim teknolojileri gelistirmekte. 
Topraksiz tarim ve cok katli tarlalar yapilmazsa gelecekte de açlik tehlikesi yasanabilir. 
Ustelik bu tur teknolojilerle kimyasal kullanimi azaltilabilir. 
Tarim adeta labaratuvar gibi yalitilmis ortamlarda yapilirsa her yerde uretim yapilabilir. 
Her şehrin etrafi tarim uretim alanlari ile çevrilir. 
Boylece tarla surmek ve nakliyat gibi masraflar azalir. Hem urunler ucuzlar, hem de petrol tuketimi azalir.
Kuresel isinma da azalir. 
Su kullanimi azalir. 
Anadoluda bircok yerde klasik tarim yuzunden yer alti sulari ve goller kurudu. 
Bunun da onune gecilebilir. 
Yenilikçi düşunmek lazim. 
H

22 Nisan 2020 Çarşamba

Arnavutlarda kan davası ve Besa uygulaması.

Besa bildiğim kadarıyla yemin veya söz vermek demek. 
Eskiden Arnavutlarda kan davası geleneği varmış. 
Herhangi biri, bir kişiyi öldürürse ölen taraf öldüren kişiyi öldürüyormuş. 
Ancak öldürmenin yasak olduğu yerler ve durumlar varmış. 
Katil evinde öldürülemiyormuş. 
Bu sebeple cinayet işleyen kişiler evden çıkmıyormuş. 
Ama tarımla geçinen kişiler eğer evden çıkmazlarsa bu durumda aileleri aç kalacağı için belli dönemlerde katilin evden çıkmasına izin veriliyormuş. 
Bu olay bir takim kurallara bağlanmış. 
Katil karısını, çocuğunu veya aileden başka birisini köy ihtiyar heyetine gönderip Besa istiyormuş. 
"Falanca yerdeki tarlaya buğday ekeceğim, bunun için bir haftaya ihtiyacım var." diye haber gönderiyormuş. 
İhtiyar heyeti, tarlanın büyüklüğünü, iş yükünü vb. hesaplayıp belli bir sure belirliyormuş. 
Bundan sonra intikam alacak tarafı çağırıp  katile ne kadar sure verildiğini söylüyor ve Besa, yani yemin vermesini istiyormuş. Bu aile Besa verince durum katile bildiriliyormuş. Bundan sonra adam dışarı çıkıp işini yapıyormuş. 
Bu süre içinde katil, kan davası olanın evinin önünden bile geçse dokunmuyorlarmış. 
Ama bu bir af değil, belli bir sure için intikamın ertelenmesi olduğundan verilen sure sona erdiği dakikada dışarıda kalırsa vuruluyormuş. 
Çocukken bunu köyde yaşlılardan dinlemiştim.

18 Nisan 2020 Cumartesi

Korona salgınının muhtemel sonuçları.

Tarih boyunca butun kuresel salginlar, dunya uzerinde buyuk degisikliklere sebep olmustur. 
Bazi devletler zayiflamis, hatta yikilmistir. Din anlayisinda yeni arayislar ortaya cikmistir. 
Sosyal ve ekonomik yapi degismistir. 
Corona salgini sonrasinda da karsimiza oldukca farkli bir dunya cikmasi kuvvetle muhtemeldir.
Ben biraz tarihi olaylara baktım. 
Örneğin Hititlerin sanki birden bire tarih sahnesinden çekilmesinin sebebi hala tam olarak bilinmiyor. 
Genel olarak Mısır kaynaklarında dayanarak denizci kavimlerin saldırıları sonucu yok olduklarını iddia ediyorlar. 
Ama buna karşı çıkanlar da çok son dönemlerde. 
Güçlü bir devlet olan Hititler nasıl olur da kim oldukları bile tam olarak anlaşılamayan deniz kavimleri tarafından böyle birden bire yok edilmiş olabilir? 
Bence Hititlerin MÖ 14. yüzyılda yaşadığı veba salgınının da bunda etkisi olabilir. 
Çünkü bu salgınlardan Hitit kralları da dahil çok fazla insanın öldüğü anlaşılmaktadır. 
Batı Roma'nın yıkılışında da salgın hastalıkların etkili olduğu iddia ediliyor. 
Doğu Roma I. Justinianus (taht: 527–565) zamanında neredeyse tüm eski Roma topraklarını ele geçirdi ve en geniş sınırlarına ulaştı. 
Fakat 541'de başlayan veba salgını 200 yıl kadar zaman zaman artarak veya azalarak devam etti. 
Bu hastalığın yaygın olduğu dönemde Anadolu'da paganizm neredeyse tamamen sona erdi ve Ortodoksluk hakim duruma geldi. 
Ama kısa süre sonra da İslam dini ortaya çıktı. 
700'lerde ise kiliselerdeki ikonaları put diye kıran ve resimleri tahrip eden bir akım başladı Ortodokslar arasında. Y
1300'lerde veba salgınından sonra papanın dualarının bir işe yaramadığını gören insanların dine karşı mesafeli davranmaya başladığı ve Rönesans'ın çıkışında bunun da bir etkisi olduğu söylenebilir. 
Önce Haçlı Seferleri, sonra da veba sebebiyle çok sayıda soylunun ölmesi sebebiyle Avrupa feodal sisteminin büyük yara aldığı da söyleniyor. 
Tabii bunların hepsini birer tahmin ve değerlendirme olarak söylüyorum. 
Detayını araştırmış değilim.

Korona salgını lanetten nimete dönüşebilir. Eğer bir şeyler doğru yapılırsa.

Ekonomi ve para işlerinden pek anlamam ama gördüğüm kadarıyla bu salgın bazı ülkeleri derin bir uykudan uyandırmış durumda. 
Özellikle en basit sağlık malzememelerinde dahi Çin'e muhtaç duruma düşen Avrupa'nın salgından sonra her şeyi Çin'de ucuza ürettirme anlayışını terk etmesi muhtemel gibi görünüyor.
Türkiye bu durumda Avrupa'nın yeni üretim üssü olabilir ve yatırımları çekebilir. 
Evde kal salgının önlenmesi için iyi bir şey ancak evde kalıp sırt üstü yatmamak lazım. 
Ülkenin geleceğini belirleyecek olanlar evde kalırken şimdiden doğru düzgün tahliller yapıp salgın sonrasını planlamaya başlasalar iyi olur. 
Belki de atasözümüzdeki şey gerçek olur. 
Bir musibet bin nasihattan hayırlıdır sözünü herkes bilir. 
Belki de bu nusibet gelecekte hayırlara vesile olacaktır. 
Ama hiçbir şey yapmadan bu mümkün değil. 
Şimdiden hazırlanmak, fırsatları tespit etmek ve ona göre hazırlık yapmak gerekir.

Sedat Peker neden yurt dışına kaçtı?

Oluk oluk kan akıtacağız diye umarsızca konuşan ve insanları tehdit eden lavuk, adamın birinin (A. Ç.) hapishaneden çıkacağını duyunca aylar öncesinden yurt dışına kaçtı. 

Oldum olası sürekli tehditler savuranların en korkak insanlar olduğunu söylerim. 

Yanılmamışım.

17 Nisan 2020 Cuma

Ercüment Ovalı Corona Virüs İçin İlaç Geliştirdiklerini Duyurdu.

Resim1 aydır lab.da çalıştığımız bir ilacın ismini 23 nisanda açıklayacaktık ancak o kadar etkili duruyorki insanların hayatını kurtarabilir.

Insanların hayatından gün çalmak istemedik..

Acilen Dornaz alfa hastaların tedavisinde klinik testlere alınmalı.
Kahramanlarima tesekkur ederim.

Bu sözleri söyleyen ve bir zamanlar her gün televizyon ekranlarından eksik olmayan profesörümüzü nedense uzun bir süredir ortalıkta görmek mümkün değil.
Popüler olmak yerine bilim adamı vasfınla kendini ispat etmeye çalışmak daha doğruymuş.

16 Nisan 2020 Perşembe

Yoksa Sun Tzu Türk müydü?

"Antik dönem Çin kaynaklarında Tzulular diye bir kavimden bahsedilmektedir. 

Tzu'lular aslen Hun Türküydüler. 

Bunlar Çin egemenliğine girdikleri için Tzu diye adlandırılıyordu. 

Çinliler kölelerine Tzu diyorlardı."

(Kaynak: Bahattin Ögel, Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2015, s. 257) 

Buradan hemen şu aklıma geliyor. 

Herkesin Çinli Stratejist diye bildiği Sun Tzu acaba aslen Çinli değil de bu şekilde esir alınmış bir Hunlu, Tibetli veya Moğol olabilir mi? 

Bu konuda hiçbir belge veya kaynak görmedim ama neden olmasın? 

Çünkü o zamanlar bazı Hun prenslerin Çin sarayına gidip Çinlilerin hizmetine girdiği biliniyor. 

Dahası, böyle çok sayıda Hunlu olduğu Çin kaynaklarında da anlatılıyor.

10 Nisan 2020 Cuma

Ölüm Orucu ve İntiharı Alkışlayanlar.

Biri kopruye veya apartmanin çatısına çikip intihar etmeye kalkarsa hemen bolgeye guvenlik gucleri, itfaiye ve ambulans gidiyor ve firsat yakalanirsa intihar etmek isteyen kisi zorla derdest edilip kendisini oldurmesi onlenmeye calisiyor. 

Peki ölüm orucuna başlayanlara ve bu yuzden goz gore gore olenlere neden izin veriliyor. 

Intihar bir protesto yontemi olamaz. 

Maalesef bu gun bu sekilde bir kisinin oldugunu okudum. 

Beni daha da uzen bu eylemin ve aci sonucunun iyi bir seymis gibi gosterilmesi.

Almanya ve Çin neden Corona'dan daha az zarar gördü?

Corona virüs ile ilgili bir programda Almanya'nın egitimli ve bilime onem veren bir toplum oldugu için salgin ile mucadelede daha basarili oldu deniliyor. 

Bence bilim önemli ama bu olayin toplumlarin sosyal ve kültürel yapisi ile de ilgisi var. 

Italya, Fransa ve Ispanya'da da bilime onem veriliyor ama dunyada en agir salgin bu ulkelerde yasaniyor.

Çünku akdeniz toplumlarindaki yakin temasin agirlikli oldugu bir kultur sebebiyle salgin daha hizli yayiliyor ve latinlerin otorite dinlemez anlayisi sebebiyle bu ulkelerde devletin evde kal kuralina uyulmuyor. 

Almanlar tarih sahnesine çiktiklari gunden itibaren otoriter rejimlerle ve kesin kurallarla yonetilmisler. 

Disiplin ve otoriteye itaat kulturlerinin temeli olmuş.

Bence bu durum salgin uzerinde belirleyici oldu. 

Çin'de ise bu gün de çok sıkı bir rejim var ve devletin verdigi emre uymayanlara sert yaptirimlar uygulaniyor. 

Eger dogruysa youtube de paylasilan bazi goruntulerde sokaga veya karantina bolgesi disina cikanlari guvenlik guclerinin vurdugunu seyrettik. 

Çin'de de salgin çok hafif atlatildi.

Türkiye'de corona virüsten ölenler kaç kişi?

Dün akşam bir doktor televizyonda onemli bir açıklama yaptı. 

Tüm dünyada oldugu gibi Türkiye'de de corona ile ilgili ölüm rakamlarinin testlerle ispatlanmış vakalardan meydana gelen ölümler olduğunu söyledi. 

Bu virüs boğazda fazla durmadan cigerlere iniyormuş. 

Testler boğaz kültürü ile yapiliyormus. 

Bu tüm ulkelerde ayniymiş. 

Bu sebeple enfekte oldugu ispat edilemeyenler olabiliyormuş. 

Hastaligin belirtilerine benzer belirtiler veren grip vb. hastalari da oldugundan sebebi net olarak tespit edilemeyen ve corona vakasi olarak kaydedilmeyen olumlerin ne kadarinin coronali oldugunu tespit etmek mumkun degilmiş. 

Ancak bunlarin hepsinin coronadan oldugu kabul edilse bile rakam en fazla iki katina çıkıyormuş. 

Benim bundan anladigim verilen resmi rakamlar kesin vaka sayisini gostermiyor ama 500_600 bin ve hatta 1 milyon gibi rakamlar verenler de desteksiz salliyorlar.