.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

13 Ağustos 2018 Pazartesi

Esnaf kepenk kapatıyor.

Ankara'nın Oran semtindeki One tower alisveris merkezinin en ust kati dukkanlar kapandigi icin bir suredir kapali. 

Simdi alt katlarda da bir cok dukkan kapanmis. 

Sanirim dukkanlarin kirasi dolar uzerinden oldugundan. 

Dolardaki bu artis devam ederse yakinda hepsi kapanir. 

Yan tarafindaki Panora alisveris merkezinin musterisi daha cok olmasina ragmen orada da dukkanlar kapaniyor. 

Iki kulesi bulunan ve ikea nin da bulundugu ve daha cok orta sinifin gittigi alisveris merkezinde de durum ayni. 

Hukumet acilen ev ve dukkanlarin turk lirasi haricinde herhangi bir para ile kiralanmasini yasaklasin. 

Yoksa yakinda esnaf kalmayacak.

Yunanistan iflas edince başına gelenler ve Türkiye'yi bekleyen kader.

2009 veya 2010 yılıydı. 

Bir gün Ingiltere savunma bakanlığı bazı ulkelerin askeri ataşelerine yemek verdi. 

Diger ataselerle verilen adrese gittik. 

Tarihi bir binanin duvarlari ve tavani çeşitli işlemelerle süslenmiş yuksek tavanlı cok guzel bir salonuna girdik. 

Kimin nerede oturacagina dair her zaman konulan isimlikler masalarda yoktu. 

Bir sandalye cekip giriste sag taraftaki buyuk masaya oturdum.

Biraz sonra üç Yunan ataşesi de yanima gelip oturdu. 

Hepsi de cok uzgun gorunuyordu. 

"Hayrola!Bir sorun mu var?" diye sordugumda Yunanistan'in iflas ettigini ve ulkenin durumunun cok kotu oldugunu soylediler. 

Hukumet maaslarinda yuzde 25 kesintiye gitmiş. 

Ne yapacagiz diye endiseliydiler. 

Ama ayni kesinti başbakan dahil tum devlet gorevlilerinin maasindan yapildigi icin kendi maaslarindan yapilan kesintiye bir itirazlari yoktu. 

Sadece acaba gecinebilecek miyiz diye dusunuyorlardi. 

Ben sasirmis bir sekilde; "Ya, ben bu durumu pek anlayamadim. Bizde AB'ye girersek zengin olacagimizi anlatanlar hep Yunanistan'in AB'ye girdikten sonra gosterdigi ekonomik gelismeyi ornek veriyordu. Siz nasil battınız?" diye sordum. 

"Biz de gelistigimizi saniyorduk ama hepsi bir yalandan ibaretmis." dediler. 

Bu sefer de "Ama AB fonlarindan Yunanistan'a para aktariliyormus. Bu da mi yalan?" diye sordum.

"Hayir, o dogru." dediler. 

Ama hukumetler bu paralari AB'nin belirttigi yatirimlara degil yol yapimina harcamislar. Ihaleler hukumete yakin cevrelere verildiginden yolsuzluklar sayesinde politikacilar ve yakinlari zenginlesmis. 

Savunma bakanligi Turk ordusu taarruz ederse ilerlemesine engel olmak icin bir suru parayi Bati Trakya'da bizim sinira paralel cok sayida gereksiz sulama kanali yapimina harcamis. 

Halkin gozunu boyamak icin halka da gelir saglanmis. 

Ama para, ureten kesime degil hicbir is yapmayan kisilere sosyal yardim adi altinda dağıtılmış. 

Bu parayla gecinebilen cok sayida insan calismayi birakmis. 

Fakat bir sure sonra hicbir sey uretmeden devletin verdigi parayi harcayan insan sayisi cok fazla arttiginda AB fonlari bu harcamalari karsilayamayinca disaridan borclanma yoluna gidilmis. 

Borclar odenemeyecek duruma gelince de ulke iflas etmis. 

Ulkede bir suru yol varmis ama enflasyon yuzunden arabasina benzin koyamayan ve lastigini bile degistiremeyen insanlar o yollari kullanamaz hale gelmis. 

Turkiye'ye yakin adalarda yasayanlar ve Bati Trakyalilar bu tur ihtiyaclarini ucuza temin etmek icin Turkiye'ye gunubirlik seyahatler yapiyormus. 

Bu gunlerde kendi halimize bakiyorum da ayni olaylar ayni sekilde gerceklesmis ve ayni sonuca varilmis gibi gorunuyor. 

Bunun bedeli de ayni olur diye dusunuyorum.

12 Ağustos 2018 Pazar

Ekonomik kriz ve tarihten ders almak.

Ingiltere 8. Henri ye kadar kimsenin kaale almadigi bir devletti. 

Ulke yillarca iki gruba bolunmus ve guller savasi denilen bir ic savas yasamisti. 

Babasi 7. Henri bu savastan galip cikarak ulkeyi birlestirdi ama tum altin ve gumus ile topraklarin cogu kilisenin elindeydi. 

8. Henri biraz tuhaf bir kisilik olsa da (6 defa evlendi. 2 karisini kendi oldurttu. Bir karisi eceliyle oldu. Ilk karisi olen abisinin karisiydi. Ispanya kralinin kizi olan bu karisindan papa ya ragmen bosandi.) bu gidisatin Ingiltere icin hayirli olmadigini gordu. 

Ispanya ile savasi goze alarak ilk karisini bosadi. 

Papa ya karsi cikti. 

Katolik kiliselerini kapatti. 

Altin ve gumusleri devlet hazinesine aktardi. 

Kilise topraklarini halka dagitti. 

Ingiliz kilisiseni ve anglikan mezhebini kurdu. 

Kiliselerin basit ve sade olmasini sagladi. 

Papazlarin devlet hayatindaki etkisini kirdi. 

Yerli mali tuketimini destekledi. 

Devlet kurumlarinda Ingiliz yununden yapilmis kumas kullanimini zorunlu hale getirdi. 

Bu tedbirler sayesinde halk ve devlet zenginlesti. 

Bu sayede Ingiltere kisa surede guclendi ve zamanla uzerinde gunes batmayan imparatorluk haline geldi.

Bizde de bu gunlerde ulke zor zamanlar yasiyor. 

Ama tarikat liderleri en luks araclarla geziyor. 

Diyanet en buyuk butceye sahip diye gazetelerden okuyoruz. 

Benim gorev yaptigim 5 bin nufuslu bir ilcede 12 cami vardi ve 13. sü yapiliyordu. 

Ustelik dinimizde israf haram. 

Ortaokul ve liselerde imamhatip neredeyse zorunlu hale getirilmeye calisildi. 

Seriatla yonetilen iran da bile fen, kimya ve matematik liseleri yapilirken biz Afganistan orneginden ders almadan imamhatip acmaya devam ediyoruz. 

Ustelik dindar nesil yetistirecegiz soylemlerine ragmen bir milli egitim yetkilisi imamhatiplerde deist oraninin yuzde 40 larda oldugu aciklandi. 

Bu ulke hepimizin. 

Hayallerle yasamayi birakip gercekleri gormenin zamani geldi de geciyor bile. 

Kisisel veya siyasi takintilarla kimsenin bu ulkeyi ucuruma suruklemeye hakki yok. 

Inat ugruna kimsenin gemiyi batirmaya hakki yok. 

Cunku butun millet ayni gemide. 

Intihar etmek isteyen gemiden atlasin. 

Tarih duze nasil cikilacaginin ornekleriyle dolu. 

Yeter ki ders almak isteyenler olsun.

Başkomutan cepheye gelmeli.

''Madem bir ekonomik savasin ortasindayiz. 

Madem yeni bir kurtulus savasindayiz. 

O zaman baskomutani cepheye bekliyoruz. 

Nasil kurtulus savasinda baskomutan cepheye gittiyse, nasil askerle ayni yemegi yeyip askerle ayni sikintiyi cektiyse, simdi de baskomutan sarayi satip devlet butcesine destek olsun, halkin arasina gelip halkla ayni sikintiyi yasasin. 

O zaman ol derse de hic dusunmeden oluruz. 

Yok eger abdulhamit'in 93 harbinde yaptigi gibi saraydan savas idare etmeye kalkarsa, o zaman mulk a'li osman'in mulku, gelsin kendi kurtarsin diyen cok olur.''

Yastık altı boş çıktı.

Doviz satmakla ekonominin duzelecegi yok. 

Eger bir urun turkiye'de uretiliyorsa ithal olani almamak belki faydali olabilir. 

Ama ABD'ye gorusmeye gidip 20 dakika gorusme yapan dışişleri personelinin kalan bos vakitlerini ucuz telefon almak icin degerlendirdigi soyleniyor. 

Once devlet ve hukumet gorevlileri halka ornek olsun. 

Benim yastigin altina guvenirseniz havayi alirsiniz cunku yastik altinda hicbir sey kalmadi.

Ekonomik krizden çıkmanın yolları.

50 kusur yillik hayatimda ekonomik kriz yasayan ve batma tehlikesi ile karsi karsiya gelen cok insan gordum. 

Boyle durumlarda insanlar genellikle iki davranis tarzi sergiliyor. 

Bir davranis tarzinda insanlar isler ters gitmeye baslayinca gerceklerden uzaklasiyor. 

Kurtulmak umidiyle hayali yatirimlar yapiyor. 

Namim yurusun diye borclanarak harcamalarini artiriyor. 

Daha yeni aldigi arabasini hic gerek yokken daha ust model yeni bir arabayla degistiriyor. 

Daha luks yasamaya basliyor. 

Diger davranis tarzinda insanlar mevcut durumu kabulleniyor ve kim ne diyecek diye dusunmeden gercekci tedbirler aliyor. 

Tasarrufa gidiyor. 

Gereksiz harcamalari kesiyor. 

Gelir getirmeyen mallarini, hatta altindaki arabayi ve oturdugu evi bile satarak borclarini azaltiyor. 

Birinci davranisi gosterenlerin hepsi istisnasiz batiyor ve hayati boyunca surunuyor. 

Ikinci davranisi takip edenler de sikinti cekiyor ama bunlarin cogu kisa sure icinde toparlaniyor ve islerini yola sokuyor. 

Bence turkiye artik yastikalti vb. masallarla ugrasacagina tasarruf tedbirlerini yururluge koysa daha iyi olur. 

Yunanistan birinci davranis tarzini takip etti ve batti. 

Yillardir hala toparlanamadi. 

Ayni yolu takip edersek bizim de basimiza ayni sey gelecek. 

Amerika'dan alamadigimiz borcu cin den alarak duze cikmamiz mumkun degil. 

Hukumet ikinci yolu takip ederse yerel secimlerde belki bazi yerleri kayvedebilir ama birinci yolu takip ederse turkiye her seyini kaybedebilir. 

Yonetici ihtiyatli olur. 

Lider ise cesur. 

Lider durumunda olanlar cesaret ve kurtulus savasinda Ataturk un soyledigi gibi celadet gostermelidir. 

Cunku ulke batarsa kendilerinin de oralarda kalmasi mumkun degildir.

Krizi fırsata çevirmek.

Her kriz bir firsattir. 

Eger firsat iyi degerlendirilirse. 

Sadece firsatci ve stokcular icin degil, devletler icin de. 

Bu tur olaylar bize zayif taraflarimizi gosterir ve bu zayifliklarimizi telafi etmek icin bizi zorlar. 

Unutmamak lazim ki ABD ambargosu sayesinde ASELSAN kuruldu. 

Almanya bize top satmayinca da firtina obuslerini yaptik. 

O zamanlar ABD telsiz satmiyor ve Almaya top satmiyor diye diger ulkelerden telsiz ve top alsaydik Firtina obusu ve ASELSAN filan olmazdi. 

Bu sebeple ABD'ye karsi Çin veya Rusya'dan borc almayi dusunmek yerine uretim ekonomisine gecersek bir daha boyle bir duruma dusmeyiz. 

Boylece şimdiki ABD politikasi da uzun vadede bir firsata donusturulebilir. 

Tabbii, bu krizde batmazsak.

O yüzden once batmamayi ve ayakta kalmayi basarmak lazim.

8 Ağustos 2018 Çarşamba

Durum nedir?

Atatürk'ün Nutuk isimli eserini okuyanlar bilir. 

Nutuk mevcut durumun detaylı bir şekilde açıklanmamasıyla baslar. 

Sonra da bir durum muhakemesi ile devam eder. 

Bundan sonra da alınan karar açıklanır. 

Atatürk bir asker olduğu için Nutuk'un yazılış düzeni de askeri karar verme usulüne göre düzenlenmiş gibi görünmektedir.

Askeri karar verme usulleri daima durum maddesiyle baslar. 

Çünkü doğru bir karar verebilmek için durumun doğru bir şekilde tespit edilmesi gerekir. 

Durum tespit edilirken duygusal, siyasi ve dini inançlardan bağımsız olarak görülen her şey objektif bir şekilde ortaya konulmalarıdır. 

Bir suredir Türkiye'de tuhaf gelişmeler yaşanıyor. 

Hükumet bu gelişmelere müdahale edebilmek için bir şeyler yapıyor. 

Muhalefet cılız sesler çıkarıyor. 

Ama her şey her gün daha da kötüye gidiyor. 

Biri de çıkıp ne oluyor diye durumu sağlıklı bir şekilde değerlendirmeye çalışmıyor. 

Bunu nereden mi çıkarıyorum?

Hükumet bu kötü gidişin dış güçlerin işi olduğunu masalını anlatarak kendilerinin hiçbir suçu-günahı yokmuş gibi davranıyor.

Bazı muhalif çevreler ise ülke batarken bunu siyasi bir avantaj şeklinde algılıyor gibi görünüyor.

Bence iki taraf ta ne olup bittiğini tam olarak algılamamış.

Böyle hatalar yapanların sonunun nasıl olduğunun tarihimizde birçok örneği var halbuki.

Örneğin benzer bir gelişme Mondros Mütarekesi'nden sonra da yaşandı. 

Gelişmeleri doğru değerlendirenler doğru karar verdiler. 

Yanlış değerlendirenler de yanlış karar verdiler. 

Bu kisiler verdikleri kararın yanlış olduğunu anladıklarında benlik duygusuyla yanlışlarında ısrar ettiler. 

O andan itibaren ihanet içine sürüklendiler. 

Yarin hain durumuna düşmek istemeyenler bu gün su soruyu sorup iyice düşünmeli. 

Durum nedir?

2 Ağustos 2018 Perşembe

ABD Türkiye'ye neden kızgın?

Daha önce Çin'den füze alacaktık. 

ABD bastırdı, hükümet vazgeçti. 

Şimdi de Rusya'dan S-400 alacağız, ABD bastırdı, hükümet vazgeçmedikçe daha da bastıracak. 

Dolar 5 oldu 15 te olur. 

ABD şimdiye kadar hiçbir NATO ülkesinin kendisi veya diğer NATO ülkeleri dışından herhangi bir ülkeden stratejik değeri olan silah sistemleri almasına müsaade etmedi. 

Alanları da cezalandırıldı. 

Yunanistan buna bir örnekti, şimdi de Türkiye diğer bir örnek olacak. 

Papaz işin bahanesi.

ABD ambargosuna verilecek karşılık.

ABD'ye karşı yapılacak en büyük hamle dış ticarette dolar yerine başka paraları (mesela Euro veya ticaret yapılan ülkelerin kendi paraları) kullanmak olabilir. 

Bunu da deklare etmemeli, fiilen ve adım adım uygulamalı. 

Çünkü Kuzey Kore ve İran'a yönelik baskılar hep bu ülkelerin dolarla ticaret yapmayacaklarını açıkladıktan sonra artmıştır. 

Saddam 1990'larda yok edilmemesine rağmen daha sonra doları ticaret için geçerli para olarak kabul etmediğini açıklaması ve ülkede sahte dolar bastırıp kaçak yollarla çevre ülkelere sokmasının ardından ortadan kaldırıldı. 

Elbette bu ülkelerle ilgili başka sorunlar da vardı ama esas sorun para. 

ABD 1960 ve 70'lerde kendi parasını dünya üzerinde hakim para pozisyonuna getirecek uluslararası anlaşmalar yaptı. 

Dünya Bankası vb. kurumlarla bu durumu kurumsallaştırdı. 

Şimdi dünyada en fazla cari açık veren ülke olmasına rağmen ekonomisi bir türlü bozulmuyor. 

Çünkü üç beş ağaç kesip dolar basıyor ve cari açığını kapatıyor. 

Parası kabul gördüğü için borçlanma ihtiyacı duymuyor. 

Elbette bu paranın karşılığını vermeyi yükümlenmiş oluyor ama faiz ödemek gibi bir derdi olmuyor. 

Para yurt dışına gittiğinden ülkede enflasyon da fırlamıyor. 

Böylece ABD vatandaşları ürettiğinden fazla tüketebiliyor ve ABD hükumeti dünyayı zaptırapt altına alabilecek askeri harcamaları sıkıntı yaşamadan finanse edebiliyor. 

Dolar kabul gören bir para olmaktan çıkarsa bu sistem çöker. 

ABD de dünya üzerinde kurduğu baskıyı bir daha kuramaz.