Eskiden düğünlere davet edildiğimizde en az yarım altın takardık.
Olur da o sırada elimiz darda ise ve çeyrek altın takıyorsak utana utana takardık.
Şimdi çeyrek altın takmak prestijli bir hal aldı.
Geçenlerde bir arkadaş çocuğunun düğününe davet etti.
Yakın bir arkadaş, gitmesem olmaz.
Gitmişken bir şey takmamak da olmaz.
Kızılay'a gidip sarraflara çeyrek ve gram altın fiyatlarını sordum.
Şaşırtıcı şekilde sarraflarda standart bir fiyat uygulanmadığını gördüm.
Çeyrek altında da gram altında da sarraflar arasında 100 lira fiyat farkı vardı.
Mahalleden bir arkadaş bunu söylemese ilk girdiğim sarraftan alıp giderdim.
Üç dört sarrafa sorunca en düşük fiyat verenden altını aldım.
Düğünde bizim zamanımıza göre değişen bir uygulama gördüm.
Bir süredir gittiğim düğünlerde hep böyle yaptıklarını görüyorum ve eskiye göre daha iyi olduğunu düşünüyorum.
Eskiden gelin ve damat yan yana durur, takı takacaklar sıraya girerdi.
Gelin ve damada takı takanları çeken bir veya iki kamera da yerini alırdı.
Yani, kim ne takmış kaydı alınırdı.
Durumu iyi olmayıp da para veya gram altın takanlar da utana sıkıla sırasını savmaya çalışırdı.
Şimdi gelin ve damat masaları geziyor.
Arkalarından da bir torba taşıyan biri geliyor.
Damat ve gelin masadakilerle tokalaştıktan sonra altın takanlar torbası içinde, para takacaklar zarfın içinde arkadan gelen kişinin taşıdığı torbaya takısını atıyor.
Ne kuyrukta bekleme var ne de gereksiz mahcubiyet.
Altının servet değerinde olduğu ve orta sınıfın yoksulluk sınırı altında bir gelir seviyesine düştüğü bu günlerde, bu uygulama bence iyi.
Herkese tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder