.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

14 Ağustos 2025 Perşembe

Filistinlilere Vatandaşlık vermek İsrail'e hizmet etmek demektir.

Sanırım Don Kişot romanında geçiyormuş.

Adam şeytana soruyor: "Dün gece Allah Allah bağırarak diye saldıranlar senin adamların mıydı?"

Şeytan cevap verir: "Evet."

Adam şaşkınlıkla sorar: "Peki ama neden Allah Allah diye bağırıyorlardı?"

Şeytan cevap verir: "Sen salak mısın? Şeytan Şeytan diye bağırsalardı kim arkamızdan gelirdi?"

Bazen şeytan, insanları Allah ile aldatır.

Olaylara bu gözle bakarsak, Filistinlileri destekliyorum diyenlerin bir kısmının Siyonist Yahudilere hizmet ettiği muhakkak.

Örneğin bu günlerde Kudüs'te filistinlilere Türk vatandaşlığı veriyorlarmış.

Millet, Müslüman kardeşlerimizi koruduklarını sanıyor.

Halbuki bölgeyi boşaltıyorlar.

Bölge boşalınca İsrail, Gazzeyi, Kudüs'ü, Batı Şeria'yı daha kolay işgal edecek.

Uyumayın.

Uyanın.

Karşı çıkın.


Uyan, milletim uyan! Ülkeyi bölcekler. BOP tıkır tıkır işliyor.

 Cumhurbaşkanı, Kürt, Türk, Arap diye başlayan bir cümle kurdu.

Kimse üstünde durmadı.

Cumhurbaşkanı gizli saklı işlerini bazen ağzından kaçırır.

Memlekete her gün yüzlerce Arap geliyor.

Gelmeyenler de Kudüs vb. yerlerdeki konsolosluklarda şip şak vatandaş yapılıyor.

100 senedir dış düşmanlar 50 senedir iç düşmanlar bu ülkeyi bölmeye çalışıyor ama bölemiyor.

Çünkü ülke kozmopolit değil. Ülkeyi kozmopolitleştirmeden bölmek mümkün değil.

Hükümetimiz 20 küsur yıldır bu işin bayraktarlığını yapıyor.

Bölünmeye engel kim varsa tasfiye ettiler.

Şimdi ülkeyi kozmopolitleştirip bölmeye hazırlanıyorlar.

Millet geçim derdinde bazıları da makam mevki derdinde olduğundan bunları görmüyor.

Uyan milletim uyan...

Henüz vakit varken uyan.

Sonra kendini onulmaz bir durumda bulacaksın.

O zaman uyansan da iş işten geçecek.

3 Ağustos 2025 Pazar

Hükümet, PKK ile yaptığı pazarlığı halka açıklamalı.

Demokrasilerde kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklardan sonra, artık millet iradesini yansıtmadığı son yerel seçimde ortaya çıkmış bir parlemento ile anayasa değişikliği yapılamaz.

Öncelikle kim ne alıyor kim ne veriyor, durup dururken bir milliyetçi geçinen parti başkanı neden terör örgütü başına önder diyor, yapılacak anayasanın içeriği ne olacak açıklanmalı.

Milletten gizli saklı milletin geleceğine karar vermeye kimsenin hakkı da yok, yetkisi de.

Önce her şey açıktan yapılmalı, eğer bir anayasa yapılacaksa halk oyuna sunulmalı.

Veya yeni bir anayasa yapmak için seçimler yenilenmeli ve yeni bir meclis teşkil edilmeli.

Biz bu ülkeyi, yasa gereğidir, kanun gereğidir diye birilerinden hediye almadık.

Milli Mücadele ile savaşarak kurduk.

Milli iradeye dayanmayan hiçbir yasa veya anayasa bu millete kabul ettirilemez.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) için en uygun yönetim şekli.

Madem ki ABD elçisi Türkiye için en iyi sistemin ne olacağını söyleme hakkını kendinde görüyor, ben de ABD için en iyi sistemi söyleyeyim.

ABD için en iyi sistem konfederasyon.

Ayrıca soykırıma uğratılmış yerli halklar için de her eyalette özerk yönetimler kurulsun.

Yerliler kendi dillerinde eğitim görebilsin.

Elbette oldukça büyük bir nüfusa sahip olan Hispanikler ve Çinliler de kendi dillerinde eğitim görsün.

Konfederasyon başkanının bir yerli, bir Hispanik, bir Afrikalı Amerikalı, bir Asyalı, bir Müslüman, bir Budist, bir Hindu başkan yardımcısı olsun.

Bence hem Amerika hem de dünya için çok hayırlı olur.

Türkiye'de savcılar neden harekete geçmiyor?

Kanunlarımızda anayasal düzene karşı işlenen suçlarla ilgili maddeler var.

Bu maddeleri ihlal edenler için çeşitli cezalar belirlenmiş.

Geçenlerde bir grup toplu olarak hilafet istiyoruz sloganları ile yürüyüş yapmış.

Hilafet istemek, mevcut anayasal düzeni değiştirmek istemek demektir.

O zaman bu yürüyüş yapan örgütlü grup, anayasayı ihlal suçu işlemiyor mu?

Aynı suçu, Osmanlı'yı geri getireceğiz diyenler de işlemiyor mu?

Çünkü Osmanlıyı geri getirmek için cumhuriyeti yıkmak lazım.

Peki, en basit twitter paylaşımlarına dava açan savcılar, bu heriflere neden dava açmıyor?

Torunlarınıza borç bırakmayın.

Hani bir fıkra var.

Bir lokantada "Siz yiyin, torununuz ödesin." yazıyormuş.

Bir adam bunu görünce içeri girip bir güzel karnını doyurmuş.

Tam kalkacakken garson hesabı getirmiş.

Adam yazıyı gösterip itiraz etmiş.

"Bu yazı yalan mı? Sizi şikayet edeceğim." demiş.

Garson gülümseyerek cevap vermiş: "Yazı doğru efendim. Bu sizin değil, dedenizin hesabı."

Herkes dedesinin hesabını öder.
O yüzden ne yediğinize dikkat edin de torunlarınız arkanızdan sövmesin.
Mesela milyonlarca göçmene, açılıma, saçılıma filan karşı çıkın.
Çıkmazsanız bunu sonucuna siz görmeseniz de torunlarınız katlanacak.

Çakırcalı Mehmet Efe ve Tekbir Çekerseniz Yangın Söner Diyen Şahıslar.

Çakırcalı Mehmet efe bir gün kızanları ile bir yolu tutmuş. İmam kıyafeti ile yaklaşan iki kişiyi kızanlar yakalayıp efeye getirmişler. Efeyi gören imamlar tir tir titriyormuş. Efe sormuş: "Siz kimsiniz? Nereden gelip nereye gidiyorsunuz?"

İmamlardan daha uyanık görüneni hemen cevap vermiş: "Biz Akhisarlıyız. İmamız. Karşı köylere gidip ramazanda imamlık yaptık. Şimdi geri dönüyoruz efem."
Efe tekrar sormuş: "Siz gerçek imam mısınız, yoksa kılık değiştiren casus mu?"
Uyanık imam bakmış ki papuç pahalı, başlamış anlatmaya: "Biz gerçek imamız. Ben şurada şu kadar yıl, burada bu kadar yıl eğitim gördüm. Çok bilgili ve iyi bir imamım. Hatta size bir muska yazarım, üzerinizde taşırsanız size kurşun işlemez."
Çakırcalı adama bakıp "Yaz o zaman..." demiş.
Adam hemen heybesinden kağıt kalem çıkarmış. Kağıda arap harfleri ile bir şeyler yazmış. Muska şeklinde katlayıp efeye uzatmış.
Efe "Bana vermene gerek yok, cebine koy ve şu ağacın yanına geç. Bakalım muska dediğin gibi kurşundan koruyacak mı?" demiş.
Adamın dizlerinin bağı çözülmüş. Yalvarmış, yakarmış ama efe dinlememiş. Kızanlar adamı tutup 50 metre ötedeki ağacın altına götürmüş. Efe silahını doğrultup nişan almış ve ateş etmiş. Tabi adam kanlar içinde yere yığılmış.
Bunun üzerine efe diğer imama sormuş: "Bunun muskası işe yaramadı. Senin eğitimin nasıl?"
Adam bağırmış "Ne eğitimi efem. Ben şu adamın yanında dolaşmaktan başka bir şey yapmadım. Ne öğrendimse ona bakıp öğrendim. Ama bana muska yazmayı öğretmedi." demiş. Bu olay canını kurtaran imamın Akhisar'a varınca anlattığı güvenlik güçleri ve halktan tanıdıkları sayesinde kayda geçmiş. Yani uydurma değil. Şimdi, Çakırcalı ve kızanlarının sık sık gelip geçtiği bir yerde yaşayan ve hatta yaptırdığı çeşmeden su içen biri olarak şunu teklif ediyorum. Tekbir getirirseniz yangın söner diyen efendileri çıkacak ilk orman yangınında götürüp yangının ortasına bıraksınlar. Dedikleri doğruysa tekbir çekip yangını söndürürler, yok yalansa ülkemiz sahtekarlardan kurtulmuş olur.

Bence CHP, bundan sonra hiçbir vaatte bulunmasın.

Benim gördüğüm şu: Hükümet uzun süre ya Kılıçdaroğlu'nun iktidara gelirse yapacağını söylediği veya kendilerinin CHP iktidara gelirse şunları yapacak diye iddia ettikleri şeyleri yapıyor.

Örneklerle açıklayayım.

Kılıçdaroğlu "Eğer biz iktidara gelirsek emeklilere bayram parası vereceğiz" dedi.

İktidar önce bunu eleştirdi ama sonra seçim öncesi bunu kendi vermeye başladı.

Kılıçdaroğlu geçen seçimde EYT'lileri emekli edeceğini vaat etti.

İktidar önce "Bunlar ekonomi bilmiyor, ben ekonomistim" filan dedi ama sonra seçimi kazanmak için EYT'lileri emekli etti.

Bunlar Kılıçdaroğlu'nun yapacağını söyledikleri.

Bir de İktidarın "Eğer CeHaPe'ye oy verirseniz, şu kötü şeyleri yapacak." dediklerine örnek verelim.

Son seçimde cumhur ittifakı yani iktidar "CeHaPe'ye oy verirseniz, pkk'ya oy verirsiniz. Çünkü CeHaPe iktidara gelirse PKK ile anlaşacak, hapishanedeki teröristleri salacak, Kandil'le ve İmralı ile anlaşacak." diye bağırıp çağırdı.

CeHaPe, yalan filan dediyse de sesini duyuramadı.

Şimdi itham ettikleri şeyleri kendileri yapıyor.

Cumhur İttifakı terörist başı mecliste konuşsun dedi.

İmralı ve Kandil ile anlaştı. Teröristler hapisten çıkarılıyor.

PKK için anayasa yapmaya çalışıyorlar.

Sanırım iktidar, muhalefetin yapacağım dediği veya yapacak diye kendisinin ileri sürdüğü şeyleri yapmaktan başka bir halt yemiyor.

Tükenmişlik sendromu içindeler.

Bence muhalefet, bundan sonra hiçbir vaatte bulunmasın.

İktidar ne yapacağını şaşıracak.