.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

23 Mayıs 2024 Perşembe

Türklerin müşrik olduğunu söyleyen Arap şeyhi.

 Osmanlı İmparatorluğu 1856 Islahat Fermanı ile vatandaşlarının eşit olduğunu ilan etti.

Ayni zamanda kölelik kaldırıldı.

Mekke Reisul Uleması Şeyh Cemal, yapılan reformlar ve köleliğin kaldırılması ile ilgili bir fetva yayınladı.

Fetva şöyleydi:

"Üseranın (esirlerin) men'i (yasaklanması) maddesi şer'i şerife (kutsal şeriata) aykırıdır ve bundan başka ezan-i terkle yerinden top atılmak ve taife-i nisvan (kadın tayfası, kadınlar) açık gezmek ve nikâhının feshi nisvan yedinde olmak (kadınlara boşanma hakkı tanımak) gibi şeriatı muharraraya mugayir teklifleri olmakla Türkler müşriklerdir. Demleri hederdir ve evlatlarını esir etmek helaldir."
Bu fetva üzerine Osmanlıya karşı gaza (kutsal savaş) ilan edilmiştir.
İsyan bir yıl kadar suren bir caba sonucu bastırılmıştır.
Şeyhülislam "Mekkeli şeyhin iddiaları iftiradır" diye bir fetva yayınlamıştır.
Osmanlı Hicaz'ın siyah köle yasağından muaf olduğunu ilan etmek zorunda kalmıştır.
Sonuç:
1. Dünya Savaşındaki Arap isyanı, Arapların Osmanlıya ilk isyanı değildir.
Daha önce de Osmanlıya birçok kez isyan etmişlerdir.
Hatta yukarıda da anlattığımız gibi kölelik kaldırıldı diye bile isyan etmişlerdir.
Bu isyanlarına gerekçe olarak, Türklerin müşrik olduğunu, bu sebeple kanlarını akıtmanın ve esir edilmelerinin dinen helal olduğunu ilan etmişlerdir.
Aynı iddiaları neredeyse her isyanda ileri sürmüşlerdir.
Arap isyanı yoktur diyenlere, biraz tarih okumalarını tavsiye ediyorum.
Evet Arap isyanı vardır.
Tek bir Arap isyanı yoktur, birçok Arap isyanı vardır.
Bu isyanların en sonuncusu da 1. Dünya Savaşı'nda İngilizlerle işbirliği içinde yaptıkları isyandır.

19 Mayıs 2024 Pazar

Araplar Osmanlı'ya İhanet Etti mi?

 Sosyal medyada ya geri zekalı veya çok uyanık ama art niyetli ve insanları geri zekalı yerine koymaya çalışan bazı tiplerin bir sürü paylaşımına denk geliyorum. Bu tür paylaşımlardaki iddialardan biri de "1. Dünya Savaşı'nda Arap isyanı yok." şeklinde. Bunun için de saçma sapan bahaneler öne sürüyorlar. Halbuki bir isyan var ve adı Arap isyanı. Bu isyana adını hem isyancılar hem de işbirliği içinde oldukları emperyalist İngiltere vermiş.

Arap isyanının liderlerinden olan Şerif Hüseyin ve isyanlara destek olan Arapların isyanı doğrulayan hatıraları yayınlanmış. Onlar da yedikleri naneyi haklı göstermek için bahaneler uydurmuşlar. Örneğin Osmanlı bizi yok sayıyordu diyorlar. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde yok sayıldıkları iddiasını Emir Abdullah (Bu adam Ürdün'ün kurucusudur. Şerif Hüseyin'in üç oğlundan biridir. İstanbul'daki Mekteb-i Harbiye'den, yani Kara Harp Okulu'ndan mezun olmuştur.) "Biz Osmanlıya Neden İsyan Ettik?" isimli eserinde şöyle der: “Türklere ‘Hepimiz ehl-i İslamız’ diyecek olsak, ‘Öyle
ama biz yöneticiyiz siz tebaasınız’ diyorlardı. (…) Bir Arap âlim, doğru dürüst Arapça bilmeyen, herhangi bir fıkıh kitabını okumamış kişinin arkasında saf tutmaya mecbur kalırdı.” Yani adam diyor ki:" "Osmanlı'yı yöneten sınıf Türklerdi, onlar da ırkçıydı, iyi Müslüman da değildiler, din konusunda cahildiler ama namazda onların arkasında saf tutmak zorunda kalıyorduk."
Bu herif ve kardeşi İngilizlerle iş tuttular. Bu günkü Filistin'de bir İsrail devleti kurulmasını kabul ettiklerini, desteklediklerini Avrupalılara söylediler. Hatta bunun kardeşi Şerif Hüseyin Paris Konferansına gidip kendi sülalesinin yönettiği bir büyük Arap krallığı ve Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasını savundu. İnanmayan açıp adamların hatıralarını okuyun. Bunların akıl babası Lawrence (Lavrens)'in anılarını okuyun. Yalanla dolanla milleti uyutmaya çalışmasın. Bu günkü Suudi Arabistan, Irak'ın güneyi, Filistin, Lübnan, Ürdün, Suriye Arapları isyanı desteklediler ve isyana katıldılar. Kaydı var, belgesi var. Ama bunlar bütün Araplar değil diyecek olanın ağzına pabuçla vururum. Fas, Tunus, Cezayir filan elbette bize isyan etmedi. Çünkü bizim elimizde değildi buralar. Fransızların elindeydi. Mısır İngiliz, Libya da İtalyan işgali altındaydı.
Özetle tarihi kendi hastalıklı fikirlerinize alet etmek için eğip bükmeye gerek yok. Doğruyu yazmak en iyisi. Elbette yapılanlar incelenip eleştirilir. Ama olan bir şeyi de olmadı diye göstermeye çalışmak saçmalık. Güneş balçıkla sıvanmaz.
Tüm ifadele

15 Mayıs 2024 Çarşamba

Filistinlilerin kurduğu bubi tuzağı

 



        İnternette bu haberi görmüşsünüzdür. 

        Bir İsrailli, arazide yere dikilmiş bir Filistin bayrağı görüyor.

        Sinirden aklı başından gitmiş olmalı ki hemen bayrağı yere çarpmak için harekete geçiyor.

        Bayrağın yanına gidip yere düşürmek için bir tekme atıyor.

        Ama bir sürprizle karşılaşıyor.

        Bayrak yerinden oynar oynamaz zemine yerleştirilmiş bir patlayıcı patlıyor.

        Video daha sonra ne olduğunu göstermiyor.

        Ama bu İsrailli salağın ölmüş olması muhtemel.

        En azından ciddi şekilde yaralanmıştır.

        Halbuki bizim ordumuzda muharebe sahasında bulunan flama, silah, çanta vb. ne görülürse                     görülsün kontrolsüz dokunulmaması gerektiği acemi birliğinden itibaren sürekli anlatılır.

        Çünkü bunlar, bubi tuzağı olabilir.

        Bubi tuzağı, düşmanın dikkatini ve ilgisini çekebilecek herhangi bir eşya veya malzemenin                    patlayıcı ile tuzaklanarak düşmana zarar vermek için hazırlanan bir düzenektir.

        Bu arkadaşa, sanırım öğretmemişler.

        Nefret duygularına yenik düşüp fazla düşünmeden artistlik yapmaya kalkmış.

        Bu hatasının cezasını da görmüş.

        Siz siz olun, çatışma yaşanan bir bölgede hiçbir şeye kontrol etmeden dokunmayın.  

        Eğer dokunmanız gerekiyorsa, önce bölgeyi dedektörle arayın.

        Sonra, tuzaklama var mı diye etrafını kontrol edin.

        İp bağlayıp uzaktan çekin.

        Tabii, patlayıcının uzaktan komutayla patlatılabileceğini de unutmayın.

        Varsa bir sinyal karıştırıcı (jammer) kullanın.

        Yoksa, ilgili birime haber verin.

        Konunun uzmanı olan birileri gelip ilgilensin.

        Siz dokunmayın.

        Güvenli bir mesafeye çekilip bölgeyi emniyete alın.

        Aksi takdirde, sonunuz böyle olabilir.


Bu düzen yıkılacak.

Bir arkadaş, "Antik çağda insanlar ortalama 40 yaşına kadar yaşıyormuş.

Bu yaş, günümüzde insanların olgunluğa eriştiği yaş sayılıyor.

Bu kadar kısa yaşayan antik çağ insanları bu kadar bilgiyi nasıl üretip de bu kadar arkeolojik kalıntı bırakmış acaba?" diye sordu.

Bence bunun cevabı basit. 

Ne kadar uzun yasadığın kadar ömrünün ne kadarını üretime ayırdığının da önemi var.

Antik çağda insanlar 23 yaşına (doktora filan yaparlarsa en az 30 yaşına) kadar hiçbir şey üretmeden okula gitmiyordu. 

Bizim çağımızda köylerde kısmen hala olduğu gibi 5-6 yaşlarından itibaren yavaş yavaş üretime katılıyordu. 

Emeklilik olmadığından ölene kadar da üretmeye devam ediyordu. 

Halbuki günümüzde EYT'liler 40'li yaslarda normal emekliler en fazla 65 yaşında emekli oluyor ve üretimden kopuyor. 

Antik çağda 40 yaşında ölen biri 35 yıl üretime katılırken günümüzde bu sure en uzun (65 yaşına kadar) çalışan lisansüstü eğitim alan üniversite mezunlarında bile 30-35 yıl kadar. 

Yani günümüzdeki insan nüfusunun çoğu çalışmadan, üretmeden yasayan parazitler haline geldi. 

İnsan ömrü uzadıkça da çalışmayan nüfusun orani giderek artıyor. 

Bence insanoğlunun kurduğu sistem gelecekte kendi kendini yok edebilir.

İlk patlayan sosyal güvenlik sistemi olacak. 

Türkiye'de 19 milyon emekli varmış. 

Çalışan sayısı o kadar var mi bilmiyorum. 

Bir de sosyal devlet ayağına işsizlik parası filan hesaba katılırsa mevcut sistem sürdürülebilir bir yapıda değil.

Er veya geç, bu düzen yıkılacak.

1 Mayıs 2024 Çarşamba

Neden herkes yeni tank modelleri geliştirmeye çalışıyor?

Ukrayna savaşına kadar Suriye, Libya ve Karabağ gibi savaş alanlarında çok sayıda Rus tankı imha oldu.

Bu durum Ukrayna savaşının ilk günlerinde de tekrarlandı.

Bu durum "Acaba tankların sonu mu geliyor?" sorularını gündeme getirdi.

Ama muhtemelen Batı'nın tank üretici devletleri ve bu devletlerdeki tank üreten firmalar tarafından desteklenen bir propaganda fırtınası ile karşılaştı.

Bunların iddiasına göre, imha olan tanklar Rus tanklrıdydı ve Rus tankları yetersiz tanklardı. 

Batı tankları teknolojik açıdan daha üstün, mürettebatları da Rus tankçılarına göre çok daha iyi eğitimliydi.

Dolayısıyla Batı (İngiliz, Fransız, Amerikan ve Alman) tankları savaş alanında aynı kaderi paylaşmayacaktı.

Fakat bu balon kısa süre içinde patladı.

Çünkü Ukrayna'ya İngiltere'nin verdiği Challenger-2 tankları, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin verdiği Leopard-1 ve 2 tankları ile Amerikalıların verdiği m-1 Abrams tankları, muharebe sahasına gelir gelmez zayiat vermeye başladılar. 

İbretlik olan ise bu tankların bir kısmı dron ve tanksavar silahları ile vurulurken bir kısmı da geri teknoloji diye kötülenen Rus tankları tarafından vuruldular.

Üstelik bu tanklar, Rus tanklarına göre daha ağır olduklarından daha çok çamura batıp kalıyorlardı. 

Bu yüzden İngilizler Challenger-3, Amerikalılar Abrams-x ve Almanlar ile Fransızlar da ortak tank modellerini üretmek için çalışmaları hızlandırdılar.

Mevcut tankların hiç biri (İsrail'in Merkava tankı dahil) günümüz muharebelerinde yeterince iyi değil.

Ruslar, Ukrayna'da ele geçirdikleri AB ve Amerikan araçlarını ne yapıyor?

 Amerika ordusu tarafından Ukrayna’ya hibe edilen Humveeler Rus askerleri tarafından ele geçirilince test ediliyor.

Zırh delici tungsten başlıklı mühimmat Humvee’lerin camına nüfus edemiyorlar.

Rus askerleri ele geçirdikleri araçları kullanmaktan ziyade, ellerindeki silahların yeterliliğini öğrenmek için onları test ediyor.

Test sonucunu ise Huvee’lerde kullanılan camların tungsten başlıklı zırh delici mühimmatlara karşı bile dayanıklı olduğu anlaşılıyor.

Ruslar ele geçirdikleri araç ve silahların bir kısmını da propaganda maksatlı olarak teşkil ettikleri savaş müzesine götürüp sergiliyor.

Müzede özellikle hiçbir mühimmat tarafından imha edilmeyen sağlam araçlar sergileniyor.

Amaç, “Batı hangi silah veya araçtan ne kadar isterse versin, bunlar hiçbir işe yaramıyor. Çünkü Ukraynalı askerler korkudan bunları kullanamıyor. Sağlam olarak bırakıp kaçıyor.” Mesajı vermek.

22 Mart 2024 Cuma

Savaş ve Strateji Hakkında Genel Bilgiler

1.     Strateji neden önemlidir?

Herhangi bir savaşın kazanılması için mutlaka uygun bir strateji uygulanması gereklidir. Çünkü savaş bir mücadeledir ve her mücadele gibi savaşta da başarı kazanmak için uygun yöntemlerin takip edilmesi gerekir.

2.     Peki ama nasıl bir strateji belirlenmelidir?

Her ülke ve her zaman için geçerli olabilecek tek bir strateji yoktur. Değişik ülkelerde veya aynı ülkede değişik zamanlarda farklı stratejiler uygulanabileceği gibi aynı anda farklı cephelerdeki değişik düşmanlara karşı değişik stratejiler de uygulanabilir.

3.     Hangi stratejinin seçileceğine etki eden hususlar nelerdir?

Tespit edilen olası stratejilerden hangisinin seçileceğini etkileyen çeşitli sebepleri vardır. Öncelikle savaşı yapan insandır. Dolayısıyla stratejiyi belirleyen de insandır. Bu sebeple; kültür, eğitim, tarihi altyapı, din, ideoloji ve lider kadronun özellikleri gibi faktörler stratejinin oluşmasında en belirleyici unsurlar olmaktadır.

Öte yandan, savaşan ülkelerin coğrafi özellikleri ile mücadele ettikleri düşmanlar ve bunların hareket tarzları da uygulanan stratejiler arasında bazı önemli farklar olmasına sebep olur.

4.     Doğru bir strateji her zaman zaferi garanti eder mi?

Hangi strateji seçilirse seçilsin belirlenen stratejinin başarılı olması ancak bu strateji uygun şekilde icra edilebilirse ve durumdaki değişimlere göre değişim ve dönüşüm gösterebilirse mümkündür.

5. Doğru strateji nasıl belirlenir ve stratejinin belirlenmesinde etkili olan faktörler nelerdir?

Mevcut iç ve dış gelişmelerin uygun şekilde takip edilip doğru şekilde değerlendirilmesi doğru bir strateji belirlenmesi için çok önemlidir. Bununla birlikte, aynı ülkede yaşayıp aynı gelişmeleri gören farklı kişiler, birbirinden oldukça farklı stratejiler önerebilir.

Bunun sebebi, değerlendirmeleri yapanların kişilik özellikleri, hedefleri ve durumu farklı değerlendirmeleridir. Yani, komutanın kişiliği stratejiler üzerinde çok etkilidir.

11 Mart 2024 Pazartesi

Dürüst olmak, en büyük en büyük ibadettir.

Diyanet, Hristiyan bir ülkenin başkentinde bulunan bir camiye bir imam atamış.
Görevine başlayan imam, evinden camiye gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu
zaman da aynı şoföre rastlıyormuş.
Bir gün, bilet alırken şoför yanlışlıkla 20 kuruş fazla vermiş.
İmam yanlışlığı oturup da parasını sayınca fark etmiş.
Kendi kendine "20 kuruşu geri versem mi, vermesem mi?" diye düşünüyormuş.
İçinden bir ses diyormuş ki "Çok gülünç bir para ve şoförün umurunda değil. Otobüs şirketi çok para kazanıyor zaten. Sadece 20 kuruş onlara bir şey yapmaz."
Son durağa kadar iç çatışma yaşayan imam, otobüsten inmek için yerinden kalkınca şoförün yanına gitmiş, 20 kuruşu geri vermiş.
"Bana paranın üstünü fazla vermiş siniz." demiş.
Şoför gülümsemiş ve demiş ki:
"Siz caminin yeni imamısınız değil mi..? Aslında uzun zamandır sizi caminizde ziyaret etmek istiyordum.
İslam'ı öğrenmek için. Bu yüzden bilerek size fazla para verdim. Nasıl tepki vereceğinizi görmek istedim."
İnerken imam artık bacaklarını hissetmiyormuş.
Camiye doğru yürürken içinde tövbe ediyormuş:
"Allah'ım az daha İslam'ı 20 kuruşa satıyordum..!"

17 Aralık 2023 Pazar

Bilmek önemli.

Yaşlı bir adama bir araba çarpmış.

Adam hafifçe yaralanmış.

Etrafta bulunanlar hemen adamı en yakın hastaneye götürmüşler.

Acilde ilk muayeneyi yapan doktor hemşirelere dönüp herhangi bir çatlak veya kırık olup olmadığını tespit etmek için gerekli işlemleri yapmalarını söylemiş.

Yaşlı adam "Acelesi olduğunu, röntgen çektirmek istemediğini" söylemiş.

Hemşireler merakla "Ne acelesi olduğunu" sormuşlar.

Adam cevap vermiş:

"Eşim huzurevinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmek için oraya giderim."

Bunun üzerine hemşirelerden biri "Eşinize haber verir, gecikeceğinizi bildiririz." deyince yaşlı adam yüzünü buruşturmuş.

"Ne yazık ki karım Alzaymır hastası. Söylediğinizi anlamaz. Hatta beni bile tanımıyor." demiş.

Hemşire "Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor, neden onunla kahvaltı yapmak için bu kadar çaba gösteriyorsunuz?" diye sorar.

Yaşlı adam "Olsun, ben onun kim olduğunu biliyorum ya... O bana yeter" diyor.

5 Aralık 2023 Salı

Beyaz eşya servislerinin yaptığı soygun.

 Dün akşam kalorifer kombisi arıza verdi.

Kapattım.

Bu gün servisi aradım.

İki kişi geldi.

Kombinin kapağını sökmek için 2 vidayı söktüler.

Plastik bir tüp var, içi tortu toplamış.

Biri parçayı aliyle çekip söktü ve çeşmede iki dakikada yıkayıp temizledi.

Su basıncı az olduğundan hava tankına hava bastı.

Kapattı.

Kombi sorunsuz çalışıyordu.

Ama sorun bundan sonra yaşandı.

20 dakikalık iş için 800 lira para istedi.

Verdik mecburen.

Artık soygun böyle yapılıyor demek ki....