Tarım toplumu, feodalizmi yarattı, feodalizm de insanın insan tarafından sömürülmesini. Bu sayede tarım toplumlarında kölelik kurumsallaştı. Topraksız köylüler, serfler, yarı köleler ortaya çıktı. Sanayi devrimi ise kapitalizmi yarattı ve kapitalizm sömürüye seviye atlattı. Karın tokluğuna çalışan işçiler, çocuk işçiler filan bu sistemin eseri. Kölelik işlevsiz olduğundan kalktı çünkü köle sahibi kölenin barınma, giyinme ve yeme-içmesini sağlamak zorundaydı. Sanayi işçisi bu sebeple kapitalizme daha uygun. Nitekim Amerikan iç savaşında köleliği savunan tarımla geçinen güney, köleliği kaldırmayı vadeden sanayileşmiş kuzeydi. Marks, giderek daha da sanayileşen ve her gün daha fazla fabrikanın açıldığı Avrupa ve ABD'de işçi sayısının da giderek arttığını görüp işçileri bir potansiyel olarak gördü ve proletarya adını vererek onları dünya devrimini gerçekleştiren seçilmiş/ilerici bir sınıf olarak tanımladı. İdeolojisini de gelecekte toplumun çoğunluğunu oluşturacağını düşündüğü ezilen bu sınıfa dayandırdı. Ama Şunu gözden kaçırdı bence. Kapitalizm, feodalizm gibi durağan değil, dinamik. Sömürüde de sınır tanımıyor. Feodal sadece insanı sömürürken kapitalist insan sömürüsünü başlangıçta her ne kadar aşırı yaptıysa da esas olarak doğayı da sömürüyor. Hem de acımasızca. Kömür, petrol, demir, bakır ne varsa çıkarıyor. Doymuyor. Hırsının sınırı yok. Ayrıca emperyalistleştiği için diğer ulusları da sömürüyor ve kendi ülkesindeki proletaryanın en azından bir kısmına gelir artışı sağlayarak onları küçük burjuva seviyesine getiriyor. Böyle olunca da Avrupa sosyalist devrimlerinde bazı işçiler burjuva rejimi ile işbirliği yapıyor. Bu sayede alman, Macar devrimcileri ezildi. Marks'ın teorisini, onun söylediklerini revize eden Lenin başardı. Mao ve diğerleri ise Marks'ın nefret ettiği köylülere dayanarak yaptı devrimlerini. Bence dünya çok karmaşık ve masa başında yazılan teorilerle ayağa kaldırılabilse bile uzun süre yönetilemiyor. Kapitalizmin avantajı da burada. Somut, kutsallaşmış bir teorisi yok. Değişebiliyor. Revizyonizm Marksistlerde günah iken kapitalistlerde adeta bir strateji. Anarşistler bence daha makul insanlar. Otoriteye karşılar. Bu yüzden 1. Enternasyonal'de marksın devrim sonrası yaşamaya devam edecek devletine karşı çıktılar. Bu devletin daha otoriter ve kapitalist devletten daha zalim olacağını söylediler. Marks bunlara kızıp Bakunin ve diğer anarşist arkadaşlarını enternasyonalden attırdı. Bu tutuculuk ve tahammülsüzlük, zaten genel anlamda yahudi mistisizmini andıran Marksizm'i tutuculaştırdı. Bolşeviklerin darbe ile iktidara gelip diğer sol grupları tasfiye etmesi de bunda etkili oldu. Kautsky gibi demokratik yöntemleri savunanlar, Menşevikler, sosyal devrimciler, Narodnikler filan ezildi. Dünya komünistleri, Moskova'nın baskısıyla tekdüzeleşti. Ama anarşistler kendi yollarına gittiler. Birçok yöntem geliştirdiler. Çeşitlendiler. Klasik anarşist teorilerden başka anarko komünistler, anarko sendikalistler ve hatta anarko kapitalistler çıktı. 50'lerden 70'lere kadar ispanya, Fransa ve İtalya gibi hareketler içinde en çok ses getirenler komünistler değil, anarşistlerdi. Anarşistler hala gelişiyor, yeni koşullara, yeni teknolojilere ve bilimsel/sosyal yeniliklere uyum sağlıyor. Dünyada giderek yayılan çevreci/yeşil hareketlerin çoğu anarşist ideolojiye mensup. Değişiyor, gelişiyorlar. Ara çözümler geliştiriyorlar. Kapitalizmi tamamen yok etmenin mümkün olmadığının (Marksistlerin aksine) bir süredir farkındalar gibi. Ama kapitalizm durdurulamasa bile dengelenmeli diyorlar. Yoksa kapitalizm dünyayı yok edecek. Küresel ısınma kapitalizmin bir ürünü ve şimdiden dünyayı felakete sürüklüyor. Bookchin'i okuyorum bu günlerde. Gayet makul önerileri var. Şehirlerin büyümesi önlenmeli, kırsaldaki yerleşimler yerel kaynakları, temiz doğal enerjiyi kullanan komünlere dönüştürülmeli, tarım tek ürünün büyük alanlarda üretilmesi şeklinde yapılıyor, bu belli ürünlerle sınırlanmalı, diğer tarım ürünleri bölünmüş arazilerde karışık olarak üretilmeli, üretim öncelikle üretildiği bölgede tüketilmeli, üretim için üretim veya tüketim çılgınlığı önlenmeli, ihtiyaca göre üretim yapılmalı gibi önerileri var. Bunlar kapitalizm yok edilmeden de yapılabilir gibi geliyor bana. Karma bir sistem daha sağlıklı olabilir. Hatta Amerika'daki Amişler ve Kızılderili rezervasyonları gibi kendi içinde özerk alanlar (siyasi özerklikle karışmasın) kapitalist şehirlerle bir arada yaşayabilir. Bunlar birbirini dengeleyebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder