.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

16 Ağustos 2018 Perşembe

Türkiye'nin durumu.

Bizde adet oldugu uzere kendimizi ya olmadigimiz kadar zayif veya olmadigimiz kadar guclu gormek yaygin bir davranis. 

Simdi de hicbir sey uretemedigimiz ve urettiklerimizin de parcalarinin baska ulkelerde uretildigi iddialari ortada dolasiyor. 

Bence bunlarin gerceklik payi biraz abartiliyor. 

Yurt disinda bazi silah ve arac fuarlarina katildim. 

Cok sasirdigim olaylara sahit oldum. 

Mesela petrol kuyularinda cikan yanginlari sondurmek icin kullanilan bir arac gordum. 

Bizim bir firmamiz uretiyormus. 

Suudilerin actigi ve tum dunyadan bircok firmanin katildigi ihalede alman firmasi ile yarismis ve ihaleyi kazanmis. 

Fetoculerin kumpasla iceri attirdigi bazi deniz subaylarinin katkilariyla deniz silah ve araclarinda atilim yapmistik. 

O zamanlar Ingiltere gibi denizci bir devlet bile bize ortak uretim yapalim, bizim ihtiyaclarimizi da karsilayalim diye teklifte bulunmustu. 

Turk mallarinin kalitesini en bariz sekilde Irak kuzeyinde gordum. 

Baska ulkelerden alinan cimento ve demirle yapilan binalarda cokme cok fazla oldugundan sadece turk demir ve cimentosu kullanilacak diye barzani nin karar aldigini biliyorum. 

Biz alman arabalarina hangi gozle bakiyorsak irak ta da bizim gida, insaat ve giyim urunlerine ayni gozle bakiyorlar ve haklilar da. 

Ben erbil de bir defa yunan yogurdu aldim yiyemedim. 

Kirec gibiydi. 

Tum yagini almislar. Suleymaniye ve kerkuk gibi yerlerde italyan takim elbiselerinin yuzune bakan yok. 

Parasi olan turk mali aliyor. 

Bu soylediklerime bakip simdi birileri cikip dunya devleti olduk filan demesin. 

Elbette bir halt olmadik. 

Elbette daha cok gerideyiz. 

Ama o kadar da geride degil. 

Hicbir sey uretemeyen bir ortadogu ulkesi ise hic degiliz.

14 Ağustos 2018 Salı

Ekonomil krizin sonuçları.

Son bir hafta gosterdi ki ekonomimiz dis mudahaleler ile ekonomik savasa dayanamayacak kadar zayif.

Bu mudahaleler de doviz kurlari uzerinden yapiliyor. 

Bu tur mudahalelere karsi dayanikli bir finans sistemi ve gerektiginde dis mudahalelerden etkilenmeyecek bir mubadele araci gelistirmek sart gibigorunuyor. 

Cunki zarari tum millet cekiyor. 

Gecen hafta 1.5 milyar dolarla turkiyeden bir mal almaya hazirlanan bir yabanci alici bu gun 1. Milyar dolardan daha az bir paraya aliyor ayni mali 500 milyon dolardan fazla bir para otomatik olarak milletin cebinden cikiyor ve yabancilarin cebinde kaliyor. 

Milli gelir gecen hafta 600 milyar dolarsa bu gun 400 milyar dolarin altina inmis durumda. 

Ulke bir haftada yuzde 50 den fazla fakirlesti. 

Peki bir haftada doviz kurundan baska bu kadar hizli bir sekilde ekonomide ne degisti de bu kadar fakirlestik? 

Devletin 50 yilda yetistirdigi insan kaynagini feto operasyonlariyla harcayanlar simdi de milletin 50 yilda kazandigi ekonomik kaynagi bir haftalik doviz operasyonu ile harcadilar.

Ekonomik kriz herkes için yıkım değildir.

Bir zamanlar komutani oldugum birlikte calisan genc bir arkadas vardi. 

Bu arkadas neredeyse tum parasiyla borsadan alim yapiyordu. 

O gunlerde yasanan ve Turkiye'de artik mutad hale gelen ekonomik krizin ardindan bir gun o arkadasa "gel sana kantinden bir sey ismarlayayim, senin paran kalmamistir" dedim. 

Guldu... 

Cok sevdigi hindistan cevizli cukulatalardan iki tane cikardi. 

Birini bana verdi.

"Komutanim. Bu krizden ben olumsuz etkilenmedim. Akilli bir insan icin her kriz bir firsattir." dedi. 

Ben para islerinden hic anlamayan klasik bir devlet memuru oldugum icin ne demek istedigini anlamadim.

Arkadas bunu gorunce anlatmaya basladi.

"Kriz patlak verir vermez borsadaki butun kagitlarimi sattim. Para olarak kriz oncesine gore su kadar zararim vardi. Kagit olarak ta su kadar hisse satmistim. Sonra piyasayi takip etmeye basladim. Degeri dibe vuran saglam sirketlerin kagitlarindan kriz suresince satin almaya basladim. Daha simdiden kriz oncesindeki kadar hisse satin aldim. Paramin da yarisindan fazlasi hala duruyor. Bu parayla alima devam ediyorum. Bu kriz bir gun mutlaka sona erecek. Ben o zamana kadar kagit miktarini en az ikiye katlarim ve krizden iki kat zenginlesmis olarak cikarim." 

Cok sasirdim. 

"O zaman kantine gidelim de bana bir seyler ismarla." dedim. 

O gun bu gundur her krizde bu olay aklima gelir.

13 Ağustos 2018 Pazartesi

Amerika (ABD) yenilmez değildir.

Amerika yenilmez degildir. 

1. Dunya Savasi sonrasinda herkes Ingiltere ve Fransa'nin yenilmez oldugunu dusunuyordu. 

Ataturk ustun zekasi ve engin bilgisiyle bu devletlerin yenilebicegini gordu. 

Kasim 1918'de Kirim'a beraberinde goturdugu iki Yunan tumeniyle Fransiz askerlerini cikaran fransa donanmasi, Nisan 1919'da Bolseviklerin halk savasi uygulamalari ve propaganda faaliyetleri sonucunda yenilince askerleri tekrar Istanbul'a tasimak zorunda kaldi. 

Ataturk Samsun'a ciktiktan sonra halka bu olayi ornek gostererek yaptigi konusmalarda Itilaf Devletlerinin halk savasina karsi zayif oldugunu ve yenilmez olmadigini anlatti. 

Mucadeleyi de genis halk kitlelerine ve hatta butun ulusa dayanan bir halk savasi seklinde orgutledi. 

Boylece savasi kazandi. 

Eger hukumet uzun suredir tum yetkileri bir kiside toplama cabalarindan vazgecer ve mucadeleyi genis halk kitlelerine yayarsa ABD de yenilebilir. 

Ama isleri saraydan halletmeye calisirsa ve milleti ortaya atip yastik altindaki olmayan dolarlari bozdurun demeye devam ederse sonuc husran olur. 

Bir veya birkaç kisi teslim alinabilir ama tum bir halki teslim almak mumkun degildir. 

Ancak halki one surup kendisi saraylarda yasayan bir lider kadrosuyla bu mumkun degildir. 

Liderlik halkin arasinda ve halkla beraber olmalidir. 

Baslangic olarak diger siyasi partilerin liderleri ile gorusup durum degerlendirmesi yapmak faydali olabilir.

Meclis isin icine sokulup sorumluluk verilirse daha da iyi olur. 

(Not.: Buradaki halk savasi terimi, sosyalist literaturdeki halklarin savasi degil, Clausewltz'in Savas Uzerine eserindeki halk savasi manasinda kullanilmistir.)

ABD ile kriz ve yeni seçenekler.

Çözümü dışarıda aramak felaketten baska bir şey getirmez. 

Kore ve Viyetnam da halk bunu yapti. 

Bir kisim insan sosyalistlerin esitlik kavrami çerçevesinde Rusya ve Çin'e, bir kisim ise Batinin ozgurluk kavrami cercevesinde Batiya ve ABD'ye yanaştı. 

Sonuç bu iki ulkenin bolunmesi oldu. 

Irak, Suriye ve Libya halki da kendi baslarina diktatorlerle mucadele etmek yerine disaridan birilerinin demokrasi getirecegine guvendi. 

Sonuc olarak bu ulkeler paramparca oldu.

Ataturk Sovyetlerle cok yakin muttefik iken bile onlarin ulkeye mudahalesine izin vermedi. 

Onlarla da mucadele etti. 

Sonuc zafer ve bagimsiz bir ulke oldu. 

Bu sebeple Ataturk her konusmasinda milletin kendi gucune dayanmasi gerektigini soylemistir. 

"Gucten mahrum olanlara kimsenin iltifat etmeyecegini" ozellikle vurgulamistir.

Amerika'nın ağırlık merkezi.

Stratejide agirlik merkezi diye bir kavram vardir. 

Agirlik merkezi oyle bir seydir ki o yok edilirse dusman ne kadar guclu olursa olsun yenilebilir. 

Iyi bir komutan dusmanin agirlik merkezini dogru bir sekilde tespit eden ve elindeki kuvvetin cogunu bu merkeze teksif eden komutandir. 

ABD'nin agirlik merkezi de dolardir. 

Dolarin dunya finans sistemindeki hakimiyetini kiracak her turlu faaliyet ABD'nin yenilgisine hizmet eder.

Dis ticarette yerel para kullanimi, doviz stoklarinda dolar miktarini azaltmak gibi faaliyetler bu yonde atilacak adimlar olabilir. 

Ekonomi bilimi ile mesgul olanlar baska yontemlerde bulabilir. 

Bu durum bircok ulkede yayginlasirsa dunyanin en cok cari acik veren ekonomisi ayakta kalamaz. 

Aksi takdirde dunya kovboylarin dunyasi olmaktan kurtulamaz.

Esnaf kepenk kapatıyor.

Ankara'nın Oran semtindeki One tower alisveris merkezinin en ust kati dukkanlar kapandigi icin bir suredir kapali. 

Simdi alt katlarda da bir cok dukkan kapanmis. 

Sanirim dukkanlarin kirasi dolar uzerinden oldugundan. 

Dolardaki bu artis devam ederse yakinda hepsi kapanir. 

Yan tarafindaki Panora alisveris merkezinin musterisi daha cok olmasina ragmen orada da dukkanlar kapaniyor. 

Iki kulesi bulunan ve ikea nin da bulundugu ve daha cok orta sinifin gittigi alisveris merkezinde de durum ayni. 

Hukumet acilen ev ve dukkanlarin turk lirasi haricinde herhangi bir para ile kiralanmasini yasaklasin. 

Yoksa yakinda esnaf kalmayacak.

Yunanistan iflas edince başına gelenler ve Türkiye'yi bekleyen kader.

2009 veya 2010 yılıydı. 

Bir gün Ingiltere savunma bakanlığı bazı ulkelerin askeri ataşelerine yemek verdi. 

Diger ataselerle verilen adrese gittik. 

Tarihi bir binanin duvarlari ve tavani çeşitli işlemelerle süslenmiş yuksek tavanlı cok guzel bir salonuna girdik. 

Kimin nerede oturacagina dair her zaman konulan isimlikler masalarda yoktu. 

Bir sandalye cekip giriste sag taraftaki buyuk masaya oturdum.

Biraz sonra üç Yunan ataşesi de yanima gelip oturdu. 

Hepsi de cok uzgun gorunuyordu. 

"Hayrola!Bir sorun mu var?" diye sordugumda Yunanistan'in iflas ettigini ve ulkenin durumunun cok kotu oldugunu soylediler. 

Hukumet maaslarinda yuzde 25 kesintiye gitmiş. 

Ne yapacagiz diye endiseliydiler. 

Ama ayni kesinti başbakan dahil tum devlet gorevlilerinin maasindan yapildigi icin kendi maaslarindan yapilan kesintiye bir itirazlari yoktu. 

Sadece acaba gecinebilecek miyiz diye dusunuyorlardi. 

Ben sasirmis bir sekilde; "Ya, ben bu durumu pek anlayamadim. Bizde AB'ye girersek zengin olacagimizi anlatanlar hep Yunanistan'in AB'ye girdikten sonra gosterdigi ekonomik gelismeyi ornek veriyordu. Siz nasil battınız?" diye sordum. 

"Biz de gelistigimizi saniyorduk ama hepsi bir yalandan ibaretmis." dediler. 

Bu sefer de "Ama AB fonlarindan Yunanistan'a para aktariliyormus. Bu da mi yalan?" diye sordum.

"Hayir, o dogru." dediler. 

Ama hukumetler bu paralari AB'nin belirttigi yatirimlara degil yol yapimina harcamislar. Ihaleler hukumete yakin cevrelere verildiginden yolsuzluklar sayesinde politikacilar ve yakinlari zenginlesmis. 

Savunma bakanligi Turk ordusu taarruz ederse ilerlemesine engel olmak icin bir suru parayi Bati Trakya'da bizim sinira paralel cok sayida gereksiz sulama kanali yapimina harcamis. 

Halkin gozunu boyamak icin halka da gelir saglanmis. 

Ama para, ureten kesime degil hicbir is yapmayan kisilere sosyal yardim adi altinda dağıtılmış. 

Bu parayla gecinebilen cok sayida insan calismayi birakmis. 

Fakat bir sure sonra hicbir sey uretmeden devletin verdigi parayi harcayan insan sayisi cok fazla arttiginda AB fonlari bu harcamalari karsilayamayinca disaridan borclanma yoluna gidilmis. 

Borclar odenemeyecek duruma gelince de ulke iflas etmis. 

Ulkede bir suru yol varmis ama enflasyon yuzunden arabasina benzin koyamayan ve lastigini bile degistiremeyen insanlar o yollari kullanamaz hale gelmis. 

Turkiye'ye yakin adalarda yasayanlar ve Bati Trakyalilar bu tur ihtiyaclarini ucuza temin etmek icin Turkiye'ye gunubirlik seyahatler yapiyormus. 

Bu gunlerde kendi halimize bakiyorum da ayni olaylar ayni sekilde gerceklesmis ve ayni sonuca varilmis gibi gorunuyor. 

Bunun bedeli de ayni olur diye dusunuyorum.

12 Ağustos 2018 Pazar

Ekonomik kriz ve tarihten ders almak.

Ingiltere 8. Henri ye kadar kimsenin kaale almadigi bir devletti. 

Ulke yillarca iki gruba bolunmus ve guller savasi denilen bir ic savas yasamisti. 

Babasi 7. Henri bu savastan galip cikarak ulkeyi birlestirdi ama tum altin ve gumus ile topraklarin cogu kilisenin elindeydi. 

8. Henri biraz tuhaf bir kisilik olsa da (6 defa evlendi. 2 karisini kendi oldurttu. Bir karisi eceliyle oldu. Ilk karisi olen abisinin karisiydi. Ispanya kralinin kizi olan bu karisindan papa ya ragmen bosandi.) bu gidisatin Ingiltere icin hayirli olmadigini gordu. 

Ispanya ile savasi goze alarak ilk karisini bosadi. 

Papa ya karsi cikti. 

Katolik kiliselerini kapatti. 

Altin ve gumusleri devlet hazinesine aktardi. 

Kilise topraklarini halka dagitti. 

Ingiliz kilisiseni ve anglikan mezhebini kurdu. 

Kiliselerin basit ve sade olmasini sagladi. 

Papazlarin devlet hayatindaki etkisini kirdi. 

Yerli mali tuketimini destekledi. 

Devlet kurumlarinda Ingiliz yununden yapilmis kumas kullanimini zorunlu hale getirdi. 

Bu tedbirler sayesinde halk ve devlet zenginlesti. 

Bu sayede Ingiltere kisa surede guclendi ve zamanla uzerinde gunes batmayan imparatorluk haline geldi.

Bizde de bu gunlerde ulke zor zamanlar yasiyor. 

Ama tarikat liderleri en luks araclarla geziyor. 

Diyanet en buyuk butceye sahip diye gazetelerden okuyoruz. 

Benim gorev yaptigim 5 bin nufuslu bir ilcede 12 cami vardi ve 13. sü yapiliyordu. 

Ustelik dinimizde israf haram. 

Ortaokul ve liselerde imamhatip neredeyse zorunlu hale getirilmeye calisildi. 

Seriatla yonetilen iran da bile fen, kimya ve matematik liseleri yapilirken biz Afganistan orneginden ders almadan imamhatip acmaya devam ediyoruz. 

Ustelik dindar nesil yetistirecegiz soylemlerine ragmen bir milli egitim yetkilisi imamhatiplerde deist oraninin yuzde 40 larda oldugu aciklandi. 

Bu ulke hepimizin. 

Hayallerle yasamayi birakip gercekleri gormenin zamani geldi de geciyor bile. 

Kisisel veya siyasi takintilarla kimsenin bu ulkeyi ucuruma suruklemeye hakki yok. 

Inat ugruna kimsenin gemiyi batirmaya hakki yok. 

Cunku butun millet ayni gemide. 

Intihar etmek isteyen gemiden atlasin. 

Tarih duze nasil cikilacaginin ornekleriyle dolu. 

Yeter ki ders almak isteyenler olsun.

Başkomutan cepheye gelmeli.

''Madem bir ekonomik savasin ortasindayiz. 

Madem yeni bir kurtulus savasindayiz. 

O zaman baskomutani cepheye bekliyoruz. 

Nasil kurtulus savasinda baskomutan cepheye gittiyse, nasil askerle ayni yemegi yeyip askerle ayni sikintiyi cektiyse, simdi de baskomutan sarayi satip devlet butcesine destek olsun, halkin arasina gelip halkla ayni sikintiyi yasasin. 

O zaman ol derse de hic dusunmeden oluruz. 

Yok eger abdulhamit'in 93 harbinde yaptigi gibi saraydan savas idare etmeye kalkarsa, o zaman mulk a'li osman'in mulku, gelsin kendi kurtarsin diyen cok olur.''