.quickedit {display:none;} .quickedit {display:none;}

30 Ekim 2013 Çarşamba

Çin-ABD-AB üçgeninde Rusya politikaları.


Biliyorsunuz Türkiye 3,4 milyar dolarlık füze savunma sistemi ihalesi konusunda Çin'i tercih ettiğini açıklamış, bu durum ise ABD, Rusya ve Avrupa'nın tepkisine neden olmuştu.
Şimdi ABD ve AB ülkelerinin NATO üyeliği kapsamında itiraz etmesi her ne kadar bazı kesimlerce hoş karşılanmasa da yine de bir mantığa dayanıyor gibi görünüyor. NATO silah sistemleri standartları var, dost düşman tanıma sistemlerinin uyumu var, sadece füzenin mekanik kısmı değil, yazılımlarla ilgili konular var.
Ama Rusya niye tepki gösteriyor diye insan merak ediyor değil mi?
Şimdi; silah pazarında pay kaybetmesi bir sebep olarak gösterilebilir. Ama bence daha derin sorunlar var. Rusya soğuk savaşın ardından hızla ikinci derecede güç pozisyonuna düştü ve birçok bunalımı bir arada yaşadığı o zamanlarda istemeden de olsa bu yeni konumunu benimsedi.
Fakat durum hızla değişiyor. AB Sovyetler Birliğinin dağılması ile ABD’nin yanında ikinci bir süper güç olmaya çalıştı. Ancak bağımsız bir askeri güç oluşturamadı. Ekonomik ve başka sorunlar yüzünden bu günlerde bu çabalarını da terk etmiş görünüyor.
Rusya Putin ile biraz toparlansa da eski gücüne tekrar ulaşması imkânsız görünüyor. Petrol ve gaz gelirleriyle ekonomisi biraz toparlandı fakat ne o eski askeri gücü ne de silah teknolojisi dünya çapında mücadele için yeterli değil. Nitekim kaç senedir geliştirmeye çalıştıkları denizden karaya füzeleri bir türlü hedefi isabetli tutturacak seviyeye gelemedi.
ABD ise süper güç konumunu devam ettirirken artık performansı eskisi kadar iyi değil. Ekonomik ve yönetim sorunlarıyla birçok küçük krizi art arda yaşıyor.
Aradan ise Çin, sıyrılmak üzere. ABD’den sonra ikinci büyük ekonomi oldular. Rusya ve bazı AB ülkelerinden aldıkları silah ve araçları hemen kopyalayıp geliştirerek yeni silah sistemleri yapmaya başladı. Ukrayna’dan deniz lokantası yapacağım diye aldığı eski uçak gemisini ülkesine götürdü ve kendi uçak gemisini yapıyor. Onlarca uyduyu uzaya gönderiyor. Rus füzelerini oldukça geliştirerek kendi özgün füzelerini yaptı. Hatta Dünya’dan ateşlediği bir füze ile eskimiş bir meteoroloji uydusunu başarıyla vurdu.
Yani özetle Çin büyüyor. Büyüdükçe de genişleme ve yayılma eğilimi gösteriyor. Afrika dâhil birçok ülkede limanlar, ticari ve askeri merkezler kuruyor. Çin kendisini yıllardır küçümseyen Rusya’yı çoktan sollamış durumda. Artık dünya liderliğine ulaşmak için ABD ile yarışıyor.
Bu durum ise en önce komşusu Rusya’yı tehdit ediyor. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Moğolistan ve Doğu Rusya şimdiden Çin şirketleri ve göçmenleri tarafından fiili olarak işgal edilmiş ve hala da işgal edilmeye devam ediyor.
Rusya Şanghay 5’lisi adı altında Çin ile ittifak halinde görünüyor. Kimse buna aldırmasın. Rusya Batı hâkimiyetine karşı soğuk savaş sonrasında böyle bir örgüte katıldı fakat Çin ile dost olduğundan falan değil. Çin’i ortak düşmana karşı bir denge olarak gördüğünden ve belki de yükselen Çin’e karşı koyamayacağını düşündüğünden beraber olarak daha iyi bir kontrol sağlayacağını düşündüğünden.
Rusya bu ihaleye neden karşı çıkıyor demiştik. Çin, artık Rusya’nın kabul edebileceği sınırları aşmak üzere. Rusya için tehdit artık Batıdan değil doğudan yükseliyor. Ve tehdit yanı başında. En büyük tehdit en yakın tehdittir, her zaman. Hem unutmayalım ki bütün cinayetlerde şüpheli ya komşudur veya yakın bir akraba.
Şimdilik Rusya ince bir ip üzerinde denge politikaları uyguluyor. Bilinmez ama belki de gelecekte Rusya; ABD ve AB ile Çin’e karşı bir ittifak kurabilir. Olmaz olmaz demeyin. Geçmişte Komünist Çin, Komünist Sovyetler birliği tehdidine karşı Kapitalist ABD ve Batı ile işbirliğine gitmemiş miydi?

Saygılar sunarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder